Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Yazı Boyutu:

YENİDOĞAN YAZI DİZİSİ

YENİDOĞAN SARILIĞI NEDİR?

YENİDOĞAN SARILIĞI NEDİR?

Her yenidoğan bebekte yaşanabilen sarılık özellikle sezaryenle dünyaya gelmiş ya da prematüre bebeklerin tamamında görülebilir. Burada önemli olan hastanede kontrollerinin düzenli yapılması, bebeğin iyi beslenmesi ve bebeğe bakım verenlerin bu konuda bilgili olmasıdır.


Sağlıklı yenidoğan bebeklerin yaklaşık 3’te 2’sinde, prematüre bebeklerin tamamına yakınında, doğumu izleyen ilk hafta içinde sarılık görülür. Sezaryenle doğan bebeklerde bu oran daha da yüksektir. Sarılık, “bilirubin” adı verilen bir maddenin kanda yükselmesi ve fazla bilirübin’in deri ve göz aklarında birikmesi sonucu oluşur. Eğer bilirubin düzeyi kanda çok yükselir ve tedavi edilmezse kandan beyin dokusuna geçerek “kemicterus” adı verilen çok ağır bir nörolojik hastalığa yol açabilir. Bununla birlikte sarılıkların büyük çoğunluğu fizyolojiktir, yani normal kabul edilir. Fizyolojik sarılıklar, 2. günden sonra başlar ve 1-2 hafta sürebilir, çoğunlukla ileri tetkik ve tedavi gerekmez, fakat bu bebeklerin yakın takip edilmeleri gerekir. Anne sütü ile beslenen bebeklerde ve prematüre bebeklerde sarılık daha uzun sürebilir. Bebek 1 aylık olduğu halde sarılığı devam ediyorsa nedeni araştırılmalıdır. Doğumdan sonra ilk 24 saat içinde ortaya çıkan sarılıklar ise fizyolojik, yani normal olamaz, mutlaka tetkik edilmelidir.

KAN UYUŞMAZLIĞI DA SARILIK NEDENİ
Anne ve bebek arasındaki kan grubu uygunsuzlukları önemlidir.
En önemli kan grubu uygunsuzlukları Rh uygunsuzluğu ve ABO uygunsuzluğudur.
Rh Uygunsuzluğu: Anne Rh negatif, bebeği Rh pozitif ise Rh uygunsuzluğu vardır. Rh antijenleri alyuvarların zarında bulunur. Rh antijenlerinin içinde en önemlisi D antijenidir. Bizim toplumuzda, gebeliklerin yüzde 9’unda Rh negatif bir anne ve Rh pozitif bir bebek vardır. Ancak Rh uygunsuzluğu hastalığı, bu riskli gebeliklerin yalnızca küçük bir bölümünde oluşur. Bebekte, Rh uygunsuzluğuna bağlı sarılığın ortaya çıkması için şunlar gereklidir:
- Rh negatif bir anne ve Rh pozitif bir bebek.
- Bebeğin alyuvarlarının anne kanına geçmesi.


Gebelik süresince az miktarda bebek alyuvarı annenin kanına karışır. Fakat, bebek alyuvarlarının anne kanına karışmasının büyük kesimi doğum sırasında olur. Bebekten karışan bu kan annenin bağışıklık sistemini uyarır ve Rh pozitif alyuvar taşıyan kana karşı antikorlar üretilir. Eğer ikinci bebek de Rh pozitif olursa, tekrar bebeğin kanının anne kanına geçmesi durumunda çok daha aşırı antikor salgılanır ve bebeğe geçerek bebeğin alyuvarlarını tahrip eder. Bebek henüz anne karnındayken anneden geçen bu antikorlar bebeğin alyuvarlarını parçalar, alyuvarlardan hemoglobin maddesi çıkar. Bundan da bilirubin (sarılık maddesi) üretilir. Bu bilirubin plasentadan geçerek annenin karaciğerinde temizlenir. Fakat bebek doğunca, artık kanında dolaşan biluribini annesinin karaciğerinde temizletemez. Ve bebekte sarılık görülür. Dolayısıyla, Rh uygunsuzluğuna bağlı hastalık ilk gebelikte ender olup daha sonraki gebeliklerde artar.

Rh negatif,  anneye bebekten 0.1 mililitre kan geçse bile annede antikorlar yapılmasına sebep olur. Doğum esnasında bebeğin bilirubin düzeyi yüzde 5 miligramın altındadır. Ancak ilk yarım saat veya saatler içinde bilirubin hızla yükselebilir.

Rh uygunsuzluğu olan (anne Rh negatif, bebeği Rh pozitif) annelere doğum olur olmaz hemen Anti-D immunglobulin yapılmalıdır. Anti-D immunglobulin anne kanındaki bebek alyuvarlarını temizler ve annede bu alyuvarlara karşı antikor yapılmasını durdurur. Böylece, daha sonra doğacak bebekler korunmuş olur. Anti-D immunglobulin uygulamasının yaygınlaşması ile gelişmiş ülkelerde Rh uygunsuzluğuna bağlı sarılık çok az görülmektedir.
 
AB0 Uyuşmazlığı: Anne 0 grubundan, bebeği A veya B grubundan ise bu hastalık ortaya çıkar. Ve Rh uygunsuzluğundan çok daha fazla görülür. Anne 0 kan grubundan olduğu için kanında anti-A ve anti-B antikorları vardır. Bu antikorlar plasenta yoluyla bebeğe geçerek, bebeğin alyuvarlarını parçalar. Bebek doğduktan sonra da, hala kanında, anneden geçen antikorlar olduğu için yenidoğan bebeğin alyuvarları parçalanmaya devam edilir. Ve bu bebeklerde sarılık, uyuşmazlık olmayan bebeklere göre daha belirgin bir şekilde ortaya çıkar.

