Anne-babalık temel bakım sağlayıcı olmaktan öte, çocuğun kendini ve yaşamını algılama sürecinde etkin rol oynamak demektir. Ve bu temel temel algılama dönemi, 1 yaşın sonuna kadar en kritik şekilde sürer. Çocuk bu dönemde konuşamadığı için, sadece duygusal tepkileri aracılığıyla iletişim kurar ve anne-babanın bu dönemde en çok dikkat etmesi gereken mesele; çocuğun tepkilerine uyum sağlamak ve uygun cevap vermektir. 0-1 yaştan itibaren, çocuğunuzun dönemsel özelliklerini bilerek, ona en uygun şekilde asistanlık etmek istiyorsanız, Uzman Psikolog Duysal Aşkun’un verdiği bilgiler çok işinize yarayacak...
0–1 YAŞ: TEMEL ALGILAMA DÖNEMİ
Sorun örneği: Bebek özellikle geceleri rahat uyuyamıyor ve yalnız bırakıldığında sürekli ağlıyor!
Çözüm Önerisi: Bebeğin doğuştan “huzursuz” olarak getirdiği bir benlik yapısı olabilir, ama bu sorunla baş etmenin en pratik yolu aramızdaki ilişkiyi incelemektir. Örneğin; bebeğimizi yedirirken, onunla oynarken, uyumlu muyuz? Bebek yemeği reddettiği zaman zorluyor muyuz, bir süre rahat mı bırakıyoruz? Ona aldığımız oyuncağa severek sarılıyor mu? Onunla oynuyor muyuz? Bebeğimizin ihtiyaçlarına uyumlu muyuz, yani doğru zaman ve yerde onunla mıyız (bu geçirdiğimiz süre ile ilgili değildir)? Onu kucağımıza almakta zamanlamayı doğru ayarlıyor muyuz? Unutmayın ki, bu dönemde bebeğin ihtiyaçları yoğumdur ama, bu ihtiyaçları doğru yer ve zamanda karşılamak da önemlidir. Doğru noktada olup olmadığımızı anlamak için, bebeğimizin yüzündeki tepkileri iyi bir şekilde algılamamız gerekir. Eğer bu tepkiler yüzde 90 oranında olumluysa, doğru yoldayız demektir. Bebeğin geceleri yalnız ağlamasının biyolojik nedenlerini (altı ıslak, aç, ateşli olması, vs.) elersek; psikolojik nedenlerin arasında en temel olanı, bebeğin anne-babaya bağımlılık geliştirmesidir. Duygusal ihtiyaçları tam karşılanmayan çocuklar, bağımlılık geliştirirler.
2–3 YAŞ: ANLAMA VE İFADELENDİRME DÖNEMİ
Bu, bebeğin “küçük bir çocuk” olarak adlandırıldığı dönemdir. Çocuk artık kendini ifade ederken, daha gelişmiş ve organize bir hal gösterir. Bu ifadenin hem olumlu hem de olumsuz biçimleri vardır. Genellikle anne-babalar olumluyu gözardı edip, dikkatlerini olumsuza yöneltirler. Çocuğun gelişimiyle birlikte, aslında doğasından kaynaklanan hem sorun yaratan hem de yapıcı olan ifade şekilleri vardır. Dolayısıyla, burada bizim için önemli olan hem iyi olanları gözardı etmemek, hem de olumsuzolanlarla baş etme yollarını kendimizi ve ilişkimizi iyi tanıyarak ve böylelikle çocuğumuzu iyi yöneterek bulmaktır.
KORKUNÇ İKİ!
Çocuk 2 yaşında ilk defa bir şeyleri tercih etmediğini, isteyip istemediğini kararlı ve ısrarlı bir şekilde ifade eder. Bunlar çoğu zaman anne-baba için olumsuz duygulanımları getirse de, aslında bunlar çocuğun bir birey olarak ilk defa kendini ortaya koyuşunun bir göstergesidir. Tabii bu noktada, çocuğun hiç bir tepkisine cevap vermemek çözüm değildir. Çocuk da bunu istemez. İlişkide ebeveynin hiçbir şekilde olumlu ya da olumsuz davranışa cevap vermemesi, beraberinde ihmal ve ilgisizlik algısını (çocuk böyle algılar) getirir, bu da çocuğun tepkilerinde daha da olumsuz yöne gitmesine yol açar. Çünkü çocuk, duyulmak, fark edilmek, sahiplenilmek ister. Böyle olmayınca kendini daha fazla duyurabilmek aslında daha doğrusu kendini ebeveynin karşısında var edebilmek adına aşırı ve olumsuz davranışlarını arttırır. Buradan hareketle görebiliriz ki, her olumsuz davranış aslında bir yardım ve anne-baba için bir farkındalık çağrısıdır.
