Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Yazı Boyutu:
Hülya Yıldırım

YOL ARKADAŞIM POFU!..


Pofu’yu ilk gördüğümde henüz 2 aylık bir bebekti. O sıralarda çalıştığım dergideki arkadaşlardan biri Pofu’yu, diğeri de kardeşi Pamuk’u sahiplenmişti. Fakat, bu sahiplenme çok kısa sürdü; bir baktım, Pofu’cuk işyerinin bahçesinde yapayalnız. Hemen alıp eve getirdim, 2 ay sonra da kardeşi Pamuk katıldı aramıza.

 

Bu güzel yavru kediler, meslekdaşlarımızın kedileri olan Hülya ile Paşa’nın ikinci döl yavrularıydı. Pofuduk Hatun ve Pamuk Paşa isimlerini onlara ben koydum. Pofu, sarı-kızıl renkte ve dişiydi. Pamuk ise beyaz ağırlıklı ve erkek. Aile oluvermiştik işte!

 

Bir yaşlarına yaklaşırken Pofu ile Pamuk da aile oluverdi, Pofu’cuk birbirinden güzel 4 yavru kedi doğurmuştu. Hem de bir gece sabaha karşı benim yatağımda! Meğer kediler en güvendikleri yerde yavrularlarmış. İlk yavrusunu doğurduğunu görünce, ben de doğuma katıldım ve Pofu’ya yardım ettim, Pamuk da doğum boyunca başucundaydı.


Sanırım ben, doğum mucizesini tam olarak Pofu’nun doğurma hikayesine tanıklık ettiğimde  farkettim. Ve ölüm olayının kaçınılmazlığını da iki hafta kadar önce bana yine Pofu’cuğum hatırlattı. 16 yıldır, neredeyse bir evlat gibi bakıp büyüttüğüm, yol arkadaşlarımdan biri olan Pofu’yu ne yazık ki, kaybettim!..

 

Son 1 aydır halinde tavrında bir gariplik vardı, üzerine bir ağırlık çökmüştü, gözleri “Ben artık  gidiyorum, hazırlanın” der gibi bakıyordu. Çok yaşlıydı tabii, ama insan sevdiklerini kaybetmeye yaşı kaç olursa olsun hazır olamıyor ki...

 

Ve Perşembe akşamı Pofu ölmeye yattı. Cumartesi gecesi sabaha karşı da öldü. 2 gün boyunca Pofu’yu sevdim, onunla hellalleştim. Sağlıklı, uzun ve mutlu yaşadığını düşünerek kendimi teselli etmeye çalıştım. 7 yaşındaki kızım Duru da “Pofu ölmesin, onu çok seviyorum” diyerek ağladı. Bu, Duru’nun ölümle ilk tanışmasıydı. Kızıma da Perşembe akşamından itibaren Pofu’nun artık gitmek istediğini, her canlının doğup büyüyüp yaşlanıp öleceğini anlattım.

 

Cumartesi günü,  ailece Tuzla Rehabilitasyon Merkezi’nin hayvan mezarlığına gittik ve Pofu’cuğumuzu gittiği yerde mutlu olmasını dileyerek uğurladık...

 

Siz de evinizde hayvan beslemiyorsanız bile, hayvanlara bir şekilde destek olun ve çocuklarınıza mutlaka hayvan sevgisini öğretin. Aşılama ve hijyen kurallarına dikkat edilmek şartıyla, hamileyken ya da bebekliyken hayvanınızı evden ayırmanıza hiç gerek olmadığını da lütfen bilin.

 

TUZLA REHABİLİTASYON MERKEZİ
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ait Tuzla Rehabilitasyon Merkezi 2000 yılında kurulmuş. Bu Merkez’i, kendi mekanları bulunmayan Maltepe, Kartal, Pendik ve Tuzla Belediyeler’i İBB (İstanbul Büyükşehir Belediyesi) ile yaptıkları protokol neticesinde sokak hayvanlarının kısırlaştırma ve aşılama çalışmaları için kullanıyorlar. Ayrıca protokol yapılmamış ama kendi üniteleri olmayan bazı belediyeler de yine bu merkeze köpek getiriyorlar.

Sistem nasıl işliyor: İlçe belediyeleri, her gün 25-40 civarında sokak köpeğini kendi ekipleri ile getiriyor. Her ekip, getirdiği köpeğin hangi adresten alındığını formlara doldurarak kayıt ettiriyor. İBB Veteriner hekimleri ve bazen ilçe belediyelerin veterinerlerinin de katılımıyla kısırlaştırılıp, aşılanıp, küpe ve chip takılan köpekler, haftanın 2 günü gönüllü Güher Duzman ve Deniz Karaduman eşliğinde İBB araç ve ekibi ile alındıkları sokaklara geri bırakılıyorlar.

