Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Yazı Boyutu:
Hülya Yıldırım

BU ÇOCUKLARIN HEPSİ Mİ ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ YAŞIYOR YANİ?!.


Çok sevdiğim bir büyüğüm var, kendisi 2 çocuk annesi. Kızlarından biri 31, diğeri 28 yaşında, ikisi de çok başarılı okul yaşamının ardından bugün uluslararası başarılara imza atan harika kadınlar... Ve içlerinden biri geçen gün annesine, çarpım tablosunu hayatı boyunca hiç ezberlemediğini ve problemleri çözerken de kendine özgü yöntemler geliştirdiğini itiraf etmiş!

Vallahi ben akademisyen değilim, çarpım tablosu ezberlenmeli midir, ezberlenmemeli midir, bilemem... Ama bildiğim birşey var, insan birşeyi öğrenirken keyif almalı, heyecan duymalı! Ama o şey, “Öğrenmek şart, öğrenmeden olmaz, bu iş yürümez” diye sunulduğunda baştan tadı kaçıyor. İşte, 4. sınıf öğrencilerinin bile yarısı çarpım tablosunu ezberlemeyebiliyor. Dikkatinizi çekerim, “ezberleyemiyor” demiyorum, “ezberlemiyor” diyorum. Demek ki, biz aileler, öğretmenler ya da uzmanlar, çocuklara onların bireysel farklarını gözeterek ve iştahlarını açarak matemetiği kavratmayı hala beceremiyoruz. Ve kimse kusura bakmasın ama, bu beceriksizliğimizi de yeni çağın çocukları yemiyorlar. Biz 20-30 yıl önce kös kös her önümüze konanı ezberlerdik, şimdiki çocuklar gibi herşeyi habire sorgulamazdık.

Benim 8,5 yaşındaki 3. sınıf öğrencisi kızım da çarpım tablosunu ezberlemek konusunda son derece isteksiz... Ben parmaklarımla hesaplıyorum, diyor... Ezberlemek hiç hoşuma gitmiyor, diyor... Bazen de bakıyor, çoğunluk ezberliyor, “Ay tamam ezberleyeceğim, zaten çoğunu biliyorum, diyor... Eğer, siz de çarpım tablosunu ezberlemek istemeyen bir çocuğun annesiyseniz, ortadan ikiye ayrılabilirsiniz. Çünkü, öğretmen çocuğu habire sıkıştırmasının yanı sıra sizi de sıkıştırıyor... Peki, öğretmenlerin yüzde kaçı çocukların çarpım tablosunu ezberlememesinin sorumluluğunu kendi öğretme metodlarında arıyor, bilemiyorum. Açıkçası bu sorunun cevabını da merak ediyorum.

Geçen gün 10 adet kocaman farklı renklerde kartonlar aldım. Ve Duru’dan, çarpım tablosunu sırayla renkli kalemler kullanarak bu kartonlara kocaman kocaman yazmasını istedim... Çok hoşuna gitti, tıkır tıkır da yazdı... Üstelik eve verilen ödevlerdeki problemleri de çözüyor. Ama çocuk, ezberlemeyeceğim, diye tutturdu bir kere, bir noktadan sonra neredeyse öğrendiklerini bile reddediyor... En önemlisi de ne biliyor musunuz, bu zorlamalar, bu ezberkeyeceksin baskısı, çocukların güven duygusunu zedeliyor, duygusal gelişimini sekteye uğratıyor! Duru’yu karşıma alıp konuştum: “Sen harika bir çocuksun, istediğin herşeyi öğrenebilirsin, ama okyanusta yüzebildiğini görüp küvette boğulduğunu farketmeni istiyorum, dedim... Rakamları sevmezsen, onlarla arkadaşınla oynar gibi keyif alarak oynamazsan, zamanla kendine olan güvenini de zedelersin, ‘bu zorluğu’ kendin yaratıyorsun, kendini rahat bırak” dedim.