Sorun örneği: Çocuğum özellikle tuvalet terbiyesini reddediyor, bu konuda eğitici olamıyoruz!
Çözüm önerisi: Bu yaş için tipik olan bu sorunla başa çıkmanın ilk adımı, bu durumu kabul etmektir. Kabul olmadan değişim olmaz. Tuvalet terbiyesinde yaşananlar da, bir “kontrol” savaşının başladığını bize gösterir. Bu kontrol mücadelesi çocuğumuzun kişiliğinden kaynaklandığı gibi, aramızdaki mücadeleli ilişkiden de kaynaklanabilir. Örneğin; kişiliğimizde kontrol etmekle ilgili sorunlu alanlar varsa, çocuğumuzun her hareketini kontrol etme ihtiyacı duyuyorsak, çocuğumuz da eline fırsat geçtiği ilk an bizi kontrol etmeye çalışır. Buna da kendisine bağlı olarak gördüğü ilk olaydan başlar.
Bir de, çocuğun kişilik eğilimi dediğimiz bir konu vardır ki; çocuk doğuştan getirdiği özellikler itibariyle kendini ortaya koyar. Bazen kendilerini net bir biçimde ortaya koymak isteyen çocuklarda tuvalet terbiyesi gecikebilir. Bu da illa önemli bir sorun olarak algılanmamalıdır. Üstelik bu tür çocuklar, bu yaş dönemlerinde anne-baba tarafından fazla baskılanmazlarsa, ileride toplumda lider rolünü üstlenebilen, özerk ve özgür bireyler olurlar.
Özet olarak, böyle bir sorun yaşıyorsanız, ilk bakmanız gereken yer ilişkiniz, daha sonra da çocuğunuzun kişilik eğilimidir. Eğer bu bakış size bir takım yararlar sağlamaıyorsa, bir uzmana başvurmakta yarar vardır.
ÖZGÜR ÜÇ…
3 yaş döneminde çocuğun bağımsızlaşma davranışları göstermesi doğaldır. Yavaş yavaş anne-babanın elini bırakmalar, evde ayrı odalara kaçmalar, kendi kendine başarmak istemeler başlar. Ayrıca, bu yaşla birlikte cinsiyet farkındalığı artar. Kız çocuk anne ile aynı cinste olduğunu, erkek ise farklı cinsiyete sahip olduğunu farkeder. Kız çocuğu anne ile olan özdeşleşmesini sürdürürken, erkek çocuk bunu yapamayacağını anlar. Dikkat edilmesi gereken nokta; babanın oğluyla ilişkisini bir anne yakınlığında sürdürmeye başlaması gerekliliğidir. Eğer baba bu yakınlıkta annenin yerini almazsa, erkek çocuk özdeşleşemediği annesiyle yakın olmaya devam edecek, ama özdeşleşeceği başka figürler arayışına gidecektir. Bu da dışarıda yakaladığı herhangi bir erkek modeli anlamına gelir ki, bu son derece sağlıksız ve risklidir. Babanın oğluyla yakınlık kurması ise, birlikte geçirdikleri zaman miktarına değil, ilişkinin niteliğine bağlıdır. Bu ilişkide oğlan çocuk babasını, kendini açabilecek, korkularını, endişelerini ve günlük deneyimlerinde yaşadığı zorlukları paylaşabilecek yakınlıkta görüyorsa, ilişkilerinin kalitesi artmış demektir.
Sorun örneği: Çocuk, zaman zaman evden kaçma isteği gösteriyor!
Çözüm önerisi: Dikkat edilmesi gereken nokta; anne-babanın 3 yaşındaki çocuğa karşı hala aşırı kısıtlayıcı ve koruyucu şekilde davranmasıdır. Çocuğun kendi istek ve tercihlerini belirtmesine izin vermemek, çocukta kaçma, kurtulma ve bağımsız bir kişi olma ihtiyacını doğurur. Bu da, bir fırsatını bulduğunda evden kaçma gibi anne-babayı zorlayan çeşitli problemli davranışlara yol açar. Anne-baba; çocuğun kendi yaşam alanıyla ilgili olan seçimlerini (örneğin oyuncak, oyun alanı, arkadaş gibi) kendisinin yapmasına izin vermelidir. Böylece çocuk, bağımsızlaşma ihtiyacını giderecek ve sorumluluk almayı öğrenmeye başlayacaktır.
|