Gönüllüler: 2002 yılında İnci Kutay, 2004 yılında İnci Özcebeci, 2006 yılında Deniz Karaduman, 2007 yılında Güher Düzman, 2008 yılında Murat Gürol’un katılımı ile şu anda İBB Tuzla Rehabilitasyon Merkezi’nde sadece 5 gönüllü var.


YILDA ORTALAMA 350 KÖPEK EV SAHİBİ OLUYOR

Rehabilitasyon Merkezi’ne çok sayıda terk edilen “cins” köpek geliyor. Herkesin terk ediş hikayesi farklı görünse de temelde aynı: Sevgisizlik! Sonuçta, para ile satın alınan cins köpekler kısa süre içinde sokağa terkediliyorlar ve sokakta açlık, susuzluk, bakımsızlık ve trafik kazaları ile bir başlarına kalıyorlar.

Siz de petshop’ta bile birarada bulamayacağınız onlarca cins köpeği Tuzla Rehabilitasyon Merkezi’nde görebilirsiniz. Ve eğer köpek sahibi olmak istiyorsanız, köpeğinizi Tuzla Rehabilitasyon Merkezi’nden edinebilirsiniz. Ya da merkeze gönüllü olabilir ve siz de  terkedilmiş bu hayvanlara maddi-manevi destek verebilirsiniz. Ayrıntılı bilgi için: www.tuzlaninkopekleri.com

 

HER ÇOCUĞUN HAYVAN SEVGİSİNİ YAŞAYARAK ÖĞRENMEYE HAKKI VAR!

 

Çocuklar için hayvan sevmek ayrı bir önem taşır. Yapılan araştırmalar, evde hayvan besleyen çocukların bağışıklık sisteminin daha güçlü olduğunu ortaya koyuyor. İngiltere’de yapılan bir çalışmada, evde hayvan besleyen çocukların beslemeyenlere göre 18 gün daha fazla okula gittikleri saptanmış. Hayvan beslemenin en ideal yaşı ise 5-8 yaş arası. Çocukların yüzde 30’unun korkunca hayvanları sayesinde sakinleştiği, yüzde 28’inin aile içinde anlaşmazlıklar yaşadığı zaman hayvanın şefkatine sığındığı görülmüş.

 

HAYVAN BESLEMENİN ÇOCUKLAR İÇİN YARARLARI:
• Daha sakin olurlar.
• Olaylara ve kişilere karşı daha hoşgörülü ve ılımlı davranırlar.
• Sosyalleşmeleri daha çabuk ve daha sağlıklı gerçekleşir.
• Sorumluluk almayı daha erken yaşta öğrenmeye başlarlar.
• Sevmeyi-sevilmeyi öğrenirler.
• Dostluk kavramları gelişir.
• Duygularını paylaşabilirler.
• Öfkelerini giderebilirler.
• Sahiplenmeyi-bakım vermeyi-yardım etmeyi öğrenirler.
• Bağlılık duygusu geliştirebilirler.
• Empati yapmayı öğrenirler.
• Korkularını deneme yoluyla yenebilirler.
• Korumayı-korunmayı öğrenirler.
• Birşeyleri öğrenirken bir yandan da öğretmenin tadını yaşarlar.
• Bağımsız bir birey olma yönünde yol alırlar.
• Özellikle yaşamlarında kayıp ve/veya değişiklikler yaşandığında hayvanlar yerine koyma-paylaşma işini üstlenebilir.
• İnsanlar arası ilişkilerde öğrenmesi zaman alacak birçok duygu hayvanla kurulan ilişki yoluyla kazanılabilir.
• Başka bir varlığa ve onun gereksinimlerine saygı duymayı öğrenirler.
• Sabırlı olmayı, beklemeyi, isteklerini ertelemeyi öğrenirler.
• İçine kapanık hallerinden sıyrılabilirler.

 

ÇOCUĞA HAYVAN SEVGİSİ KAZANDIRMAK İÇİN...
• Hayvanları sevmiyorsanız, korkuyorsanız bile hayvanlarla ilgili olumsuz düşüncelerinizi çocuğunuza yansıtmamaya gayret edin, korkularınızı hissettirmeyin.
• Temizlik konusunda endişeleriniz varsa, bu konuda en az sorunlu hayvandan başlayın.
• Eve hayvan alın.
• Hayvanat bahçesine gidin.
• Çocuğunuza hayvanlar hakkında kitap okuyun, belgesel izleyin. 

 

EVE HAYVAN ALIRKEN BUNLARA DİKKAT!
• Hayvan almadan önce çocuğunuzun bu konuda ne kadar bilinçli olduğunu anlayın.
• Hayvanı almadan önce onunla ilgileneceğine, bakacağına dair bir anlaşma yapın ve bu konudaki sorumlulukları hatırlattıktan sonra isteğini tekrar gözden geçirmesini isteyin.
• 3 yaşından küçük çocuklar bir hayvanın sorumluluğunu alamazlar, hayvanı çocuğunuz için alacaksanız 3 yaşını geçmesini bekleyin.
• Çocuğunuzda hayvan alerjisi olup olmadığını araştırın.

