Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Yazı Boyutu:

ÇOCUĞU OKUL YAŞAMINA HAZIRLAMAK GEREK!

ÇOCUĞU OKUL YAŞAMINA HAZIRLAMAK GEREK!

Minik elleri sizin ellerinizle buluştuğu gün dün gibi aklınızda. Ama artık kabul edin; minik bebeğiniz büyüdü ve okullu oldu... O halde çocuğunuz okul yaşamına adım atarken gerekli birikimi edinmek hem size hem ona çok iyi gelecektir. Hem böylece “Acaba okula adaptasyon sorunu yaşacak mı?, Okulunu sevecek mi?” gibi bir sürü şüpheden uzaklaşmış olursunuz. İşte, anne babalara çocuklarını okula hazırlamaları için öneriler...


Özellikle anneye yapışık büyüyen çocukların ilkokul günlerinde sudan çıkmış balığa döndüklerini görmek alışıldık hatta zaman zaman hoş bile gidebilen bir özellik oluveriyor. Ancak unutulmamalı ki hiçbir şey birden bire olmuyor, olursa da kriz yaşamaya alışmak gerekiyor. Yuvaya gitmeden önce kendi başına yemek yiyemeyen, pijamasını kendi kendine çıkartmamış bir çoçuk, okul hayatının başlamasıyla birlikte bir dolu zorlukla mücadele etmek zorunda kalabilir.

İLK ZİL ÇALINCA YANINDA OLUN AMA SONRA...
Çocukları okula alıştırma, oluşabilecek çeşitli fobileri engelleme amacıyla çalışmalar yapmalıyız. Okula kayıt sırasında çocuğumuzun tüm özel bilgilerinin bulunduğu dosyayı eksiksiz doldurduysak korkmamıza gerek yoktur. Eğer çocuğumuzun bir hastalığı veya özel bir durumu varsa mutlaka bunu öğretmenine açıklamalı ve olabilecek durumları anlatmalı, acil durumlarda en yakınlarına ulaşılabilmesi için gerekli telefonları vermeliyiz. İlk günlerde çocuk hem arkadaşlarına, hem öğretmenine, hem de okula alışma sürecindedir. Çoğu çocuk eğer yuva deneyimi geçirmediyse, bu, uzun saatler boyunca evden ilk uzak kalışı olacaktır. Sınıf ise en az 20 tane çocukla beraber ilk deneyimlerini yaşayacağı alandır. Kimi çocuk içeri girmek istemezken kimi hemen adapte olup oyuncaklarla oynamaya başlar. Önemli olan aile ve öğretmen desteğiyle kısa zamanda çocuğun uyum sağlanmasıdır.

“ACABA OKULA GÖNDERMESEK Mİ?”
Sınıf ortamının avantajları çok fazla olacağı gibi dezavantajları da olacaktır. Sınıfın kalabalık olması ve çocukların bağışıklık sistemlerinin gelişmemişliği sebebiyle hasta olma ihtimalleri artacak, “Acaba bugün okula göndermesek mi?” diye  kendinize soracaksınız... Ama devamsızlık hakkını, en aza indirgeyerek kullanmalısınız. Okula gitmemek için hastalık bir bahane, evde kalmak bir seçenek olmamalı. Kimi zaman çocuğumuzun gözyaşlarına pirim vermemeyi bilmeliyiz. Ağlama davranışını kullanmalarına müsaade etmemeli, gerektiğinde duygularımızı bastırabilmeliyiz. Bunu yaparsak vicdansız anne baba olmayız; aksine çocuğumuzun karakter gelişimine büyük katkı sağlarız. Çevremizde yetişkin bireylerin de kimi zaman hırslarına yenilip istediklerini yaptırma uğruna ağlama davranışını kullandıklarını, hatta daha da ileri giderek kendilerine ve çevrelerine zarar verici şeyler yaptıklarını görmüşsünüzdür. Bu durumlara mahal vermemek için çocuğumuza ağlamakla veya tepinmekle sonucun değişmeyeceğini göstermeliyiz. Okulun gerekliliğini anlatmalı ve artık onun bebek olmadığını söylemeliyiz. Tabii, bu durumu ondan önce kendimiz kabullenmeliyiz.

Öncelikle iyi bir araştırma yapmalıyız. Bizim çocuğumuz 5-6 yaşında, acaba neleri yapabilir, neleri yapamaz? Sonuçta yaratılışımız nedeniyle bireyin her yaşta yapabileceklerinin kapasitesi farklıdır.
 

5 YAŞINDA BİR ÇOCUK NELERİ YAPABİLİR?
- Kendi kendine yemek yiyebilir.
- Üzerinden çıkardığı kıyafeti katlayabilir.
- Çorabını giyebilir.
- Tuvalet ihtiyacını gerektiğinde yardımla giderebilir.
- Odasıyla ilgili fikir yürütüp toplanmasına yardımcı olabilir.
- Kendisini yeteri kadar ifade edebilir, rica edebilir, özür dileyebilir.

Tabii bunları büyüdüğü ortamda gördüyse...

