Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Yazı Boyutu:
Hülya Yıldırım

TEK ÇOCUKLAR DA MUTLUDUR!


Tek çocuklar da mutludur!

Malum, ben de tek çocuk annesiyim ve büyük bir ihtimal de tek çocuk annesi olarak kalacağım. Bunun bir çok nedeni var: Bir kere çocuk istediği 30 yaşımdan sonra uyandı  içimde. Yoksa ben de, pekala sayısız yol ve döl alabilirdim. Sonra doğurunca, bebeğime 40’ı çıkana kadar (40 ay) birebir bakım veren kişi oldum ve bir 40 ayı daha “sadece” annelikle geçirmeyi göze alamadım. Çünkü Duru’yu büyütürken hiç bakıcı desteği almadım, neredeyse bakıcı fobim var bile diyebilirim. Yoksa, ilk 3 yıl yaşanan anne-bebek arasındaki ilişkinin hazzı hiçbir şeyde yok!
Aslında doğumdan sonra 5 yıl kadar, ikinci bir çocuk düşüncesi, Duru’ya ihanetmiş gibi geldi içten içe... 5 yıl sonra, “İkinci bir çocuk doğurabilirim, Duru büyüdü, içimde suçluluk duyguları falan kalmadı” dediğimde ise; Duru’nun okul hayatı başlamış, ben de yeniden üstelik de (adeta ikinci bir çocuk gibi doğurduğum) “Anne Okunca Anladım” adlı proje ile iş yaşamına dönmüştüm. Yani artık bebekli yaşamdan çocuklu yaşama geçmiş ve düzenimizi çoktan oturtmuştuk.
Evet, bugün Duru 6,5 yaşında, tek çocuk ve benim gerçekten “her şeyim”! Benim ve babasının bütün  ilgisi ve maddi-manevi kaynakları onun... Fakat, tek çocuklara atfedildiği üzere asla şımarık bir çocuk değil! Paylaşmayı da gayet iyi biliyor; çünkü 20 aylıktan beri oyun gruplarıyla başlayan bir okul hayatı var. Yani yaşıtlarıyla birlikte büyümüş, sosyal bir çocuk...
Sonuçta, “Kardeşsiz büyümesin” diyerek, görev misali bir çocuk daha yapmak fikri bana pek manalı gelmiyor. İkinci çocuğa da haksızlık! Hem neticede hepimiz kardeşiz! Karındaş olmak da çok hoş elbet; ancak maddi-manevi birden fazla çocuk sahibi olmayı dengeleyebiliryorsanız. Öte yandan, tek çocuk olmak da asla tü kaka değil... Tek çocuk olmanın da, kardeş olmanın da avantaj ve dezavantajları farklı... Anahtar kelime ise, anne-baba tutumları; ebeveynlerin ailenin şartlarına uygun, sağlıklı dengeler bulması... Çocuklarınızı güle güle büyütün, çünkü bu dünyaya sadece mutlu olmaya geldiler, unutmayın...

SONUÇ...

Araştırma sonuçlarının da gösterdiği gibi tek çocuk olmak bariz olumsuz sonuçlar doğurmuyor. Hatta genel anlamda bakıldığında tek çocuklar kardeşi olan çocukların gerisinde de değiller. Anne baba tutumları çocuğun içine doğup büyüdüğü, beslendiği duygusal atmosferi belirler. Jacques ve çalışma arkadaşlarının da (2004’te) ifade ettikleri gibi, özellikle annenin çocuk yetiştirme yaklaşımı, çocuğunu reddetmesi/kabul etmesi, çocuğuna karşı sabırlı olması/olmaması, çocuğunu ihmal etmesi/etmemesi gibi faktörler çocuk ruh sağlığı üzerinde bir kardeşin varlığından daha önemli faktörler.
Aslında önemli olan çocuğun tek olmasından çok, çocuğun nasıl yetiştirildiği. Tek çocuk olmayla ilgili sorunların pek çoğu anne-babanın tutumlarıyla azalabilir ve hatta ortadan kalkabilir. Tek çocukların bu durumun sakıncalarıyla boğuşmak yerine avantajlarını yaşayabilmesi pekala mümkün.

Tek çocuk olmak ya da olmamak...

Tek çocuklar diğer çocuklara göre farklıdırlar. İyi ya da kötü anlamda değil, sadece farklı!

Günümüz aile yapısı farklı özellikler gösteriyor. Artık anne babalar daha çok tek çocuk sahibi olma eğilimindeler. Öyle ki, tek çocuk sahibi olmak isteyenlerin sayısı 10 yıl öncesine göre 5 kat artmış durumda. Ancak her ne kadar tek çocuk sahibi olan ailelerin sayısı giderek artsa da, tek çocuklar hakkındaki olumsuz bakış açısı hakimiyetini koruyor. Tek çocuklar genel olarak yalnız, şımarık ve uyumsuz olarak anılıyorlar. Genel yaklaşım, çocuğun kardeşinin olmasının onun uyumu ve kişilik özellikleri üzerinde olumlu etkisi olduğu şeklinde. Oysa, yapılan pek çok araştırma tek çocuğa ilişkin bu olumsuz atıfların doğru olmadığını gösteriyor.

