OKUL KORKUSU NEDİR?
Ev ortamı gibi rahat
bir hayattan, kurallarla dolu okul hayatına adım atmaya hazırlanmak, her çocuk için problem teşkil
eder. Farklı elbiseler, yeni arkadaşlar, çeşit çeşit defterler, rengârenk kalemler, türlü oyunlar
çocuklar için yeni bir dünyaya adım atmak anlamına gelir. Çocuklarından önce ebeveynlerinin bu
duruma hazır olması gerekir. Zira, çocukların bu dönemde karşılaşabilecekleri problemleri önceden
kestirmek ve bilinçli bir şekilde onlarla baş edebilmenin yollarını aramak
önemlidir.
Okul korkusu, okul çağı içindeki çocuğun okula gitmeye direnmesi,
arkadaşlarını kabul etmemesi ve ağlamak gibi tepkiler geliştirmesidir. Okul korkusu, kızlar ve
erkeklerde eşit oranlarda görülür. Bu korku, çocuğun eğitim alacağı ortama uyum sağlamasını
engeller. Çocuklar için korku, yaşama adapte olabilmenin, kaygı veren durumlarla başedebilmenin
yöntemlerinden biridir. Okul korkusu, hızlı ele alınıp gerekli müdahaleler yapıldığı takdirde çabuk
atlatılabilir.
ANNEDEN AYRILABİLİYOR MU?
Her yeni durumun uyum
sorunu yaşatıyor olması normaldir. Anneden ayrılık deneyimini ilk defa anaokulu döneminde yaşayan
çocuklar, bu dönemde okulun içine girmeye ikna olmakta zorlanırlar ve tedirgin olurlar. Normal
gelişim gösteren bir çocukta bu durum kabul edilebilir, ancak sorun okula başlamakla ilgili
değildir. Anne ve çocuk arasındaki bağımlı ilişkide; annenin çocuğun bireyselleşmesine izin
vermemesi, bir bakıma annenin de çocuğa bağımlı olması, ev içinde baskılı-kaygılı ortamların olması,
yeni bir kardeşin gelmesi, çocuğun bu süreci henüz anlayamamış olması, anne ve babanın çok kaygılı
kişiler olmaları, aile içinde bir yakının kaybı ve hastalıklar gibi birçok faktör de etkili
olabilir. Çocuğun okula başlamadan önceki dönemde arkadaş deneyimlerinin niteliği, duygularını ve
düşüncelerini anlatmada desteklenmiş olması, bu dönemdeki zorlukları kolay atlatmasında önemli yer
teşkil eder.
Bağımlı, ilişki kuramayan, arkadaşları ile oyunu reddeden, anne ile
ilişkisi sağlıklı organize edilememiş bir çocuğun okula başlarken sorun yaşaması beklenilebilir. Bu
çocuklarda ilgi ve enerji kaybı, sinirlilik, içe kapanıklık, nedensiz ağlama, baş ve karın
ağrılarından yakınma gibi şikayetler gözlenebilir.
Okula karşı negatif duygular
beslememeleri için çocuklara, okul ile ilgili gerçekçi bilgiler verilmelidir. Okula başlama dönemi
öncesinde anne, çocuğu farklı arkadaşlıklar kurması için cesaretlendirebilir, ayrıca çocuğun güven
duyabileceği başka aile bireyleri kendi okul deneyimlerini çocuğa aktarabilirler. Okulun öğrenme
eyleminin dışında çocuğa keyifli gelebilecek yönlerinin de anlatılması faydalı olabilir. Çocuk
psikolojisiyle ilgilenen uzmanlar olarak, anne-babalara genel olarak, çocuğun bireysel becerilerini
geliştirmesini, kendi başına giyinip soyunabilmesini, yardımsız yemek yeme gibi becerileri kazanmış
olmasını öneriyoruz. Ayrıca her anne baba, çocuğunu her dönemde etkin bir şekilde dinlemeli ve
kaygılarının olabileceğini kabul etmelidir.
AİLE NE
YAPMALI?
Çocuğun okula gitme ile ilgili bütün kaygıları dinlenmeli, okul ile ilgili
duygu ve düşünceleri anlamaya çalışılmalıdır. Okul korkusunun çocuktan olduğu kadar, okul ve
öğretmen tutumlarından da kaynaklanabileceğinin unutulmaması gerekir. Okula gitme ile ilgili aile
bireyleri ortak tutum içinde olmalı ve çocuğun okula gitmemesine izin verilmemelidir. Her anne ve
baba çocuğuna kaygılarını anladığını, bu kaygıların zamanla geçeceğini ve okulda öğrendiklerinin
kendileri için de önemli olduğunu vurgulamalıdır. Ayrıca uzun vedalaşmalardan, kişisel kaygıların
yansıtılmasından kaçınılmalıdır. Ev içinde de çocuğun anne-babaya bağımlı olması azaltılmaya
çalışılmalı, kendi başına bulduğu uğraşlar konusunda destek olunmalı, tek başına da oynayabileceği
oyuncaklar ve oyunlar alınmalıdır. Ebeveynler, okullar başlamadan önce okul alışverişini çocuk ile
birlikte yapmalıdır. Anne-baba dikkatli olmalı ve bu dönem içinde meydana gelebilecek sorunlar
hakkında önceden yayınlar vasıtası ile haberdar olmalıdır. Çünkü problemi çabuk fark etmek ve doğru
müdahale etmek, çözümün de kolay ve erken olmasını sağlayacaktır.
