Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Yazı Boyutu:

İNATLAŞMA MI, BENLİK SAVAŞI MI?

İNATLAŞMA MI, BENLİK SAVAŞI MI?

Çocuğunuz her dediğinize karşı mı çıkıyor? “Hayır” sözünü bu günlerde karşılıklı sık mı kullanıyırsunuz? Ne yapsanız onu fikrinden döndüremiyor musunuz? İnatlaşmaları ve öfke nöbetleri ile nasıl başa çıkacağınızı bilemiyorsanız, bu yazı size rehberlik edecek.


Çocuklardaki inatlaşmanın asıl nedeni benliğinin farkına varmaya başlamasıdır. Bu tam da ilk ergenlik denilen 2-4 yaş dönemidir. Çocuklarda inatlaşma bu dönemde ve diğer bir kişilik arayışı dönemi olan ergenlikte sıklıkla görülür.

İnatlaşma olarak adlandırılan durum aslında çocuğun kendi seçimlerini ve kararlarını verme isteğidir. Durumu krize sokan esas mesele, anne-babanın nedenlerini açıklamadan seçim ve isteklerine karşı olmalarıdır.

HANGİ DÖNEMLERDE DAHA SIK GÖRÜLÜR?
2-4 yaş arasında çocuk artık benlik algısına sahip olmaya başlamış, anneden ayrılma dönemine girmiştir. Bu dönemde kendi isteklerini ortaya koymaya başlar. Ayrıca 3 yaş yuvaya başlama yaşıdır, yani çocuğun sosyal hayata başlama zamanıdır. Aileden uzaklaşmaya ve kendi seçtiği arkadaşları ile birlikte zaman geçirmeye başlayacağı bu dönemde, kendi isteklerinin onaylanmasını istemesi son derece doğaldır. Ancak her istediğini yerine getirmek de ciddi problemler yaratabilir.

KURALLARIN ONUN İYİLİĞİ İÇİN OLDUĞUNU BİLMELİ
Anne babanın koyduğu kurallara inatla karşı gelmesinin altında, ona bu kuralların uygun bir dille anlatılamamış olması yatar. Kurallara uygun davranmalarını sağlamanın en sağlıklı yolu neden bu kuralların konduğunun açıklanması ve bazı kuralların onunla birlikte konmasıdır. Çocuklar kurallara ihtiyaç duyarlar, ama sizi denemekten ve ne kadar tutarlı olduğunuzu anlamaya çalışmaktan vazgeçmezler. Siz tutarlı olmazsanız inatlaşmaları sürecektir. Tüm kuralların çocuklar için değil, anne ve babalar için de olduğunu bilmek onu rahatlatacaktır. Çocuk bu kuralların onun iyiliği için konduğunu bilmelidir. Böylece kendini güvende hissedecek ve daha uyumlu olacaktır.

“HAYIR” LARINIZ PEK HAYIRLI OLMAYABİLİR
Çocuk, “hayır” demeyi anne-babasından öğrenir. Onun yapmak istediği ama sizin istemediğiniz hareketlerde karşısına “hayır”la çıkmanız ve bunu bir emir gibi dillendirmeniz çocukta kurallarınıza ve sizin seçimlerinize tepki oluşturur. Yasakladığınız şeyleri yapmaya kalktığında, nazikçe ona yasakladığınız şeyi yeniden hatırlatın ve yapabileceği alternatif bir şey önerin. Böylece, onun isteklerinize önem verdiğinizi düşünecek, kuralların gerekçelerini öğrenecek ve özgüvenine zarar gelmeyecektir.

ÖZGÜVENİNİ OKŞAYIN!
Anne babalar genellikle kuralları koyan ve üstün olduğunu belirten ifadeleri sıklıkla kullanırlar. Örneğin; “Benim dediğim gibi yapmalısın” ya da “Benim oğlum söz dinler” en sık kullanılan cümlerlerdendir. Ancak bu cümlelerdeki problem; artık bir birey olduğunu hisseden çocuğunuzun tepkisini çekecek kadar ebeveynleri üstün tutmasıdır. Bu gibi durumlarda onu uyarırken ya da överken onun benliğini ön plana alan cümleler kullanmanız çok önemli. Yani onu sürekli tenkit etmek ve eleştirmek yerine doğru hareketlerini onaylamak ve yapması gerekeni neden-sonuç ilşkisi ile izah etmek çok daha sağlıklıdır. Özgüvenin geliştiği bu dönemde yaptığı iyi şeyleri başkalarına çekinmeden anlatın. Bunları duymak onu sevindirecek ve özgüvenine ciddi katkılar sağlayacaktır.

SABIR VE HOŞGÖRÜ
Ona kimin güçlü olduğunu ispat etmeye çalışmanız, faydasız ve hatta zararlı bir yaklaşım olacaktır. İnatlaşmalarına en güzel cevap sizin hoşgörünüz ve sakin tavrınızdır. “Hayır” dediğinde onu küçümsemeyin, gülmeyin ve inatlaşmayın. Ceza vermek de bu dönemde yapılacak en büyük hatalardan biridir. Ceza vermek yerine doğru yaptığı şeyleri takdir edin.
Öfkelenmeniz, bağırmanız hatta şiddet göstermeniz durumu içinden çıkılmayacak kadar zorlaştırabilir ve çocukta ciddi sorunların başlamasına neden olur. Bu nedenle sabrınız ve hoşgörünüzle onunla birlikte çözüm üretmeniz inatlaşmalarının tek çaresidir.

