Biz ebeveynler için aslında önemli olan “bilmemiz” değil bildiklerimizi uygulayabilmemiz... Fakat, yine de çağa uygun olarak bilgilerimizi yenilememiz ve yenilediğimiz bilgileri de yaşamımızda deneyimlememiz, yani öğrenilmiş çaresizliklere teslim olmamamız gerekiyor. Bunu neden mi yapacağız, çocuklarımızın ayarlarını bozmamak için elbet...
Anneler diyorlar ki; “Yeni çağın çocukları gerçekten farklı, büyümüş de küçülmüş gibi değil, gerçekten biliyorlar birçok şeyi, hatta bildiklerini de biliyorlar. Biz anne babalar çoğu zaman onlara yetmekte zorlanıyoruz.”
Üstelik, bu çocukların bazıları farklı öğreniyor, bazıları çok hareketli, çoğu çok zeki ve hepsi en az bir harika yeteneğe sahip... Fakat sağlıklı yönlendirilmediklerinde ya da gerçek ihtiyaçları zamanında anlaşılıp yeterince karşılanamadığında; çabuk sıkılabiliyorlar, konsantrasyon güçlüğü yaşayabiliyorlar veya birtakım davranış sorunlarıyla aslında anne ve babalarından yardım isteyebiliyorlar.
Çocukların gelişim özelliklerini ayına, yaşına uygun olarak bilmediğinizde ve takip etmediğinizde, çocuğu gerçekten duymak üzere çaba sarfetmediğinizde, çocuklar “sadece karnı tok, altı pek” olarak büyüyemiyorlar artık. Büyüseler de sağlıklı ve mutlu temeller atamıyorlar ne yazık ki...
“Aman, biz nasıl büyüdük? Bizim psikolojimizi düşünen mi vardı?”, “Annem o cahil haliyle 3 çocuk büyütmüş, ne kel olduk, ne kör olduk?”, “Şimdiki çocuklar doyumsuz...”, “Babamın bir bakışı yeterdi, şimdiki çocuklarda korku nerede?”, “Okumak insanın içinden gelir, zorluyorum da ne oluyor? Aklı fikri oyunda...” demeyin sakın...
HER ÇOCUK TEK!
Hepimiz birer mucizeyiz, çocuklarımızın da herbiri mucize... Hepsi parmak izi gibi tek, farklı, kendine özgü, harika özelliklerle doğuyorlar. Fakat, “böyle gelmiş, böyle gider” bilgilerle, kendimizi çağa, yeni çağın çocuklarının ihtiyaçlarına uygun olarak yenilemediğimizde, en önemlisi de biz anne babalar kendimizi gerçekleştirmek için mücadele etmediğimizde, çocuklarımızın da o harika özellikleri desteklenip gelişecek şartlara kavuşamıyor. Bir yandan hayat mücadelesini yarattığı zorluklar, bir yandan eskimiş bilgiler, yanlış inançlar, bir yandan eğitim sisteminin, çocuklardaki farklılıkları ortaya çıkaracağı yerde, aynı fabrikadan çıkma kalemler üretmek istercesine, çocukların yeteneklerini geliştirmesine fırsat vermeyen, acımasız bir rekabeti dayatması, bu çocukların daha ilkokul çağlarında kendileriyle olan iç bağlantılarının kopmasına neden oluyor.
ÇAĞ DEĞİŞTİ, ÇOCUKLARIN İHTİYAÇLARI DA DEĞİŞTİ!
