Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Yazı Boyutu:
Hülya Yıldırım

BİZ ANNELER BİRBİRİMİZİN HALİNDEN ANLAMAZSAK, BİZİM HALİMİZDEN KİM ANLAR?


Geçtiğimiz günlerde Ceyda Düvenci bebeğini wrap sling’e sarıp Bebek’te gezintiye çıkınca kızılca kıyamet koptu. Önce medya, sonra da tecrübeli anneler, Düvenci’ye demediğini bırakmadı. “Bebeğine nazar değmesinden ve fotoğrafının çekilmesinden bu kadar korkuyorsa dışarı çıkartmasın” dendi. “Bu ne böyle, çok abartmış” dendi…

Oysa yeni doğmuş bir bebeğin anne göğsüne sarılmasından doğal ne olabilir ki, üstelik Düvenci’nin bebeği prematüre bir bebek… Yani, nazar değmesinden ve fotoğrafının çekilmesinden ziyade; bebeğin vücut ısısını koruyabilmesi ve ele avuca gelip hareketlenene kadar bu şekilde taşınması daha uygun olduğu için bebeğini o şekilde vücuduna sarmış olabilir...

Ceyda Düvenci, ilk hamileliğinde bebeğini hamileliğinin başlarında kaybetti. Bu doğan bebeğine hamileliğinde de yüksek riskli bir gebelik yaşadığı için 5 ay hastane yattı ve bebeği 1 ay erken doğdu, kuvözde kaldı. Tıp dilinde böyle bebeklere “kıymetli bebek”  denir. Çünkü çok büyük güçlüklerle yaşama tutunmuş bebeklerdir bunlar. Bu kadar güçlüklerle yaşama tutunmuş bir bebeğin annesi olan Ceyda Hanım’ın bebeğini wrap sling’e sarmadan önce bir uzmana danışmadığını hiç sanmıyorum. Bir akıllı bizler değiliz!

Yüzyıllardan beri Anadolu’da, Afrika’da ve dünyanın birçok yerinde bebeği annenin göğsüne sarıp sarmalamak geleneği vardır. Yok efendim Amerika’da yasaklanan bir yöntemmiş de, yok bebeğini göstermek istemiyormuş da, buldumcuk olmuşmuş da… Geçiniz…

Medyamız sağ olsun, zaten ateşe hep körükle gider… Ama biz anneler gitmeyelim lütfen! Biz birbirimizin halinden anlamazsak, bizim halimizden kim anlar? Hepimiz aynı süreçlerden geçerek anne oluyoruz, hepimiz bebeklerimizi uçan kuştan sakınıyoruz, saçlarının bir teline zarar gelmesin istiyoruz.

Hem kim ne derse desin, bir bebek için neyin iyi olduğunu en iyi annesi bilir! Bunu hepimiz çeşitli kereler deneyimlemedik mi?

Hatırlayın; danışmanlık aldığımız uzmanların bile bizi ikna edemediği noktalar olur; iç sesimizi dinleriz ve asla yanılmayız. Bebeğimiz için iyi olanı biz anneler ta içimizde biliriz. Çünkü o bebeği en iyi biz tanır, onun ihtiyaçlarını en iyi biz hissederiz.

Üstelik anneliğin ilk günleri zordur, bebeği hayatta tutma mücadelesi, bütün gözlerin üzerinizde olması kolay değildir. Bebek de hayata alışmaya çalışmaktadır. Bir de böyle zor bir hamilelik ve erken doğum söz konusuysa işler daha da çetrefilleşir. Bebeğe daha özenli, hatta sakınan bir bakım gerekir.

Bebeği taşırken kanguru ve sling gibi aparatların kullanımını ben şahsen destekliyorum. Kanguru tedavisi ise tek kelimeyle mucizeler yaratıyor. Ayına uygun bir aparatı, kullanım talimatına uygun olarak kullandığınızda bu hem bebek hem de ebeveyn için büyük kolaylıklar ve yararlar sağlıyor.

Ben de bebeğimi 22 günlükten itibaren kanguruda taşımaya başladım, abartıp 9-10 aylık olana dek de hem evde hem dışarıda kanguruyu kullandım. Yaklaşık 9 yıl önce, bebeğim göğsümde uyurken, sokakta hiç tanımadığım insanların “O bebek boğulur öyle!” diyen uyarılarıyla sarsıldım. “Beli kakılır o çocuğun öyle taşıma” diyenler mi ararsın, “Bebek öyle rahat değildir, küçücük bebeği neden dışarı çıkarttın” diyenler mi?”

