Eşlerden birinin ayrılığı kabullenemediği durumlarda daha çok yaşanıyor bu durum. Eşinin aynı zamanda çocuğunun annesi ya da babası olduğunu unutarak ve çocuğun nasıl bir durumun içine düştüğünü göremeyecek kadar körleşerek sürüp gidiyor, bu sağlıksız süreç. Anne babayı, baba da anneyi kötülüyor. Hatta sadece anne-baba değil, yakın akrabalar da taraf tribünlere çekmeye çalışıyorlar çocuğu... Çocuk çoğu zaman öyle baskılar görüyor ki; annesi ya da babası karşısına çıktığında boynuna atlamak yerine sırtını dönüyor...
Bu durumda “paylaşılamayan çocuk” değil, çocuğu bir diğerinin duygularını kullanmak için koz olarak ortaya atmaktan söz edilebilir. Bir annenin ya da bir babanın çocuğun ruh sağlığını hiçe sayarak nasıl böyle bir yanlışın içine düştükleri ise ayrı bir konu?
Yapılan önemli hatalardan bir diğeri ise; çocuğa kaldırabileceğinden büyük sorumluluklar vermek. “Artık bu evin erkeği sensin!” cümlesini birebir yaşamasanız da yakın çevrenizden duymuşsunuzdur çoğunuz. Onun henüz bir çocuk olduğunu, annesizliğin ya da babasızlığın üzerinde nasıl kalıcı etkiler bıraktığını ve tüm bu çatışmalardan nasıl bunaldığını akıldan çıkarmamak ve boşanma sürecinde özellikle çocuğu düşünerek hareket etmek gerekir.
DOÇ. DR. OYA GÜNGÖRMÜŞ ÖZKARDEŞ Boşanma süreci bir sürü değişikliği de beraberinde getirir. İki ayrı ev, değişen yaşama ortamı, bu değişikliğe bağlı olarak okul vb. değiştirme gibi. Dolayısıyla bu süreç ailenin bütün bireyleri için sancılı ve zor bir dönemdir. Boşanma durumu çocuğa açıklanmadan önce eşlerin bu konuda kafalarının net olması gereklidir. Bir başka deyişle eşlerin kafasında “Acaba yeniden birlikte olabilir miyiz?” türünden sorular varsa, çocuğa açıklama yapmak doğru olmaz. Boşanma kararını açıklarken bazı noktalara dikkat etmek gerekir. Şöyle ki; ÇOK İYİ ARKADAŞ OLUP, ÇOCUĞU UMUTLANDIRMAYIN Daha önce de değindiğim gibi boşanmadan her çocuğun nasıl etkilenebileceği pek çok başka faktöre bağlı olarak değişebilir. Bu faktörler: Boşanma zaten kendi başına çocuğu yaralayıcı bir süreçtir. Bu nedenle anne ve babanın birbirlerini suçlar tutumları ya da çocuğa bir şekilde bu süreçte sorumluluk sahibi olduğunu hissettirmeleri doğru değildir. Her çocuğun bundan nasıl ve ne şekilde etkileneceği pek çok faktöre bağlı olarak değişebilmekle birlikte çocuk güvensizlik, içine kapanma, kendini değersiz hissetme, karşı cinsle sağlıklı ilişkiler kuramama gibi bir dizi duygusal sorun yaşayabilir. |
![]() Av. Ayça Özdoğan Yapılan araştırmalar boşanma sonucu ailenin parçalanmasının çocukları, ailelerin ölüm nedeni ile parçalanmasından daha çok etkilediğini ortaya koymaktadır. Boşanmanın çocuk üzerindeki etkileri çocuğun yaşına, boşanma nedenine ve boşanma sürecinin yaşanma şekline, çocuğun anne ve baba ile olan ilişkisine göre değişiklik göstermektedir. Ancak bu süreçte çocukta huysuzluk, tedirginlik, bağımlılık, saldırganlık ve hırçınlık en sık görülen davranışlardır. Çocuk açısından böylesine zor bir dönemde ise anne ve babaların yanlış davranışları karşısında çocuk daha çok etkilenmektedir. Avukat olarak boşanma davalarında en çok gözlemlediğimiz yanlış davranış modelleri arasında çocuğu diğer eşe karşı koz olarak kullanmak gelmektedir. Hemen hemen çoğu boşanma davasında bir eş diğerini çocuğunu elinden almakla, diğer eş ise çocuğu göstermemekle tehdit etmektedir. Yine yapılan yanlışlardan biri; diğer eş ile haberleşmede çocuğu kullanmak, eşlerin taleplerini çocuk aracılığı ile diğerine iletmesidir. Anne-baba olarak yapılan hatalardan biri de çocuğa boşanma kararında veya boşanma sonrasında taşıyabileceğinden daha fazla yük yüklemektir. Örneğin boşanma kararını vermeden önce çocuğa “Boşanayım mı?” diye sormak ya da yalnız kalan bir annenin boşanma sonrasında henüz çok küçük yaştaki erkek çocuğuna “evin erkeği artık sensin” demesi çocuğa taşıyabileceğinden daha fazla sorumluluk vermektir. |
BUNLARI KESİNLİKLE YAPMAYIN! |