Otizm, yaşamın ilk 3 yılı içinde ortaya çıkan ve yaşam boyu
devam eden bir özürlülük durumudur. Otistiklerde, iletişim ve sosyal etkileşim yetileri şiddetli
bozukluk gösterir ve gelişmede bir uyumsuzluk ortaya çıkar. Otistikler müzik ya da matematik gibi
sınırlı alanlarda yetenekli olabilirlerken, günlük yaşamla ilgili basit becerilerde eksiklikleri
olur. Otistik kişileri tanımlamak için kullanılan birçok davranış özellikleri vardır, ama genellikle
hiçbir otistikte bu özelliklerin tümü bulunmaz ve sıklıkla hepsi aynı anda görülmez.
Otizm,
bir hastalık olarak değil, gelişimsel bir sendrom olarak tanımlanır.
OTİZMİN YAYGINLIĞI
NEDİR?
Her on bin kişi içinde 4-5 kişi tipik otizme sahipken, 15-20 kişi de otistik
davranışlar sergilemektedir.
Önceleri 2,500'de 1 olarak bildirilen değer, bugün 1,000'de 1
civarındadır. Hatta kimilerine göre, en geniş tanımı kullanıldığında, bu oran 500'de 1'dir. Zaman
içinde sıklıkta izlenen bu artış için farklı görüşler vardır. Bir görüşe göre, çevre kirliliği,
radyasyon, beslenme alışkanlıklarının değişmesi gibi nedenlerle hastalığın giderek arttığı
savunulmaktadır. Diğer bir görüşe göre, hastlık artık daha iyi tanınmakta ve hafif formları da bu
sayıya eklendiği için sıklık oranı artmış gözükmektedir.
OTİZMDE TEMEL BELİRTİLER
NELERDİR?
Otizmde görülen belirtiler 3 temel grupta yer alır:
1) Toplumsal ilişkilerin
gelişiminde bozukluk.
2) Sözel ve sözel olmayan iletişimde bozukluk; sembolik oyun da dahil olmak
üzere, hayal gücündeki yoksunluk.
3) Takıntılı, tekrarlayın davranışlar, ilgi alanının
kısıtlılığı ve darlığı.
OTİZM NELERLE KARIŞIR?
Özellikle küçük yaşlarda, otizm,
özellikleri ve seyri bakımından, otizmden çok farklı olan başka rahatsızlık ve hastalıklarla
karışabilir. Otizm, doğumsal sağırlık, çocukluk çağı depresyonu, çocukluk çağına özgü konuşma
sorunları, zekâ geriliği ve dikkat eksikliğiyle -hiperaktivite bozukluğu – ile
karışabilir.
Gelişmiş ülkelerde otizm kuşkusu uyandıran tüm çocuklar, ayrıntılı bir işitme
değerlendirmesinden geçerler. Çünkü doğuştan işitme özürlü olan çocuklar, otistik davranış benzeri
davranışlar sergileyebilirler ve bunların erken tanısıyla tedavileri daha kolay ve başarılı olur.
Erken işitme cihazı kullanılmaya başlanmasıyla iyi sonuçlar alındığı için bu noktaya dikkat etmek
gerekir. Ülkemizde aileler çocuklarının işitmesine kendileri karar vermektedirler. Ancak, konuşma
seslerini işitmek için gerekli olan işitme düzeyini bu konuda deneyimli kişiler belirleyebilir. Bu
nedenle yanıltıcı sonuçlardan kaçınmak için işitme testlerinin yapılması gerekir. Yıııe otistik
çocuklarda, bağışıklık sistemindeki sorunlara bağlı olarak enfeksiyonlar ve bununla ilişkili olarak,
sık sık orta kulak iltihapları ve bunun sonucunda, iki taraflı işitme kayıpları görülebilir. Bu
nedenle her olistik çocuğun, işitmesi görünürde normal gözükse bile, bir kez ayrıntılı
kulak-burun-boğaz incelemesinden geçmesi gerekir.
Gerek ağır konuşma bozukluklarını, gerekse
ağır dikkat sorunlarını otizmden ilk bakışta ve görüşmede ayırmak söz konusu olamayabilir. Bu
durumda, hekimin bir süre izleyip değişik ortamlarda çocuğu değerlendirmesi, gerekirse başka
meslektaşlarının görüşünü alması uygun olacaktır. Yine dikkat edilmesi gereken konulardan biri,
doğuştan görme özürlü bebeklerde de otizm benzeri davranışların görülmesidir. Böyle bir bebek göz
göze gelmeyecek ve çevreyle ilgilenmeyecektir. Ağır doğumsal görme özrü ile otizm arasındaki
ilişkiler halen incelenmektedir. Fototerapi gören bazı bebeklerde görülen bir hastalık olan
'retrolental fibroplazi'nin, otizmle ilişkili olduğuna dair bazı bilgiler vardır. Kuşkulanılan
durumlarda, göz hekiminin ve çocuk nöroloğunun görüşünün alınmasında büyük yarar
vardır.
Konuşma bozukluğu olan çocuklarda, otistik çocuklarda görülen tipik sosyal ilişki
sorunları görülmez. Aynı durum, zekâ geriliği olan çocuklar için de geçerlidir. Ancak zekâ geriliği
çok ağırsa, sıklıkla ona otizm de eşlik eder, ama hafif ve orta zekâ özürlü çocuklar, tam tersine,
oldukça sokulgan ve sevecendirler.
“Seçici Mutizm” adı verilen bambaşka bir durumda ise
çocuk, sadece belli durumlarda konuşmaz. Örneğin, evde tamamen normal konuşan ve ilişkilerinde
hiçbir sorun olmayan çocuk, okulda, dış bir ortamda, tek kelime dahi söylemez. Bu durum da beyinsel
bir özürdür.
Otizmle ayırt edilmesi gereken bir başka bozukluk, stereotipik hareket
bozukluğudur. Otizm olmaksızın da otizime özgü stereotipik hareketler, yani tekrarlayıcı hareketler
geçici bir süre normal çocuklarda veya kalıcı olarak başka hastalıklarda da görülebilir. Bu nedenle,
tek kışına bu tip tekrarlayıcı hareketlerin varlığı, otizm tanısı içiıı yeterli
değildir.
|