Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Yazı Boyutu:

OTİZM YAZI DİZİSİ

OTİZMLİLERDE SIK YAŞANAN SORUNLAR

OTİZMLİLERDE SIK YAŞANAN SORUNLAR

Otizm beraberinde ya da yakın ilişkili olarak bazı davranış sorunlarıyla görülebilir. Bu davranış sorunları bir ya da birden fazla olabilir.


SOLAKLIKLA İLİŞKİSİ NEDİR?
Otistiklerde solaklık oranı normallerde rastlanana kıyasla iki mislidir. Genellikle uzun yıllar hem sağ hem sol ellerini kullandıkları ve bunu yaparken belirli işler için belirli tercih yapmamaları dikkati çeker. Yani, kalemi bir gün sağ eliyle, başka bir zaman sol eliyle tutabilir.

OTİSTİKLERDE YEME SORUNLARI
Katı yiyecekleri reddedebilirler, çiğnemezler, çok seçici yiyebilirler, nadiren aşırı yiyebilirler. Yararlı yiyeceklere tutkun olmaları beklenmez. Buna karşın çerez, cips gibi şeylere bayılırlar. PICA denilen bir durum görülür. Yani yenilmez şeyleri, örneğin, bazen dışkılarını yemeye çalışırlar.

Otizmin temel bir özelliği olan, “yeniye direnç gösterme”, yiyecekler için de geçerlidir ve yediklerini çeşitlendirmek, uzun süre olanaksız olur. Tat konusundaki hassasiyetleri o kadar çoktur ki, içtikleri suya veya yedikleri gıdaya karıştırılacak en küçük bir maddeyi bile fark ederek, yemekten vazgeçebilirler. Çocukların yeme sorunları sebat ederse uğraşmak gerekebilir.

Ancak çocuklarına duygusal bağla bağlı olan anneler için, hele de bizim kültürümüzde, mücadele etmek çok zordur. Yapılacak işlerden biri, yemek zamanları dışında, yemesi istenmeden önce, çocuğa sırasıyla yiyeceklerin gösterilip tanıtılmasıdır.

Çocuğun o yiyeceği eline alması, incelemesi istenebilir. Ağzına götürmesi, tatması vb. teşvik edilebilir. Ama kesinlikle yemesi istenmez veya ima edilmez. Yani, onun için panik yaratan duruma dereceli olarak alışması beklenebilir. ikinci bir taktik, sorun olabilecek bazı gıdaları saptamaktır. Yani, bazı gıdaları çok seviyor olabilir ve aslında bunlar zararlıdır (alkol gibi)

OTİZM VE DOKUNMA/DOKUNULMA
Bazen dokunmayı, bazen dokunulmayı severler. Bazen de her iki durumdan ileri derecede kaçınırlar. Hafifçe dokunulduklarında bile ürkek olabilirler ve çığlık atabilirler. Bazıları ise, örneğin, bir kumaşa saatlerce dokunabilir ve bundan zevk alır.
 
OTİZM VE KENDİNE ZARAR VERİCİ DAVRANIŞ
Kendine zarar verici davranış, “Otomütilasyon” adıyla tanınır. Daha çok zekâ düzeyi düşük otistiklerde ve çok ağır olarak görülür. Küçük otistik çocuklarda belirgin olan bu belirti zamanla kaybolur, sıklıkla da geçicidir. Saç çekme, hafifçe başını vurma gibi hafif olanları dışında, dilini ve dudağını parçalama ve koparma, parmağını ısırma ve başını sürekli olarak betona çarpma gibi ağır şekilleri vardır. Bazı otistik çocuklarda çok uzun süre devam eder. Vücut içinde artmış “beta endorfin” salgısıyla ilgili olduğu düşünülür. Beta endorfın, vücudun kendi doğal morfini olup ağrıya dayanıklılığı arttırır. İlaçla yapılan tedaviye yanıt verebilirler. Anestezi ve ağrı uzmanları ile madde bağımlılarıyla ilgilenen uzmanlar, bu ilacın kullanımında deneyimlidirler.

OTİZM VE SALDIRGANLIK
Bazı otistiklerde saldırganlık, belirgin bir davranış olabilir. Bu saldırganlık, genellikle, aile yakınlarına ve kardeşlere vurma, saç çekme şeklinde olabilir. Genellikle belli bir nedeni vardır. Nadiren saldırganlığın boyutları tehlikeli bir hal alabilir. Göz çıkarmaya çalışma, kesici aletlerle saldırma, boğaza sarılma gibi davranışlar olabilir. Bunların bir kısmı tekrarlayıcı hareketlerle karışır. Bir kısmı ise, yakınlaşma ve ilgilenmenin bozuk ifadeleri olarak gelişebilir. Saldırganlık devam ederse, mala ve cana yönelik olursa ilaçla tedavi gerekebilir ve bu tedaviden sonuç alınabilir.