Oysa, çağımız bilgi ve kavram çağı, böyle gelmiş ama böyle gidemez ve biz yeni anne babalar da öğrenilmiş çaresizlikler teslim olamayız. Eskiden getirdiğimiz değerlerimize sahip çıkmakla birlikte, yeni çağa doğan çocuklarımıza en iyi şekilde çağa uygun anne babalıklar sunmalıyız. Çocuklarımız, daha anne karnındayken bir çok uyaranla karşılaşıyorlar, doğduktan sonra TV, internet, cep telefonu gibi çağın teknolojileri ve bilgi bombardımanı onları da olumlu olumsuz etkiliyor. Örneğin, 3 yaşındaki bir çocuk rahatlıkla bilgisayar kullanabiliyor ve bizler bununla gurur duyuyoruz, çocuk 10 yaşına gelip internetin başından kalkmadığında da şikayet ediyoruz. 6 aylık bebeklerin elinde bile cep telefonları var. İlkokul çocukları günde ortalama 3 saat TV seyrediyor. Ya da, çocukların bilge hallerine bakıp, onlara kaldıramayacağı yükler, sorumlulklar yüklüyoruz. Oysa, örneğin, çocuk 5 yaşında bilgisayar kullanabilir ama duygusal gelişimi için aslı ihtiyacı oyun oynamaktır. Ya da “beni anlıyor” diyerek 10 yaşındaki bir çocuğa günlük sorunlarınızı arkadaşınıza anlatır gibi anlatamazsınız. Çocuk olgun olabilir ama duygusal gelişimi bu yükü taşıması için yetmez.
Üstelik, çocuklar oyunla büyür... Ve oyunla hayatı öğrenir. Hayır demeyi, sorumluluk almayı, sınırları olduğunu çocuğa oyunla öğretebilirsiniz. Fakat, en önce kendinizi iyileştirmelisiniz. Nasıl mı?
ÇOCUĞUNUZU YETİŞTİRMEYE KENDİNİZDEN BAŞLAYIN! |
BUNLARA DİKKAT! |
BİLİNÇLİ ANNE BABANIN ÖZELLİKLERİ
Bilinçli anne baba sevgi dolu ve ilgilidir. Karar alırken çocuğunun düşüncelerine önem verirler.
Eleştiriye açık ve esnektirler. Çocuklarına değer verir ve bunu ona yansıtırlar. Çocuğun seçim hakkı vardır.
Çüzüm ararken demokratik yollara başvururlar. Çocuk için iyi bir modeldirler.
ÇOCUĞA ÇİFTE MESAJ VERMEYİN!
Öte yandan, önemli olan çocuk yetiştirme “iş”inin, anne ve babanın aynı tutarlılık ve sabırla, çocuğa göstereceği ortak tavır ile gerçekleşebileceğidir.
İdeal olan, anne ve babanın aynı sabır, tutarlılık ve istekle çocuklarını yetiştirmesidir.
Anne ve baba farklı görüşlere sahipolabilir. Bu çok doğal ve normaldir. Önemli olan bu farklı görüşleri çocuğa farklı olarak yansıtmamak, yani çocuğa çifte mesaj vermemektir.
BİLİNÇLİ ANNE BABANIN ÇOCUĞUNUN ÖZELLİKLERİ:
- Özgüven sahibi,
- Kendine saygılı,
- Sorumluluk duygusu gelişmiş,
- Sosyal, aktif ve girişken,
- Yaratıcı ve üretken,
- Başkalarının haklarına saygı duyan,
- Eleştirilere açık,
- Sınırlarını bilen,
- Yeni düşünceler üretebilen,
- Kendini rahat ifade edebilen,
- Uyumlu,
- İyi ilişkiler kurabilen,
- Hedefleri olan,
- Düşünce ve inançları doğrultusunda hareket eden,
- Hoşgörülü bir birey olur.
BUNLARI YAPIN...
- Sevgi kapasitenizi geliştirin. “Çocuk sevgi gördükçe şımarır” anlayışını yaşamınızdan çıkarın.
- Çocuğunuza “Seni seviyorum” demeyi öğrenin.
- Önce kendinize değer verin. Bunu çocuğunuza da anlatın.
- Çocuğunuz için bir rol modelsiniz. Bunu unutmayın. Bu nedenle önce siz mutlu olun. Çocuğunuza mutluluğun şartlara bağlı olmadığını, bunu kendimizin gerçekleştirebileceğini anlatın.
- Başkalarını suçlamayın, sorumluluğu kabullenin. Çocuğunuza da küçük yaşlarından itibaren yaşına uygun sorumluluk vermeye başlayın.
- Evde huzurlu bir ortam oluşturmaya çalışın. Her tartışmada mutlaka haklı olmanız gerekmiyor.
