“Her şeye hayır diyor”, “Benimle sürekli inatlaşıyor”, “Hep kendi istediklerini yaptırmaya çalışıyor”, “Ne söylesem tersini savunuyor”... Bu cümleler size de tanıdık geldi mi? Öyleyse, 2 yaşa hoşgeldiniz! Bebeğiniz artık birey olduğunu fark ediyor ve kendi duygularını, davranışlarını size ispatlamaya çalışıyor. Sakin ve sabırlı olun, bunun bir süreç olduğunu unutmayın, minik bebeğinizin büyüdüğünü kabullenin.
Hafta içi her gün saat 11.00’de CİNE5 ekranlarında hazırlayıp sunduğum “Anne Olunca Anladım” adlı programımda geçtiğimiz hafta “İnatlaşmanın başladığı dönem: 2 yaş...” konusunu işledik. Konuklarım Klinik Psikolog Şebnem Orhan ve 3,5 yaşındaki Kavin’in annesi, Oyuncu Sevinç Erbulak’tı.
O gün canlı yayınımıza Türkiye’nin her yerinden (Şırnak’tan bile) telefonla bağlanan anneler öyle dertliydiler ki; genellikle 1 ila 5 yaş arasındaki çocukların anneleri olan bu kadınlar, çaresizlik içinde, “Çocuğumun inatlaşmalarıyla, öfke krizleriyle, her şeye ‘hayır’ demesiyle baş edemiyorum, öyle ki ben de ona bağırıyorum, sonra da üzülüyorum, ne yapmalıyım?” diye sordular.
Literatürde “korkunç 2 yaş” olarak geçen, 1,5 yaş ile 4 yaş arasında, “ilk ergenlik” diye de tanımlanan bu dönemde, çocuğun ilk birey olma denemeleri, anne-baba ve bakım veren kişi-kişiler tarafından dengelenemediğinde işler çığrından çıkabiliyor. Öyle ki, çocuklar kendilerini yerden yere atıyor, zarar verecek derecede kendilerine ya da karşılarındaki kişiye vuruyor, beslenme ve uyku düzenleri bozuluyor, ağlama ve öfke nöbetlerine kapılabiliyorlar. Eğer, bu süreçte anne de çocuğa tek başına bakıyor, günler geceler birbirine ekleniyor, baba ve yakın çevre anneye destek vermiyorsa; annenin yorgunluğu, çocuğun 2 yaş kriziyle birleştiğinde, anneler bu 2 yaş krizini tolere edemediği gibi, kendileri de depresyona girebiliyorlar. Ve aileiçi ilişkiler kısırdöngüye sürükleniyor.
Klinik Psikolog Şebnem Orhan, “2 yaş, çocuğun gelişim sürecinde bebeklikten çocukluğa geçiş evresini temsil eder. Birçok değişimi içeren bu dönem çocuğun duygusal dünyasında büyük iniş çıkışlara neden olur. Çünkü, gün geçtikçe büyüyüp gelişen bebek, bedenini de kullanarak kendini güvende hissettiği ortamlarda etrafı keşfetmeye, çevresinde konuşulanları anlamaya, deneyimlerini daha öncekilerle birleştirerek öğrenmektedir” diyor. Anne Sevinç Erbulak ise, kızını bir birey olarak kabul ettiğini, onunla inatlaşmayarak bu süreci sakin geçirdiklerini söylüyor. Ve itiraf ediyor: Kavin her türlü kaprisini annenanesine (Füsun Erbulak) yapıyor, 1 yıldır da düzenli anaokuluna gidiyor. Dolayısıyla, ben işten geldiğimde ona ‘Gel inatlaşmayalım, birbirimize sarılalım” diyebiliyorum. “Yine de günde 200 kıyafet deneyebiliyor mesela, ya da kirlideki kırmızı külotlu çoarabı giyeceğim diye saatlerce tutturabiliyor.” Bu arada Sevinç Erbulak’ın evde eş ve bakıcı desteği de kızıyla ilişkisini dengelemesine en az annesi kadar fayda sağlıyor şüphesiz. Ve çok önemli bir nokta da biz annelerin çocuklarımızın aylarına-yaşlarına uygun gelişimsel özelliklerini bilmemiz ve bu özellikler uygun olarak stratejiler geliştirebilmemiz. Sevinç bunu başaran annelerden...
NEDEN HER ŞEYİ KENDİ YAPMAK İSTİYOR?
