Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Yazı Boyutu:
Hülya Yıldırım

HAYAT BİZE HATIRLATMADAN ÖZGÜRLÜK...


Hayat bize hatırlatmadan özgürlük...


Nasıl bir kodlamaysa, daha hamilelik sürecinde kendimi ilk 3 yıl yavruma vakfedeceğime dair (kendimle) gizli bir sözleşme yaptığımı; Duru 3 yaşına geldikten sonra ve benim vakfedişimde en ufak bir değişiklik olmadığında ve bunu zaman zaman öfke patlamalarıyla yaşadığımda farkettim... Gerçekten de ilk 3 yıl, hele de ilk 1 yıl bebek en çok annenin bakımına ihtiyaç duyuyor ve bu biz annelere öyle müthiş hazlar yaşatıyor ki, bir de bakıyoruz kendimiz olmaktan çıkmışız. Bu kendimizi unutma sürecinde yaşanan bir başka gerçek ise, doğurduğumuz mucizenin 6. aydan itibaren kişilik özelliklerini sergilemeye başlaması ve her geçen gün anneden bağımsızlaşması... Aslında çok derinimizde hepimiz biliyoruz ki, yavrularımızı biz doğuruyoruz ve biz bakıyoruz ve bu bize benzersiz hazlar ve ego tatminleri yaşatıyor ama, onlar hayatın! Hem de sadece hayatın!..

İşte tam da bu noktada, yemek yedirirken, tuvalet “eğitimi” verirken, uyuturken, gezdirirken, oyun oynarken, onlara nasıl “hayır” diyeceğimizi ya da onlar bize hayır dediğinde nasıl paniğe kapılmadan, kendimizi reddedilmiş hissetmeden, olayı çocuğun sağlıklı gelişimine hizmet edecek şekilde kotaracağımızı her zaman bilemiyoruz. Bazen de bilsek de, bilgiyi yaşama uygulamayı beceremeyebiliyoruz.


TEBESSÜMLE HATIRLIYORUM...
7. ayda katı gıdaya geçerken öğürdüğünde kendimi çok kötü hissettiğimi, 1,5 yaşında parktan eve yalnız dönmek istediği için kendisini yerden yere atışını, 2 yaşında “Ben denize gidiyorum” deyip 3 saniye içinde ortadan yokoluşunu, 2.5 yaşında “Sen cadısın, babam perens, ben de perenses” deyişini, 3 yaşında “Beni niye parka değil de her gün okula götürüyorsun?” deyişini... Ve yine 3 yaşında, çocuğumun her şeyi tam olsun derken nasıl da insana benzemekten uzaklaştığımı, şimdi yavrumun 5. yaş gününü kutlamaya hazırlanırken, tebesssümle hatırlıyorum. Fakat, itiraf etmeliyim ki, bütün bunları yaşarken, şimdi hissettiğim olumlu duygulardan zaman zaman uzaklaşabiliyordum.

Sonuçta; bilgi de, istek de, içgüdüler ve emek de bir yere kadar tamamlıyor hayatı... Her şeyin ilişki olduğunu, bebeğimizin de özgür bir birey olduğunu, biz unuttuğumuzda o ve hayat bize derhal hatırlatıveriyor...

ANNEYİ KAYIRAN KÖŞE

ANNELERİ DİKKATE ALMAK GEREK!

Hep söylüyorum, yine de söyleyeceğim... Babalar emzirmek hariç, bebeğin bakımıyla ilgili her türlü sorumluluğu alabilirler ve keyifle de almalılar... Fakat, annenin anneliği hem baba, hem de yakın çevre tarafından mutlaka ve her zaman dikkate alınmalı! Çünkü anne, iç sesini dinlerse, bebeği için en doğru ve en sağlıklı tercihleri yapabilir. Dünyadaki en özel, en benzersiz ilişki olan bebek ve anne arasındaki ilişkide; dengeler sağlandığında hem sağlıklı bebekler, hem de kendisi olmaktan çıkmamış bir anne ve ailede mutluluk hayal değil... Fakat, dengeler kurulurken, anneye destek vermek, ona yardımcı olurken kendi haline de bırakabilmek çok önemli ve elzem bir ihtiyaç... Unutmayalım ki, anne mutluysa bebek de mutludur ve anneyi mutlu etmek de babanın ve yakın çevrenin görevidir.

0-3 yaş arasında yaşanan sorunlar ve çözüm yolları... 


Uzman Psikolog Duysal Aşkun ile aileleri en çok zorlayan 0-3 yaş döneminde yaşanan sorunları ve çözüm yollarını konuştuk...

