Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Yazı Boyutu:
Hülya Yıldırım

DUYGU ASENA'NIN TERCİHİ


Duygu Asena'nın tercihi

Duygu Asena'yı anlatırken, kadının insan haklarının Türkiye'deki en önemli savunucularından biri, feminizm kelimesini evlerimize sokan kişi, kadın dergiciliğinin duayeni, zarif, sevgi dolu ve cesur bir kalem, "Kadının Adı Yok" adlı ilk kitabıyla herkesin beyninde kadına, erkeğe ve cinselliğe dair fırtınalar estirebilmiş bir yazar şeklindeki tanımlamalar kuşkusuz ilk akla gelenler… Fakat ben, Kim Dergisi döneminde kendisiyle 5 yıl boyunca çalışma şansını elde etmiş bir gazeteci-kadın olarak, Asena'nın başka bir yönünü sizlerle paylaşmak istiyorum. Ki o da, Asena'nın bilinçli bir tercih olarak çocuk sahibi olmamasıdır. Ve bence bir kadının hayatındaki, en kadınca, en feministçe, en insanca duruşlardan birisidir; bilinçle doğurmamak! Ve bu öyle bir bilinçtir ki, yaşınız kemale erdiğinde "keşke" sözcüğünün yankıları, pişmanlığın ayak izleri dolaşmaz her yerinizde. Aslında hiçbir evlilik, hiçbir aşk yetmez çocuk doğurma kararına ve de eylemine; bir tek annenin "her şeye rağmen" istemesi"… Yoksa, Duygu Asena da doğururdu ne olacak?!. İçinde üreme içgüdüsü olan her kadın gibi, üstelik sevgi dolu bir kadınken, üstelik maddi- manevi bir çocuğa yetebilecek özelliklere sahip bir kadınken… Ama doğurmadı! Çocuk doğurmamayı bilinçli bir yaşam tercihi olarak seçti ve uyguladı. Ve aslında bu uygulamasıyla da biz kadınlara örnek bir feministti.
Öyle ya, her kadın doğurmak zorunda mıdır? Yaşamını, bedenini, özgürlüğünü, bireyselliğini, sevgisini, ilgisini, kısaca her şeyini, sonuna ve sonsuza dek paylaşmamak isteyemez mi bir kadın? Pekala isteyebilir! Sadece kariyer yapmak, sadece ev kadını olmak, sadece evli ama çocuksuz olmak, sadece sevgili olmak, sadece kadın olmak, sadece hayatı kendi bildiği ve inandığı gibi yaşamak isteyebilir her insan… Ama çoğumuz, o güne kadar öğrendiklerimizle, toplumsal değer ve beklentiler silsilesiyle, sadece doğurma yetimiz olduğu için, öylesine çocuk sahibi olabiliyoruz. Üstelik, kendimizi büyütmeden, hazırlıksız, kararsız ve bilinçsizken… Ah, nice çocuk, nice insan sırf bu yüzden tüm hayatını kederle yaşayıp, ölmüyor mu? Oysa, bir kadın eğer çocuk istemiyorsa, doğurmamayı da seçebilmeli, seçmeli! Çünkü, eğer ta içiniz doğmamış çocuğunuza özlem duymuyorsa, çocuk diye yanmıyorsanız; istekleriniz de bir yana psikolojik hazırlık süreciniz sonlanmamışsa doğurmamak elinizde. Fakat, bir de sadece çocuklu yaşamı tercih etmediğiniz için bilinçle doğurmamak durumu var ki, o başka; o her kadına nasip olmayan, olamayan bir özellik… Tıpkı, Osho'nun sözündeki gibi, bir aydınlanma hali: "Aydınlanmış bir kimsenin çocuk sahibi olmaya ihtiyacı yoktur. O kendisini nihai olarak doğurmuştur. Artık başka hiçbir şeyi doğurmaya gerek yoktur. O kendisine bir anne ve baba olmuştur. O kendisine bir rahim haline gelmiştir ve o yeniden doğmuştur." Sevgili Asena'ya böylesine güçlü bir kadın kişi olduğu için teşekkür ediyor; kendisini sevgi, saygı, özlem ve rahmetle anıyorum…

DOĞURMAK BİR SEÇİMDİR!