Uzun lafın kısası, bebek ve çocuk bakımı konusunda 7’den 70’e herkesin iyi-kötü bir fikri vardır ve bu fikirlerini genellikle en acımasız şekillerde beyan etmekten kendilerini alamazlar. Çocuk bakmayı hep çok iyi bildiğimizi iddia ederiz, kendi çocuklarımızı başarıyla büyütmüşüzdür çünkü… Ne kel olmuşlardır, ne kör olmuşlardır… Fakat, önemli bir ayrıntıyı gözden hep kaçırırız. Her bebek tektir ve özeldir! Ona verilen bakım da öyle…

Biz annelerin birbirimizden destek ve şefkatini esirgememesini istiyor ve yeni anneleri acımasızca eleştirmemeyi naçizane öneriyorum. Bakın yıllar geçiyor, ama anneliğimizin ilk günlerinde yakın-uzak çevremizden aldığımız eleştiri oklarının izleri geçmiyor. Bırakalım, anneler bebeklerini gönüllerince büyütsünler. Zaten şimdi ülkemizde en ücra köşelerde bile sağlık ocaklarında aile hekimliği hizmeti veriliyor; annelere ihtiyaç duydukları bilgiler zaten ulaşıyor. Biz yorumlarımızla anneleri üzüp kafalarını karıştrmayalım…

 

BEBEK NASIL TAŞINMALI?


Yenidoğan ve prematüre bebeklerin taşınması konusunda kafalar karışık... Öncelikle, henüz boyun kaslarının, omurgasının, reflekslerinin, hatta vücut ısısını koruyacak mekanizmanın gelişmemiş olması nedeniyle bebeğin doğru taşınması konusunda doğru bilgileri bilmek çok önemli… İşte, kanguru kullanımı, uyku atkısı (sling) kullanımı ve kanguru tedavisi (bakımı) konusunda bilmemiz gerekenler…

Yenidoğan bebekler uyumadıkları zamanlarını annelerinin kucaklarında geçirmekten hoşlanırlar. Bu aynı zamanda bebeğin anneyle olan bağlanma sürecini olumlu etkiliyor ve bebeğe gerekli fiziksel desteği sağlıyor. Hatta bebekler 12 aylık olduktan sonra bile anne kucağından inmek istemiyorlar. Bu arada annelerin bellerine, bileklerine binen ağırlık nedeniyle pek çok sağlık sorunları yaşanabiliyor; bel fıtığı, bilek kaslarının incinmesi gibi. İşte bu konuda hem anneye hem bebeğe destek olacak türden aparatlar mevcut. Ancak birçok kişi bu aparatların kullanımı konusunda şehir efsanelerine inanarak anneleri bu destekten mahrum bırakmak niyetinde… Ebeveynlerin bebeği doğru taşıması ve taşıma aparatlarını doğru kullanabilmesi için, “Bebek nasıl taşınmalı?” sorusunun ayrıntılarını www.anneoluncaanladim.com ’un yazarlarından Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Kadir Tuğcu’dan öğrenmeye ne dersiniz?



Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Kadir Tuğcu:
“KANGURU APARATININ KULLANIMI”

“Daha henüz yürüyemeyen bebeklerin sorunlarından biri de kucakta taşınmalarıdır. Kucak işi hem anneye ilave yük hem de bir veya iki elini serbest kullanamama güçlüğü getirir. Bu annelerin, işlerini biraz olsun hafifletebilmek için, ebeveyn (babalar da pekala taşıyabilir) gövdesine monte edilebilen bebek taşıma aparatları geliştirilmiştir.


Gelişmiş ülkelerde yaygın olarak kullanılan bu cihazlar maalesef ülkemizde pek benimsenmemiştir. Bunda da en büyük sebep, 6 aydan evvel bebeklerin oturtulamayacağı inancıdır. Bu inanış yanlış olup, eski doktorların ‘Raşitizm’ hastalığını bilmemelerinden dolayıdır. Eskiden ne D vitamini ne de Raşitizm biliniyordu, ama doktorların gözlemlediği bir husus vardı, çocuklar oturmaya veya basmaya başladıktan sonra bazı kemiklerde eğrilmeler oluyordu. Bu yanlış gözlem sonucunda, bunun, erken oturtma veya bastırma ile ilgili olduğunu ve ‘geğreğinin’ (ne demekse)  battığını söylerlerdi. Tamamen hurafe olan bu bilgi maalesef hala bazı doktorlar tarafından ailelere söylenmekte ve aileler doktor ve satıcı arasında çelişkiye düşmektedirler. Oysa, hiçbir tıp kitabında böyle bir durum yazılı değildir ve hiçbir anatomi kitabında da ‘geğrek’ diye bir oluşum yoktur.  Böyle bir eğitim almadıkları halde sanki varmış gibi aileye yanlış bilgi veren, ‘Çoğunluk böyle söylüyor, sürüden ayrılmayalım’ zihniyetindeki doktorların artık bu işleri öğrenmeleri şarttır.

