Normal ve kolay bir doğumun sanıldığı gibi bebek için büyük
bir travma olduğunu hiç düşünmüyorum. Doğum başladıktan sonra artan kasılmalarla bebekler doğum
kanalına doğru itilirler. Bebeğin başı rahim ağzına baskı yaparak açılmasını sağlar. Bebekler
elbette bu baskıyı hisseder. Hissederler ama travma olarak algılamazlar. Çünkü bu duygu bildikleri
bir duygudur. Doğumun son haftalarında gebelerde hazırlık kasılmaları dediğimiz ve günde 8-10 kere
hissedilen kasılmalar oluşur. Bu kasılmaların rahmi doğuma hazırladığı hep anlatılır. Ama bir diğer
bakış açısıyla aslında bebeği de yaşayacağı yolculuğa hazırlar. Bebek bu ilk gelen kasılmalarla
farklı şeyler hisseder ama zamanla bu kasılmaların zarar vermediğini görür ve bu kasılmaları rahat
karşılar. Artık kasılmalar sırasında bile güvende olduğunu bilir.
BEBEĞİN
GÜVEN KAPISI KORDONDUR
Açılma dönemi bitip bebek rahim kanalından aşağıya doğru
kaydığında hissettiği basınç değişimleri onu aslında dış dünyaya hazırlamaktadır. Ama sanıldığının
aksine nefes darlığı, sıkışma hissi yoktur. Çünkü onun güven kapısı kordondur. Gerekli besin ve
oksijen kordondan gelmektedir. Kordon hala karın içinde serbesttir. Bu yüzden bebekler doğum
kanalında ne kadar kalırsa kalsın, kordondaki kan akımı bozulmadığı sürece güvendedirler.
Eğer
bebekler sakin bir ortamda doğarlar, doğar doğmaz bebek dostu felsefelerle karşılanırlar (spotlar
kapalı, gürültü yok, baş aşağı tutulma yok, ağlasın diye darbe yok, sert bezlerle cildi silmek yok
vb.) ve doğar doğmaz anne kucağı ile buluşturulurlarsa doğum travmasından bahsetmek mümkün değildir.
Bebekler doğum anında her şeyin farkındadırlar. Anne karnında başlayan kayıtları doğum anında en
yüksek seviyeye ulaşır. Bu yüzden bebeklere doğumda bu gerçeğe göre yaklaşarak ihtiyaçlarına cevap
verecek ortamlar hazırlanmalıdır.
DOĞUM TRAVMASI BEBEĞİ NASIL ETKİLER?
Bebekler için doğum travmasından iki şekilde bahsedebiliriz. Bunların ilkinde mekanik
bir sorun vardır. Bebek oksijensiz kalır, gerekli müdahaleler geç yapılırsa bu durum elbette bebeğin
kayıtlarına geçecektir. Veya zor bir doğumda bebeğin çekilmesi için aşırı bir güç uygulanırsa yine
bunu bebekler hatırlayacaktır. Diğer travma ise doğum ortamlarında anne ve bebek buluşmasına gerekli
özenin gösterilmediği durumlardır. Doğum büyük bir gürültü ve panik ortamında gerçekleşir. Anne
aşırı stres ve korku içindedir. Sağlık personeli panik içindedir. Bu ortamda doğan bebek ani ve sert
darbelerle çekiştirilir, ilk defa yerçekimi ile karşılaşır ve kordonu derhal kesilerek anneden
uzaklaştırılır. Eskiden baş aşağı tutulur ve ayaklarından sert darbelerle vurulurdu.) Evet bu bebek
için travmaydı. Ama neyse ki bu uygulamalar artık yapılmıyor. Bebek bakım ünitesinde aşırı parlak
ışıklar altına yatırılır, nefes yolunun temizlenmesi amacıyla boğazına ince hortumlar sokulur, onun
cildi için sert denecek bezlerle silinir. Ve en travmatik olanı da tanıdığı bir ses olmamasıdır.
Çevresindeki her şey ve herkes yabancıdır. İşte bu belki de onun için en büyük
travmadır.
BEBEK DOĞUM ANINI ÇOK İYİ ALGILAR
Yapılan hipnoz
çalışmalarının birçoğunda doğum anlarına dönüş sağlanabilmektedir. Bu çalışmalardan toplanan
bilgilerde bebeklerin doğum ortamlarını ne kadar iyi algıladıkları ortaya çıkar. Bebekler huzurlu
bir ortamla, panik bir ortam arasındaki farkı bilirler. Bunun yanında aşırı ışık ve gürültüden
rahatsız olurlar. Ve en önemlisi doğum sonrasında yumuşak ses tonları onları rahatlatır ve güven
verir. Hele bir de bu ses tanıdık bir ses olursa doğumda yaşayabileceği birçok şey artık onun içi
travma olmaktan çıkabilecektir.
BEBEĞE SAYGILI DOĞUM HAYATA DAHA YUMUŞAK BİR
GEÇİŞ SAĞLAR
Evet, bazı doğumlarda zorluk yaşanabilir. Vakum uygulanabilir. Acil
durumlar olabilir. Ancak her türlü doğumda bebeğe saygılı doğum felsefelerine dikkat edilebilirse,
bebeklerin bu acil durumları çok daha güvenle karşılaması ve hayata çok daha yumuşak bir geçiş
yapması sağlanabilir.
ANNE DOĞUMDAN
KORKMAMALI!
Sağlıklı bir doğumun sırrı anne ve bebeğe saygılı doğum felsefelerinden
geçer. Öncelikle anne doğum konusunda kendisini eğitmeli ve doğumun gücüne inanmalıdır. Doğumdan
korkmamalıdır. Aynı şekilde hizmet eden sağlık personelinin de doğuma inanması ve doğumda ne olursa
olsun sakin davranmayı bilmesi gerekir. Ve doğum anında gürültünün yerini sakinlik, güven ve saygı
almalıdır. Bebeği rahatsız edecek spotlar kapatılmalıdır. Bu ortamda doğan bebekler, doğar doğmaz
refleks olarak ağlarlar. Ama ikinci ağlama “Annem nerede?” ağlamasıdır. İşte bu anda
kordonu kesilmeden anne kucağına bırakılan bebeklerde hep aynı ortak davranışı gözlemliyoruz. Bu
bebekler anne kucağına gelir gelmez annenin sevgi dolu kolları bebeğin üstüne kapanır. Şahane bir
kuvöz ortamı yaratılmıştır. Bebek annenin tanıdık kalp atışlarını duyar. Alıştığı sesine doğru
başını kaldırır. Ve sonrasında güven içinde kendini bu sevgi dolu sıcaklığa bırakır. Ağlaması birden
kesilir. Sağlıklı bir şekilde nefes almaya devam eder. Kordon henüz kesilmediğinden akciğerlerden
nefes almaya alışana dek güvenli oksijen akışı devam eder.
Doğum ekibi de bu ortama
saygılıdır. Aşırı gürültü yapmazlar. Hatta bir adım geri çekilerek anne ve bebeğin bu kutsal
buluşmasına saygıyla yaklaşırlar. Anne ve bebeğinin tanışarak bağ kurmalarına izin verirler. Tıbbi
bir zorunluluk olmadıkça bebekleri sevgi dolu bu güvenli anne kucağından
almazlar.
Bebekler doğumda her şeyin farkındadırlar ve huzurlu bir doğum için her
türlü özeni hak ederler.
|