Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Yazı Boyutu:
Hülya Yıldırım

ÇOCUĞA ORUCU ANLATMAK!


Güzel Ramazan ayındayız… İslâm’ın şartlarından ve beş temelinden biri de Ramazan ayında oruç tutmak. Ve Kur’an’a göre oruç; “Niyetlenip,gündoğumundan önceki alacakaranlıktan (tan yeri ağarmaya başlamasından) günbatımından sonraki alacakaranlığa değin katı-sıvı hiçbir şey yememek ve içmemek” demek. (Bakara Suresi, 187)

Oruç bütün dinlerde var… Oruç tutarken yiyip içmiyoruz ama, bir de işin farkındalık tarafı var. Çocuklar 7-8 yaşlarına gelince soyut düşünce de gelişmeye başlıyor ve soruyorlar, “Oruç nedir?” diye… Çocuk bu, aç ve susuz kalmayı anlamıyor, “Nasıl yani?” oluyor. Ama oruç tutmanın; yemeyi içmeyi kurallarına uygun bir şekilde niyet ederek, Allah rızası için durdurmanın nedenlerini anlatınca, çocuk da oruç kavramını daha iyi anlıyor. Oruç içe yönelmenin bir yolu, niyet etmenin, şükretmenin, tüm yaradılışa karşı sevgiyi kalpte hissetmenin, her şeyi ve herkesi olduğu gibi kabul etmenin, ifrata-tefrite kaçmamanın, aç ve susuzlarla empati yapabilmenin; farkındalıkta derinleşebilmenin, kısaca daha iyi insan olmaya çalışmanın bir yolu...

9 yaşındaki kızıma ben orucu böyle anlatıyorum!

Biz bu dünyaya insan olarak geldik. Öyleyse insan olmanın, iyi insan olmanın gereklerini de yerine getirmemiz gerekiyor. Ama günlük yaşamlarımıza bile baktığımızda insan olmanın gereklerini yerine getirmediğimizi görüyoruz. Tüm şikayetimiz bu, tüm ıstırabımız, tüm çelişkimiz… Çocuklarımıza örnek olurken çifte mesaj vermememiz gerekiyor örneğin... Belki oruç tutuyoruz ama hayatımızın geri kalanında değişen bir şey yok! Saygıyı ve sevgiyi yaşamıyor ve yaşatmıyoruz. Yalan söylüyoruz. İnsan kardeşlerimize karşı anlayışlı ve nazik olmuyoruz. Her şeyi ve herkesi yargılıyoruz. Bağırıp çağırıyoruz, hatta küfür ediyoruz. Kalp kırıyoruz… Çocuğa iyi ve sevgi dolu bir insan olmayı da, orucu da, böyle öğretebilir miyiz? Hepimiz aynaya bakalım, kendimizden memnun muyuz? Çocuğumuza iyi, doğru, sağlıklı bir örnek miyiz?

Örneğin, karnındaki bebeğe acımadan, onun sağlığını riske attığını bile bile, “Bir şey olmaz” mantığıyla oruç tutmak ya da emziren bir anneyseniz, çocuğunuzun sütünün kalitesinin azalacağını bile bile oruç tutmak, çocuğa iyi örnek olmak mıdır, bir düşünün… Ya da iyi bir insan olmaya, iyi bir Müslüman olmaya hizmet eder mi? Yaradan, zaten bizden böyle bir şey istemiyor. “Kendinizi sevin, her şeyi ve herkesi sevin” diyor. Peki, kendimize ve bir başkasına zarar vererek sevebilir miyiz?

Güzel Ramazan ayının hepimizin aynaya bakmasına vesile olmasını ve çocuklarımıza daha iyi insanlar olma yolunda örnek olmamıza yardımcı olmasını diliyorum. Öyle, “Aman savaşlar dursun, dünya üstünde kötülük diye bir şey kalmasın” falan demiyorum, bakın… Herkesin kendi günlük hayatlarında attığı, atacağı küçük adımlara ihtiyacı var dünyamızın… Hepimizin küçük ama fark yaratacak adımlar atmaya ihtiyacı var. Bir ay boyunca oruç tutmaya niyet ediyoruz, bir tek gün boyunca herkesi ve her şeyi olduğu gibi kabul edip sevmeye niyet edelim bakalım… Ne olacak?!.

Hamile ve emziren annenin oruç tutmasına uzmanlar ne diyor?

