Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Yazı Boyutu:

Aşkta duygularını kontrol altına alamayan yeniliyor. Ve panik başlıyor…
AŞKIN DÜŞMANI PANİK!

AŞKIN DÜŞMANI PANİK!

Yoksa, aşk denen illet bir güç gösterisi mi? Peki, yenilmeyeyim derken aşkı kaçırabileceğinizi düşündünüz mü? Tutku, heyecan, coşku, acı, hüzün, hırs, çılgınlık, gözü karalık, beğeni, istek, kıskançlık, bekleyememe, zafer-yenilgi (yani savaş), sahip olma-ait olma, uykusuzluk, kırgınlık, hayal kırıldığı, yalnızlık duygusu, ilgi, özveri, med-cezir, akıp gitmek isteği, “Bana karşı ışığın var mı?” sorusu, bütün kapılarını açmak, bütün kapıların açılmasını istemek... Ve panik! Yani aşk! Yaşamla ölüm arasında her ne varsa, hepsini bize hissettiren benzersiz duygu seli...


Jose Ortega Y Gasset; “O’nu sevmek, O’na doğru gitmek demektir. Sevdiğimizde, içimizdeki dinginliği ve sürekliliği terkederek o nesneye doğru göç ederiz. Sürekli bir göç durumu içinde olmak, sevgi içinde olmak” demektir, diyor. Gerçekten; sevdiğimizde, aşık olduğumuzda her şeyi unuturuz, bir sevdiğimiz kişi kalır, bir ona ulaşmak isteğimiz, bir ona olan özlemimiz... Ve paniğe kapılırız. Ya ulaşamazsam, ya içimdeki özlem dinmezse hiç, ya beni sevmezse, ya terkederse bir gün, istemezse beni, beğenmezse, özlemezse? Bu yoğun duygu selini bir de panik denilen canavar sarıp sarmaladığında olabilecekleri tahmin etmek hiç zor değil. Başlarsınız, aşık olduğunuz kişiyi kovalamaya, o da kaçanı oynamakta gecikmez! Bir ilişki içinde olmanız ve sevildiğinizi bilmeniz ise, asla yeterli değildir.


AŞKTA PANİK CÜMLELERİ
■ Onu görme isteğime karşı koyamıyorum.
■ Hep onu düşünüyorum.
■ Bir bakışıyla dünyanın en mutlu insanı oluyorum.
■ Onunla sadece telefonda konuşmak bile anında modumu değiştiriyor.
■ Onun için hissettiklerimi bir başkası için asla hissedemem.
■ Beni sevmiyor biliyorum. En azından benim onu sevdiğim kadar.
■ Ondan telefon beklemekten ölebilirim.
■ Kıskançlıktan kuduracağım.
■ Sadece benimle ilgilensin istiyorum.
■ Onu çok ama çok özlüyorum.
■ Kendi kendime söz verdim, artık fazlaca üstüne düşmeyeceğim.
■ O bir vicdansız, acımısızın teki... Hatta, o bir domuz!
■ Mıknatıs gibi beni çekiyor. Kahretsin ki, bu çekime karşı koyamıyorum.
■ İlişkimizin ne olacağını düşünmekten hiçbir şeye konsantre olamıyorum.
■ Ona ulaşmak için benzersiz bir istek duyuyorum.


Daha çok sevilmek, daha çok istenmek, daha çok özlenmek, daha çok birlikte vakit geçirmek, daha çok, daha çok, istersiniz... Oysa panik, aşkın düşmanıdır! Sevgili, bu denli aşık olunduğunu hissettiğinde şımarır, burnu kaf dağına çıkar... Haksız da sayılmaz. Aşkı takıntı haline getirdiğinizde, sürüm sürüm sürünmeyi de baştan kabul etmişsiniz demektir. Üstelik, bu takıntılı aşkınızla onun yaşamına da sınırlar çizmeye başlarsınız, en kötüsü de buna hakkınız olduğunu düşünürsünüz. Ve takıntılı aşk, kaçanı ve kovalayanı yaratmakta gecikmez. Bu kaçma-kova-lama oyunu her iki tarafı tüketir. En kötüsü de aşkı tüketir! Çünkü, siz paniğe kapılıp kişiliğinizden ödünler vermeye başlar; onu günde bilmem kaç defa aramaktan başlayıp, her attığı adımın hesabını sormaya dek varan bir sürü abuk subukluklar yapar, pişmanlık duygularıyla kendinize olan saygı ve güveninizi yitirme noktasına gelirsiniz. O ise, sizi sever ama, zaman zaman bu sevgiden korkmuyor ve bunalmıyor değildir.

