Hamile olduğunu öğrenen, hatta belki de hamile kalmaya karar veren her kadının aklını kurcalayan ilk ve en önemli soru; bebeğinin sağlıklı olup olmayacağıdır. Bu son derece haklı bir endişedir. Ancak unutulmaması gereken nokta, gebeliklerin büyük bir kısmının anne adayında ya da bebekte hiçbir sorun yaşanmadan tamamlanmasıdır. Gebelik takiplerindeki amaç; bu 280 günlük dönemde ortaya çıkabilecek olan sorunların eğer mümkünse önceden öngörülebilmesi, ortaya çıktığında tanınabilmesi ve yine eğer mümkünse tedavi edilebilmesidir.
Sağlıklı bir bebek dünyaya getirmenin temel şartı, anne adayının sağlıklı olmasıdır. Bu nedenle gebe kalmaya karar veren kişiler, kendi sağlık durumlarını gözden geçirmeli; rutin jinekolojik muayeneleri ile pap smear testlerini asla ihmal etmemelidir. Bunun yanı sıra check-up mahiyetindeki kontroller ve genel cerrahi uzmanları tarafından yapılan meme muayeneleri de atlanmamalıdır.
Hamile kalınmadan önce eğer bilinmiyorsa kan grubu tayini, kan sayımı, kızamıkçık geçirilip geçirilmediğinin saptanması gibi bazı laboratuvar incelemelerinin yapılmasında da fayda vardır. Bunların dışında, sigara ve alkol kullanımının sonlandırılması ve beslenmeye özen gösterilmesi de önemlidir.
RUTİN KONTROLLERİ İHMAL ETMEYİN
Hamile kalındıktan sonra ise en önemli konu, rutin doktor kontrolleridir. Bu kontrollerde hem anne adayının hem de bebeğin sağlığı ve gelişimi incelenir. Sağlıklı bir bebek dünyaya getirmede rutin kontrollerin önemi açıktır. Ancak gebelik takiplerinde kullanılan gelişmiş ultrason cihazları ve laboratuvar testleri de ne yazık ki her zaman yeterli olmamakta; bebekte var olan bazı sorunlar saptanamamaktadır. Halk arasında ne yazık ki düzenli kontrollere gitmek sağlıklı bir bebek sahibi olmanın garantisi gibi algılanır. Bu doğru bir tespit değildir. Bebekteki sorunların çok büyük bir kısmı gebelik takipleri sırasında saptanabilmekle birlikte, kalpte görülebilen sorunlar başta olmak üzere; bazı olumsuzluklar ne yazık ki günümüz tıbbi şartlarında fark edilememektedir. Bu nedenle düzenli kontrole gitmek, son derece önemli olmakla beraber; asla sağlıklı bir bebek dünyaya getirmenin garantisi olarak görülmemelidir.
Bebekte bir problem saptanması durumunda bu problemin yaşam ile bağdaşıp bağdaşmadığı konusu önem kazanır. Yaşam ile bağdaşmayan yani bebeğin doğduktan kısa bir süre sonra kaybedileceğinin kesin olduğu durumlarda; gebelik, kurul kararı ile sonlandırılabilir. Yarık damak, yarık dudak, yapışık parmak ya da benzeri durumlar, bebeğin yaşama şansını etkilemeyeceğinden; gebelik sırasında fark edilseler bile herhangi bir girişimde bulunulmayıp, gebelik sonlandırılmamaktadır. Down sendromu gibi kromozom bozukluklarının saptanması durumunda ise ailenin onayı ile gebelik sonlandırılabilir.
Gebeliğin takipleri sırasında bazı laboratuvar ve ultrason incelemeleri ile bebeğin sağlık durumu ve gelişimi takip edilir. Test sonuçlarına göre daha ileri incelemeler gerekli görülür ise bunlar da yapılabilir. Takipler sırasında 6-8. haftalarda yapılan ilk ultrason incelemesi ile gebeliğin rahim içinde olup olmadığı, kaç adet bebek olduğu ve bunların kalp atışlarının olup olmadığı saptanır.
İKİLİ TEST’İN MUTLAKA YAPILMASI GEREKİR
11-14. haftalarda yapılacak olan ultrason incelemesinde bebeğin ense kalınlığı ölçülür ve burun kemiği izlenir. Bu bulgular özellikle down sendromu açısından önemlidir. 11-14. haftalarda yapılan ultrason incelemesi son derece önemlidir ve gebelik takibinin olmazsa olmaz olarak adlandırılan incelmelerinden birisidir. Bu haftalarda down sendromu riskini belirleyen ikili test yapılır. Bu test, bebekte down sendromu olup olmadığını göstermeyip; sadece risk değerini gösterir. Riskin yüksek çıkması durumunda ya da ultrasonda kuşkulu bulgu varlığı tespit edildiğinde; bebeğin plasentasını oluşturan hücrelerden örnek alınarak (koryon villus biyopsisi) ya da ileriki haftalarda bebeğin içinde bulunduğu sıvıdan örnek alınarak (amniyosentez) kromozom analizi yapılabilir.
15-20. haftalar civarında yine down sendromu riski belirlemek için kanda üçlü test yapılabilir ya da sadece alfa feto protein adı verilen bir protein incelenerek, bebeğin sinir sistemi ile ilgili risk belirlenebilir.
Gebelik takibinin olmazsa olmazlarından bir diğeri de 22. hafta civarında yapılan detaylı fetal incelemedir. Bu ultrason incelemesi, deneyimli uzmanlar tarafından yapılır ve bebeğin kalp, beyin ve diğer organları detaylı bir şekilde incelenir. Herhangi bir kuşku varlığında bebeğin kalbinin çocuk kardiyologları tarafından farklı bir sistemle incelenmesi, bazı durumlarda ise MR çekilmesi gerekli olabilir. Detaylı fetal inceleme ile nadir görülen bazı anomaliler saptanabilmekle birlikte; ne yazık ki kalp sorunları başta olmak üzere tüm sorunların sadece yüzde 60-70'i saptanabilmektedir.
İlerleyen dönemlerde ise ultrason ile bebeğin gelişimi, suyunun ve plasentasının durumu değerlendirilir. NST adı verilen incelemede bebeğin kalp atışları ve rahim kasılmaları incelenerek, bebeğin sıkıntıda olup olmadığı anlaşılmaya çalışılır.
Bu takipler sırasında anne adayının da sağlık durumu incelenir. Anne adayının ya da bebeğin hayatının tehlikede olduğu durumlarda, gebeliğin zamanından önce sonlandırılması gerekebilir. Sanılanın aksine gebelik takipleri ve bu takiplerde her şeyin normal olarak saptanması, bebeğin görme, işitme gibi duyularının gelişimi, otizm gibi sorunların olup olmayacağı ya da zeka düzeyi gibi konularda bilgi vermez.
|