Çocuk farklı alanlarda gösterdiği gelişimle birçok aktiviteyi kendi başına yapma becerisini edinmiştir. 2 yaşla birlikte kendi kendine yemek yiyebilir, suyunu içebilir, boyu yetiyorsa düğmeye basıp ışığı açabilir, yüksekteki bir oyuncağını alamazsa yüksek bir şeyin üzerine basıp ulaşabilir. Bunlarla birlikte bağımsızlaşmasına ve büyümesine katkı sağlayacak tuvalet alışkanlığını da yine bu dönemde kazanır. Becerilerindeki bu önemli gelişmeler, çocuğun kendine kendine yetebileceği, çevresindeki yetişkinlere ihtiyacı olmadığı düşüncesine kapılmasına neden olur. Bu nedenle çevresindekilerin yardımlarına şiddetle karşı çıkar. Ancak yaşadığı deneyimler her zaman olumlu sonuçlanmaz. Kimi zaman merdivenden kendi başına çıkmak isterken tökezleyip düşer, kimi zaman yemeğini üstüne döker ya da çok istediği çikolatanın kağıdını açamaz. Hayal kırıklığı, üzüntü ve yetersizlik kaçınılmazdır.
NEDEN ÖFKE KRİZİ GEÇİRİYOR?
Bu dönemde yaşanan her türlü duygu yoğun olarak yaşanır. Öfke, üzüntü, sevinç, heyecan hepsi hissedildiği gibi ortaya çıkar. Bunun nedeni çocuğun kendi iç dünyasında bu duygularla nasıl başedeceğini bilemeyip, yeterince içinde tutup işleyemeden dışarı atma çabasından kaynaklanır. Dile dökülemeyen yoğun duygular bedenle dışarı vurulur. Dolayısıyla, arkadaşı oyuncağını elinden aldığında çok sinirlenip vurabilir ya da annesi istediği oyuncağı almadığı için oyuncak dükkanında kendini yerlere atıp ağlamaya başlayabilir. Öfke nöbetleri de böylesine baş edilemeyen duygular, yoğun duygu seli içerisinde yaşanır.
ANNE BABALARA ÖNERİLER
- Çocuğunuzdan bir adım önde olun: Çocuğunuzun zorlandığı alanları en iyi siz birlirsiniz. Bunlarla ilgili önleyici stratejiler geliştirebilirsiniz. Örneğin, siz işten geldikten sonra yemek yedirmekte zorlanıyor, onun ilgisini yemeğe odaklamayıp çatışıyorsanız, bırakın akşam yemeğini siz gelmeden yesin. Çocuğunuz belki de siz geldiğiniz için heyecanlanıyor ve konsantre olamıyordur. - Çocuğunuza gücünüzü hissettirin: Güvenli ortam sadece bakım verilmesi, sevgi ve şefkatle olmaz, bunun yanına yetişkinin gücünü de eklemek gerekir. Çocuklar birlikte oldukları yetişkinin güçlü, kendinden emin, ne yaptığını bilen, sakin ve otoriter olmasını ister. Çocuğu ağlarken, çaresizlikle karşısında ağlayan annenin gücünden ya da istediği bir şey alınmadığı için ağlayan bir çocukla baş edemediği için istediğini yapan bir babanın gücünden söz etmek mümkün olmaz. Çatışma zamanlarında anne-babanın soğukkanlılığını koruması, öfke göstermeden sakinlik ile gücünü çocuğuna hissettirmesi gerekir. Böylece çocuk da bu gücü içselleştirip, ileride yaşayacağı benzer bir durumda kendisini kontrol edebilme gücünü bulabilir. - Çocuğunuza kendini güvende hissedeceği kurallar ve sınırlar koyun: Çocukların kendi güvenliklerini sağlamanın sorumluluğunu almak için yeterince donanımları yoktur. Kendi adlarına sağlıklı karar alabilecekleri yaşa gelinceye kadar anne-babanın onlara yapmaları ve yapmamaları gereken şeyleri söylemesi gerekir. Sınırlar çocukları korur, nereye kadar kendilerinin özgürce hareket edebileceklerini öğretir. Kendilerinin de evin dışında başkalarına sınır koyabilmeyi ve dolayısıyla da koruyabilmesini öğretir. - Koyduğunuz kuralların ve sınırların açıklamasını yapın: Çocukların anlamadıkları bir şeye ayak uydurmaya