Aileler, bebeklerinin ağlaması nedeniyle çileden çıkıp, bebeği kollarından ya da göğüslerinden tutarak sallayabiliyorlar. Bu olay sonucu ortaya çıkan sarsılmış bebek sendromu tahmin edilenden daha sık karşılaşılan bir durum. Üstelik, bebeğin yaşamına zihinsel engelli devam etmesine, hatta ölümüne bile neden olabiliyor.
Geçtiğimiz günlerde bir anne ile tanıştım, iki gözü iki çeşme, çok stresli bir hamilelik geçirdiğini, şimdi de 40 günlük bebeğinin eşi tarafından 3-4 kez sarsıldığını söyleyerek benden yardım istedi. Bu arada anne 39 yaşında ve ilk bebeği, adam ise 35 yaşında ve ikinci kez baba! Efendim, baba bebeğin ağlamalarına dayanamıyormuş ve sussun diye bebeği sarsıyormuş. Zaten anne, babanın bebeğe sinir olduğunu da hissediyorum, diyor. “Kendisiyle eskisi gibi ilgilenemediğim için bebeğe kızıyor, 40 gündür sevişememizin nedeni olarak da bebeği görüyor ve bu yüzden de bebeğe çok sinirli. Kaç kere yapma, ya çocuğa bir şey olursa, dedim ama dinletemiyorum.”
İnsanın aklı almıyor ama bu tarz olaylar hiç de az yaşanmıyor ve aileler, “Bebek beşiğinden düştü” diyerek, işin içinden sıyrılabiliyor bile... Anneye önerim, acilen 4320 sayılı yasadan yararlanması oldu. Konunun ayrıntılarını ise uzmanlardan aldığım bilgiler eşliğinde sizlere aktarıyorum. Çevrenizde böyle istismar edilen bebekler varsa, siz de suç duyurusunda bulunabilirsiniz, lütfen sessiz kalmayın!
SARSILMIŞ BEBEK SENDROMU NEDİR? Ciddi beyin travmasına sebep olabilen sarsılmış bebek sendromu, bir çocuğun şiddetle sarsılması sonucu ortaya çıkıyor. Genellikle beyin kanaması, beyinde ödem, kafa tası kırığı, gözde kanama gibi ciddi boyutta hasarlar meydana geliyor.
Ebeveynler bunu genellikle bilinçli yapmıyorlar; neden çoğu kez bebeğe bakan kişinin stresle başedememesi oluyor. Tabii, düşük sosyoekonomik düzey, evlilik dışı ilişkiler ve anne babanın ruh sağlığı da diğer faktörler arasında. Sarsılmış bebek sendromu çocuk istismarının bir türü. Bebeklerin özellikle yaşama uyum sağlamaya çalılştıkları ve gaz sancılarının da yoğun yaşandığı ilk aylarda ağlamalarının durmadığı, ebeveynler için yorucu olan dönemde ve ilk 6 ayda bu duruma daha sık rastlanıyor.
BULGULARI? Hafif olan durumlar bulgu da vermeyeceği için hekimler anlamayabiliyor. Ancak sendromdan ciddi şekilde etkilenen bebeklerde çok ağır belirtiler görülebiliyor, hatta bebeğin ölümüyle sonuçlanan vakalar oluyor. Huzursuzluk, titreme, kusma gibi basit belirtilerden letarji, konvülsiyon, koma, stupor ve ölüme kadar geniş bir yelpaze söz konusu. Bebeklerin yaklaşık yüzde 20’si travmadan sonraki ilk birkaç günde kaybediliyor. Hayatta kalanların büyük kısmı ise öğrenme güçlüğü, davranış sorunları, ileri bilişsel ve gelişimsel gerilik, paralizi ve körlük gibi ciddi tramvalarla yaşama devam ediyorlar.