OTİZM VE ÖFKE NÖBETLERİ
Öfke nöbetleri sık görülebilir. Sıklıkla küçük yaşlarda görülür. Bu durum, bir isteğinin yapılmaması ya da bulunduğu ortamda istemediği bir durumun oluşmasıyla açığa çıkabilir. Bazen, nöbetler periyodik olarak her gün aynı saatlerde gelebilir ve ne yapılırsa yapılsın, teskin edilmesi söz konusu olmayabilir. Bazen, bir saat kadar sürebilir. Öfke nöbetleri sırasında çocuk kendini yerden yere atabilir, kapıları çarpabilir, camlan kırabilir. Bağırıp çağırabilir, ortalığı yıkıp geçebilir. Periyodik gelen öfke nöbetlerinde EEG yaptırılması ve daha sonra ilaç kullanımı gerekebilir. Bu nöbetler yaşla birlikte azalır. Kararlı ve akılcı davranışlarla öfke nöbetleri önlenebilir veya sıklığı-şiddeti azalabilir. Bazen öfke nöbetleri nedensiz ya da çok önemsiz görünen bir olaydan ötürü açığa çıkar. Örneğin, bir kül tablasının yerinin değiştirilmesi veya kitaplıktan alınan bir kitabın yerine geri konmaması tetikleyebilir.

OTİZM VE TUVALET TERBİYESİ
Otistik çocuklarda başlıca sorunlardan biri de tuvalet terbiyesidir. Pek çok durumda beyinsel açıdan tuvalet kontrolü sağlayan çocuk bazen kendisi gidip tuvaletini yaparken, bazısı ise bundan ısrarla kaçmaktadır. Otistik çocukların az bir kısmında zamanında tuvalet eğitimi gelişirken, birçoğunda çok geç tuvalet kontrolü olmakta, genellikle tuvalete götürülürlerse yapmaktadırlar. Yine pek çoğunda tuvalet sonrası temizlik geç yaşlara kadar aile tarafından yapılmaktadır. Daha en başından planlı, kararlı bir tuvalet eğitimi programınaOtistiklerde gece alt ıslatma seyrek görülür.  Yaptıktan sonra bildirme (ağlayarak, seslenerek, sözle...), beze yapma, lazımlığa yapma, tuvalete oturtulunca yapma, geldiği zaman gizlenerek yapma (koltuk arkasına gizlenerek), yaptıktan sonra altını değiştirmeyi istemek, tuvalet kaçırmanın yanlışlığını bilme, utanma, farkında olmama, kayıtsız olarak veya bilhassa ortalığa yapma, dışkıyla oynama, geldiğini haber derip tuvalete götürülmeyi isteme gibi pek çok ara formu olabilir. Kaka ve çiş sıklığı (bez değiştirme sayısı) ve gün içinde dağılımı aile tarafından takip edilmelidir. 

PARMAK UCUNDA YÜRÜME
Otistik çocukların kaba motor gelişimleri sıklıkla normaldir. Yani, zamanında, hatta bazen yaşından önce yürümeye başlarlar. Yürümeye geç başlayanların nörolojik açıdan ayrıntılı tetkiki gerekebilir ve bu çocuklarda otizmin daha ağır seyredebileceği öngörülebilir.

Yürümeleri 18-20 aya kadar gecikebilir. Ancak daha ilginç olan, otistik çocukların bir bölümünde, bazen yıllarca bazen de geçici bir süre görülen, parmak ucunda yürümedir. Bazı aileler bunu “balet olacak” esprisi içinde yorumlarlar. Bu belirtinin tam nedeni bilinmemektedir. Konuşma sorunu ve gecikmesi dışında, zekâsı ve tüm gelişimi normal olan çocuklarda da sık görülür. Bu belirti, tanı açısından değerli bir ipucu olmaktadır.

EL BECERİLERİ NASILDIR?
Genellikle kötüdür. Makas tutma, kalem tutma sorunları olur. Buna karşın, küçük nesneleri büyük bir beceriyle döndürebilirler.

DİŞ GICIRDATMA
Otistik çocukların bir bölümünde bruksizm görülür. Bazen geçici, bazen devam eden bir durumdur. Seyrek olarak sorun olur. Uzun süreli olduğunda diş sorunlarına yol açabilir. Sıklıkla gece, bazen de gündüz olabilir. Ailede de gece diş gıcırdatmasıolan başka bireyler olabilir. Tam nedeni bilinmemektedir. Dişlerde tahribat yapacak ölçüde ağır olmadığı sürece özel bir tedavi gerektirmez.

