Çalışan anne kendini çalışmayan anneleri gözleyerek de
rahatlatabilir. Çalışmayan çok sayıda anne de zamanlarının tümünü çocuklarına verememekte, ev içi ve
ev dışı işleri, bunu büyük ölçüde engellemektedir. Ayrıca, annenin çalışması, onun üretken olmasına,
diplomasını değerlendirmesine fırsat veren ve ruh sağlığı açısından önemli bir faaliyettir. Ruh
sağlığı yerinde olan bir anne de elbette çocuğu için en öneli kıymettir. Önemli olan, annenin evde
bulunduğu süreyi iyi değerlendirmesi, bu zaman içinde çocuğuyla bütünleşmesi, ilgilenmesi, oyun
oynayabilmesidir. Hafta sonlarını yoğun bir ev işi faaliyetiyle geçirmek yerine, çocuğunu tiyatroya,
sinemaya, çocuk bahçesine, akranı olan arkadaşlarına götüren ve ev işiyle meşgulken dahi çocuğunu
yanında tutan anne, görevini yapan annedir. Bu durumda çocuk, annesine yeterince doymasa bile; ona
güvenir, ilgilendiğini ve sevdiğini görür.
SUÇLULUK DUYGUSU
Hemen
her çalışan annenin yaşadığı bir duygudur suçluluk. Bu duyguyu hafifletmek için şöyle
düşünebilirsiniz:
- Çalışmak zorundayım (çocuğum için para kazanmam gerekiyor)
- Çalışmayı
seviyorum (çocuğum mutlu bir anneyi hak ediyor)
Çalışan annelerin çoğu (ekonomik zorunluluklar nedeniyle doğumdan sonra işe başlayanlar dışında) çocuk sahibi olmadan önce de, çalışan kadınlardır. Önceden çalışma hayatı olan, üretken bir kadının uzun süre evde oturması, mesleki kaygılar, sosyal ve duygusal tatminsizlikler doğurur. Oysa her çocuk mutlu, üretken, kendisiyle barışık bir anneyi, kendisi için işini terk etmiş, saçını süpürge etmiş bir anneye tercih eder. Unutmayın ki çocuğunuz sizin aynanızdır; siz mutluysanız o da mutlu olur, siz kaygılıysanız o da kaygılıdır.
İşlerinizi planlı yaparak, hiçbir şey için çocuğunuza ayırdığınız zamandan
çalmayın ve bu zamanı en verimli şekilde değerlendirerek suçluluk duygusundan kurtulmaya çalışın.
Hafta sonu onunla baş başa yapacağınız bir doğa gezisi, haftanın 5 günü sabahtan akşama kadar onunla
birlikte olup hiçbir şey paylaşmamaktan çok daha iyidir.
Çocuğunuz bazen size bir yabancı
gibi davranacaktır, babannesine daha düşkün olacaktır veya bakıcı annesine "anne" diyecektir. Bunlar
kuşkusuz her anneyi üzer ve suçluluk duygusunu arttırır. Bu gibi durumları çocuğunuza bakan kişiye
atfetmemeye çalışın, hatta çocuğunuz kendisine bakan kişiyi bu kadar sevdiği için sevinin. Bu
durumları çocuğunuzun size verdiği bir mesaj olarak da algılayabilirsiniz; onunla daha çok birlikte
olun ve oynayın.
ÇOCUKLA GEÇİRİLEN ZAMANIN SÜRESİ DEĞİL, KALİTESİ
ÖNEMLİ!
Konuyla ilgili bazı araştırma sonuçları ise şöyle:
- Çocukla geçirilen
sürenin uzunluğu değil, kalitesi önemli. Yani, gerçekten annenin evde kaldığı süre çocuğu ile
birlikte, onunla oynayarak, ilgilenerek sağlıklı etkileşime girerek geçirilmiyorsa olumlu hanesine
yazılabilecek bir puan kazandırmıyor annelere...
- Annenin çocuk ile birlikte geçirdiği süre
arttıkça kalitesi azalıyor. Yani anne “bunalıyor”. Bu yüzden ev hanımları çocukları ile
birlikte aynı mekanda olsalar da onlarla pek birlikte vakit geçirmeye katlanamıyorlar. Çalışan
anneler ise genellikle çocukları ile “yeterince vakit geçiremedikleri”nden yakınıyorlar.
Oysa bu konuda yapılan araştırmalar gösteriyor ki, anne babası çalışan çocukların yüzde
85-90’ı böyle bir durumdan şikayetçi değil. Diğer bir ifade ile çalışan anne babaya sahip
çocukları sadece yüzde 10-15’i anne babaları ile daha fazla vakit geçirmek istediğini
söylüyor.
AŞIRI SORUMLULUK YÜKLENME
Eğer çalışan kadın iyi bir
organizatör değilse yaşamı kendisi ve çevredekiler için gereksiz yere güçleştirebilir. Bu yüzden
çalışan kadın, anne olmadan önce ve sonra ile yaşamını ve iş yaşamını dengelemede, kendi istekleri
ile çevrenin beklentilerini uzlaştırmada ustalaşmaya çalışmalıdır.
ÇALIŞAN ANNENİN HAYATINI
KOLAYLAŞTIRAN İPUÇLARI: |
ÇALIŞAN ANNELERİN SIKLIKLA
YAPTIĞI HATALAR
|
|