NASIL OLUŞUYOR? Bebeklerin başlarını kontrol etmekte zorlandığı ve boyun kaslarının güçlü olmadığı dönemde, ebeveynlerin bir anlık öfkeleri sonucu sarstıkları bebeklerinin başı, öne arkaya çok şiddetli sallanıyor. Sarsılma esnasında beyin de kafatası içerisinde öne arkaya gidiyor. Bebeklerin beyinleri daha yumuşak, sıvımsı bir yapıda olduğu için beyindeki kan damarları ve sinir hücreleri kopuyor. Buna bağlı olarak da beyin kanaması ortaya çıkıyor. Bebeğin gözle görülür bir yarası olmamasına rağmen, beyin ve göz altı kanamaları gibi bulgular da sarsılmış bebek sendromunu gösterebiliyor.
BEBEKLERİN 3’TE 1’İ HAYATINI KAYBEDİYOR! Sarsılmış bebek sendromuna maruz kalan bebeklerin yaklaşık 3’te 1’i ölüyor, 3’te 1’i ağır nörolojik engelli kalıyor, 3’te 1’i de bu sarsıcı durumu çok hafif bir şekilde, herhangi bir hasar olmadan atlatabiliyor.
Çok genç anne baba olmuş, eğitimsiz, yoksul, iş yükü fazla, evde çok sayıda çocuğu olan, evlilik dışı birliktelik yaşayan, zaten süregelen ruh sağlığı sorunları yaşayan ebeveynlerin bebeklerini sarsma riski artıyor. Özellikle de yorgun, uykusuz geçen ilk bebeklik döneminde anne babanın duruma adapte olma zorluğu yaşadığı durumlarda, yani öfkeyi arttıran faktörlerin varlığı karşısında gerekli kontrolleri gösteremeyen ebeveynler risk taşıyor.
BAKABİLECEĞİN KADAR ÇOCUĞU, HAZIR OLDUĞUNDA YAP! Ciddi sorunlara hatta bebeğin kaybına neden olan bu sendrom için alınması gereken en büyük tedbir ise, anne babanın hazır olduğunda, isteyerek çocuk yapması ve bakabileceği kadar çocuk sahibi olması. Çünkü önemli olan bu sendromun hiç yaşanmaması.
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ve Çocuk Nörolojisi Uzmanı Prof. Dr. Serap Uysal: “SARSILMIŞ BEBEK SENDROMU HAYATI TEHDİT EDEN BİR DURUM”
“Sarsılmış Bebek Sendromu’nda bebeğin beyninin sarsılması sonucu solunum ve dolaşım merkezleri hasar görüyor: Beyin ödemi, beyin içi kanama ve kafatası kırıklarına yol açabiliyor. Sonrasında da ortaya çıkan tablo birdenbire kötüleşen, havale geçiren, solunum zorluğu olan, kısacası hayati riskler taşıyan bir durum.
Durumu farkeden kişi bebeğin fenalaşması ile birlikte vakit kaybetmeden en yakın hastaneye götürmeli. Böylesine hayati bir durumda yapılabilecek tek müdehale budur. Çoğu zaman bebek sarsılmadan hemen sonra değil bir müddet sonra kötüleşmeye başlar. Bu durumda ailede; “Hiçbir şeyi yoktu. Birdenbire oldu. Anlayamadık” gibi tepkiler oluşuyor.
Sosyo kültürel düzeyi düşük ailelerde, evlilik dışı ilişkilerden doğan bebeklerde, annenin ya da babanın ruhsal sorunları varsa bu durum daha sık görülüyor. Aileler genellikle bebeğin hiçbir şeyi olmadığını, her şeyin aniden geliştiğini, bebeğin birdenbire fenalaştığını ifade ediyorlar. Bu tip vakalarla karşılaştığımızda durumu adli mercilere bildiriyoruz.”
Eski Adli Tıp Kurumu Başkanı Prof. Dr. Oğuz Polat: “SARSILMIŞ BEBEK SENDROMU, EN ÇOK YARALANMA VE ÖLÜMÜN GÖRÜLDÜĞÜ İSTİSMAR TÜRÜ”
“Çocuk istismarına yol açan olaylar içinde özellikle küçük bebeklere yönelik yapılan ve ölümün ortaya çıkmasına neden olabilecek en önemli olaylardan birisi çocuğun tutulup sarsılması olarak özetlenebilecek sarsılmış bebek sendromudur.