Öte yandan, ben rahat bırakıyor muyum? Bazen!.. Baskılar sadece çocukları değil, hepimizi esir alıyor. Bizimkilerin okulunda çocukların hepsi İngilizce dersine bayılıyor, neden çünkü oyunla öğreniyorlar da ondan... İngilizce öğretmenleri amuda bile kalkıyor, daha ne olsun... Sonra, kızım okul korosunda ve sürekli şarkı ezberliyor, eline tutuşturulan Fransızca şarkı için  bile “Ben bunu ezberlemem” demiyor. Neden? Çünkü zevk alıyor, çünkü notalarla oynuyor... Dolayısıyla, öğrenirken yük yüklenmiyor, kendini baskı altında hissetmiyor.

Uzman görüşlerini okudunuz; uzmanlar meseleyi öğrenme güçlüğüne dayandırıyor. Çarpım tablosunu ezberlemeyen bütün çocukların öğrenme güçlüğü yaşadığı söylenebilir mi peki? Bu mümkün mü?.. Öğrenme güçlüğünün oranı bir sınıfta 2 öğrenci kadardır! Üstelik, öğrenme güçlüğü yaşayan öğrenciye de öğretmek yine öğretmenin işi değil de nedir? Ne yapsın çocuk, hiperaktif diye, öğrenme güçlüğü var, diye okula gitmesin  mi?..  Hem her çocuk farklı öğrendiği gibi, farklı süreçlerde de öğreniyor...

Ben çocukların istisnasız her birinin üstün yeteneklerle dünyaya geldiğine inanlardanım. Üstelik, dünya çapında başarılarıyla tanınan birçok ismin, öğretmenlerini çıldırtma; hatta “alın bu çocuğu okuldan” dedirten hikayelerini biliyoruz. Peki neden, çocuklarımızı bir an olsun kategorize etmekten kendimizi alıkoyup, çağın çocuklarına uygun, öğretme metodları üstüne kafa yormuyoruz? Neden çocuklarımızın güven duygusunu zedelediğimizi ve güven duygusunun hayattaki herşeyden ve tabii ki çarpım tablosundan da önemli olduğunu fark etmiyoruz? Neden değişmemekte, yenilenmemekte, keşfetmemekte bu kadar ısrarcıyız?..

 

ÇOCUKLAR NEDEN ÇARPIM TABLOSUNU EZBERLEMEK İSTEMİYORLAR?

Konuya girizgah yaparken, kısaca çarpım tablosunu ezberlemek ya da ezberlememek; işte bütün mesele burada, demek istiyorum. İnsanın çocuğu hangi ayda-yaşta ise ve ne gibi süreçlerde zorlanıyorsa, ebeveyn de o konuda daralıyor... Eee, çocuğun en ufacık bir sıkıntısı, anne babanın derdi oluyor! Ve yeni çağın çocukarının en az yarısının çarpım tabloısunu ezberlemek istemediğini kendi kızım “ezberlemem de ezberlemem” diye tutturunca farkettim... Yalnız değildim! İnanın, siz de yalnız değilsiniz... Peki, ne yapacaksınız? İşte, uzmanların ve öğretmenlerin görüşleri... Buyurun, çarpım tablosu meselesine bir de buradan bakın...


Zeynep Aydoğmuş (Pedagog):
“HER ÇOCUK FARKLIDIR”

- Çocuklar ezberlemeyi neden reddediyor olabilir?
Çocukların ezberi reddetmelerinin nedenleri iletişimsizlik, hafıza problemi, hiperaktivite bozukluğu, dikkat eksikliği ya da özel öğrenme güçlüğünden kaynaklıdır. Ancak, ezberi reedetme sözkonusu olduğunda en sık karşılaşılan durum, özel öğrenme güçlüğü yaşayan çocuğun bu durumdan sıkılıp, yapamayacağını düşünerek tekrar ezberlemeye yanaşmamasından kaynaklanır.

- Özel öğrenme güçlüğü olmayıp her şey normalken ezbere karşı olan çocuklar da var mı?
Bu duruma çok ender rastlaladım. Bugüne kadar sadece 2 çocukta gördüm bir pedagog olarak. Onlarda da iletişimsizlik ön plandaydı. Ezber konusunda özellikle çarpım tablosu gibi matematiksel ezberlerde “özel öğrenme güçlüğü”nden söz edebiliriz. Ancak her çocuk farklıdır, bazı çocuk 1 defada hatırlar öğrendiğini, ancak bir diğerinin 5-10 kere tekrar etmesi gerekebilir.