 

HAYVANI ALDIKTAN SONRA...
• Hayvanın eve alışması sürecinde evdeki kişilerin eşyalarını koklatın.
• Başlangıçta hayvanla çocuğu yalnız bırakmayın.
• Hayvanı yatak odasına sokmamaya gayret edin.
• 2 yaşından küçük çocuklar hayvana zarar verebilir ve karşılığında hayvan da saldırganlaşabilir. Bu nedenle çocuktan önce evde hayvan beslemiyorsanız, bu işi 2 hatta 3 yaş sonrasına bırakmanız daha sağlıklı olacaktır.


HAYVANIN BAKIMINDA ÇOCUĞUN SORUMLULUĞU
Hayvanlara bakmak, gereksinimlerini karşılamak çocukların severek, isteyerek yaptıkları
işlerdir, en azından hayvan ilk eve geldiği dönemlerde ve çocuğunuz hayvanı olmasını çok istediğinde. Çocuklar hayvanlarına baktıkça işe yaradıklarını düşünürler ve haz duyarlar. Bu işi yapmak onlara önemli oldukları hissini verir, böylece özgüvenleri ve benlik saygıları artar.

Çocuklar hayvanlarının bakımını üstlenmek suretiyle sorumluluk almış olurlar ve duygusal tutarlılıkları oluşur. Hayvanlarına karşı duyarsız davranamazlar. Hayvana bir başkasının bakması halinde çocuklar bir süre sonra bu hayvandan sıkılıp başkasını isteyebilirler.


“Sevgi emektir, emek verdiğimiz şeyleri daha çok severiz.”

 

HAYVANIMIZ ÖLÜNCE NE YAPACAĞIZ?
Evde beslenen hayvanların çoğunun yaşam süreleri bizlere göre daha kısadır. Bu nedenle de hayvan beslerken ölüm sıklıkla yaşanan bir durumdur. Çocukların bu üzüntüyü yaşamaması için pek çok aile hayvan beslemeyi tercih etmez. Oysa; hayvanının ölümü çocuğun daha sonra yaşayabileceği olası kayıplarla daha kolay başa edebilmesi için çok önemli bir fırsattır. Çocuk ilk yas deneyimini hayvanını kaybederek yaşadığında ileriki yaşantısı için daha donanımlı bir hale gelmiş olur. Kayıp sonrası yaşanan üzüntü duygusunu tatmış olur. Bu duyguyu yaşamımız boyunca hiç tatmayacak olmak neredeyse olanaksızdır. Yaşamın ne kadar erken bir döneminde bu duygu yaşanır ve kayıpla baş etmek öğrenilirse, ileriki kayıplarla başa çıkmak da o kadar kolay olacaktır.


• Hayvanı ölen çocuğunuzun duygularını asla küçümsemeyin.
• Çocuğunuzun üzüntüsünü, yasını onunla paylaşın. Bu ilk deneyiminde onun yanında ve destek olduğunuzu kuvvetle hissettirin.
•  Bu kaybı önemsememek, “Üzülme yenisini alırız” demek çocuğunuzu çok incitir. Hayvanı onun için eşsizdir ve yerini tam olarak başka bir hayvan dolduramaz. Bu duygusunu anlamadığınızda kendini yalnız, anlaşılmamış, önemsenmemiş hissedebilir.
• Ölümle ilgili üzüntüsünü ve diğer duygularını konuşmak istediğinde her defasında sabırla ve anlamaya çalışarak dinleyin. Üzüntüsünü paylaştığınızı belirtmeyi unutmayın.
• Ancak istediği zaman yeni bir hayvan alın. Bu konuda baskıcı olmayın, üstelemeyin. Ya da çok üzüldüğünü görüp istediği halde onu hayvan almaktan vazgeçirmeye kalkmayın.

DİĞER YAZILAR
- HER ÇOCUK YALANSIZ BÜYÜMEYİ HAK EDER!
- ANNE DUYGUDUR!..
- HAYIR DEMEYİ BİLİYOR MUSUNUZ?
- KEK YAPAR GİBİ ÇOCUK YAPAMAZSIN!
- MAHREMİYETE SAYGI!
- ÇOCUKLAR ÖLMESİN!
- ÇOCUĞUNUZDAN VAZGEÇMEYİN!
- ANNE BABAYI PAYLAŞMAK!
- SÜT DİŞİ, DEYİP GEÇMEYİN!
- Sadece 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'n değil... HER GÜNÜN KUTLU OLSUN KADIN!..
Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.