ÖĞRETMENLER NE
YAPMALI?
Bu dönemde öğretmenlerin de duyarlı olması gerekir. Öğretileni yapamıyor
olmasının çocukta kaygı uyandıracağı unutulmamalı ve öncelikli olarak öğretmek kaygısı
taşınmamalıdır. Önce çocuğun sıkıntısının ne olduğu sorulmalı ve bu konuda yardım edilebileceği
anlatılmalıdır. Katı tutum, sorunları arttırır. Öğretmen, çocuğa okula gelmesi gerektiğini ve onun
öğrenmesini önemsediğini yumuşak bir dille anlatmalıdır.
Okul korkusu, anaokuluna başlanan 3-5
yaş döneminde yoğun yaşanabilir. İlkokula başlangıç, yine bu korkunun görüldüğü ikinci dönemdir.
Daha yüksek sınıflarda 12-14 yaş döneminde de ortaya çıkabilir. Okul döneminde çocuğun bireysel
gelişimine de önem verilir ve anne-çocuk ilişkisi doğru organize edilirse, sorun tekrarlayarak
ortaya çıkmaz. Ancak, çocuğun eve bağımlılığı ve okula gitmeme ile ilgili istekleri desteklenilirse,
okulla ilgili sorunlar tekrar tekrar yaşanabilir.
ANAOKULUNDA İLK GÜNLERDEKİ
STRES NASIL ATILIR?
Her okula başlayan çocuk aynı tepkiyi göstermez. Anaokuluna başlayan
çocuklarda zaman ve uzaklık kavramı tam oturmadığı için ilk kaygıları bu yöndedir.
- Evimize
ne kadar uzaklıktayım?
- Annem beni alacak mı?
- Bu çocukları tanımıyorum.
- İhtiyaçlarımı
kime söyleyeceğim, yardım ederler mi?
- Ev kuralsız bir yerdi. Her şeyi kuralla yapacak olmak
sıkıcı.
Çocuk, bu soruların cevaplarını yaşayarak öğreneceği için kaygıları da yüksektir. İlk
gün okulda 1-2 saat kalmak, annenin onu ne zaman alacağını saat üzerinden göstermesi, öğretmenle
tanıştırıp, nasıl yardımlar isteyeceğini anlatması çıkacak sorunları azaltabilir. İlk birkaç gün
çocuğun görebileceği bir yerde oturup oradan ayrılmamak da yararlı
olabilir.
ADAPTASYON SÜRECİ
Daha önce okula gitmemiş bir çocuk
için 10 günü aşan ve hiç azalmayan uyum sorunları varsa, anaokuluna gitme durdurulmalıdır. Çünkü
çocuk okula gitmek için henüz hazır değildir. Daha önce anaokuluna gitmiş çocuklarda uzun tatil
sonrasında okula dönüş güç olabilir, ama okul tanıdıkları bir yer olduğu için, burada yaşanan kaygı
daha kısa sürede atlatılabilir. Taviz vermeden eski düzeni içinde çocuğun anaokuluna gidip gelmesi
sağlanmalı ve çocuğun evde kalmasına izin verilmemelidir.
Çocuğa ilgisiz olmak ya da aşırı
derecede ilgi göstermek çocuğun duygusal ve bilişsel gelişimini geciktirmekle birlikte, öğrenme ve
uyum sorunları yaşamasını da kaçınılmaz kılar.
ÖDEV SORUMLULUĞU NASIL
KAZANDIRILIR?
Her anne baba çocuklarının ödevleri ile ilgilenmelidir. Çünkü onların
sorunlarına yardımcı olmak, beraber sorunların üstesinden gelmek, karşılıklı iletişim ve güven
ilişkisi kurmak ödev söz konusu olduğunda da çocuklar için bir ihtiyaçtır ve aileden yardım almak
hoşlarına gider. Ödevlerinde anlamadıkları yerlerde yardım isteyebilecekleri söylenmeli, yol
gösteren kişi olunmalıdır. Okula başlanılan ilk birkaç hafta, okuldan evde yapılması için herhangi
bir ödev verilip verilmediği sorulmalıdır. Ancak ödevi yapması için ısrarcı olmamak gerekir.
Yapmadan gittiği takdirde öğretmenine nedenlerini kendisi anlatmalıdır. Çocuk okuldan geldiği ilk 2
saat içinde ödevlerini tamamlamalıdır.
ÇOCUKLARINI OKULA
HAZIRLAMADA AİLELERİN YAPABİLECEKLERİ? |
İLKOKULA BAŞLAMANIN
TEMEL ÖLÇÜLERİ NELERDİR? |
|