Çocukların gerek psikolojik gerek fiziksel gerek eğitimsel
açıdan yaşadıkları engellerin onların sağlıklı büyümelerini önlediğini ve ebeveynlerin bunu ancak
bazı belirtileri fark ettiğinde anladığını dile getiren Çocuk ve Ergen Uzman Psikoloğu Özge Özkan;
“Yalnız uyuyamama da olmasını doğal karşılayabileceğimiz dönemler dışında büyüme sorunlarına işaret
eder. Çocuğun kendine gerçekçi güven duygusunu geliştirebilmesi, sağlıklı bir birey olması için bu
gelişim engellerini bilinçli yaklaşımlarla bertaraf etmek gerekir. Anne ve babalar kendi kaygı ve
korkularını fark etmeli gerekirse kendileri için yardım almalıdır. Çok kaygılı ve tedirgin bir
annenin çocuğunun rahat rahat tek başına yatabileceğini beklemek pek de makul değildir. Zor
atlatanların pek çoğunda yalnız uyuyamama kalıcı bir hal alır” diyerek aileleri
uyarıyor.
“GECELERİ NÖBET GEÇİRİYOR YALNIZ BIRAKAMIYORUM!”
Uyku bozuklukları hem
psikolojik hem de psikiyatrik-nörolojik kökenli olabilir. 4-5 yaş gibi bebeklik ve erken çocukluk
döneminde uykuda nörolojik sebeplere dayalı ama iyi ayırt edilemediği için, ya kültürel olarak
metafizik olgularla açıklanmaya çalışılan ya da psikolojik sebeplere yorulan nöbetler vardır. Bu
nöbetlerin sıklıkları değişken şekilde tekrar eder; çocuk gözleri açık olsa da uykudadır. Anne ve
babasını tanımaz, çoğu zaman konuşur, dakikalarca da sürebilir. Böyle bir durumda anne ve baba doğal
olarak çocuğun bu durumundan endişe duyar, çocukla birlikte uyumayı tercih eder ya da kendi
yataklarına alırlar. Böylesi durumlarla başlayan yalnız yatamama ileriki yaşlara kadar devam
edebilir. Hem çocukta hem de anne ve babada tedirginlik yarattığı için onlar da çocuğun tek başına
güvenli bir şekilde uyku uyuyamayacağı inancını geliştirir. Doğal gelişimin bir parçası olarak zaman
zaman kısa dönemlerle uyku bozuklukları çıkabilir bunun için telaşa kapılmayın. Bu dönemlerde çok
yoğun inatlaşmalar ve çatışmalar yaşanıyorsa öncelikle kendi içinizde ben çocuğumun büyümesiyle
ilgili neler hissediyorum sorusuna yanıt arayın. Çünkü anne ve babalarda da çocuktan ayrılma, kaygı
ve korku uyandırabilir bunu anlamaları gerekir. Çocuğunuzun bir birey olarak büyüyebilme ve
yeteneklerini geliştirebilme kapasitesi olduğunu bilin. Bu kapasitesini fark ederek yeteneklerini
geliştirebileceği ortamlar yaratın.
“YALNIZ UYURSA KORKUYOR”Çocuklarda psikolojik
olgunlaşma ve gelişimin doğal bir parçası olarak yalnız uyuyamama görülebilir. Psikolojik
olgunlaşmayı 'kişilik gelişimi' ve 'ayrılma bireyselleşme' süreci olarak tanımladığımızda, çocuğun
ilgisinin dış dünyaya yöneldiği dönemde (özellikle yürümeyle birlikte) keşifler ve heyecanlar olur
bununla birlikte korku duygusu da ortaya çıkabilir. Kaynağı bilinmeyen sesler, zaman zaman anlamı
çözülemeyen oyuncak veya objeler kimi durumda palyaçolar korku verici olabilir. Çoğu anne ve baba;
'Çocuk nereden de öğrendi bu korkuyorum kelimesini oysa biz onu hiçbir şeyden korkutmadık’ der.
Fakat dünyayı anlamlandırmaya ve bir yandan da bu dünyadaki yerini yavaş yavaş fark etmeye başlayan
çocuk için bahsedilen tip korkular olabilir. Korkular çok uzun ve yoğun olmadıkları müddetçe
büyümenin bir parçası olarak değerlendirilebilir.
Bu tip durumlar yine kaygı seviyesi yüksek
koruyucu anne ve babayı çocuğu yalnız bırakmamaya uykusunda da yanında olmaya yönlendirir. Bu
sebeple yalnız yatamayan çocuklar da vardır. Kaygı ve tedirginlik karşılıklı olarak çocuktan anne ve
babaya, anne ve babadan çocuğa geçer. Oysa anne ve babada bunların filtrelenmesi ve çocuğa güven
verici yaklaşımlarla davranılması gerekir. Mantıklı açıklamaların pek anlamı yoktur, çünkü defalarca
anlatmanıza rağmen 'Hayır ama orada canavar var' hikayesi devam eder. Çünkü bu çocuğun psikolojik
bünyesindeki bir gelişime adaptasyonu ile ilgili bir meseledir.