- Peki bu konuda aileler neler yapabilir?
Çok küçük yaşlardan itibaren basitten başlayarak çocuğa tekerlemeler, dörtlükler ve şarkılar öğretilmelidir. Motive ederek hafızasını geliştirmesinde yardımcı olunmalıdır.

- Özel öğrenme güçlüğü nedir?
Hiçbir farklı sorunu olmadan (zihinsel ya da bedensel engel, hastalık) okumada, yazmada, matematikte yaşıtlarından 2 yıl geride olma durumudur. Yani çocuk, sosyal hayatta gayet zeki, konuşkan ve çabuk kavrayan bir çocuk olabilir, ancak belli bir yaşa geldiğinde ezberde sorun yaşıyorsa ve sınıfın çoğunda bu sorundan bahsedilmiyorsa, özel öğrenme güçlüğünden bahsedebiliriz.

- Çocukların çarpım tablosunu ezberlemek istememesinin içinde bulunduğumuz çağ ile bir ilgisi olabilir mi? Günümüz çocukları farklı mı öğrenmeyi istiyor?
Görsel öğrenmeler daha ön planda tabii... İşitsel, anlatımlı öğretmek zor olabiliyor. Ancak bu tür öğrenme güçlükleri, yani işitsel öğrenmede sorun yaşayan çocuklar okul hayatı boyunca sorunlar yaşayabiliyorlar.

 

Prof. Dr. Ümran Tüzün (Çocuk ve Ergen Psikiyatristi):
“YENİ YOLLAR İZLENEREK ÖĞRETİLEBİLİR”

“Ezber sevmeyen çocuklarda aritmatik öğrenme bozukluğu olabiliyor. Aritmatik öğrenme bozukluğu bir tür özel öğrenme bozukluğudur. Bu çocukların bazılarında da hafıza sorunları görebiliriz. Ancak bazı çocuklara matematiği farklı yollarla öğretmekte fayda vardır. Örneğin, geçenlerde izlediğim bir videoda bir dersane öğretmeninin çocuklara oyunla formülleri öğrettiğini görmüştüm. Demek ki, bazen bu tür yeni teknikler çocukların öğrenmeleri üzerinde etkili olabiliyor. Özellikle çarpım tablosunu ezberleme sorunları 3. sınıfta karşılaştığımız bir sorun. Zira, o yaştaki bir çocuğun normalde bu konuyu halledebilmesi beklenir.”


Nur Eda Kasap (Uluslararası Öğrenci-Anne Baba Koçu):
“ÖĞRETMEN NEYE İNANIYORSA, O ORTAYA ÇIKIYOR!”
“Harvard Üniversitesi Profesörleri’nden Robert Rosenthal 1969 yılında bir ilkokulda araştırma yapmayı planladığı zaman, psikoloji tarihinde dönüm noktası olacak bir bulguyla karşılaşacağını bilmiyordu. Ders yılı başında uyguladığı zeka testinden sonra, öğretmenlere her sınıfta belirli çocukların üstün zekalı olduğunu söyledi. Ögretmenlere bu bilgiyi öğrenciler ve onların aileleriyle paylaşmamaları tembih edildi. Çocuklar gerçekte normal zeka düzeyinde çocuklar olup, araştırma gereği rastgele seçilmişlerdi. Ders yılının sonunda hayret edilecek iki bulgu ortaya çıktı. Birincisi, çocukların başarısı önceki yıllara göre yükselmişti. İkincisi ise, çocuklar ders yılı sonunda uygulanan zeka testinden öncekine kıyasla daha yüksek puan almışlardı. Bu araştırmadan sonraki ilk 10 yılda bu konuda 345, 20 yıl içerisinde de 464 araştırma daha yapıldı ve hepsi benzer sonuçlar gösterdi.