Artık günümüzde her bebeğe iyi kötü bir D vitamini verildiğinden, Raşitizm önlenmekte ve bu ‘batma’ (!) olayına da rastlanmamaktadır. Yoksa bebekler doğdukları günden itibaren oturtulabilir veya bastırılabilir, hiç de bir şey olmaz. Tabii bebeğin tek başına oturabilmesi için de, denge merkezinin gelişmesi gereklidir. Tek başına oturamayan bebekler dahi destekli bir şekilde oturtulduklarında bir zarar olmaz. (Araba koltuklarına da rahatlıkla oturtulabilirler.)

BEBEĞİN RAHAT NEFES ALDIĞINDAN EMİN OLUN
Bebekler doğdukları ilk günden itibaren bu aparatları kullanabilirler. Burada en önemli husus, bebeğin rahat nefes alıp almadığından emin olmaktır. Bilhassa, kundak şeklinde, tek parça deliksiz, tek omuza asılan aparatlarda, bebeğin suratının örtülmediğinden emin olmak gerekir. Bebeğin kol ve bacaklarının sarkabildiği aparatlarda zaten böyle bir tehlike yoktur. 

Bu aparatlar, hem göğse, hem sırta takılabildiği gibi, bebek hem ebeveyne, hem dışarı bakar vaziyette de kullanılabilir. Ebeveyn, her iki eli serbest kaldığından, isterse çarşı-pazarda, isterse evde işini rahatlıkla yapabilir. Bebeğin ağırlığı dengeli bir şekilde ebeveyne aktarıldığı için, aile bebeği kucakta taşırkenki kadar yorulmaz. 

HİPOTERMİ VE KANGURU TEDAVİSİ
Bebeklerde, bilhassa prematüre denilen erken doğmuş bebeklerde en korkulan durumlardan biri de, bebeğin vücut ısısının düşmesi (hipotermi) durumudur. Bu durumdaki bir bebek gerekli müdahaleler yapılmazsa, kaybedilebilir.

Hipotermi; vücut ısısının normal değerlerinin altına düşmesi durumudur. Beden derecesi olan 36,5° C alt sınır değil, ortalama beden derecesidir. Üst sınır; makattan 39°C, koltuk altından 38,5°C’dir. (Çocuklarda üst sınır; makattan 38°C ve koltuk altından 37,5°C olarak da kullanılabilir. Alt sınır; makattan 35,5°C, koltuk altından 35,5°C’nin altındaki değerlerdir. Bu değerlerin altı, ‘hipotermi’ olarak kabul edilir.

Hipotermi, iç veya dış sebeplerle olabilir. Dış sebepler daha ziyade erişkinlerde, spor
veya savaşlar sırasında görülebilir. Burada soğuğa maruz kalmak esas sebeptir.
Bizim konumuz, iç sebeplerle olan hipotermidir.

 

İç sebeplerle olan hipotermi: Prematürelik, enfeksiyonlar, beyin harabiyetleri, anoksi,
hipoglisemi, hipotiroidi, bazı ilaçlar, kimyasal maddeler, zehirlenmeler ve şok ile olan
ısı düşmeleridir.

 

Prematüreler, gerekli yağ dokusuna sahip olamadıklarından iç ısılarını yükseltmekte
zorlanırlar. Bu sebeple, hastanelerde kuvöz denilen cihazlarla bu tip bebeklerin ısıları
sabit derecelerde tutulmaya çalışılır. Bu cihazların hem kendileri çok pahalıdır, hem
elektrik sarfiyatları çok yüksektir. Fakir ülkelerde, bu durumdaki bebekler, annelerinin
çıplak göğüslerine, çıplak olarak yatırılır ve sarılırlar. Anne ısısı sabit olduğundan,
bu sistem hem daha etkili, hem daha ucuzdur. Ayrıca annenin hareketli olması,
bebekteki gazı da önler. (Bebek gazının sebebi, hareketsizliktir.)

Hipotermideki bir bebeğe, 36,5°C’den daha yüksek ısılarda sıcak tatbik edilmesi,
daha kan dolaşımı düzelmeden hücre içi ısısını yükselteceği için, oluşan
metabolizma ürünleri hücreye zarar verebilmektedir. Sıcak tatbiki, asla vücut ısısı
olan 36,5°C den yüksek olmamalıdır.”


