Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Yazı Boyutu:
Hülya Yıldırım

ÇOCUK BAHANE, KAVGA ŞAHANE!


Çocuğunu büyütürken eşle çatışmaktan daha doğal bir şey olamaz bana göre, aksine çatışmamak tuhaf olurdu. Çatışmadan uzlaşmak, hep bir tarafın kendinden ödün vermesi anlamına gelir ki; kendinden vermek, sadece kendinden veren için değil herkes için çok tehlikelidir. Ki, çocuğa da hiç iyi örnek olmaz! Bence çocuklar konusundaki her türlü karar ya da uygulama sırasında dikkat edilmesi gereken en kritik nokta, “çocuk bahane kavga şahane” durumunun yaşanıp yaşanmadığına farkındalık geliştirmek olmalı. Demem o ki, herhangi bir nedenle eşinize olan öfkenizi, herhangi bir meselenizi sürekli çocukla ilgili bir konu üzerinden yaşıyor olabilirsiniz. Ki, bence asıl sorun eşler arasındaki çatışma değil, farkındalıksız çatışmadır!
 
Kuşaklar boyu eşler birbirini “Sen, bu çocuğu şımarık yaptın, sen şöyle davranmasaydın o da böyle bir huy edinmezdi” şeklinde suçluyor. Bu da bize gösteriyor ki, her türlü karı-koca meselesi farkındalıkla çözülmek yerine, üstü örtülüp anne baba olma rolü oynanıp, dengesiz bir aile ortamında bir ömür yaşanıp gidiliyor.

Ve biliyor musunuz, eşinizden ayrılacak bile olsanız, onunla aranızdaki sorunları çözmeniz gerekir! Üstüne anne baba iseniz, bu durum daha da elzemdir! Çünkü anne babalığınız sonsuza kadar sürer ve her çocuk 0-25 yaş boyunca, her gelişim döneminde anne ve babasının koşulsuz sevgi, ilgi ve desteğine ve temel konulardaki karar birliğine ihtiyaç duyar.
 
Bir de, “Biz hiç kavga etmezdik, çocuktan sonra birbirimizi yer olduk” diyen çift çoktur. Çocuktan önce iyi kötü birbirlerine tolerans gösteren çiftler, çocuktan sonra en ufak şeye esneklik göstermez olurlar. Bunun en geçerli birinci nedeni, anne olunca kadının, baba olunca da erkeğin değişmesi ve eşlerin birbirini tanımakta güçlük çekmesidir. İkinci neden ise yorgunluktur! Özellikle ilk zamanlar bebeğe uyum sağlama sürecinde uykusuz geceler eşleri çok yorar! Zaten çocuk denilen varlık, anne babanın enerjisini “Hüüüüüp” diye emmeye odaklı bir varlıktır! Öte yandan çocuk doğurmak anneyi bir atmaca yapar! Çocuğu koruma içgüdüsü özellikle ilk 3 yıl anneyi normal çizgiden çıkarır. Baba ise, toplumun “Sen erkeksin, sen babasın” söyleminin gazına gelir ve genellikle en demokratik eşler bile baba olduktan sonra birdenbire bir ataerkilleşiverirler.
 
ÇOCUĞUN ÖNÜNDE KAVGA!
Sonuçta, çocuklarımızı sağlıklı ve mutlu bireyler olarak yetiştirmek için mi eşimizle “çocuğun önünde” kavga edip duruyoruz; yoksa bir şeylerin, daha çok da geçmiş yüklerin, halledemediğimiz ilişki meselelerinin faturasını mı, çocuğu bahane ederek karşı tarafa ödetmeye çalışıyoruz? Bunu ayırt ederek, fark ederek ve meselemiz her ne ise, aile olduğumuzu unutmadan çözüm odaklı yaklaşmamız en sağlıklısı…


Tabii, çocuğun önünde kavga etmemek şartıyla, her anne babanın çatışmasını çözme biçimi farklı olabilir. Önemli olan, size en uygun, kendinize özel çözümler üretebilmek. Çünkü, ailede bir kişi, herhangi bir nedenle mutsuzsa, o ailedeki herkes mutsuzdur!
 
