PSİKOLOG VE PSİKİYATRİSTLER ÇOCUĞA SAYGI KONUSUNDA NE DİYOR? Cem Gümüş (Uzman Psikolog) “ÇOCUĞA SAYGI KONUSUNU HEP ATLIYORUZ” “Anne babaların en önemli rolü çocuklarını sağlıklı, hayata hazır ve olgun bireyler olarak yetiştirmektir. Bunu gerçekleştirmek için çocuğun ihtiyaçlarını karşılayarak, sevgi ve saygı göstererek hareket edilmesi gerekir. Bunun yanında birçok anne baba çocuğunun ihtiyaçlarını karşılayıp sevgisini elinden geldiğince göstermeye çalışsa da saygı konusunu atladıklarını gözlemliyorum. Ve çocukta saygı hissi yeterince gelişmediğinde birçok olumsuz durum ortaya çıkabiliyor. Bu olumsuz durumları, çocuğun kendisine ve/veya diğer insanlara saygı göstermesinde problemler yaşayabileceği şeklinde özetleyebiliriz.
Kendine saygı göstermekte problem yaşadığında çocuk kendini yetersiz, başarısız, değersiz birisi olarak görebilir, çekingen davranışlar içine girebilir ve yaşamda kendisini başarılı hissettirebilecek girişimlere atılmaktan uzak durabilir. Bazıları bu değersizlik hissi nedeniyle kendi bedenlerine, sağlıklarına da değer vermeyip kendilerini ihmal edebilir ya da zararlı alışkanlıklar içine girebilir. Diğerlerine saygı göstermekte problem yaşandığında ise insanlara anlayış, empati göstermekte güçlük çekme, öfke kontrolü problemi, kişilerarası ilişkilerde çatışmalar yaşama, yabancılaşma ve hatta daha ileri durumlarda antisosyal davranışlarda bulunma görülebilir. Tüm bu durumlar, neredeyse istisnasız bir biçimde çocuk ile anne babası arasında yaşam boyu hissedilebilecek problemlere neden olarak, mesafeli bir ilişkiye götürür. Özellikle ergenlik döneminde bu problemler daha fırtınalı bir şekilde yaşanabilmektedir.
Çocuğa saygı kavramı çocuğun bir durum karşısında aynen bizim gibi hissedip düşünmeyebileceğini, bizden farklı, kendine has duyguları ve ihtiyaçları olabileceğini gördüğümüzü, bu duyguları ve ihtiyaçları yargılamadığımızı ve kendi ihtiyaçlarımızı hemen dayatmak yerine, herkesi belli ölçülerde tatmin edecek bir ortak nokta bulma konusunda istekli olduğumuzu hissettirebilmeyi kapsar.
Bir çocuğa saygı gösterilip gösterilmediğini anlamak için beden diline, ilişki kalitesine, kullanılan sözlere ve bir problem olduğunda bunun nasıl çözülmeye çalışıldığına bakılabilir. Çocuğa donuk, soğuk, cansız bir ifadeyle bakmak, heyecanlı bir şekilde bir şey anlattığında ya da sorduğunda ilgisiz bir tavır takınmak ve geçiştirmek, çocuğa ilgi göstermek için kendisiyle vakit geçirirken bir yandan da bir şeylerle uğraşmak beden dili ve ilişki kalitesini kapsayan örneklerdir. Olumsuz içerikli sözler de çocukta saygı hissinin gelişmesini engeller. Çocuğu eleştirmek, küçümsemek, dalga geçmek, küçük bir başarısı ile övünüyorken bunun aslında önemli bir şey olmadığını hissettirecek ifadeler kullanmak, normalde düşünebileceği ve yapabileceği günlük küçük şeyleri önce ona sormadan ve fikrini almadan sanki o düşünemezmiş gibi her defasında söylemek, kendisini küçük çocuk gibi hissettirecek her türlü ifade çocuğun saygı hissini azaltır. Bir problem olduğunda, anne baba çocuğu ile önce bunun nedenlerini anlamaya çalışıp daha sonra problemi çözmeye yönelik fikirler bulmaya çalışmak yerine, her defasında kendi isteklerini ve düşüncelerini hemen dayatırsa çocuk anlaşılmadığını, kendine değer verilmediğini, duygu ve ihtiyaçlarına saygı gösterilmediğini hissedecektir.