Bu araştırma sonuçlarına göre, öğretmenin ögrenciden beklentisi ne yönde ise, ögrenci o beklentiyi doğru çıkartıyor! Öğrencilerinin üstün zekalı olduğuna inanan öğretmenler de, öğrencilerinin sıradan veya sıra dışı olduguna inanan öğretmenler de haklı çıkıyor. Bu etkiye araştırmayı yapan araştırmacıdan esinlenerek, “Rosenthal Etkisi” veya “Kendini Dogrulayan Kehanet” deniyor.


Daha sonra farklı alanlarda yapılan benzer araştırmalarda da benzer sonuçlar alındı:
Yargıçların, sanıkların suçlu olduklarına dair önyargıları, kanıtlar ve tanıklar ne derse desin, daha fazla ceza vermelerine neden olmaktaydı. Bakımevlerinde bakıcıların hastanın iyileşmesine ilişkin olumlu beklentileri, depresyon vakalarını azaltmaktaydı. B. Shaw’in “Pygmalion (Bir Kadın Yarattım)” adlı eserinde Eliza Doolittle, “Bir çiçekci kızla hanımefendiyi ayıran, ona yapılan muameledir” der.

Bir kimsenin diğer kimseyle ilgili beklentisinin, onun davranışlarını değiştirdiği gerçeği, ögretmenler, davranış bilimcileri ve özellikle de hekimler tarafindan iyi bilinir. Ancak bunun yöneticilik ve yönetim disiplini açısından önemi, yeni yeni fark edilmeye başlandı.

Öğrenilecek konu hakkında çocuğa atılan ilk çapa öğrenmede etkili, diye düşünüyorum. Davranış modeli ile çocuk farklı bir noktaya taşınabilir. Kendini doğrulayan kehanette olduğu gibi, kolaylıkla öğrenebileceği veya ezberleyebileceğini hisseden çocuk, bunu somut olarak gösterecektir. 

Ayrıca anne ve babanın verdiği tepkiler de çocuk için önemli. ‘Sen tembelsin, öğrenemiyorsun, böyle giderse başarılı olman zor , bak arkadaşın  gibi çok çalışman gerekir, sen de abin gibi çalışsan matematiğin iyi olur, ezberin zayıf...’ gibi çocuğun ilk anda zihnine ekilen telkinler ve kıyaslamalar öğrenme ve ezber konusunda etkili oluyor.”


3. Sınıf Öğretmeni:
“ÇARPIM TABLOSUNUN EZBERLENMESİ ŞART!”

“40 kişilik sınıfta 10 çocuk çarpım tablosunda sorun yaşıyor. Ama onlar da çarpım tablosunu ritmik saymadan buluyor. Rakamlar büyüdükçe çocukların gözü korkuyor. Genellikle 5’lere kadar daha kolay ilerliyorlar. Ezberin çocuklar için faydası var. Elbette çarpım tablosunun mantığını çözmeden ezberlemek olanaksız. Toplamanın kısa yoludur çarpma. Ve çocukların kolay toplama yapması için gereklidir.

2. sınıfta çocuk ritmik saymayı çok iyi oturttuysa, çarpım tablosunu çok daha kolay ezberliyor. Ben öğrencilerime bu konuda biraz diktatörlük ettim. Çarpım tablosunu adınız soyadınız gibi bilmeniz gerekir, dedim. Şart bunun bilinmesi! Çünkü bunun sonrası da var. Üçlü, dörtlü basamaklı sayılarda çarpmalar bölmeler çıkacak karşılarına. Öğrenci, çarpma ve bölmelerde sorun yaşamamalı. Çarpım tablosuna hakim olan öğrenci, çarpma ve bölmede sorun yaşamaz.

Çocuklara çarpım tablosunu öğretmek için bazı farklı uygulamalar yaptık. 2’şerli ritmik saymayı anlatırken bu ikilerin çarpım tablosudur, dedim mesela. Sonra, çarpmayı öğrenciye bıraktım. Günlük hayattan örnekler vermek de etkili oluyor: ‘İki kalem kutun var diyelim. Her birinde 3’er kalemin var. Toplam kaç kalemin olur?’ diye soruyorum. Tahtada da görsel çiziyorum o şekilde. Çocuğa soyut gelmiyor böylece. Bazen de, ‘Boya kalemleriyle 2’şerli 5 grup yapın. Toplam kaç kalem yaptı?’ diyorum. Sürekli tekrar da önemli. Kaç kere, kaç defa saydın, kaç kez gibi... ‘Kaç katı’ ifadelerini 3. sınıfta veriyoruz genellikle, problemlere başlayınca. Problemlere geçmek için öğrencinin çarpım tablosunu bilmesi şart.