Her kadın anne olma içgüdüsüne ve yeteneğine sahiptir. Ama dünya üzerinde kaç kadın istediğinde ve hazır olduğunda çocuk gibi neredeyse "kutsal" sayılabilecek, hayattaki en temel konuya böylesine bir bilinçle refakat ediyor?... Kuşkusuz siz edebilirsiniz…

On sekiz çocuğu olan bir adam onları panayıra götürdü. Panayırdaki ödül, sekiz bin sterlin değerinde bir boğaydı ve onu görmek için ayrıca beş pence ödemek gerekiyordu. Adam bu ücretin fahiş olduğunu düşündü ama çocukları hayvanı görmek istedi ve hepsi girişin önündeki bariyerlere yaklaştı. Görevli, "Efendim, tüm bu çocuklar sizin mi?" diye sordu. "Evet öyle" diye yanıtladı adam. "Niçin?" Görevli yanıtladı; "Şey siz burada bir dakika durun, ben boğayı sizi görmesi için getireceğim! On sekiz çocuk! Boğa bile kıskanacaktır!"

Yukarıdaki hikaye, Osho'nun "Çocuk" adlı kitabından bir alıntı… Neden derseniz? Doğru zamanda, hazır olunduğunda çocuk sahibi olmak konusuna girizgah yapabilmek için…

Malum, evlendiğinizde, hemen arkasından çevrenizin, "Evlilik nasıl gidiyor?" sorularına maruz kalırsınız. Bu soruyu "Çocuk ne zaman?" klasiği izler. Kimse size çocuk sahibi olmak isteyip istemediğinizi, ya da maddi manevi çocuklu bir yaşama hazır olup olmadığınızı sormaz. Hele de 3-5 yıl çocuk yapmadan evli evli oturursanız, ne kısırlığınız kalır, ne de cinsel yaşamınızın verimsizliği… Çocuğunuz olunca, toplumun soruları, baskıları, istekleri biter sanmayın… Bu çocuğa kardeş gerek, kardeş ne zaman geliyor şeklinde devam eder.

Kürtaj yaptırmamak için…
Oysa, çocuğa toplum bakmaz, çocuğun bütün o çocukluk yılları boyunca topluma da pek ihtiyacı yoktur. Çocuğun en çok anneye, babaya ve onların özgür iradeleriyle, koşulsuzca verecekleri sevgiye ve ilgiye ihtiyacı vardır. Bunun için de anahtar cümle: Çocuğa hazır olmaktır! Hele de annenin çocuğa hazır olması; neredeyse çocuğun tüm hayatı boyunca sağlığını ve mutluluğunu içine alır.
Evlendiğiniz için, tesadüfen hamile kaldığınız ve çeşitli nedenlerle kürtaj yaptırmak istemediğiniz için, eşiniz ya da büyükleriniz çocuk istediği için ve de dostlar alışverişte görsün diye değil; gerçekten anne-baba olmak istediğiniz için ve buna hazır olduğunuzda çocuk sahibi olmak, hiç kuşkusuz bir mucizeyi de beraberinde getirir… İzninizle konuya Osho'nun "Çocuk" adlı kitabından birkaç alıntıyla daha devam etmek istiyorum:

"Bilinçsizce kendi kopyalarını üretip duruyorsun. Önce düşün: Şayet bir çocuk doğurursan dünyaya bir armağan sunuyor olacak halde misin? Ve sonra düşün: Bir çocuğa annelik ya da babalık yapmaya hazır mısın? Koşulsuz olarak sevgi vermeye hazır mısın? Onlara nevrozlu yönlerini vermemelisin. Onların kendi tarzlarında çiçek açmasına izin verecek misin? Onların kendileri olmalarına izin verecek misin? Eğer hazırsan o zaman tamam. Aksi, taktirde bekle; hazırlan.

BİLİNÇSİZCE ÜREME
İnsanla birlikte, yeryüzüne bilinçli evrim gelmiştir. Hayvanlar gibi sadece bilinçsiz bir şekilde üreme. Çocuk sahibi olmayı istemeden önce şimdi hazırlan, daha çok meditasyon haline gir, daha sessiz ve huzurlu ol. İçindeki tüm nevrozlardan kurtul. Tamamıyla temiz olduğun anı bekle, ondan sonra bir çocuk doğur. O zaman çocuğa hayatını, sevgini ver. Daha iyi bir dünyanın yaratılmasına yardım edeceksin.