Anne-babalık temel bakım sağlayıcı olmaktan öte, çocuğun kendini ve yaşamını algılama sürecinde etkin rol oynamak demektir. Ve bu temel temel algılama dönemi, 1 yaşın sonuna kadar en kritik şekilde sürer. Çocuk bu dönemde konuşamadığı için, sadece duygusal tepkileri aracılığıyla iletişim kurar ve anne-babanın bu dönemde en çok dikkat etmesi gereken mesele; çocuğun tepkilerine uyum sağlamak ve uygun cevap vermektir. 0-1 yaştan itibaren, çocuğunuzun dönemsel özelliklerini bilerek, ona en uygun şekilde asistanlık etmek istiyorsanız, Uzman Psikolog Duysal Aşkun’un verdiği bilgiler çok işinize yarayacak...


0–1 YAŞ:  TEMEL ALGILAMA DÖNEMİ

Sorun örneği: Bebek özellikle geceleri rahat uyuyamıyor ve yalnız bırakıldığında sürekli ağlıyor!

Çözüm Önerisi: Bebeğin doğuştan “huzursuz” olarak getirdiği bir benlik yapısı olabilir, ama bu sorunla baş etmenin en pratik yolu aramızdaki ilişkiyi incelemektir. Örneğin; bebeğimizi yedirirken, onunla oynarken, uyumlu muyuz? Bebek yemeği reddettiği zaman zorluyor muyuz, bir süre rahat mı bırakıyoruz? Ona aldığımız oyuncağa severek sarılıyor mu? Onunla oynuyor muyuz? Bebeğimizin ihtiyaçlarına uyumlu muyuz, yani doğru zaman ve yerde onunla mıyız (bu geçirdiğimiz süre ile ilgili değildir)? Onu kucağımıza almakta zamanlamayı doğru ayarlıyor muyuz? Unutmayın ki, bu dönemde bebeğin ihtiyaçları yoğumdur ama, bu ihtiyaçları doğru yer ve zamanda karşılamak da önemlidir. Doğru noktada olup olmadığımızı anlamak için, bebeğimizin yüzündeki tepkileri  iyi bir şekilde algılamamız gerekir. Eğer bu tepkiler yüzde 90 oranında olumluysa, doğru yoldayız demektir. Bebeğin geceleri yalnız ağlamasının biyolojik nedenlerini (altı ıslak, aç, ateşli olması, vs.) elersek; psikolojik nedenlerin arasında en temel olanı, bebeğin anne-babaya bağımlılık geliştirmesidir. Duygusal ihtiyaçları tam karşılanmayan çocuklar, bağımlılık geliştirirler.


2–3 YAŞ: ANLAMA VE İFADELENDİRME DÖNEMİ
Bu, bebeğin “küçük bir çocuk” olarak adlandırıldığı dönemdir. Çocuk artık kendini ifade ederken, daha gelişmiş ve organize bir hal gösterir. Bu ifadenin hem olumlu hem de olumsuz biçimleri vardır. Genellikle anne-babalar olumluyu gözardı edip, dikkatlerini olumsuza yöneltirler. Çocuğun gelişimiyle birlikte, aslında doğasından kaynaklanan hem sorun yaratan hem de yapıcı olan ifade şekilleri vardır. Dolayısıyla, burada bizim için önemli olan hem iyi olanları gözardı etmemek, hem de olumsuzolanlarla baş etme yollarını kendimizi ve ilişkimizi iyi tanıyarak ve böylelikle çocuğumuzu iyi yöneterek bulmaktır.


KORKUNÇ İKİ!
Çocuk 2 yaşında ilk defa bir şeyleri tercih etmediğini, isteyip istemediğini kararlı ve ısrarlı bir şekilde ifade eder. Bunlar çoğu zaman anne-baba için olumsuz duygulanımları getirse de, aslında bunlar çocuğun bir birey olarak ilk defa kendini ortaya koyuşunun bir göstergesidir. Tabii bu noktada, çocuğun hiç bir tepkisine cevap vermemek çözüm değildir. Çocuk da bunu istemez. İlişkide ebeveynin hiçbir şekilde olumlu ya da olumsuz davranışa cevap vermemesi, beraberinde ihmal ve ilgisizlik algısını (çocuk böyle algılar) getirir, bu da çocuğun tepkilerinde daha da olumsuz yöne gitmesine yol açar. Çünkü çocuk,  duyulmak, fark edilmek, sahiplenilmek ister. Böyle olmayınca kendini daha fazla duyurabilmek aslında daha doğrusu kendini ebeveynin karşısında  var edebilmek adına aşırı ve olumsuz davranışlarını arttırır. Buradan hareketle görebiliriz ki, her olumsuz davranış aslında bir yardım ve anne-baba için bir farkındalık çağrısıdır.


Sorun örneği: Çocuğum özellikle tuvalet terbiyesini reddediyor, bu konuda eğitici olamıyoruz!