BEBEĞE KANGURU TEDAVİSİ (BAKIMI) YAPMANIN FAYDALARI
Kanguru bakımı, hastanelerin yeni doğan bakım ünitesinde bebeğin yatağının başında rahat ve sallanan bir koltukta yapılmaktadır. Hastaneye gitmeden önce banyo almalısınız. Sezaryen yarası tamamen iyileşmiş olmalı ve üst solunum yolu enfeksiyonu olmamalıdır. Kanguru bakımı için sutyen giyilmemeli, önü açık ve emzirmeye izin verecek bir giysi giyilmelidir. Annenin mahremiyetini korumak için bu ünitelerde diğer insanların görmesini engelleyecek bir paravan sağlanmaktadır.


Bilimsel çalışmalar kanguru bakımının bebeklere ve ailelerine önemli ölçüde pozitif etkide bulunduğunu gösteriyor. Şu ana kadar yapılan hiçbir bilimsel çalışma bebeği kanguru ile taşımanın bebeğe ve ailesine zarar veren bir uygulama olduğunu göstermemiştir. Yapılan araştırmalar ışığında kanguru bakımının faydaları şöyledir:

- Herhangi bir bebek üzerinde sakin ve az ışık alan bir ortamda uygulanan kanguru bakımının bebeğin ağlamasını azalttığı ve bebeğin bir uyku halinden diğerine geçişte uyum göstermeyi öğrenmesine yardımcı olduğu kanıtlanmıştır. Patricia Messmer tarafından 1997 yılında yapılan çalışmada, kanguru ile taşınan yeni doğan bebeklerin uyku süresinde önemli bir artış görülmüştür.
- Kanguru bakımının sadece prematüre bebeklerde değil, normal doğum süresinde doğmuş bebeklerde de faydalı olduğu saptanmıştır.
- Tüm bebekler kanguru bakımı uygulandığında daha iyi korunmakta ve tenden tene temasta oksijen gereksinimi yüzde 50 azalmakta, nefessiz kalma (apnea) gözlenmemekte, daha düzenli kalp atışları ve doğal solunum gerçekleşmektedir.
- Vücut ısısı konusu kanguru bakımının en şaşırtıcı yararlarındandır. 1990 yılında, Susan Ludington yaptığı çalışmada annelerin bebekleri arasında bir termik senkronize olayı olduğu yorumunu yaptı. Son çalışma göstermiştir ki, bebek soğuduğunda, annenin vücut ısısı bebeği ısıtmak için yükselmektedir. Bunun tam tersi de doğrudur. Bebeğin vücut ısısının yükseldiği göründüğü anda annenin göğüs ısısı bunu kamufle etmek için birkaç dakika içinde düşmektedir. Eğer baba ya da başkası kanguru bakımını yapıyorsa, ilave battaniye ya da monitöre bağlanma gerekebilir. Karl Bauer tarafından yapılan gözlemde 1 saat tenden tene kontağın (kanguru bakımı) erken doğmuş bir bebeğin soğukluk endişesini ortadan kaldırdığı ortaya çıkmıştır.
- İspanyol doktor Papi A Gomez tarafından yapılan araştırmaya göre ise, kanguru bakımında 50 dakikadan fazla süre kalan bir bebeğin doğal bir şekilde anne sütünü emmeye 8 kez daha eğilimli olduğu ortaya çıkmıştır. Kanguru bakımı bebeğin anne göğüsüne daha kolay ulaşmasını sağlamakta ve tensel kontakt daha fazla sütün akmasına neden olmaktadır.
- Holly Richardson kanguru bakımı uygulanan bebeklerde daha hızlı kilo alındığı yorumunu yapmaktadır. Holly Richardson kanguru bakımı ile bebeğin daha derin uykuya dalarak ve böylece enerjilerini daha önemli şeyler için koruyabildiğini ifade etmektedir. Bebeğin ılık bir masaya yalnız bırakılması halinde bebeğin daha fazla ağladığı ve daha az uyuduğu gözlemi yapılmıştır. Bu kilo artışı daha kısa süre hastanede kalımı da sağlamaktadır.
- N. Charpak çalışmasında, kanguru bakımı uygulanan özellikle 1800 gramdan daha az kiloda olan bebeklerin ve ailelerin hastanede daha kısa süreyle kaldıklarını ortaya koymuştur. Kanguru bakımı uygulanan bebeklerin, hastanede uygulanmayanlara göre yüzde 50 daha kısa süre kaldığı gözlenmiştir. Bu da kanguru bakımının aileler ve hastaneler için daha az harcama gerektirdiğini göstermiştir.
- Kanguru bakımı sayesinde aile ve bebek arasında özel bir yakınlığın kurulduğu ve dostluğun arttığı da gözlemlenmiştir. Kanguru bakımının aileler için bağlanma hissini arttırıcı etkisi vardır. Göz kontağının bebeğin daha iyi tanınmasında iyi bir deneyim olduğu saptanmış, anneye bebeğine bakması konusunda daha fazla güven geldiği de gözlenmiştir.
- Kanguru bakımı stabil olduğu düşünülen prematüre bebekler için yararlı ve güvenli bir yöntemdir. Solunum makinesi desteğine gerek olmayan ve stabil her bebekte uygulanabilir. Oksijen ihtiyacı olan veya nazal CPAP’li bebekler bile kangru bakımı için uygun aday olabilirler.