BU BİR SANATTIR!
Sana bir anne olma demiyorum; bir anne olmanın çok büyük bir sanat olduğunu söylüyorum, çok büyük bir başarıdır. Önce bu niteliği, içindeki bu yaratıcılığı, bu coşkuyu, bu kutlamayı yarat ve sonra çocuğu davet et. O zaman senin çocuğa verecek bir şeyin olacaktır -kutlaman, şarkın, dansın- ve sen hastalıklı bir varlık yaratmayacaksın. Dünya zaten hastalıklı varlıklarla fazlasıyla dolu. Bırak başka gezegenler acı çeksin! Niçin bu gezegen? Dünya açlık çekiyor ve insanlar ölüyor ve yiyecek yok, tüm ekoloji bozuldu ve hayat giderek daha çok çirkinleşiyor ve cehenneme dönüyor, bu doğru zaman değil.

Dünyanın kendine bakabileceğini, onların bir yol bulacağını düşünüyorsan, yine de kendi çocuğunu düşünmek zorundasın. Bir anne olmaya hazır mısın? Önemli olan budur. Eğer hazır olduğunu düşünüyorsan devam et: Çocuğu yap. Hazır olduğunda çocuk sahibi olmaktan mutlu olacaksın ve çocuk senin gibi bir anneye sahip olma şansına sahip olduğu için mutlu olacaktır. Aksi taktirde bir psikiyatra git ve "İnsanların sorunu nedir?" diye sor. Bu tek bir şeye indirgenebilir: Anne.

ÇOCUK LÜKS OLMALIDIR!
Anne kendi gelişimini sağlayamaz, çalışamaz; çocuklara bakmak zorundadır. Ve sonra da zorluklar başlar. Bir kez kendi gelişim işini bitirdikten sonra bu son derece iyidir. Bir çocuk boş zamana ait bir şey olmalıdır, o en son lüks olmalıdır. O zaman anne olmanın tadını çıkarabilirsin, aksi taktirde bu karmaşa yaratacaktır. O yüzden sen karar ver. Seni kimse zorlamıyor, bu senin kararına kalmış: Eğer bir anne olmak istiyorsan o zaman bir anne olmak istiyorsundur. Ancak o zaman sonuçlarına da katlanırsın.

ANNEYİ KAYIRAN KÖŞE

Bedeninize, isteklerinize, istemediklerinize sahip çıkın!
Evet, sevgili kadınlar doğurmak ya da doğurmamak bizim elimizde, üstelik çocuğumuzun babasını da biz seçiyoruz. Ve bebekle geçirdiğimiz ilk 3 yıl onun tüm hayatını yönlendiriyor ve tabii ki annelikte göstermek durumunda olduğumuz ustalık hayat boyu baki. Yani dünya üzerinde çoğu kişinin ikinci cins tanımlamasına rağmen, aslında çok önemli bir pozisyonumuz var. Hem kadının, hem erkeğin mutluluk ve sağlığı biz kadınların seçimleri ve tutumları üzerinden gidiyor. Öyleyse, önce kendimizi mutlu ve sağlıklı kılmalıyız. İstemiyorsak, kocamızla bile sevişmemeli, istemiyorsak ya da hazır değilsek doğurmamalıyız. Bedenimize ve hayatımıza sahip çıkmalıyız, çünkü onlar sadece bize ait.

DİĞER YAZILAR
- HER ÇOCUK YALANSIZ BÜYÜMEYİ HAK EDER!
- ANNE DUYGUDUR!..
- HAYIR DEMEYİ BİLİYOR MUSUNUZ?
- KEK YAPAR GİBİ ÇOCUK YAPAMAZSIN!
- MAHREMİYETE SAYGI!
- ÇOCUKLAR ÖLMESİN!
- ÇOCUĞUNUZDAN VAZGEÇMEYİN!
- ANNE BABAYI PAYLAŞMAK!
- SÜT DİŞİ, DEYİP GEÇMEYİN!
- Sadece 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'n değil... HER GÜNÜN KUTLU OLSUN KADIN!..
Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.