Gerek Rh uygunsuzluğunda, gerekse AB0 uygunsuzluğunda bebekler çok yakından izlenmelidir. Ve sarılık düzeyleri çok yükselirse ışık tedavisine alınmalı (fototerapi), daha da yükselirse kan değişim yapılmalıdır.


FOTOTERAPİ
İlk kez 1958 yılında bahçede gezmeye çıkarılan sarılıklı bebeklerin renginin güneş ışığıyla açıldığının tesadüfen gözlenmesi fototerapinin temelini oluşturmuştur. O günden beri fototerapi sarılık tedavisinde en yaygın şekilde kullanılan tedavi yöntemi olmuştur.

Hafif fizyolojik sarılıklarda tedaviye gerek duyulmaz. Ancak 15 mg/dl’yi geçen ve düşmeyen sarılıklarda, en sık uygulanan tedavi ultraviyole ışınlarının kullanıldığı fototerapidir. Etkili bir yöntemdir. Işığın etkisiyle bilirübin, suda eriyen ve vücuttan kolayca atılabilen bir hale gelir. Bebeğin deri yüzeyi çok geniş olduğu için, ışık tedavisinin etkisi daha belirgindir. Tedavi sırasında bebek tamamen çıplak bırakılır. Gözleri ışıktan zarar görmesin diye kapatılır. Bu işlem sırasında bebeğin derisinden sıvı kaybı olacağından dışarıdan ek sıvı verilir. Fototerapi sırasında besinlerin bağırsaklardan geçiş süresi kısaldığından bebeğin dışkılama sayısı da artabilir. Beslenmesi bebek odasında yapılır. Bu tedavi sırasında anne sütünün kesilmemesi gerekir. Anne her an bebeğinin yanında bulunup emziremiyorsa, sütünü sağarak bebeğini beslemeye devam etmesi önerilir.

Sarılığın tedavisinde amaç, bilirübin yüksekliğine yol açan sebebi ortadan kaldırmak ve beyinde oluşabilecek problemleri ortadan kaldırmaktır. Bilirübin düzeylerini belirlenen sınırların altında tutmak için öncelikle bebeğin yeterli sıvı ve kalori alması sağlanmalıdır.

Fototerapi ile, zamanında doğan veya erken doğan tüm bebeklerin tedavisi yapılabilir.

KAN DEĞİŞİMİ
Kandaki bilirubin düzeyi aşırı yükselirse bebeğin beynine yerleşerek, motor ve zeka geriliğine neden olur. Sarılıklı bebeklerde kan değişimine karar verilirken kandaki bilirubin düzeyine bakılır. Eğer kandaki bilirubin düzeyi yüzde 20-25 mg üzerine çıkarsa, bebeğin beyninin zarar görmemesi için kan değişimi yapılır. Çocuk doktorunuz, kan değişimine karar verirken, bebeğin doğum haftasına, bebeğin düşük doğum ağırlığında olup olmamasına, bebekte başka bir hastalık olup olmadığına bakarak karar verir.

Kan değişimi aileler arasında fazla göz korkutucu görünmektedir. Ancak hayat kurtarıcı bir işlemdir ve sanıldığı kadar riskli değildir.

TABURCU OLMA
Son yıllarda yeni doğan bebekler hastaneden erken taburcu edilmeye başlandı. Özellikle 48 saati dolmadan taburcu edilen bebeklerde sarılık evde başlayabilir ve aile tarafından fark edilmeyebilir. Bu nedenle 48 saati dolmadan taburcu edilen bebeklerin sonraki 48 saat içinde mutlaka sağlık görevlisi (doktor, ebe, hemşire) tarafından kontrol edilmeleri gerekir. Yeni doğan bebeğin erken taburcu edilmesinin diğer bir sakıncası da beslenme yetersizliği olabilir. Anne sütü bebek emdikçe artar, eğer anne emzirmeye tam adapte olamadan taburcu edilir ve bebeğini yeterince besleyemezse sarılığı daha hızlı artabilir. Anne, bebeğini yeterli emzirebilir duruma geldikten sonra taburcu edilmeli, eğer beklenen sürede emzirme başarılamamışsa taburculuk durumu geciktirilmelidir.

Doğumdan sonraki ilk 5 gün içinde bebekler doğum tartılarının yaklaşık yüzde 5-7’sini kaybederler ve sonraki 1 hafta içinde kaybettikleri tartıyı geri kazanırlar. Yani 10-15. günde doğum tartılarına ulaşırlar. Bebeğin taburcu olduktan sonraki ilk doktor kontrolünde (5. ve 7. günler) tartılması ve ne kadar kaybı olduğunun saptanması gerekir. Eğer yüzde 10’dan fazla kayıp olmuşsa bebeğe takviye gerekebilir; anne sütü olduğu halde emzirilememişse anne sütü sağılarak takviye edilir. Anne sütü yetersizse hazır formül mama verilebilir.



 

BU YAZI DİZİSİNİN DİĞER BAŞLIKLARI İÇİN TIKLAYINIZ

DİZİ & ARAŞTIRMA BÖLÜMÜNÜN DİĞER KONULARI

Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.