Çocuğunuza saygı göstermek için atabileceğiniz adımları düşünürken çocuğunuzu sevdiğiniz bir arkadaşınız gibi düşünebilirsiniz. Tabii ki anne baba olarak aranızda daha farklı bir ilişki var, ancak özellikle çocuğun yaşı büyüdükçe arkadaşlarınızla olan ilişkinizdeki tutumları çocuğunuza göstermeye çalışmalısınız. Örneğin; ‘Lütfen, üzgünüm, afedersin, teşekkürler’ gibi ifadeler kullanılması aradaki saygıyı artırır. Çocuğunuzla alaycı, küçümseyici, bebekmiş gibi abartılı konuşmamaya özen göstermeniz iyi olur. Çocuğunuzun yeteneklerine uygun beklentilerinizin olması, göz hizasında konuşmanız, ne yapılması gerektiğini söylemeniz (ne yapılmaması gerektiğini değil) ve gerekçelerini zaman bulunan her an ifade etmeniz, yavaş ve anlayabileceği bir ses tonuyla konuşmanız, bir değişiklik olacağı zaman bu konuda ön bilgilendirme yapmanız (‘10 dakika sonra eve gitme vakti gelecek’ gibi) çocuğunuzda saygı hissinin gelişmesini artırabilecek önerilerden bazılarıdır.
Unutmayın ki, çocuğunuza saygı göstermeniz çocuğunuzun da size saygı göstermesini sağlar. Çocuğunuz almadığı bir şeyi size veremez.”
Aslı Soyer (Uzman Klinik Psikolog) “ÇOCUĞA SAYGISIZLIK, HAK İHLALİLİDİR” “Saygı temelinde, karşımızdaki insanın varlığını kabul etmektir. Bunu zaman zaman onu dinleyerek, anlamaya çalışarak, hatta bazen yalnızca fark ederek yaparız. Söz konusu çocuk olduğunda da durum çok farklı değildir. Çocuğu ve onun varlığını kabul etmek saygının temelini oluşturur. Çocuğunun varlığının farkında olmayan ya da bunu umursamayan ailelerde saygının varlığından bahsedemeyeceğimiz gibi, çocuğun ihmali gibi ciddi bir sorun ve suçla da karşı karşıya olduğumuzu gösterir. Bunun yanı sıra çocuğa yönelik saygının en sık ihmal ve ihlal edildiği zamanlar, ailelerin çocuklarına bir şeyleri nasıl yapmaları gerektiğini öğrettiği zamanlardır. Çocuklar öğrenirken sıklıkla hata yapar ve aileler zaman zaman bu hatalara toleranssız davranıp çocuğu küçümser, başka insanların ya da yaşıtlarının yanında utandırır. Bu yolla, çocuğa ‘hiç kimse’ imiş gibi davranır, varlığını hor görür. Diğer taraftan çocuğa saygı göstermek, onun karar veremeyeceği konularda karar verme sorumluluğunu onun sırtına yüklemek değildir. Çoğu aile bunu, ‘kararlarına saygı duyuyoruz’ diyerek yapar. 2 yaşında bir çocuğun sabah kahvaltıda ne yiyeceğine karar vermesi saygıyı göstermez, çünkü bu onun verebileceği bir karar değildir. Bu ancak çocuğu kaygılandırır, sınırlarını bilememesine neden olur ve ona zarar verir. Bu nedenle, çocukları psikolojik ve fiziksel olarak incitmeden onların varlığını anlamlı kılmaya, onlara hayatı öğretmeye çalışmak, dinlemek, anlamaya çalışmak, saygının yapı taşıdır.” |
Ayşe Özalkuş Şahin (Uzman Psikolojik Danışman) “ÇOCUĞA SEN ANLAMAZSIN, SEN YAPAMAZSIN DEMEYİN!” “Çocukların ayrı bireyler olduğunu, her birinin farklı mizaçlara sahip olduklarını çoğu kez unutuyoruz. Üstelik her şeyi kendimizin bileceği, onların anlamayacağını varsayarak, onları ‘küçük’ görerek… Mahler’in 2 yaşta yaşanan ‘bireyselleşme-ayrışma’ dönemi de burada önem kazanıyor. Bu dönemde çocuk hem uzaklaşmak ister hem de anneden ayrılamaz, ama doğumda göbek bağının kesilmesiyle başlayan ayrılığın ikinci ayağı da bu dönemde yaşanır. Sonra ergenlikte tekrarlanır. Aslında hayat hep bağlanma ve ayrılmalar üzerine kurulu demek daha doğru olur. Ebeveynler çocuklarının farklı bireyler olup, ayrışmasına destek vermezse, onları yargılar, ‘Sen anlamazsın, sen yapamazsın’ gibi etiketlerse, istedikleri zaman istenilen şekilde cevaplar vermelerini ister, düşünmeyi onlardan esirgerlerse, bağımlı çocuklar yetiştirir, farklılıklara imkan tanımamış olurlar. Oysa Fransız psikanalist Dolto’nun dediği gibi; ‘Çocuk, kendi arzusunun öznesidir’. Çocuklar bu dünyaya, onların ihtiyaçları da gözetilerek yetiştirilir, onların da arzuları, hakları vardır ve çocuklara sadece yetişkin dünyasından bakmak, yetişkinler gibi düşünmelerini beklemek, kendi çocukluğumuzla olan bağımızı unutmamız anlamına gelir.” Şeyda Özdalga (Uzman Psikolog) “ÇOCUĞA SAYGIYI ÖĞRETMEK GEREK” “Çocuklarımızı yetiştirirken çevresine duyarlı, ilişkilerine ve karşısındaki kişilere saygılı davranmalarını isteriz. Çocuklarının ihtiyaçlarını karşılayan, otorite konumu ve yaş hiyerarşisi açısından da anne babalar kendilerini saygı görmeye değer hisseder ve beklerler. Ancak saygı görmeyi beklemek için öncelikle çocuğa saygı duyarak, saygı duyulacak bir model olarak ve saygı duymayı hak edecek tutumlarda bulunarak çocuklara yaklaşmalıyız.