KONUŞMALARI NASIL OLUR?
Otistik çocukların yaklaşık yarısında konuşma, anlamlı bir iletişim aracı olacak şekilde gelişmez. Ayrıca, bir kısım otistik çocukta öğrenilen konuşma, aniden veya zaman içinde kaybolabilir. Tüm otistiklerin yüzde 20-30'u, 12-30 ay arası öğrendikleri konuşmayı unutabilir. Sıklıkla geç konuşmaya başlarlar. Konuşmadaki gecikme, ailenin en büyük endişe kaynağı ve hekime başlıca başvuru nedeni olur. Çağrıldıklarında dönmedikleri için sağır oldukları sanılır. Konuşmaya başlayınca kendilerinden üçüncü kişi gibi söz ederler. Yani, kendisinden “ben” yerine başkasıymış gibi veya ismiyle veya “sen” olarak söz eder.

Bazen papağan gibi yanıtlar verirler (ekolali). Bazı sözcükleri veya cümlecikleri kalıp halinde ısrarla tekrarlayabilirler. Bazen de gündüz duydukları konuşmaları gece yatağa yattıklarında aynen tekrarladıkları izlenir. “Gecikmiş Ekolali” adı verilen bu durumda, otistik çocuğun, aylar, hatta yıllar önce duyduğu sözleri aynı ses tonu ve vurgulamayla tekrarladığı görülür.
Otistik çocukların anlamaları, konuşmalarına göre daha iyi olmakla birlikte, karmaşık emirleri anlayamazlar. Yani, anlama sorunları da vardır. Ayrıca, gramer bozuklukları olabilir ve eklerden yoksun, bağlaç, zamir ve edatların kullanılmadığı cümleler oluşturabilirler. Telaffuz kusurları olabilir veya olmayabilir. Ancak konuşmada kullandıkları tonlama mekanik, inişli çıkışlı, şiddetinin ayarlanamadığı veya duygudan yoksun olabilir. Konuşmanın tınısı, vurgusu, hızı, ritmi ve entonasyo-nunda anormallikler mevcuttur. Çok yüksek sesle veya fısıltıyla konuşabilirler.

KONUŞMALARI NASIL GELİŞİR?
Bazı otistik çocuklar zamanında konuşur. Bunlar genellikle zekâsı iyi olan otistik çocuklardır. Küçük biı otistik çocukta ekolali (papağan gibi tekrarlama), hiç konuşmayan birine göre daha iyi bir belirti olarak ele alınabilir. Geç de olsa konuşmaya başlayan otistiklerde, tipik olarak konuşma başlatmama, bir olay anlatmama veya karşılıklı konuşma yürütmeme görülür. Konuşmayı belli bir amaca ve iletişime yönelik olarak sürdürme zorluklan da tipiktir, bu nedenle sohbet etmek olanaksız gibidir. Belli bir konu üzerinde konuşmayı sürdüremezler.

Otizmi olan insanlar, çoğunluğumuzun rahatça anlayabildiği mesajları, yüz mimiklerini, konuştukları kişinin yüz ifadesini, vücut dilini ve konuşmalarının duygusal ifadelerini, ses tonunda değişmeleri kavramada zorluk çekerler.

Bazı otistiklerde konuşma hiç gelişmez, bunlara “Mutist” denir. İçinde bulundukları tabloya “Mutizm” adı verilir. Öğrendikleri sözcükleri bir daha söylemeyebilirler ve hiç konuşmazken, bir gün aniden çok karmaşık bir sözü söyleyebilirler. Konuşmalarında bazen geçici, bazen kalıcı gerilemeler olur. Yeni kelimeler türetebilirler. Bazen anlamsız ve özel anlamlı kelimelerle kendilerine özgü bir dil geliştirebilirler. Bütün bu özellikler hastalığın ağırlığına ve içinde bulunduğu şartlara göre değişen şekillerde, otistik çocuğun kendini düzeltme, bir iletişim yolu yaratma çabalarının sonucudur.

KONUŞMASI GELİŞMEYEN OTİSTİK ÇOCUK OLUR MU?
Bazı otistik çocuklar işe yarar bir konuşma dili geliştiremez. Tüm otistiklerin yaklaşık yarısı, 5 yaşına geldiklerinde bile işe yarar bir dil geliştiremez. Pek çok otistik, işaret dili, resim tahtaları, bilgisayarlar ve benzeri araçlarla iletişimlerini sağlarlar. Orta derecede zekâsı olan otisükler, 6-8 yaş arasında cümlecikler kurabilirler. Hafif otistikler ise 4-5 yaş civarında cümle kurarlar. Nadiren 10 yaş ve sonrası konuşanlar da vardır. 27 yıl hiç ko-nuşmayıp, daha sonra uzun cümleler yazarak iletişim kuran otistik biri bildirilmiştir.