 

Pedagog Güzide Soyak:
“ÇOCUĞUN İNADINI YENMEYE ÇALIŞIRKEN CEZA VERİLMEMELİ”

Çocukların gelişimleri içerisinde anne babaların zorlandığı dönemler vardır. Kendi bilincine varmaya, duygularının coşkusunu keşfetmeye başlarlar. Çocukların duygularını anlayamamak ilişki içerisinde huzursuzluğa ve inatlaşmaya varır.
Çocukların inatlaşırken sergilediği hareketler yaş dönemlerine göre farklılık gösterir. Şöyle ki:

1 YAŞ DÖNEMİ:
Bu dönem sonuna doğru çocuklar yürümeye başlar. Yürümek ve bedenine hakim olabilmek keyif verir. Dokunarak ve çeşitli deneyimlerle öğrenmesi hızla ilerler. Bu döneme kadar yetişkinlerine bağımlı olan bebek bağımsız olmanın hazzına varır. Her deneyim yeni bir öğrenmedir. Bir çok öğrenme deneyimi içerisinde riskleri de barındırır. Ebeveynlerin kaygılı yapıda olması, farklı tutumlar sergilemeleri çocuğun karışık olan kafasını daha çok karıştırır. Tehlikeli girişimlerde onun yaşamasını beklediğimiz kaygıyı onun yerine yaşayarak duygumuzu, tutumumuzu dayatmış oluruz. Onun duygusunu anlayamamak ilişki içerisinde önce huzursuzluklara daha sonra da inatlaşmalara varır.
Uyku saatlerinde direnmek, yemek yeme alışkanlıklarına itiraz etmek, bilinen ve kabul edildiği düşünülen temel alışkanlıklara itirazlar artar. Bu dönem içinde öncelikle sorunun ne olduğu, değişen bir ihtiyaç mı, yoksa sınırları zorlamak mı olduğu dikkatle takip edilmelidir. Çocukların istekleri de farklılık taşıyabilir. İstediği bir oyuncak için ağlarken, oyuncağa kavuştuğunda istemediğini söyleyebilir. İletişim kurarken önce duygusunu anlamaya ve paylaşmaya çalışın. Kararları her zaman tek taraf vermeyin. Bütünüyle, neden olmayacağını anlatın. İletişim kurarken kısa ve açık ifadeler kullanın. Unutmamamız gereken en önemli detay, bu bir savaş değildir. Çocuğun yardıma ihtiyacı vardır. Duygusal gelişimi içerisinde zorluklarla baş etmeyi öğrenerek biçimlenir ve yoğrulur.

2 YAŞ DÖNEMİ:
Bu dönem itibariyle çocuk yeni ve zor bir döneme adım atmaya başlar. Ben-merkezcidir ve her şey onun istediği gibi olsun ister. Davranışları olgun değildir. Israrcı olmamak bu dönemde yapılması gereken en iyi tutumdur. Kendi yapabileceklerinin sınırları arttıkça, ısrarlar da artar. Öğrenme deneyimleriyle başarılı ya da başarısız olduğu alanların farkına varır. Kabul ettiremediği durumlarda çatışma yaşanmaya başlar. Başarısızlık duygusu yaşar. Becerikli olmayı her çocuk ister. Bireysel becerileri geliştikçe sınır denemeleri artabilir. Olumsuz istekler bile olsa çocukların kendileri ile ilgili kavramlarının oluşabilmesi için denemelerine izin verebiliriz. Davranışların sıklığı ve görülme süresine dikkat edilmesi gerekir.

Çocuğun inatlaştığı konu sıkıntısını açıklamaya yetmeyebilir. Yemek için inatlaşan bir çocuk, yenidoğan kardeşi ile ilgili hiçbir duygusunu yansıtmıyor olabilir. İnatlaşılan davranışa değil, bütün yaşamı içindeki faktörlere bakarak çözümler aramak gerekir. İnatlaşılan konuda başarılı olan taraf değil, ortak bir karar verilmeye çalışılmalıdır.

4 YAŞ DÖNEMİ:
Çocuğun sosyal sınırları kavradığı, birlikte yaşamanın kurallarını öğrendiği bir dönemdir. Bilinçli aileler bile bir problemin normal olup olmadığına ya da ne zaman geçmesi gerektiğine karar vermekte zorluk çekebilirler. Bu dönemde kazanılmış becerilerin geri dönmesi (alt ıslatma zamanına uyum) sıkça görülür. Anne ve babalar çocuğun bunları bilinçli yaptığını düşünüp, sorunu görmek istemeyebilir. Ceza vermek, azarlama, kolay ve ilişkilerini bozan tutumlardır.
Soruna sadece alt ıslatma olarak bakmak ve bunu çözmeye çalışmak başarısızlığı getirir. Çocuğun ne yaşadığını, ilişkilerinin kalitesini, yaşantılarında değişen unsurları gözden geçirmek faydalı olur.


 

BEBEĞİM BÜYÜRKEN BÖLÜMÜNÜN DİĞER KONULARI

Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.