Ve son olarak, lütfen en ufak bir fikir ayrılığında, mutfağa koşup fiskos yaparak çatışmalarınızı çözeceğinizi sanmayın! Fikir ayrılığı hayatın bir gerçeğidir ve karşıt fikre saygı göstermeyi de çocuklar ailede öğrenir! Üstelik farklı görüşlere, farklı zevklere sahip anne babalar çocuklar için bir zenginliktir de... Burada anahtar metot, anne baba olmadan önce çocuğun geçireceği gelişim dönemlerinin özelliklerini öğrenerek, temel konularda anne baba olarak ortak bir yol haritası çizebilmektir. Gerisi, çocuğun kendi varoluşuyla getirdiği özellikler göz önünde bulundurularak zaman içinde saptanır zaten.
Örneğin; sofradasınız, çocuk yemeğini yemek istemiyor; “İstemiyorsa yemesin” demeden önce, “Canım bir tadına bak, belki hoşuna gider” demek… Örneğin, bamya sevmeyen çocuk siz önünde karı-koca olarak birbirinize de girseniz bamyayı hayat boyu yemeyecektir… Ya da ders çalışma konusu; “Çocuğu bırak, ödevini yapmazsa yapmasın” demek yerine, her iki tarafın da “Yavrum bu senin sorumluluğun, ama desteğe ihtiyacın varsa biz buradayız” demesi… Ve çocuğa ait kararlarda da, örneğin, üniversitede bölüm seçecek çocuğa, o gün gelip çattığında “Ben senin ille de doktor olmanı istiyorum” demek yerine; doğduğu günden itibaren ona kendini tanıması, yeteneklerini geliştirmesi konusunda teşvik etmek ve destek vermek, yerinde olur. Zaten, doğumdan itibaren sağlıklı sınırlar konulan, biricikliğine saygı duyularak, kendini geliştirmesi ve keşfetmesi desteklenen çocuklar için, anne babanın ayrıca çatışma yaşamasına gerek kalmıyor; onlar ne istediklerini ve ne istemediklerini bilen bireyler olarak güzelce büyüyüp gidiyorlar. Yeter ki, biz anne babalığımızı birbirimize ve çocuğumuza doğru bildiğimizi dayatmak olarak kullanmak yerine, bir fırsat olarak kullanabilelim.

 

ÇOCUĞUNUZUN ÖNÜNDE EŞİNİZLE ÇATIŞMAYIN!
 
Çocuk yetiştirmek zor sanat! Özellikle de anne ve baba olarak her daim çocukla ilgili ortak bir çizgide karar almak meselesi yok mu, hemen her ailenin derdi… Farklı aile yapılarından gelen ve cinsiyetleri nedeniyle zaten birbirinden farklı düşünen anne ve baba, çocuk yetiştirirken de birçok konuda çatışıyor. Ancak sıkıntı, bu çatışmaların sürekli yaşanmasıyla başlıyor. Disiplin konusundan, temizlik meselesine kadar pek çok alanda çocuğunu kendi kuralları ile büyütmek isteyen eşler farklı düşündüğünde ise hem çocuğu hem de ilişkilerini olumsuz etkiliyorlar. Peki, ne yapmalı? Bu açmazdan nasıl kurtulmalı?
 
Her anne baba çocuğunu kendi doğruları çerçevesinde yetiştirmek ister. Ancak bunu yaparken eşler arasındaki tutarlılık, çocuğa çifte mesajlar vermemek önemli bir boyut kazanır.

Çatışmaların pek çoğu ise çocuğu büyütürken yeterli donanım olmamasından kaynaklanır. Eşlerden biri ya da ikisi birden çocukluk sürecinin hassasiyetini ve çocuğa nasıl ve nerede  sınır koyulacağını bilmiyorsa, bu yeterli bir çatışma sebebidir. Çocuk yetiştirmede ve ailenin çocuğa karşı tutumlarını belirlemede, anne baba tarafından çocuğun gelişim dönemlerinin özelliklerinin neler olduğunun bilinmesi çok önemlidir. Çocuk yetişkinin küçük bir modeli değildir! Çocuk öncelikle anne babasından, yani yakın çevresinden başlayarak 6 yaşına kadar çevresini gördüğü davranışlarla değerlendirir.
 
Ailenin bir ilişkiler yumağı olduğu gerçeğinden yola çıkarsak, aile içindeki çatışmalar (kardeşler arası, anne-baba, anne-çocuk veya baba-çocuk çatışması) da aile içindeki her bir bireyi etkiler. Ancak çatışmaları önem sırasına koymak gerekirse, anne baba çatışması ailenin tüm bireylerini diğerlerine oranla çok daha fazla etkiler. Aile için en temel ilişki anne baba ilişkisidir.
 