- Yeniliklere açık olun. Elinizden geldiğince teknolojiyi ve gündemi takip etmeye çalışın.
- Empati yeteneğinizi geliştirin.
- Duygularınızı tanımaya çalışın.
- Nefes egzersizleri öğrenin. Özellikle öfke kontrolü için...
- Her gün, çocuğunuza ve eşinize “sevgi” ve “teşekkür” ifadeleri kullanın.
- Karşınızdaki kişilerin olumlu özelliklerini ifade etmeye çalışın. Dile getiremiyorsanız, not yazın.
- Sahip olamadıklarınıza değil, sahip olduklarınıza bakıp şükredin.
- Karşınızdakinin sözünü kesmeyin. Özellikle çocuğunuz konuşurken cümlesini tamamlamayın.
- Sorunlarınızı çözümlerken, küçük bir çift göz tarafından sürekli izlendiğinizi ve her davranışınızın kayıt edildiğini unutmayın.
- Okuma alışkanlığınızı geliştirin. Çocuklarınıza kitap okumayı ancak bu şekilde öğretebilirsiniz.
- Eleştirilerinizi dile getirirken davranışlarınızı kontrol edin. Çocuğunuza eleştiri yaparken “ne” söylediğinizden çok “nasıl” söylediğiniz önemli, unutmayın.
- “Sen” dili yerine “ben” dilini kullanın. Bunu benimseyebilirseniz, çocuklarınız ve eşinizle olan konuşmalarınız keyifli hale gelir.
- Huylarınız, kişiliğimizi oluşturuyor. Beğenmediğiniz huylarınız için değişime açık olun.
ÇOCUĞUNUZLA BU OYUNLARI OYNAYABİLİRSİNİZ...
SEN TAMAMLA: Bir hikaye oluşturun. Kahramanlarını ve özelliklerini anlatın. Hikayenin olayına giriş yapıp, sonrasını “sen tamamla” deyin.
Bu sayede çocuğumuz, parçalar ile bütünü birleştirmeyi öğrenecektir. Dikkati, olayları takip edebilmesi ve kurgulama yeteneği artacaktır.
SEN BENSİN, BEN SEN: Çocuğunuzla tatsız bir olay yaşadığınızda ya da ona karşı nasıl davranacağınız konusunda kararsız kaldığınızda veya çocuğunuzun gözüyle nasıl bir anne ve baba olduğunuzu görmek istediğinizde bu oyunu oynayabilirsiniz.
Çocuğunuzu karşınıza alıp, “Şimdi, sen bensin, ben de sen” diyerek yaşadığınız o tatsız olayı canlandırma yapın. Bu, konuyu çocuğunuzun gözüyle görmenizi sağlayacaktır.
KAMPTAYIZ: Çocuğunuz odasını toplamıyorsa, bağırıp çağırmak, onu üzecek sözler söylemek yerine, haydi kampçılık oynuyoruz, deyin. Kampta görev dağılımı yapın. Mıntıka toplamak onun görevi olsun. Yemek hazırlamak ya da çamaşırları asmak da sizin göreviniz.
KÜÇÜK PASTACI: Misafiriniz gelecek ve mutfakta işiniz varken, çocuğunuz onunla ilgilenmenizi ister. Bu durumda çocuğunuzu mutfağa yanınıza alın ve misafirlerinize birlikte kurabiye, poğaça yapın. Bu çeşit bir ikram hazırlamayacaksanız bile, ona bir parça hamur yoğurup verin. O hamurlar ile çeşitli oyunlar yapması ve yaratıcı olması için önerilerde bulunun. Aşındırıcı konuşmalar yapmak yerine, böyle küçük çözümler bulmak sizin de kendinizi iyi hissetmenizi sağlayacaktır.
“Ortalama 5 yaşından başlayarak çocuğunuza günlük program yapın. 8 yaşından başlayarak programda onun fikirlerine yer verin. 10 yaşından sonra bırakın kendisi yapsın.” Acar Baltaş |
Kaynak: “Yeniçağın çocukları” / Nur Eda Kasap / hayykitap
|