Bireysel sınırlan tehdit edildiğinden, kaçmayı hatta ortak alanı terketmeyi seçebilir. Öyleyse, konu aşk olduğunda da, eşit ilişliler kurmaya dikkat edin. Çünkü panik aşkın düşmanıdır! Örnek mi?..

"Kendine  gel, panik yapma bu  sen değilsin" cümlesini sürekli kendi kendinize tekrarlıyorsunuz ve  işe yaramıyor. Hemen tedbirinizi alın!
 
AŞKTA PANİKLEYEN KADINLAR
Hande (30 – Metin yazarı):
Onu görür görmez, işte dedim; “Bu o!” Onun da benden hoşlandığından emindim. Fakat ilk tanıştığımız andan, ilişkinin sonuna dek, sürekli, onun için fazlaca önemli olmadığım, yani beni sevmiyor duygusuna kapıldım. Ve hırsla adamın üstüne düştüm. Ben onun üstüne düştükçe, o benden kaçtı. Bu takınaklı ilgiden sıkıldı tabii. O sıkıldıkça, ben daha çok daha çok paniğe kapıldım. Onu kaybedeceğimi düşündükçe çıldırıyordum. Bütün yaşamımı ona odaklamıştım. Ha, bu arada birlikteydik. Ama, dedim ya, sanki beni yeterince sevmiyor, istemiyordu... Sürekli, bu hislerimin doğru olup olmadığını soruyordum. O ise, “Saçmalama, yeter artık, sevildiğini bil” diyordu. Bu içinden çıkılmaz duygu kaosunu 2 yıl yaşadıktan sonra, onu terkettim. Çünkü çok acı çekiyordum. Fakat, onu hala ölesiye seviyorum. Keşke daha sakin ve serikanlı davranabilseydim. Fakat, artık çok geç olduğunu biliyorum.”


Ayşe (28 - Sekreter):
“6 ay kadar önce uzun bir ilişkiyi bitirmiştim ve kötü bir dönem geçiriyordum. Tam da bu sırada yeni tanıştığım Ali'den çok hoşlandım ve ona ihtiyacım olduğunu hissettim. Yaşamımda eksikliğini duyduğum sevgi ve şefkat duygularını onda bulabilirdim. Her gün onu bir şekilde aramaya, görüşmek için rastlantılar yaratmaya başladım. Benden çok hoşlandığını söylüyordu. Fakat aceleci, duygularımı çok ön plana çıkaran, adeta içgüdüsel davranışlarım benden kısa sürede uzaklaşmasına yetmişti... Anlayacağınız, tam güzel bir ilişki başlayacakken, panikleyip, bir anda her şeyi mahfetmiştim.”


Gördüğünüz gibi, örnekler hiç de iç açıcı değil. Öyleyse gelin, aşkın düşmanı olan paniğin sizi sarıp sarmalamasına ve ilişkinizin kaos içine düşmesine izin vermeyin. Nasıl mı? Tabii ki, yazımızdaki ipuçlarını yaşama geçirerek...