HİPERAKTİVİTE VB.
VARSA…Çocukların öğrenme becerileriyle ilgili ortaya çıkan öğrenme güçlüğü, dikkat
dağınıklığı, hiperaktivite gibi sorunlar da psikolojik yönden baskı kızgınlık ve çaresizlik
hisleriyle birlikte korkular yaratabilir ve çocuk yalnız uyuyamamaya başlayabilir. Bütün bunlar
detaylı bir şekilde hem anne ve babayla hem de çocukla yapılacak görüşmelerle netleştirilmelidir.
Anne ve babanın çocuğunda bahsedilen tipte öğrenme problemleri olup olmadığını gerek öğretmeniyle
gerek okul rehber psikoloğuyla görüşüp öğrenmesi, kabullenmesi ve bu sorunlarla ilgili yardım almayı
geciktirmemeleri gerekir.
UYKU ZAMANI MI KABUS ZAMANI MI?
15 aylıktan itibaren
çocuk hem bilişsel hem dil hem de duygusal gelişiminin sonucu olarak, anneyi 'ayrı bir insan',
bununla birlikte kendisini de 'ayrı bir birey' olarak algılamaya başlar. Bu durum onda üzüntü,
huzursuzluk ve kızgınlık yaratır, çünkü anne ve o artık iki 'ayrı' insandır. 17-18. aylarda 7-9.
aylardakine benzer başka insanları yabancılama gibi şeyler yaşayabilir. Bu durum 18-24 aylar
arasında anneye bazen yapışma bazen de isyan tepkileri verme halini alır. Çocuk bu dönemde yalnız
uyuyamama, uykuya dalma sıkıntıları çekebilir. Çünkü ayrılma ve bireyselleşme bu dönemde yoğun
değişimleri gerektirir. Çocuk ve anne çok huzursuz ve adeta bir savaş alanında gibidir, kimi
anne-çocuk bu savaşı daha kolay kimi daha zor atlatır.
Eğer fiziksel bir durum söz konusu
değilse, diğer etkenler büyük ihtimalle; yeni kardeş, anne ve babanın boşanması, anne ve baba kaybı,
okul, öğretmen değişimleri, ev değişimi gibi çocuğun hayatındaki değişimler çocuğun psikolojik
olgunlaşmasının okul ortamının gerektirdiği sorumluluklara yeterli gelmemesi (anneden ayrılmanın
yarattığı kaygıya tahammül etmek, paylaşmak, yanlışını kabul etmek, arkadaşlarının da
yönlendirmesine ve oyun kurmalarına izin vermek, ihtiyaçlarını dile getirmek, kendini korumak vb.)
olabilir.
ÇOCUĞA YARDIM GEREK AMA NASIL?
Yalnız uyuyamayan ayıcık, kıskanç kaplan,
kardeş isteyen çocuk gibi çocuğunuzun özdeşleşebileceği konu ve kahramanlar seçilerek aldığınız
hikaye kitaplarını okuyabilirsiniz. Bu dönemde çocuğunuza mantıklı açıklama yapmaktan kaçının.
Korkacak bir şey yok, kıskanma, sakın bağırma gibi cümleler kurmak ya da kızmak çocuğun duygularını
ifadesini yasaklayan yaklaşımlardır ve çocuğu daha da kötü hissettirir. Üstelik bütün bu 'olumsuz'
duyguları hissetmeye devam ettiği için suçluluk hisleri artar. 'Sonradan ortaya çıkan yalnız
uyuyamama' çok görece bir ifadedir ve neyin sonrasında çıktığı etraflıca araştırılmalıdır.
Çocuğun bu süreci sağlıklı bir şekilde atlatabilmesi için ebeveynlerinin tutum ve
davranışlarının önemi büyüktür. Çocuklarıyla iyi geçinmeyi, iyi iletişim kurmayı 'arkadaşlık etme'
formatında yorumlayan anne-babalar çocukta rol karmaşası yaratır ve herkes yerini, rolünü,
etkinliğini, gücünü şaşırır. En önemlisi çocuk rolünü ve gücünü şaşırarak bir yanılsamaya girer ve
sınırlarını geliştiremez. Bir çocuğun kişilik sınırlarını geliştirebilmesi için kendisini koruyan
yönlendiren, güven veren iki yetişkine yani anne ve babaya ihtiyacı vardır.
|