 

KANGURU BAKIMI HANGİ SIKLIKLA YAPILMALI?
Bu sıklık, bebeğin kanguru bakımını nasıl tolere ettiğine bağlıdır. Genelde bir kez 30 dakika ile başlanır. Bebek büyüdükçe, 2-3 saate çıkabilir. Her anne-bebek çifti için uygun bir kanguru bakımı planı düzenlenebilir.


UYKU ATKISI (SLING) ZARARLI MI?
Son zamanlarda özellikle ünlü isimlerin sıkça kullandıkları ve annenin vücuduna sarılan bir bezin içinde bebeğin taşınması yöntemiyle dikkat çeken uyku atkısı yani slingler konusunda akıllarda soru işaretleri dolaşıyor. Kangurulardan farklı olarak bebeğin annenin vücuduna tamamen yapışık pozisyonda taşınması bebeğin boğulma tehlikesi olup olmadığı konusunda endişe yaratıyor. Oysa uzmanlar bu taşıma şeklinin kanguru tipi aparatlardan bile sağlıklı olduğu konusunda hem fikirler.

Kelime anlamı basitçe bir kumaş parçası ile bebeği taşımak olan sling, bizim kültürümüzde de var. Çocuk annesinin tenine temas edecek  ve tüm vücudunu saracak şekilde bu bezle annenin vücuduna bağlanıyor. Bebek böylece annesi ile yakın temasta oluyor ve kalça gelişimi açısından da en doğru pozisyonda oluyor. Çocuk 1 yaşını doldurmadan kalça gelişimi tamamlanmadığından, bebeği taşırken hem kalçasına hem de omurgasına gerekli desteği verecek pozisyonda taşımak gerekiyor. Bebek uyku atkısı yani slingle tamamen sarıldığından hem vücudunun her noktasına eşit destek sağlanıyor hem de bebeğin ağırlığı annenin tüm vücuduna yayılıyor. Ve bebeğin bacakları slingle neredeyse 90 derece açı ile durabiliyor. Bu açı bebeğin kalça gelişimi için uygun görülen ve kalça çıkığı olan bebeklerin tedavisinde kullanılan bir açı.”

BEBEK TAŞIMA HAFTASI BİLE VAR!
Amerika, Avrupa ve Avustralya’da Bebek Taşıma Haftası kutlaması yapılıyor. Böyle bir haftanın düzenlenmesindeki amaç, insanların dikkatini çekmek, bebeği doğru taşıma aparatları ile taşımanın önemini anlatmak

1986 yılında Pediatrics dergisinde yayınlanan bir çalışmaya göre, günde en az 3 saat sling ile taşınan 6 haftalık bir bebeğin, sling ile taşınmayanlara göre gün içinde yüzde 43, gece ise yüzde 53 daha az ağladığı ortaya çıkmış. Bir diğer araştırma da 1990’da Child Development dergisinde yayınlanmış. Buna göre, bebeklerini doğdukları andan itibaren sling ile taşıyan annelerin daha sorumluluk sahibi oldukları, bebeklerine daha bağlı oldukları sonucuna varılmış.


DİĞER YAZILAR
- HER ÇOCUK YALANSIZ BÜYÜMEYİ HAK EDER!
- ANNE DUYGUDUR!..
- HAYIR DEMEYİ BİLİYOR MUSUNUZ?
- KEK YAPAR GİBİ ÇOCUK YAPAMAZSIN!
- MAHREMİYETE SAYGI!
- ÇOCUKLAR ÖLMESİN!
- ÇOCUĞUNUZDAN VAZGEÇMEYİN!
- ANNE BABAYI PAYLAŞMAK!
- SÜT DİŞİ, DEYİP GEÇMEYİN!
- Sadece 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'n değil... HER GÜNÜN KUTLU OLSUN KADIN!..
Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.