Çocuklarının ihtiyaçlarını giderme sorumluluğu ebeveynlerindir. Her istediğini vermek ise onu saygılı yapma koşulu olamaz. Ebeveynler çocuklarının nasıl olmasını istiyorlarsa onlara aynı şekilde davranmalıdırlar. Sözlerinin kesilmesini istemiyorlarsa onların sözlerini kesmeyecekler, bağırmalarını istemiyorlarsa bağırmayacaklardır.” |
Dr. Neslim G. Doksat (Çocuk ve Ergen Psikiyatristi) “ÇOCUĞA TATLI-SERT VE DOSTANE OLUN” “Çocuğa saygı kavramı, çocuğun isteklerini, yeteneklerini, ilgi alanlarını anlayıp destek vermek, yetersiz kalıp altından tek başına kalkamadığı hususları keşfedip onları imkânlar doğrultusunda desteklemek, her anlamdaki ‘sınırlarını’ anlamak, değerlendirebilmek, sevk ve idare edebilmek gibi kavramları içerir.
Bu durum, asla ‘çocuğun her istediğini yapmak’ anlamını içermez. Çocuğa saygı kavramı, genel olarak ‘yargılamadan dinlemek ve anlamak, makul ve mantıklı sınırlar içinde bunları çözmesini desteklemek’ şeklinde de özetlenebilir. Ancak, prensip olarak, aile içinde ebeveynin otoritesi esas olmalıdır. En iyi ebeveyn tutumu, ‘tatlı- sert ve dostâne’ olarak özetlenebilir.”
SAYGILI ÇOCUKLAR İÇİN NELER YAPMALIYIZ? - Çocuktan bir şey isterken “Lütfen”, “Teşekkür ederim”, “Sağ ol” gibi ifadeler kullanın. - Çocukların olumlu davranışlarına odaklanın. - Onları eleştirip, yargılayıp, yorumlayarak kendilerini değersiz, yetersiz, başarısız hissettirmeyin. - Sosyal ortam içinde, arkadaşının yanında veya bir toplulukta küçük düşürücü, alaycı, aşağılayıcı tavır ve imalarda bulunulmayın. - Selamlaşma, misafir ağırlama, tartışma durumlarında doğru model olun. - Hata yaptığınızda özür dileyebilin. - Mevsime uygun giyinme konusunda karışabilirsiniz, ancak giyim şekli ve tercihlerine saygı duyun. - Tuvalet, banyo ve giyinme sırasındaki özel alanlarına saygı gösterin. - Başkalarının arkasından olumsuz yorum ve konuşmalar yapmayın. - Onları gözlerine bakarak dinleyin, sözlerini kesmeyin, söz hakkı verin. - Düşünce ve fikirlerini değerlendirin, övün, takdir edin, sohbet ortamlarına sokun, anlattıklarını memnuniyet ve ciddiyetle dinleyin. - Sırlarını tutun. - Her şeyine karışmayın, baskıyla isteklerinizi kabul ettirmeyin. - Onlara yetişkin gibi davranın ama onlardan tam da yetişkin gibi davranmasını beklemeyin ki güçlü, huzurlu, özgüvenli olsunlar. - Yapabilme güçlerini “Sen bu işi başarırsın, sana inanıyorum” yaklaşımı ile destekleyin. - “Bebeğim”, “O daha küçük canım” gibi yaşının altına itecek ifadelerde bulunmayın. |
|