“Anne olunca anladım” sözünün büyüsünü tüm anneler çok derinden bilirler. Bu hem kişiye özel bir anlamadır, hem de ortak bir yol ve yolculuk şekli…
Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Psikoloji Bölümü hocalarından sevgili Fatoş Erkman’ın TV programımda söylediği bir sözü hiç unutmuyorum. Ve o günden beri “anlama” sürecimdeki farkındalığımı arttırarak bana eşlik ettiği için sizlerle de paylaşmak istiyorum. Erkman, çocuğa ebeveynlik yaparken ebeveynliğimizin aynı kalmaması gerektiğini, çocuğun ayına-yaşına uygun olarak, bizim ebeveynlik sanatımızın da gelişip çocuklarımızın ihtiyaçlarına göre değişmesi gerektiğini söylemişti. Ve itiraf etmişti, “Ben 0-3 yaşta gösterdiğim ebeveynlik başarısını çocuklarımın ergenlik çağında gösteremediğimi düşünüyorum.” Erkman’ın bu itirafı ve ebeveynlik konusunda verdiği altın anahtar o günden beri kulağıma küpe oldu.
Çocuklarımız büyüyor, büyürken ihtiyaçları değişiyor. Bu ihtiyaçlara maddi-manevi cevap vermek kolay değil. Adeta bir maraton… Bilgi, vizyon, emek, zaman, maddi imkan ve üstüne de daima kafa patlatmak gerekiyor. Ve yüreğiniz daima pır pır, apartta… Çünkü çocuk denilen varlık hep büyüyor; durağan değil, hep başka başka…
KIZIM CKM SAHNESİ’NDE! Son zamanlarda 9 yaşındaki kızıma annelik yaparken bir kez daha anneliği anladığım anlar çok oldu. Benim sanatın her dalını seven sosyal kelebeğim 2 haftadır, o sahneden o sahneye koşturup duruyor. Geçen hafta okulun tiyatro kulübünde olduğu için tiyatro gösterileri vardı. “Yetenek sizsiniz, hayvanlar alemi” adlı oyunda Duru arı rolündeydi…
Bu hafta ise yaşadığım stresi 450 canlı yayın yapmış biri olarak bile yaşamadığımı söylesem… Çünkü yaşamadım! Duru, 4 yıldır bale kursuna gidiyor, tamamen kendi seçimi… Bana kalsa balenin güzel yanı seyretmesi, akıllara zarar bir sanat dalı, çok zor… İçimden, umarım meslek olarak seçmez, dediğim çok olmuştur. Ve bu yıl Duru ilk defa “Vivaldi 4 Mevsim” adlı bale resitalinde CKM’de sahne aldı. Resitalin geliri de Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne bağışlandı. Allah’ım, o geceki kadar heyecanlandığımı hatırlamıyorum. Öncesi bir alem, izlemesi öyle, sonrasında bile rahatlamak mümkün değil. Ben mi abarttım nedir; vallahi sahne sanatları çok meşakkatli… Her anında binbir ayrıntı gizli… Çok ama çok zor…
Sonra bir de ertesi gün, koştur koştur o yorgunlukla küçük hanımın Barış Manço Kültür Merkezi’ndeki piyano resitaline gittik. Efendim, bizim ki, sanatın her dalını öğrenmeliymiş! Öyle diyor… 3 yaşından beri böyle, çiçeğin güneşe yönelmesi gibi, kendiliğinden sanata yönleniyor. Yoksa oradan oraya koşturup durmasını ben istemiyorum, ama yönelimi varken desteklemek de olmuyor işte! Özel bir yetenek mi? Açıkçası onu da bilmiyorum…
Öte yandan, insan sahnede yavrusunu izlerken tabii ki gurur ve mutluluk duyuyor; ama bazen de karmakarışık oluveriyor. Çocuğunuzu uzaktan izlerken zaman zaman duygularınızı taşıyamıyorsunuz. Ve her an ebeveynliğinizi sorguluyorsunuz. Çünkü zaman geçtiğinde o büyümüş oluyor, olacak… Ebeveynliğinizin yeterliliği bizzat sizin tarafınızdan hep sorguda… Elinizden gelenin en iyisini yapıyorsunuz; fakat evladın tadı başka, biricikliğine verilen hizmet her an çok önemli…
HERKES DEĞİLİZ! Ve bizler, biz yetişkinler, birçok eylemimizi “Herkes öyle yapıyor” diye yapıyoruz. Herhangi bir yerde birine sorun, “Neden böyle yapıyorsun?” deyin, cevap büyük çoğunlukla: “Çünkü herkes öyle yapıyor!” oluyor. Biz herkes gibi büyüdük, yetiştik ve bugün genellikle herkes gibi yaşıyor olabiliriz. Ama aslında kimse herkes değil, sadece hepimiz bir’iz… Ama hiçbirimiz herkes değiliz! O nedenle çocuklarımızı da herkes olarak büyütmemeliyiz. Onlar doğuştan getirdikleri varoluşlarına hayat boyu yönelebilmeliler. Biricikliklerini hep gururla yaşamalılar. Doğuştan ne iseler, çekinmeden o olmalılar…
Eee, işte herkes olmak kolay ama biricik olmak kolay değil! Bir ebeveyn olarak biricikliğe hizmet etmek de öyle… “Çocuğumu doğru yönlendiriyor ve onu yaşına uygun olarak destekleyebiliyor muyum?” sorusunu kendimize sık sık sormalıyız. Ben Duru’yu sahnede izlerken, sahnenin büyüsüne rağmen bu sorularla dolup taşmaktan kendimi alamadım.
BİZ YAZ KAMPI’NI SEÇTİK! Bu arada, yaz geldi, çocuklarımız karnelerini aldılar, tatil başladı. Hepsini kutluyorum! Geçen hafta bu sayfada tatil önerilerimi sıralamıştım. Unutmadan, söyleyeyim, kızımla ilişkimde sınırları zorlayan bir deneyime daha kapı açtım ve bu yıl onu “Geleceğin Yıldızları Yaz Kampı”na yazdırdım. 2 hafta boyunca Duru’suz ne yapacağım bilmiyorum! Ama sonucun hepimiz için harika olacağından eminim! Bizim sınıfın velileri kamp için daha erken, dediler ama 7 yaşından itibaren uzmanlar öneriyor. Anne, baba, çocuk ilişkisi için harika bir test bir kere… Çocukla ilişkiniz bağlı mı yoksa bağımlı mı? Objektif cevap isterseniz, bu tarz atılımları tercih etmenizi öneririm. Sınırları daima zorlamakta, değişime açık olmakta yarar var. Ama güvenilir ellerde tabii, karşınızdaki ayak sağlam olmalı!
Çocuğunuz için yaz planı yapmadıysanız, www.anneoluncaanladim.com ‘un Bilgili Çocuk & Süper Anne sayfalarından “Küçüklere Etkinlik” bölümüne girmenizi öneririm, biri mutlaka ilginizi çekecektir.
Bu arada, geçen hafta Babalar Günü’nü kutladık. Babalar Günü yazıma, çocuklara yaz önerileri verirken sayfada yer kalmadı. Ama babalara hediye vermeden olmaz! Hepsine “Kapsayıcı baba istiyorum” adlı yazımı hediye ediyorum. Onu da sitemizin “ Ve Yazarlar” bölümünde bulabilirsiniz. Sevgiyle kalın… |