Çözüm önerisi: Bu yaş için tipik olan bu sorunla başa çıkmanın ilk adımı, bu durumu kabul etmektir. Kabul olmadan değişim olmaz. Tuvalet terbiyesinde yaşananlar da, bir “kontrol” savaşının başladığını bize gösterir. Bu kontrol mücadelesi çocuğumuzun kişiliğinden kaynaklandığı gibi, aramızdaki mücadeleli ilişkiden de kaynaklanabilir. Örneğin; kişiliğimizde kontrol etmekle ilgili sorunlu alanlar varsa, çocuğumuzun her hareketini kontrol etme ihtiyacı duyuyorsak, çocuğumuz da eline fırsat geçtiği ilk an bizi kontrol etmeye çalışır. Buna da kendisine bağlı olarak gördüğü ilk olaydan başlar.
Bir de, çocuğun kişilik eğilimi dediğimiz bir konu vardır ki; çocuk doğuştan getirdiği özellikler itibariyle kendini ortaya koyar. Bazen kendilerini net bir biçimde ortaya koymak isteyen çocuklarda tuvalet terbiyesi gecikebilir. Bu da illa önemli bir sorun olarak algılanmamalıdır. Üstelik bu tür çocuklar, bu yaş dönemlerinde anne-baba tarafından fazla baskılanmazlarsa, ileride toplumda lider rolünü üstlenebilen, özerk ve özgür bireyler olurlar.

Özet olarak, böyle bir sorun yaşıyorsanız, ilk bakmanız gereken yer ilişkiniz, daha sonra da çocuğunuzun kişilik eğilimidir. Eğer bu bakış size bir takım yararlar sağlamaıyorsa, bir uzmana başvurmakta yarar vardır.


ÖZGÜR ÜÇ…
3 yaş döneminde çocuğun bağımsızlaşma davranışları göstermesi doğaldır. Yavaş yavaş anne-babanın elini bırakmalar, evde ayrı odalara kaçmalar, kendi kendine başarmak istemeler başlar. Ayrıca, bu yaşla birlikte cinsiyet farkındalığı artar. Kız çocuk anne ile aynı cinste olduğunu, erkek ise farklı cinsiyete sahip olduğunu farkeder. Kız çocuğu anne ile olan özdeşleşmesini sürdürürken, erkek çocuk bunu yapamayacağını anlar. Dikkat edilmesi gereken nokta; babanın oğluyla ilişkisini bir anne yakınlığında sürdürmeye başlaması gerekliliğidir. Eğer baba bu yakınlıkta annenin yerini almazsa, erkek çocuk özdeşleşemediği annesiyle yakın olmaya devam edecek, ama özdeşleşeceği başka figürler arayışına gidecektir. Bu da dışarıda yakaladığı herhangi bir erkek modeli anlamına gelir ki, bu son derece sağlıksız ve risklidir. Babanın oğluyla yakınlık kurması ise, birlikte geçirdikleri zaman miktarına değil, ilişkinin niteliğine bağlıdır. Bu ilişkide oğlan çocuk babasını, kendini açabilecek, korkularını, endişelerini ve günlük deneyimlerinde yaşadığı zorlukları paylaşabilecek yakınlıkta görüyorsa, ilişkilerinin kalitesi artmış demektir.


Sorun örneği: Çocuk, zaman zaman evden kaçma isteği gösteriyor!

Çözüm önerisi: Dikkat edilmesi gereken nokta; anne-babanın 3 yaşındaki çocuğa karşı hala aşırı kısıtlayıcı ve koruyucu şekilde davranmasıdır. Çocuğun kendi istek ve tercihlerini belirtmesine izin vermemek, çocukta kaçma, kurtulma ve bağımsız bir kişi olma ihtiyacını doğurur. Bu da, bir fırsatını bulduğunda evden kaçma gibi anne-babayı zorlayan çeşitli problemli davranışlara yol açar. Anne-baba; çocuğun kendi yaşam alanıyla ilgili olan seçimlerini (örneğin oyuncak, oyun alanı, arkadaş gibi) kendisinin yapmasına izin vermelidir. Böylece çocuk, bağımsızlaşma ihtiyacını giderecek ve sorumluluk almayı öğrenmeye başlayacaktır.


HAFTAYA: Yaşanan sorunlar ve çözüm yolları (3-6 yaş)...



 

DİĞER YAZILAR
- HER ÇOCUK YALANSIZ BÜYÜMEYİ HAK EDER!
- ANNE DUYGUDUR!..
- HAYIR DEMEYİ BİLİYOR MUSUNUZ?
- KEK YAPAR GİBİ ÇOCUK YAPAMAZSIN!
- MAHREMİYETE SAYGI!
- ÇOCUKLAR ÖLMESİN!
- ÇOCUĞUNUZDAN VAZGEÇMEYİN!
- ANNE BABAYI PAYLAŞMAK!
- SÜT DİŞİ, DEYİP GEÇMEYİN!
- Sadece 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'n değil... HER GÜNÜN KUTLU OLSUN KADIN!..
Copyright 2007-2025 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.