GEBELİKTE VE EMZİKLİLİKTE ORUÇ MESELESİ…

Kur’an-ı Kerim, “Ey insanlar başkaları için iyilikte bulunun ve kendinizi kendi elinizle tehlikeye atmayın” der. Din alimleri; anne ve bebek sağlığı ile ilgili risklerden dolayı İslâm dini, hamilelikte ve emzirme döneminde oruç yükümlülüğünü kaldırmıştır, diyor. Ve ekliyorlar: “Bu görev, emzirme bittikten sonra yerine getirilebilir.”

“Alllah size kolaylık diler, zorluk dilemez” buyuran İslâm dini, yolculuk sırasında bile oruca izin vermezken, hamile ve annelerin oruç tutmak konusundaki ısrarı, anne ve bebek sağlığı açısından çok önemli riskleri de beraberinde getiriyor. Hamilelik ve emzirme süreçlerinde oruç tutmanın riskleri konusunda bakınız uzmanlar neler söylediler.


EMZİREN ANNE VE ORUÇ:

Dr. Ela Tahmaz (Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı):

“SÜTÜNÜZ DE, SÜTÜNÜZÜN KALİTESİ DE AZALABİLİR”

Ramazan ayında hamile ve emziren anneler de oruç tutmak istiyorlar. Fakat, hamile ve emziklilik döneminde oruç anne ve bebeğin sağlığını etkiliyor. Dolayısıyla, emziren annelerin oruç tutması riskli olabilir. İlle de oruç tutmak istiyorum, diyen emzikli annelerin ise, bebeklerinin 6 aydan büyük veya başka nedenlerle ek gıdaya başlamış olması gerekir. Ayrıca bu annelerin sahura kalkması çok önemlidir.

 

Çünkü anne sütü bebeğin gelişimi için büyük önem taşır. Buna bağlı olarak emziren annelerin oruç tutması da bebeğin sağlığını yakından ilgilendiriyor. Oruç tutan annelerin süt kalitesinde azalma görülüyor. Yapılan araştırmalar, kısa süreli yemek yememenin anne sütünü azaltmadığını, ancak kısa süreli sıvı kaybının sütü azaltabileceğini gösteriyor. Örneğin; 2-5 ay arasında bebeği olup emziren kadınlar arasında yapılan bir çalışma, oruç sırasında anne sütünün içeriğinde bir miktar değişim olduğunu ortaya koydu. Çalışmada, alınan enerji miktarı, protein, A ve C vitamin gibi elemanların günlük ihtiyacın altında kaldığı saptandı. Bu da emziren annelerin oruç sırasında süt kalitesinin etkilendiğini kanıtlıyor.

 

Oruç tutmanın ve tüm gün su içmemenin yarattığı en önemli risk, annenin sıvı kaybına uğramasıdır. Eğer su kaybı fazla olursa annenin süt üretimi azalır. Böyle bir durumda eğer anne çok susadığını veya halsiz düştüğünü hissederse su içmelidir. Bazı oruç tutan anneler için sıvı kaybı diğerlerine göre daha ciddi bir durum yaratabilir ve süt miktarının daha sonra tekrar arttırılması zor olabilir. Emziren annelerin, özellikle bebeğin sadece anne sütüyle beslendiği ilk 6 ayda bütün gün su içmemeleri doğru değildir. Oruç tutabilmek için gereğinden önce ek gıdalara ve mamaya başlanması bebeğin sağlıklı gelişimi açısından yanlıştır. Ancak 6 ayın üzerinde veya başka nedenlerle zaten ek gıdalara başlamış bebeklerde, oruç sırasında annenin yememe ve içmemesi daha kolay tolere edilebilir.

 

Ayrıca annelerin günü dinlenerek geçirmeleri ve kendilerini fazla yormamaları da çok önemli. Diyabet veya kan şeker düşüklüğü ya da diğer sağlık problemleri olan annelerin ise oruç tutması kesinlikle risklidir.”

 

HAMİLELİK VE ORUÇ

Op. Dr. Mete Bostancı (Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı):

“GEBELİKTE ORUÇ KANDA KETON SEVİYESİNİ ARTTIRIYOR!”

