Çocuğunu büyütürken eşle çatışmaktan daha doğal bir şey olamaz bana göre, aksine çatışmamak tuhaf olurdu. Çatışmadan uzlaşmak, hep bir tarafın kendinden ödün vermesi anlamına gelir ki; kendinden vermek, sadece kendinden veren için değil herkes için çok tehlikelidir. Ki, çocuğa da hiç iyi örnek olmaz! Bence çocuklar konusundaki her türlü karar ya da uygulama sırasında dikkat edilmesi gereken en kritik nokta, “çocuk bahane kavga şahane” durumunun yaşanıp yaşanmadığına farkındalık geliştirmek olmalı. Demem o ki, herhangi bir nedenle eşinize olan öfkenizi, herhangi bir meselenizi sürekli çocukla ilgili bir konu üzerinden yaşıyor olabilirsiniz. Ki, bence asıl sorun eşler arasındaki çatışma değil, farkındalıksız çatışmadır! Kuşaklar boyu eşler birbirini “Sen, bu çocuğu şımarık yaptın, sen şöyle davranmasaydın o da böyle bir huy edinmezdi” şeklinde suçluyor. Bu da bize gösteriyor ki, her türlü karı-koca meselesi farkındalıkla çözülmek yerine, üstü örtülüp anne baba olma rolü oynanıp, dengesiz bir aile ortamında bir ömür yaşanıp gidiliyor.
Ve biliyor musunuz, eşinizden ayrılacak bile olsanız, onunla aranızdaki sorunları çözmeniz gerekir! Üstüne anne baba iseniz, bu durum daha da elzemdir! Çünkü anne babalığınız sonsuza kadar sürer ve her çocuk 0-25 yaş boyunca, her gelişim döneminde anne ve babasının koşulsuz sevgi, ilgi ve desteğine ve temel konulardaki karar birliğine ihtiyaç duyar. Bir de, “Biz hiç kavga etmezdik, çocuktan sonra birbirimizi yer olduk” diyen çift çoktur. Çocuktan önce iyi kötü birbirlerine tolerans gösteren çiftler, çocuktan sonra en ufak şeye esneklik göstermez olurlar. Bunun en geçerli birinci nedeni, anne olunca kadının, baba olunca da erkeğin değişmesi ve eşlerin birbirini tanımakta güçlük çekmesidir. İkinci neden ise yorgunluktur! Özellikle ilk zamanlar bebeğe uyum sağlama sürecinde uykusuz geceler eşleri çok yorar! Zaten çocuk denilen varlık, anne babanın enerjisini “Hüüüüüp” diye emmeye odaklı bir varlıktır! Öte yandan çocuk doğurmak anneyi bir atmaca yapar! Çocuğu koruma içgüdüsü özellikle ilk 3 yıl anneyi normal çizgiden çıkarır. Baba ise, toplumun “Sen erkeksin, sen babasın” söyleminin gazına gelir ve genellikle en demokratik eşler bile baba olduktan sonra birdenbire bir ataerkilleşiverirler. ÇOCUĞUN ÖNÜNDE KAVGA! Sonuçta, çocuklarımızı sağlıklı ve mutlu bireyler olarak yetiştirmek için mi eşimizle “çocuğun önünde” kavga edip duruyoruz; yoksa bir şeylerin, daha çok da geçmiş yüklerin, halledemediğimiz ilişki meselelerinin faturasını mı, çocuğu bahane ederek karşı tarafa ödetmeye çalışıyoruz? Bunu ayırt ederek, fark ederek ve meselemiz her ne ise, aile olduğumuzu unutmadan çözüm odaklı yaklaşmamız en sağlıklısı… Tabii, çocuğun önünde kavga etmemek şartıyla, her anne babanın çatışmasını çözme biçimi farklı olabilir. Önemli olan, size en uygun, kendinize özel çözümler üretebilmek. Çünkü, ailede bir kişi, herhangi bir nedenle mutsuzsa, o ailedeki herkes mutsuzdur! Ve son olarak, lütfen en ufak bir fikir ayrılığında, mutfağa koşup fiskos yaparak çatışmalarınızı çözeceğinizi sanmayın! Fikir ayrılığı hayatın bir gerçeğidir ve karşıt fikre saygı göstermeyi de çocuklar ailede öğrenir! Üstelik farklı görüşlere, farklı zevklere sahip anne babalar çocuklar için bir zenginliktir de... Burada anahtar metot, anne baba olmadan önce çocuğun geçireceği gelişim dönemlerinin özelliklerini öğrenerek, temel konularda anne baba olarak ortak bir yol haritası çizebilmektir. Gerisi, çocuğun kendi varoluşuyla getirdiği özellikler göz önünde bulundurularak zaman içinde saptanır zaten. Örneğin; sofradasınız, çocuk yemeğini yemek istemiyor; “İstemiyorsa yemesin” demeden önce, “Canım bir tadına bak, belki hoşuna gider” demek… Örneğin, bamya sevmeyen çocuk siz önünde karı-koca olarak birbirinize de girseniz bamyayı hayat boyu yemeyecektir… Ya da ders çalışma konusu; “Çocuğu bırak, ödevini yapmazsa yapmasın” demek yerine, her iki tarafın da “Yavrum bu senin sorumluluğun, ama desteğe ihtiyacın varsa biz buradayız” demesi… Ve çocuğa ait kararlarda da, örneğin, üniversitede bölüm seçecek çocuğa, o gün gelip çattığında “Ben senin ille de doktor olmanı istiyorum” demek yerine; doğduğu günden itibaren ona kendini tanıması, yeteneklerini geliştirmesi konusunda teşvik etmek ve destek vermek, yerinde olur. Zaten, doğumdan itibaren sağlıklı sınırlar konulan, biricikliğine saygı duyularak, kendini geliştirmesi ve keşfetmesi desteklenen çocuklar için, anne babanın ayrıca çatışma yaşamasına gerek kalmıyor; onlar ne istediklerini ve ne istemediklerini bilen bireyler olarak güzelce büyüyüp gidiyorlar. Yeter ki, biz anne babalığımızı birbirimize ve çocuğumuza doğru bildiğimizi dayatmak olarak kullanmak yerine, bir fırsat olarak kullanabilelim.
|