Yeditepe Üniversitesi Hastanesi’nden Klinik Psikolog Özden Dandul “tek çocuk” kavramını araştırmalar ışığında gözler önüne sererek, bize çarpıcı bilgiler verdi...

AİLENİN HER ŞEYİ
Tek çocuğun yalnız ve sosyal ilişkilerden görece olarak yoksun büyüdüğü düşünüldüğü için, anne babalar çocuklarına karşı aşırı düşkünlük gösterip aşırıcı koruyucu davranabiliyorlar. Bu nedenle de tek çocuklar genellikle evin ilgi odağı olduklarından baskın karakterliler. Tek çocuklarla ilgili en sık ifade edilen kaygılardan birisi, kardeşi olmayan çocukların akran ilişkilerinde zorlanmaları konusu. Jiao ve çalışma arkadaşlarının (1986’da) yaptığı araştırma da, tek çocukların daha fazla ben merkezli olduklarını göstermiş. Aynı araştırma, kardeşi olan çocukların süreklilik, işbirliği, arkadaşını önemseme konularında ise, daha olumlu niteliklere sahip olduğunu ortaya koyuyor.

AKRAN İLİŞKİLERİ...
Çocuğun sosyalleşmesi sürecinde kardeşler arası ilişkilerin çok önemli bir rolü olduğundan, kardeşleri olan çocukların olmayanlara göre akran ilişkilerinde daha başarılı oldukları görüşü hakim. Kitzmann ve çalışma arkadaşları (2002’de) araştırmalarını ilköğretim çağındaki 3 farklı gruptaki 139 öğrenci ile gerçekleştirmişler. Birinci grubu tek çocuklar, ikinci grubu kardeşi olan ve ilk doğanlar, üçüncü grubu ise ikinci doğan ve kendilerinden büyük kardeşi olan çocuklar oluşturmuş. Araştırma sonuçları, tek çocukların tek çocuk olmayan sınıf arkadaşları ile aynı sayıda yakın arkadaşları ve arkadaşlıklarının niteliğinin de benzer olduğunu ortaya koymuş. Ancak aynı araştırma tek çocukların grup olarak sınıf arkadaşları tarafından daha az sevildiklerini de göstermiş. Tek çocuklar grup içinde daha saldırgan davranışlar sergilerlerken, arkadaşları tarafından da kolay sömürülen çocuklar oldukları görülmüş. Söz konusu araştırma, çocuğun kardeşinin varlığının çatışma ya da kriz ile baş çıkabilmesinde ihtiyacı olan davranış mekanizmasını geliştirebilmesi için olumlu etkisini destekler nitelikte.

BİLİŞSEL BECERİLERİ ÖNDE...
Öte yandan, tek çocukların sosyal becerileri bakımından dezavantajlı, bilişsel becerileri bakımından avantajlı oldukları düşünülür. Jiao ve çalışma arkadaşları, (1996’da) tek çocukların bilişsel becerilerini tek çocuk olmayanlarla karşılaştırmışlar. Bu araştırma sonucuna göre, tek çocuk olan birinci sınıf öğrencilerinin hafıza, dil becerileri ve matematikte diğer çocuklara oranla daha iyi oldukları saptanmış. Algılama becerileri bakımından ise anlamlı bir fark görülmemiş. Bilişsel becerileri bakımından tek çocuk olan ve olmayanlar arasında birinci sınıfta görülen bariz farkın beşinci sınıf öğrencileri arasında belirgin olmadığı ortaya çıkmış. Araştırmacılar eğitim sürecinin artmasını eğitimin ilk yıllarındaki belirgin farkı ortadan kaldıran neden olarak gösteriyor. Jiao ve çalışma arkadaşları, tek çocukların bilişsel becerilerinin daha iyi olmasını anne baba çocuk etkileşiminin daha fazla olması ile açıklıyor. Bu araştırmacılara göre, tek çocuk anne babaları genellikle büyük bir psikolojik baskı altında çocukları için en iyisini yapmak isterler. Tek çocukların eğitimi için anne babalar daha iyi öğrenme ortamları yaratırlar. Söz gelimi, daha çok kitap alır ve çocuklarının eğitim sürecinde çocukları ile birebir daha uzun ve yoğun zaman geçirirler. Anne baların çocukları ile daha çok zaman geçirmeleri, onlarla daha fazla etkileşim içine girip daha çok uyaranla karşı karşıya kalmalarını sağlar. İşte bütün bu faktörler, çocuğun bilişsel gelişimini destekleyen faktörler.