OTİZM VE ALERJİ
Otistik çocuklarda, özellikle gıda aleıjileri olabilir. Gerek bu gıdalara gerekse çevresel toz ve benzeri maddelere karşı etkin savaşım verilmesi gerektiği iddia edilir. Uygulanan diyet tedavisi ve anti-alerji tedavisi, genel düzelmenin yanı sıra otistik davranışlarda da düzelmeyi sağlayabilir.

Kulak ve yanaklarda kızarıklık, karında gaz ve şişkinlik, kabızlık, aşırı susama, düşük kan şekeri, göz civarında koyu halkalar, özellikle geceleri aşırı terleme, sık nezle ve burun akıntısı, şişmiş kızarık dudaklar ve açıklanamayan döküntüler olduğunda, bu konuyla ilgili çocuk hekimiyle görüşülmelidir. Ayrıca, alerjik bünyeli çocuklarda ısıya, sıcaklık ve soğuğa, gürültüye ve ışığa duyarlılık söz konusu olabilir.

OTİSTİKLERDE UYKU SORUNLARI
Otistiklerde uyku sorunları çok olur. Daha erken dönemde gazlı bebek, geceleri hiç uyumayan bebekler olarak tanımlanabilirler. Bazen de, tüm bebeklik boyunca aşırı sessiz oldukları gözlenir. Daha sonraları sık uyanma, uyandıktan sonra durdurulamayan ağlama nöbetleri, geç uyuma, geç kalkma gibi sonullarla karşılaşılır.

Geç yatıp çok erken kalkma, anneyle yatmak isteme gibi değişik sonınlar da görülür. Bu tip sorunlarda nörolojik bir değerlendirme gerekebilir ve hem ailenin düzenini, hem de çocuğun sağlığını bozacağı zaman, ilaçlı müdahale gerekebilir. Büyük çocuklarda uykuyu düzenleyici doğal bir madde olan melatonin kullanılması düşünülebilir. Ancak, bu konuyu uykuyla ilgili uzmanların önerisi ve denetimi altında, kısa süreli kullanmak uygun olur.

OTİZM VE DUYU SORUNLARI
Otizmi olan çocuklar bir veya birkaç duyusundan (tat, dokunma, işitme, görme gibi) gelen uyarılara karşı aşırı bir tepki verebilirler veya tepkisiz kalabilirler. Örneğin, bir alarm saatinin yumuşak sesinden dehşete kapılabilir, fakat bir araba komasının sesinden hiçbir rahatsızlık duymayabilirler.

Bazı otistik çocuklar ve erişkinler, ağrıya karşı ileri derecede duyarsız, yani acıya karşı çok dayanıklı olabilirler. Çok kuvvetli bir ışığa uzun süre gözlerini dikip bakabilir ya da çok hafif bir sesi saatlerce dinleyebilirler. Hareket eden, dönen ve parlak nesnelere çok uzun süre bakabilirler.

Bazen ışıkla karşılaştığında gözlerini kapatırlar. Bazen kulaklarını tıkarlar.
Bazılarında acıyı, sıcağı ve soğuğu fark etmeme varken, bazılarında ise soğuk suyla ellerini yıkarken ağlama ve ellerine bir toplu iğne battığı zaman çığlık atma gibi aşırı duyarlılıklar görülür.

OTİZM VE HİPERAKTİVİTE
Birçok otistik çocuk hiperaktiftir ve dikkati dağınıktır. Otizmde de başlıca sorunun, dikkati sağlayan sistemlerde olduğu sanılmaktadır. Bu nedenle, otizmin dikkat eksikliği ve hiperaktivite sendromuyla, çok uzak da olsa, bir akrabalığı olduğu düşünülebilir. Hiperaktivite (aşırı hareketlilik), özellikle 2 yaş civarı çok belirgindir. Bazı çocuklarda uzun süre devam eder ve başlıca sorunlardan biri olur. Zamanla aşırı aktif dönemleri hareketsiz, azalmış aktivite dönemleri izler. Bazen de, sadece belli ortam ve durumlarda aşırı hareketlilik görülür.

BU YAZI DİZİSİNİN DİĞER BAŞLIKLARI İÇİN TIKLAYINIZ

DİZİ & ARAŞTIRMA BÖLÜMÜNÜN DİĞER KONULARI

Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.