Tekerlemeler var bir de; “6 kere 6, 36. Babamın bıyığı yolda kaldı” gibi tekerlemeler... Sabahları yüksek sesle oyun gibi söyletiyorum bu tekerlemeleri... “

 

4. Sınıf Öğretmeni:
“SINIFIN YARISI ÇARPIM TABLOSUNU BİLMİYORDU”

“41 öğrencim var, yarıdan fazlası çarpım tablosunu bilmiyordu, şimdi hepsini öğrendiler hem de ezberlemeden. Önce öğrencilerinize bir ritim aleti yapmalarını söyleyin, cam şişelere veya kola kutularına mercimek, nohut, pirinç vb. koymalarını isteyin, sonra da şişenin kapağını kapatıp, dışını da renkli malzemeyle süslesinler. 2’şer 2’şer 20’ye kadar dans ederek ve ritim aletiyle ritim tutarak saymalarını isteyin. Hatta şarkı yazmalarını, şiir yazmalarını, tekerleme yazmalarını isteyin (ikişer ikişer), göreceksiniz beklemediğiniz çalışmalar çıkacak. Öğrenciler zevk alarak bu uygulamayı yapacaklar. Sonra, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9 ve 10, ilk başta zorlanabilirler, sakın bırakmayın. Ben uyguladım, 1 ayda çarpım tablosunu öğrendiler, hatta 3 basamaklı bir sayıyla 2 basamaklı sayıyı zihinden çarpabiliyorlar, bölebiliyorlar.


ÇOCUĞA ÇARPMA-BÖLME İŞLEMLERİNİ ÖĞRETMEK İÇİN:
- Öncelikle daha kolay olan çarpma işlemini öğretmeyi hedef edinin.
- Öğrencilerin öğrenme sitillerini de gözeterek 2’şer ritmik saymayı öğretin.
- “Tane” kelimesini kullanarak örneklerle işlemler yapın. Örneğin: Günde 2 ekmek yiyen Ali 3 günde kaç tane ekmek yer? Pazartesi 2, Salı 2, Çarşamba 2 ekmek; 3 tane 2 sayarak (2, 4, 6) çözümü kavratın. Benzer örnekler çözün.
- “Defa” kelimesini kullanarak alıştırmalar yapın. Örneğin: Günde 2defa dişini fırçalayan bir öğrenci 4 günde keç defa dişini fırçalamış olur? 4 defa 2 sayarak çözümü bulun, benzer örnekler verin.
- 2 ile çarpma işlemi kavratıldıktan sonra, kolaydan zora doğru 5 ile çarpma, 3 ile çarpma işlemlerini öğretin.
- Bölmeye geçtiğinizde yine bir sayıyı 2’ye kalansız bölme örnekleriyle işe başlayın. Örneğin: 8 bardak sütü günde 2 bardak içerek kaç günde bitiririz? 8’e kadar gün ismiyle 2’şer sayarak 4 günde bitireceğimizi bulun. 8’in içinde kaç tane 2 olduğunu saydırarak bulmalarına yönelik pekiştirici çalışmalar yapın, benzer örneklerle devam edin.


 

DİĞER YAZILAR
- HER ÇOCUK YALANSIZ BÜYÜMEYİ HAK EDER!
- ANNE DUYGUDUR!..
- HAYIR DEMEYİ BİLİYOR MUSUNUZ?
- KEK YAPAR GİBİ ÇOCUK YAPAMAZSIN!
- MAHREMİYETE SAYGI!
- ÇOCUKLAR ÖLMESİN!
- ÇOCUĞUNUZDAN VAZGEÇMEYİN!
- ANNE BABAYI PAYLAŞMAK!
- SÜT DİŞİ, DEYİP GEÇMEYİN!
- Sadece 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'n değil... HER GÜNÜN KUTLU OLSUN KADIN!..
Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.