Çocuğun kişiliğinin oluşumu, karakterinin biçimlenmesi ve benlik saygısının gelişimi, büyük ölçüde özdeşim modelleri olan anne babanın kişilik yapılarına bağlıdır. Çocuğun, ebeveynlerinin davranışlarını benimseyebilmesi için anne, baba ve çocuk arasında sevgi, saygı ve güven olması şarttır. Anne babanın birbirlerine karşı olan ilişkilerinin sevgi ve saygıya dayanması, çocukla ilgili karar alırken ortak davranması, gerek çocuğun cinsiyetine özgü rol benimsemesi, gerekse özdeşleşmesi açısından büyük önem taşır. Anne babanın olumsuz ve tutarsız tutumları ise çocuğun geleceğini olumsuz etkiler.
 
Çocuk sahibi olmaya karar veren her çiftin idealinde bir çocuk tipi vardır. Bu imaj, çocuğu belli bir kalıba sokmamak kaydı ile çocuk yetiştirirken anne babaya rehber olur. Farklı ebeveynler tarafından yetiştirilmiş olan eşlerin bakış açılarının ve donanımlarının farklılıklar göstermesi doğaldır. Bu durumun sanıldığının aksine olumu yanları da vardır: Çocuğun kişiliğine farklı renkler ve zenginlikler katması gibi. Ama gel gelelim, görüş ayrılıkları ve hatta çatışmalar, uç noktalarda yaşandığında çocuğun benliğine zarar verebilir.


 

Psikolojik Danışman Burcu Köse:
“ÇATIŞMALARDAN KURTULMAK İÇİN...”

“Farklı anne baba modelleri ya da yetiştirme tarzları nedeniyle çiftler konuşarak tek bir çözüm yolu bulmak yerine, genellikle çocukları üzerinden bir güç gösterisine girişirler. Bu nokta önemli olan, daha çocuk sahibi olmadan eşlerin, annelik babalık rolleri ve beklentileri üzerine sağlıklı paylaşımlarda bulunmalarıdır. Yani hem kadının hem de erkeğin, ‘Çocuğum büyüdüğünde nasıl bir birey olsun istiyorum? Benim yeterliliklerim ve sınırlarım neler? Kendimin ne kadar farkındayım ve kişilik özelliklerim çocuğumu nasıl etkileyecek?’ gibi soruları kendilerine sormaları gerekir.
 
SERT ANNE, YUMUŞAK BABA
Genellikle yaşanan çatışmalarda gözlenen; sert bir anne ve yumuşak bir baba, ya da bunun tam tersidir. Bu durumun ortaya çıkmasının temel nedeni ise bir tarafın sınır koymaya çalışırken, diğer tarafın bunu bir baskı unsuru olarak görmesi ve bunu çocuğun yanında belirtmesidir. Serbest ve disiplinsiz eğitimle yetiştirilen bir baba, kendisi de otorite olmayı öğrenemediği için çocuğuna gerekli sınırları koyamayabilir. Örneğin; bir erkek eşine çocuğunun yanında “Çocuğu çok fazla sıkıyorsun, bırak daha küçük o, büyüyünce öğrenir!” derse çocuk babasını çok sempatik, annesini sert ve baskıcı olarak algılayıp asi bir tavır sergileyebilir.
 
Anne babaların kendi sorumluluklarına ait sıkıntılarına dair analiz yapıp, kendilerine uygun gelmeyeni elemeleri doğaldır; ancak bu noktada içebakış, bir uzman desteğiyle yapıldığında daha verimli olur ve yerine yeni davranış çok daha bilinçli olarak koyulabilir.
 
EĞİTİM VE KÜLTÜR FARKI
Eşler arasındaki eğitim ve kültür farkından kaynaklanan bazı iletişim problemleri, ikili ilişkilerde tolere edilebilir; ancak anne baba olmakla ve kişilerin inatçı bir tutum sergilemeleri ile karmaşık bir hal alabilir. Dayağı bir eğitim yöntemi olarak içselleştirmiş eş ile çağdaş bilgilerle kendisini donatmış diğer eşin çatışması doğaldır.
Ancak unutulmamalıdır ki, anne baba olmak çok gelişmiş bir farkındalık gerektirir. Bu nedenle anne babanın çocuğu için en doğruyu bulmaya yönelik olarak kendilerini geliştirmeye her an açık olmaları çok önemlidir.
 