“Bebeklerinin sağlığından yükümlü olan gebeler ihtiyaç duydukları fazladan kalori nedeniyle daha sık acıkırlar. Bu nedenle gebelerin 3-4 saatte bir düşmeye eğilimli kan şekerlerini sabit halde tutmak için küçük öğünler alması önerilir. Uzun süren açlık ve susuzluğun gebelerde yarattığı etkiler vardır. Bebek için en büyük tehlike, ileride nörolojik ve psikolojik gelişimlerini olumsuz yönde etkileyebilecek ‘keton’ adı verilen bir maddenin uzun süren açlık ve susuzluk sırasında kanda artışıdır. Hem anneye hem de bebeğe zararlı olabilecek ketonlar, uzun süren açlıklarda vücudun şeker deposunun tükenmesi ve hücrelerin enerji gereksinimi için yağların yakılması sonucu ortaya çıkar. 1995 yılında American Journal of Obstetrics and Gynecology dergisinde Rizzo ve arkadaşları tarafından yayınlanan bir çalışma, kontrol edilemeyen diyabet ve uzun süreli açlık gibi durumlarda kanda oluşan yüksek keton oranlarının ileride bebeklerin beyin ve psikolojik fonksiyonlarında bozukluğa neden olduğunu ortaya koyuyor.

Vücudun uzun süre sıvısız kalması da gebelerde soruna yol açabilir. Gebelerde damarlarda dönen kan ve sıvı miktarı çok artar. Bu kan ve sıvı miktarını koruyabilmek için gebelerin günde en az 3 litre sıvı almaları gerekir. Sıvı azalması durumunda kan basıncı düşer, plasentaya (bebeğin eşi) ve dolayısıyla bebeğe giden kan akımı azalır. Bunun sonucunda bebeğin oksijen alımı ideal oranların altına düşebilir.

Özetle, oruç tutmak isteyen hamile kadınların orucu, hamileliğin sonunda kaza orucu şeklinde tutmaları hem kendilerinin hem de bebeklerinin sağlığı açısından çok daha olumlu olacaktır.”

 

Op. Dr. Serhat Partalcı (Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı):

“ORUÇ GEBELİĞİ OLUMSUZ ETKİLİYOR”

“İnsanoğlu uzun süre açlığa dayanabilirken, gebe olanlar için bu sürenin üçte bir oranında daha kısadır. Dolayısıyla hamilelerin günde 4-6 öğün eşit aralıklarla yemek yemesi gerekir. İslâmiyet’e göre hamilelik dönemi oruç açısından muafiyet gerektiren özel bir durumdur. Fakat, bizler gebe kadınların yine de oruç tuttuğunu gözlüyoruz.

Gebe kadınlarda beslenmenin zayıf olması kanda düşük şeker seviyelerine, düşük şeker yağ hücrelerinin yıkımına, bu yıkımın da kanda ‘keton’ adlı cisimciklerin artmasına ve bebeğe geçmesine sebep oluyor. Bu durum, bebekte nörolojik ve psikolojik yan etkiler oluşturabiliyor. Ayrıca, oruç tutan anne adaylarında uzun süren açlık; halsizlik, sinirlilik, baş dönmesi ve baş ağrısı gibi sorunlar yaratıyor.

Gebelik döneminde, gebelik hormonları ve karında büyüyen rahmin oluşturduğu baskı nedeniyle, mide-bağırsak sisteminde zaten problemler yaşanıyor. İlk aylarda bu problemler ağırlıklı olarak kusma ve bulantı şeklinde görülüyor. Kusma, potasyum kaybına sebep oluyor ve muz, üzüm kuru kayısı gibi meyvelerden potasyum takviyesi alınmasını tavsiye ediyoruz. Oruç tutma nedeniyle sahur ve vücuda fazla besin depolama çabası ise anne adaylarında hazımsızlık ve kilo artışı gibi şikâyetlere yol açıyor. Aç kalmak ise daha ağır şikayetlere neden oluyor.

Gebelikte vücutta tutulan sıvı miktarı artar, bu dengeyi korumak için sıvı alımının da arttırılması gerekir. Gebelikle sıklıkla yaşanan kabızlık sorunu için ise posalı gıdaların tercih edilmesi önemlidir.”

 

DİĞER YAZILAR
- HER ÇOCUK YALANSIZ BÜYÜMEYİ HAK EDER!
- ANNE DUYGUDUR!..
- HAYIR DEMEYİ BİLİYOR MUSUNUZ?
- KEK YAPAR GİBİ ÇOCUK YAPAMAZSIN!
- MAHREMİYETE SAYGI!
- ÇOCUKLAR ÖLMESİN!
- ÇOCUĞUNUZDAN VAZGEÇMEYİN!
- ANNE BABAYI PAYLAŞMAK!
- SÜT DİŞİ, DEYİP GEÇMEYİN!
- Sadece 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'n değil... HER GÜNÜN KUTLU OLSUN KADIN!..
Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.