çalışması beklenemez. Ayrıca kendisine konulan bu kuralların nedenini anlamaya da hakkı vardır. - Mesajların net ve tutarlı olduğuna dikkat edin: Konulan kuralların, verilen mesajların her zaman aynı ve tutarlı olması, çocuğun deneyimlerinden daha çabuk öğrenmelerine yardımcı olur. - Çocuğunuza seçim yapma hakkı verin: Çocuğunuz böylece karar verme keyfini tatmış olur. Eğer bir durumda istediği şey kabul edilebilir sınırlar içindeyse, bunu seçenekli olarak vermek iyi olabilir. “Ceketini giymek istemeyen çocuğa, kendin mi giymek istersin ben mi sana yardım edeyim?” gibi. Küçük seçimler yapmasına izin verildiğinde daha ilerde daha önemli kararlar alma becerisini geliştirir. - Olumlu davranışları ödüllendirin, olumsuzu görmezden gelin: Anne babanın olumlu ilgisi ve ondan iyi bir şey duymak çocuk için en büyük ödüldür. Daha önce yapmakta zorlandığı bir şeyi yerine getiriyorsa takdiri hak ediyor demektir. Olumsuz her davranışa gösterilen tepki de çocuk için anne-babanın ilgisini çekmeyi sağlayabilir. Bu nedenle çok gerekmedikçe her yaptığına müdahale etmemekte yarar vardır. - Çocuğunuza günlük rutin oluşturun: Yaşanan çatışmalardan birçoğu çocuğun günlük rutinleriyle ilişkilidir. Yemek, uyku, yıkanma, diş fırçalama gibi rutinleri erken yaştan itibaren geliştirildiğinde çocuğun bu dönemde yaşayabileceği çatışmalar azalır. - Çocuğunuzun daha az istekli olduğu bir şeyi, daha çok istediği şeyin önüne koyun: Örneğin, dondurmasını yemeğini bitirdikten sonra alabileceğinizi söyleyin. İstediği bir şeye ulaşmak için, önündeki engeli bir an önce aşmak isteyecektir. - Çocuğunuzun duygularına temas edin: Çocuğunuz yaşadığı hayal kırıklığı, üzüntü ve endişe gibi duygularıyla baş edemediği için zorluk yaşar. Duygularını onun adına ifade edin ki hem ne yaşadığını tanımlayabilsin, hem de bu duygularının sizin tarafınızdan kabul edildiğini anlayabilsin. Ancak bunları dışarı vurması için ona yol da göstermenize ihtiyacı olduğunu unutmayın. “Markette isteğin oyuncağı almadığın için üzüldün, ama bir dahaki sefere alacağım” gibi ifadeler çocuğunuzun duygularıyla baş etemsine yardımcı olacaktır. - Bu dönemin geçici olduğunu her zaman hatırlayın: Bu dönemin geçici olacağını kendinize hatırlatın ve kendinize iyi bakın.
ÖFKE KRİZLERİNDE YAPILMASI GEREKENLER:
- Öfke krizlerinin sizi kontrol etmesine izin vermeyin: Ağlamasını ve sorun çıkarmasını sonlandırması için istediğinin yerine getirilmesi, bir dahaki sefere krizin daha da kuvvetli yaşanmasına neden olur. - Dikkatini başka yere çekin ve bir adım sonrasını uyarın: Kriz yaşanabileceği bir durumu önceden anlayıp, dikkatini başka şeye verildiğinde çocuk sıkıntı duyduğu konudan uzaklaşabilir. Örneğin, bir an önce yemek isteyen bir çocuğa sofrayı kurmasını istemek ya da sohbet edip dikkatini konudan uzaklaştırmak için yararlı olabilir. - Öfke krizi sırasında sakinleştirmeye çalışmayın: Böyle bir çaba krizin daha fazla uzamasına neden olur. Sakinleşmesi için çocuğunuz rahat bırakın, kabul ediyorsa uzaklaşın. Yanındaysanız konuşmadan susmasını bekleyin. Çocuğunuz neye ihtiyacı olduğunu size söyleyecektir. - Görmemezlikten gelin: Özellikle dikkat çekmek için yapıldığını düşünüyorsanız, görmemezlikten gelmek gerçekten yararlı olacaktır. Gazete alıp okumak, başka şeyle ilgilenmek çocuğun beklediği ilgiyi sağlamaz.