KARARSIZ YETİŞTİRİLEN ÇOCUKLAR
- Güvensiz ve kaygılı bireyler olabilirler. Büyüdüklerinde insanlarla güven ve iletişim problemi yaşayabilirler.
- Aşırı kabullenici ya da bunun tam tersi isyankar olabilirler.
- Tutarsız ve kararsız bir kişilik sergileyebilirler.
 
EŞİNİZLE ORTAK BİR YOLBULAMIYORSANIZ...
- Eşiniz tarafından yapılan davranış size doğru gelmese bile bunun değerlendirmesini çocuğun yanında yapmayın. Çünkü ancak ortak tavır sergilenen bir ortamda yetişen çocuklar bağımsız, özgüveni ve benlik saygısı yüksek çocuklar olabilir.
- Fikir ayrılığı yaşadığınızda tartışmayı sürdürmek yerine problemi tespit edip, uygun zaman ve mekan gözetin; çözüm için gerekirse bir uzmandan destek alın. Çünkü ruh sağlığı yerinde bireyler yetiştirmek için; güven verici, hoşgörülü; demokratik anne baba tutumu çocuğun olumlu kişilik gelişimi için temel.
- Eşler, sergileyecekleri dengeli tutumla çocuğa koşulsuz sevgi ve saygı göstermelidir. Sevgi herhangi bir başarıya veya davranışa bağlı olmamalı, çocuk anne ve babasının kendisini sadece “o” olduğu için sevdiğini bilmelidir.
- Katı kurallar yerine amacına uygun, çocuğun özdisiplinini geliştirmesini hedefleyen prensipler ortaya koyun.
- Çocuğunuzun doğru sınırlar içinde özgür, özgüvenli, inisiyatif alabilen bir birey olmasını hedefleyerek, özsaygılarını zedeleyecek dengesiz ve aşağılayıcı tutumlardan kaçının.
- Eşinizle ileri derecede bir çatışma yaşıyorsanız, öncelikle bu çatışmanın ana nedenleri konusunda düşünün. Daha önce yaşanan ve halledilmemiş bazı problemler eşler arasında güç çatışmalarına dönmüş ve bu durumdan da en çok çocuklar etkilenmiş olabilir. Bu tür durumlarda bir uzmandan yardım almak en doğru harekettir.”

 

Uzman Klinik Psikolog Çisem İlhan:
“AİLE BÜYÜKLERİ İLE YAŞANAN ÇATIŞMAYA DA DİKKAT!”
“Modern zamanda çekirdek aile yapısı yükselişe geçmiş olsa da, özellikle Türkiye gibi geleneklerine bağlı toplumlarda geniş aile düzeni hala devam ediyor ve aile büyükleri ailede önemli rollere sahipler. Bunun sonucunda dede, anneanne, babaanne ve diğerlerinin çocukla yakın teması sıklaştıkça, ana babadan beklenen eğitimde denge ve tutarlılık ilkesi bozulabiliyor. Bu durumda anne ve baba, büyükleri kırmamak için özen gösterirken, dede ve büyükanne de aşırı bir hoşgörülük yaklaşımı içinde görünüyorlar. Bu durumda anne ve babasından olumsuz yanıt alan çocuk, soluğu ailenin diğer büyüklerinin yanında alıyor. Büyükanne ve dede, hayatlarının sonbaharında, torunları tarafından sürekli sevgi ve ilgi görmek amacıyla bu aşırı koruyucu tutumlarını sürdürüyorlar. Bazı durumlarda da büyükler kendi geleneksel disiplin yöntemlerinin en sağlıklısı olduğuna inanıyorlar ve anne babaya çocuklarıyla ilişki kurma fırsatı bile vermiyorlar. Bu konuda anne baba çocuğun eğitim ve gelişiminde yetkin kişiler olduklarını unutmamalı ve büyüklere, disiplin ve terbiye konusunda mesafeli olmaları için uygun ortamı sağlamalılar.”

 


DİĞER YAZILAR
- HER ÇOCUK YALANSIZ BÜYÜMEYİ HAK EDER!
- ANNE DUYGUDUR!..
- HAYIR DEMEYİ BİLİYOR MUSUNUZ?
- KEK YAPAR GİBİ ÇOCUK YAPAMAZSIN!
- MAHREMİYETE SAYGI!
- ÇOCUKLAR ÖLMESİN!
- ÇOCUĞUNUZDAN VAZGEÇMEYİN!
- ANNE BABAYI PAYLAŞMAK!
- SÜT DİŞİ, DEYİP GEÇMEYİN!
- Sadece 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'n değil... HER GÜNÜN KUTLU OLSUN KADIN!..
Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.