Çocuklarımız bizlerin aynasıdır. Evde ne konuşuyorsak çocuklarımızdan da bunları duymaktayız. Evcilik oyununda baba olan bir çocuk, etrafında gördüğü baba modeline hemen bürünebilir. Zihnindeki baba modeli ona nasıl davranmasını söylüyorsa, çocuk öyle davranacaktır. Çocuğun oyunda bebeğe davranışı çevresindeki anne modellerinin yansıması olacaktır. Bu nedenle anne ya da babanın okul başlarkenki davranışları çocuğa ayna tutacaktır. Bazı anne baba çocuğu okula başlarken fazla endişeli ve gergin davranabilir. Bu anne ve babaların çocukları da zaten yepyeni bir başlangıç olan okul hayatına gergin başlarlar.

OKULA BAŞLADIKTAN SONRA DEĞİŞTİ Mİ?
Çocuğunuzun okul hayatının başlamasıyla birlikte tavırlarında bazı değişiklikler gözlemleyebilirsiniz. Bu tür ani değişimlerde onunla kuklaları kullanarak oynamayı denemenizde fayda vardır. Kuklaları kullanmak, bizleri çocukların duygularını çözmeye yaklaştırır. Çocuk kuklayı eline aldığında; söyleyemedikleri bir anda farklı bir kimliğe bürünerek dilinden akacaktır. Eğer çocuklarımızın dünyasına girebilirsek, öğrenilmesi imkansız zannettiğimiz olaylar ortaya çıkacaktır. Bazen bu çalışmalara gerek kalmadan çocuklar kendilerini ve tüm duygularını kolayca ifade de edebilirler.

Yemekten önce ve sonra elleri yıkamak, teşekkür etmek, akşamları belli saatte yatmak hem ebeveynlerin hayatını hem de çocuklarımızın hayatını düzene koyar. Bu kuralları uygularken çocuğunuz bırakın kendi başına yapsın. 6 yaşında bir çocuk yemeğini kendi kendine yiyebilir. Bu zamana kadar hiç öğrenmemiş olabilir ama bundan sonra adım adım onu hayata hızlandırılmış bir program ile hazırlayabilirsiniz. Çorba içmekte zorlanabilir, “Aman dökülmesin, etraf kirlenmesin” demeyin. Bunların hiçbiri çocuklarınızın arkadaşları yanında yemek yiyemeyen çocuk imajı edinmesinden daha kötü olamaz. İlk etapta balık bıçağı kullanmasını beklemeyin. Patates kızartmasını tabağa koyun, yaşı küçükse eliyle yesin, birkaç alıştırmadan sonra verin eline ucu küt bir çatal, tek tek yemeğe başlasın. Daha sonra zamanla bunların devamı gelecektir. Kendisi birşeyler başardıkça çok da mutlu olacaktır ve okulda yemek saatinde arkadaşlarına dalga konusu olmayacaktır.

OKULA GİTMEDEN ÖNCE YALNIZ BAŞINA TUVALETE GİDEBİLMELİ
Diğer altın kurallardan biri de çocuğa tuvalete gitme, el yıkama gibi gerekliliklerin öğretilmesidir. Çocuğunuzu, okula bunları öğrenmesi için gönderme niyetiniz varsa, bunu baştan yok edin. Kimse bu gibi sabır isteyen konularda anne kadar şefkatli olamaz. Bu süreçte yaşanacak ufak kazalara da göz yummakta fayda vardır. Malum yıkanacak bir iç çamaşırı, onun hissedeceği başarısızlık ve suçluluk duygusundan daha önemli değildir.

ANNE BABAYA BAĞIMLI ÇOCUK OKUL HAYATINDA ZORLANIR
Çocuklarımızı kendimize bağımlı yetiştirmek onlara olan sevgimizin bir ürünü olmaktan çıkarak onlara zarar verebiliyor. Çocuk hiçbir şey yapmaya yapmaya kaba motor hareketlerini yapamaz hale geliyor ve 3 yaşında bir çocuğun yapabileceği davranışı, 6-7 yaşlarındaki bir çocuk yapamıyor. Yapamamak onlarda psikolojik çöküntü, hatta depresyona varan çeşitli sıkıntılar doğurabiliyor. Bu gibi durumlarda veliler, “Çocuğumuz okulda zarar görüyor” diyerek sorumluluğu okula yükleyip, çocuğu okula göndermemek gibi kendilerince çözümler buluyorlar ama sorunun kökenini görmezden gelmek kimseyi çözüme kavuşturmuyor, en çok da çocuğu.... Okul öncesi eğitim şart. Etraflıca düşünüldüğünde önemli olan çocuğun okulda makasla bir şeyler kesmesi veya şarkı öğrenmesi değil, şartlarımızın elverdiği oranda onu hayata hazırlamak olmalı.

Çocuklarla iletişime geçebilmek, başlı basma bir beceri ve eğitim gerektirir. Onların dünyasına girip dillerini öğrenmeli, bunun için de onlardan yardım istemeliyiz.

Ebeveynler, çocukların her anlamda yaşayacağı ilk deneyimlerde onları desteklemeli ve mümkün olduğunca onların takipçileri olmalılar; çocukların ödevleriyle ilgilenmeli, toplantı yapılmasını beklemeden öğretmenleriyle hatta arkadaşlarıyla, arkadaşlarının aileleriyle tanışmalılar.

BU KONUYLA İLİŞKİLİ DİĞER KONULAR
ÇOCUĞUM BÜYÜRKEN BÖLÜMÜNÜN DİĞER KONULARI

Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.