Bebeklerde nasıl gerçekleştiği bilinmeyen beyin kanamalarının gelişmesi ve bu tip olgularda kollarında şiddet uygulandığını gösteren ekimozların olması şeklinde gerçekleşen bu tip olayların istismar olduğu zaman içinde anlaşılmıştır. Sarsılmış Bebek Sendromu, özellikle 6 aydan küçük bebeklerde karşımıza çıkan, çocukların maruz kaldıkları kaza-dışı yaralanmalar içinde en çok yaralanma ve ölümün görüldüğü olayların başında gelir.
ÇOCUKTAN GELİŞİMİ ÜZERİNDE BEKLENTİ EN BÜYÜK NEDEN Sarsmanın çoğunlukla bebeğin ağlamasını durdurmak veya huzursuzluğunu ortadan kaldırmak amacını taşıdığı düşünülmektedir. Özellikle çocuklardan gelişimlerinin üstünde beklentisi olan ve çocuğun kendi beklentilerini karşılamasını uman ebeveynler ve bakıcılar ciddi istismar potansiyeli taşırlar. Ayrıca, ebeveynin psikiyatrik problemlerinin, çevresel, sosyal ya da ekonomik nedenli stres altında olmalarının impulsif ve agresif davranışları arttırdığı bilinir. Birçok olguda, bebeğe doğrudan zarar vermek için mi yoksa sadece susturulmak için mi sarsıldığı açıklanamamaktadır.
NEFES ALMAMA VE NABIZ KAYBI EN SIK KARŞILAŞILAN BULGULAR Bebek klinisyenin karşısına hafif bir göz veya beyin travması ile çıkabileceği gibi, birkaç saat veya hafta sürmüş olabilecek kusma, beslenme zorluğu, kasılma veya huzursuzluk ile de gelebilmektedir. Bulgular doktor tarafından bir çok zaman hafife alınmakta ve geçirilen ağır bir viral enfeksiyona veya gaz sancısına bağlanabilmektedir. Çoğu zaman, bebeğin bakımından sorumlu kişi bulguların neye bağlı olarak geliştiğinden haberdardır. Bu bebekler genellikle, kendi kendine iyileşeceği düşüncesiyle, evde bekledikten sonra, nöbet geçirmekteyken veya koma durumundayken doktora getirilmektedir. Solunum güçlüğü, nabızın düşmesi, nefes alamama ve bilinç kaybı sık karşılaşılan bulgulardır. Birçok uzman, küçük çocukların, trafik kazası gibi olaylar dışında çok nadiren ciddi zararlarla sonuçlanacak kaza kökenli travmaya maruz kaldıkları konusunda ortak fikir birliği içindedir. Bu yüzden, doğum travması veya kazayı destekleyici başka travmatik bulgunun ve kafatası kırıklarının olmadığı, 1 yaşın altındaki çocuklarda kafa içi kanama ve/veya göz içi kanama varlığında, çocuk istismarı ilk düşünülen tanılardan biri olmalıdır. Bu konuda istismarcı bakıcı ya da ebeveynin kendisi 4320 Sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun çerçevesinde cezai müayideye maruz kalır.
4320 SAYILI AİLENİN KORUNMASINA DAİR KANUN
Madde 1: Türk Medeni Kanunu’nda öngörülen tedbirlerden ayrı olarak, eşlerden birinin veya çocukların veya aynı çatı altında yaşayan diğer aile bireylerinden birinin aile içi şiddete maruz kaldığını kendilerinin veya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bildirmesi halinde, Sulh Hukuk Hakimi re’sen meselenin mahiyetini göz önünde bulundurarak aşağıda sayılan tedbirlerden bir ya da bir kaçına birlikte veya uygun göreceği benzeri başkaca tedbirlere de hükmedebilir.