ÖNYARGILAR VE İNANÇLAR
Tek çocuğa ilişkin olumsuz atıflarda önyargıların ve algıların etkisi büyük. Herrera ve çalışma arkadaşları (2003’te) tek çocuklara ilişkin olumsuz atıfların hem kardeşi olmayan çocuğun kendisine hem de ailesinin ona bakış açısında, belirleyici etkisinden söz ediyorlar. Araştırmacılar olumsuz önyargıların karşılıklı olarak içselleştirildiğini, bunun da davranışları etkilediğini söylüyorlar.

Tek çocuklarla ilgili genel algıların araştırıldığı ilk çalışmalardan biri de Baskett’in (1985’te) yaptığı çalışma. Baskett, üniversite öğrencilerine bir sıfat listesi vererek bu sıfatlar listesinden tek çocuklar için uygun gördüklerini belirlemelerini istemiş. Araştırma sonucunda üniversiteli gençlerin tek çocukları betimlerken şu sıfatları seçtikleri görülmüş: Akademik olarak en başarılı, şımarık ve en az sevilen. Musun-Miller (1993’de) daha sonra aynı araştırmayı bu kez anne babalarla yapmışlar. Anne babalar da tıpkı üniversiteli gençler gibi tek çocukları akademik olarak en başarılı, en az sevilen ve şımarık olarak tanımlamışlar. Her iki araştırma sonucu da genel olarak toplumun negatif bakış açısını gözler önüne seriyor.

TEK ÇOCUK OLMAK KÖTÜ MÜ?
Araştırmalar tek çocuk olmanın olumsuz taraflarının yanı sıra olumlu tarafları olduğunu da gösteriyor. Mancillas (2006’da) tek çocuk olmanın avantajlarını şu şekilde sıralamış: Kardeşler arası ilişkilerin değişmez parçası olan yarışma ve çatışma durumlarını yaşamazlar, aile içindeki ‘biricik’ rollerinden ötürü daha başarılı olurlar ve öğrenim yaşamları daha uzundur. Tek çocuklar genel olarak uyum, sosyal beceriler, sosyal katılım konularında tek çocuk olmayanların gerisinde değillerdir (Falbo ve Polit, 1986). Ancak akademik başarı konusunda tek çocuk olmayanlara göre sürekli olarak daha yüksek skorlar alırlar.

Tek çocuk olmanın zorlukları ise şu şekilde sıralanmış: Özellikle ergenlik öncesi dönemde sorunlarını paylaşabilecekleri ebeveynlerine karşı bazı şeyler için birlikte mücadele verebilecekleri bir kardeşin varlığına ihtiyaç duyarlar. Bir kardeşin varlığı anne babaların çocukları ile kaygılarını, hatta çocukları ile ilgili takıntılarını dengelemesi bakımından yardımcı olur. Tek olan çocuğun hissettiği başarılı olması gerektiği baskısı ve sorumluluklar karşısında yalnız olması onun genel olarak aşırı stresli ve zorluk yaşamasına neden olabilir.

TEK ÇOCUK OLMANIN AVANTAJLARI
Roberts ve Blanton’un (2001’de) yaptığı araştırmada ise, tek çocuk olmanın olumlu tarafları gençler tarafından şöyle sıralanmış: Kardeşler arası çatışmanın olmaması, ebeveynlerle yalnız zaman geçirme, onların finansal ve duygusal kaynaklarını tek başına tüketme, bir kardeş ya da kardeşler ile paylaşmak zorunluluğunun olmaması ve anne baba ile daha yakın ilişkiler kurulması. Tek çocuk olmanın zorlukları ise şöyle sıralanmış: Sırdaşının olmaması, başarılı olma baskısını hissetmesi, başkalarından da sürekli ilgi beklemesi, hep ilgi odağı olmayı istemesi, arkadaşlık ilişkilerinde yaşanan krizleri kolayca atlatamaması ve ilerisi için anne babaları ile ilgili kaygılar duyması. Zaten, anne babalarının yaşlılıklarında ihtiyaç duyacakları bakım ve onların ölümünden sonra yalnız kalmak gibi korkularının olduğunu da gençler dile getirmişler.

DİĞER YAZILAR
- HER ÇOCUK YALANSIZ BÜYÜMEYİ HAK EDER!
- ANNE DUYGUDUR!..
- HAYIR DEMEYİ BİLİYOR MUSUNUZ?
- KEK YAPAR GİBİ ÇOCUK YAPAMAZSIN!
- MAHREMİYETE SAYGI!
- ÇOCUKLAR ÖLMESİN!
- ÇOCUĞUNUZDAN VAZGEÇMEYİN!
- ANNE BABAYI PAYLAŞMAK!
- SÜT DİŞİ, DEYİP GEÇMEYİN!
- Sadece 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'n değil... HER GÜNÜN KUTLU OLSUN KADIN!..
Copyright 2007-2025 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.