AŞKTA PANİK HALLERİ:
■ Duygularınız sevgi ve nefret arasında gidip geliyorsa...
■ Sırf o size rahatça ulaşabilsin diye, hiç paranız yokken cep telefonu ya da laptop aldıysanız. Ve denize girerken bile cep telefonunuzu yanınızdan ayırmıyorsanız.
■ Sevdiğiniz kişinin yanındayken adeta baygınlık hissi yaşıyorsanız.
■ Onu gördüğünüzde ya da telefonda konuşurken saçmalıyorsanız.
■ iİşiniz, aileniz, arkadaşlarınız bu aşkın yanında solda sıfır kalıyorsa...
■ Sevdiğiniz kişiye sürekli telefon etmek, mektup yazmak, mail atmak istiyor, bunları sıkça gerçekleştiriyor ya da ona bir adım daha yaklaşabilmek için binbir yol deniyorsanız.
■ Sevdiğiniz kişi, ona gösterdiğiniz aşırı-takıntılı ilgi nedeniyle sizden sıkılmaya, hatta nefret etmeye başladıysa...
■ Aşık olduğunuz kişinin sizden hoşlanmadığını, sizi sevmediğini, hatta nefret ettiğini düşünüyorsanız.
■ Onun yanındayken sakarlaşıyorsanız, diliniz tutuluyorsa, elinizi kolunuzu nereye koyacağınızı bilemiyorsanız.
■ Hep yanınızda olsun, bir an gözünüzün önünden ayrılmasın istiyorsanız. Onu bir yere kilitlemek, taa içinize sığdırmak hissine çok sık kapılıyorsanız.
 ■ Ona olan aşkınızı kimsenin anlayamayacağını düşünüyor, çok acı çektiğinizi hissediyor ve kendinizi yeryüzündeki herkesten farklı ve talihsiz buluyorsanız.
■ Kapana kısılmıştık duygusunu sürekli yaşıyorsanız.
■ “Kendine gel, bu sen değilsin” cümlelerini sürekli kendi kendinize tekrarlıyorsanız ve işe yaramıyorsa...
■ Fiziksel ve ruhsal sağlığınız bozulmaya başladıysa; baş ağrısı, mide ağrısı, mide bulantısı, iştahsızlık, halsizlik, ha bire yemek gibi psikosomatik rahatsızlıklar baş gösteriyorsa...
■ Aşık olduğunuz kişinin herkesten üstün olduğunu düşünüyorsanız.
■ Hayattaki tek isteğiniz ve yaşamınızın odak noktası o olduysa ve de sadece onunla birlikteyken mutlu olabileceğinizi düşünüyorsanız.
■ Aşkınızın müthiş bir kısır döngüye girdiğini görüyor ve kendinizi bu kısır döngüden bir türlü kurtaramıyor; istediğiniz gibi bir ilişkiyi ama onunla yaşamakta ısrar ediyorsanız.


AŞKTA PANİĞE KAPILMAMAK İÇİN
■ Aşkınızla ilgili gerçekçi olmayan beklentiler içinde bulunmayın. Onu değiştirmek isteğinizden vazgeçin, çünkü değişmeyecektir Aksi taktirde, hem sürekli panik duygusu yaşarsınız, hem de sonunda onu kaybedersiniz. Kazandığınızı düşündüğünüzde ise o artık "o" değildir. Üstelik, karşınızdaki sevgiliyi değiştirmek istiyorsanız, o kişi sizin beklentilerinizi karşılamıyor, demektir. Bu taktirde, onunla işiniz ne?
■ Aşık olduğunuz kişiyi kendime bağlayacağım derken, “bağımlılık” yaratmaya çalışmayın. Ayrıca olaya; “Ben bu adamı (kadını) kendime bağlayacağım” diye de başlamayın, baştan kaybedersiniz. Ben sana bağlandım, seni olduğun gibi kabul ettim, önerisini aşık olduğunuz kişiye sunduğunuz anda, onun da kendi sürecini başlatmasını sağlamış olursunuz. Panik yapmayın!
■ Aşk duygunuzun yanı sıra, her ilişki bir alışveriştir ve pazarlığa tabidir, önerisine mutlak suretle kulak verin. Çünkü birbirinizden ne beklediğiniz, birbirinizi nasıl algıladığınız ve aradığınızın ne olduğu çok önemli, ilişkinizin başından itibaren beklentilerinizi ortaya koyun ki, yarı yolda sorun çıkmasın.
■ Karşınızdaki insanın duygusal yaklaşımını “yetersiz” veya “fazla” gibi ölçülere vurmayın.
■ Bir ilişkide aşırı talep edilmek veya yetersiz talep görmek insanı karşısındakinden uzaklaştırır, ilişkilerin kendine özgü bir dengesi vardır. Bırakın bu denge kendiliğinden oluşsun.
■ Karşınızdaki kişinin sınırlarını kabul edin.

CİNSELLİK & İLİŞKİ BÖLÜMÜNÜN DİĞER KONULARI

Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.