ÇOCUĞA HAREKET HALİNDE OLMAYI ÖĞRETMEK GEREK! Hareket etmek, bebekler için de bir ihtiyaç. Bebek anne karnından itibaren hareket ederek, gelişimini sürdürüyor. Siz de bebeğinizin fiziksel, zihinsel, ruhsal ve sosyal gelişimine katkıda bulunmak istiyorsanız, ona hareket alanı yaratma konusunu çok ciddiyetle ele alın! Bakınız uzmanlar, hareketin bebeğin yaşamındaki önemi konusunda neler söylediler?
Dr. Namık Kemal Akpınar (Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı) “ÇOCUĞA HEREKET ETME ÖZGÜRLÜĞÜ VERİN!” “Bir cenin anne rahmine düştüğü andan itibaren annenin heyecanla beklediği ilk şey bebeğinin hareket etmeye başlamasıdır. Bunun yarattığı mutluluk tarif edilemez, ancak yaşanılır. Anne, her sabah uyandığında bebeğinin ilk hareketini merak eder, belli bir süre hareketsiz kaldığında acaba yolunda gitmeyen bir durum mu var, diye endişelenir. Anne karnındaki hareketler annenin üzüldüğü dönemlerde daha da azalır, annenin mutluluğunda daha da artar, lezzetli bir yemek sonrası bebeğin anne karnında dans ettiği bile annelerce söylenir. Gebelik süresinde bebeğin anne karnındaki hareketleri gebeliğin yolunda gittiğinin de bir göstergesidir.
Doğum sonrası bebekte hareketlilik kol, bacaklarda anlamsız hareketler şeklinde devam eder. Zamanla sinir sisteminin gelişmesi ile beraber anlamsız el-kol bacak hareketleri azalmaya başlar, zamanla üst beyin kontrolünde istemli hareketler olmaya başlar, hareket sistemindeki gelişim yukarıdan aşağıya olacak şekilde devam eder. Hareket sistemi ile gelişmenin değerlendirilmesinde sırasıyla baş kontrolünün gelişmesi, kollarla uzanma, elle tutma çalışmaları, baş parmak kontrolünün gelişmesi, destekli oturma, desteksiz oturma, emekleme, sıralama, yürüme, koşma, merdiven çıkma-inme şeklindedir. Bu gelişim basamaklarının uygun aylarda olmaya başlaması hareket sisteminin gelişmiş olduğunun göstergesidir.
İlk 6 aydaki kol-bacak hareketleri, bebeğin kakalaması ve gaz çıkışını kolaylaştıran hareketlerdir ve gereklidir. Bu hareketlerin az olmasında bebeklerde kakalama sorunları, gaz sancıları daha da fazla gözlenir.
Çocuğunuzun emekleme ye başlaması ile beraber dış dünyayı keşfetme-öğrenme turları başlar. İlk olarak etrafındaki albenisi yüksek oyuncak ve objelere uzanmaya başlar, zamanla görüş alanındaki uzak noktaları keşfetmeye başlar. Uzanabildiği çekmeceler en çok merak noktalarıdır, oralara tutunup kalkmalar, çekmeceyi çekip içindekileri atmaya başlamaları kendilerine sonsuz keyif verir. Bu dönemde bebeğe geniş hareket alan sağlamak önemlidir. Fakat, ortalıkta sivri uçlu, keskin kenarlı eşyalar bulundurmayın, sehpa veya masadan sarkan örtüleri kaldırmak gerekir. Bebek yürümeye başladıktan sonra da ortamı ani hareketler ve duramaması olasılığına karşı hazırlayıp alanı genişletmeniz yerinde olacaktır.
Hareketli bebekler aldığı besinlerin fazla olanını harcayacakları için boy ve kiloları orantılı olur, kilo fazlalığı gözlenmez. Aşırı hareketli olan bebeklerde kilo daha az bile olabilir. Hareketli bebekler çevreyle ilgilidir, araştırmacı yönleri algılamaları daha ön planda olduğundan gelişimleri de akranlarına göre daha önde olur.
Hareketli bebekler zamanla yorulmaları sonrasında uykuya dalmaları daha hızlı olur, uyku derinlikleri ve süresi daha fazla olur.
Yürümeye başlayan bebekler, özellikle dış ortama çıktıklarında başlarına buyruk tek başına yürümek isterler. Bebeği dış ortam tehlikelerinden koruyarak buna kontrollü izin vermek gerekir. Parka veya bahçeye çıktıklarında serbestçe davranabilmeleri gelişimleri adına çok olumludur.
Fakat, bebeğin hareket etmesine olanak tanırken, özellikle ev ve ev dışında kazalara karşı da hazırlıklı olmalıyız. Onların hareket alanlarını genişletecek önlemler almalıyız. 1,5 yaşından sonra merdiven çıkmak ve inmek isteyeceklerdir. Ellerinden uygun şekilde tutarak buna da izin vermeliyiz. Yollarda yürürken çocukları özellikle sol elimizle iç tarafta tutmalıyız. Evlerde özellikle diz boyu olan elektrik prizlerinden korumalıyız, uygun kapaklı korunaklı prizleri tercih etmeliyiz. Özellikle mutfak çekmeceleriyle oynayacaklarından orada sivri-keskin aletler bulundurmamalıyız. Alışveriş merkezlerinde, yürüyen merdivenlere tek başına bırakmamalıyız. Özellikle havuz kenarları ıslak olduğundan kayıp düşme olasılıkları da artar. Bu gibi riskli bölgelerde tek başına bırakmamalıyız ve ayaklarına uygun kaymayan ayakkabılar giymesini sağlamalıyız. Sonuçta, çocuklarımıza hareket özgürlüğü vermeliyiz, ama tedbirler ve sınırlar konusunda da hazırlıklı ve kararlı olmalıyız”
Uzman Psikolog Sevil Usanmaz: “ÇOCUKLAR HAREKET EDEREK BÜYÜR” “Çocuklar, 2. aydan itibaren annelerini gözleriyle takip eder, gülümser, 3-4 ay civarında ellerini ayaklarını hareket ettirmeye, çıngırağını tutmaya ve hareket etmeye, oyun oynamaya başlarlar. Emekleme ve yürümeyle birlikte çocukların hareket etmeleri oyun oynamaları da çeşitlenir. Çocuklar için oyun hem kendi bedenlerini tanıma hem de dış dünyayı tanıma ve öğrenme sürecidir.
Bu süreç bedensel-zihinsel gelişimlerini olumlu yönde etkiler. Çocukların hayal dünyası çok geniş ve zengindir. Genellikle küçük yaşlarda basit oyuncaklara ihtiyaç duyarlar. Bazen bir çay tabağı ile uzun süre oynayabilir veya bir kutu tahta bloğu çok çeşitli oyunlara dönüştürebilir; üst üste koyarak kuleler yapabilir, araba veya tren oyunu oynayabilir, hatta köprü inşa edebilirler.
2 yaşından sonra hareket özgürlüğünün artmasıyla grup oyunları ve sosyalleşme başlar. Oyunlar ikili ve grup oyunlarına dönüşür. Park ve bahçelerde özgürce koşup zıplayan, salıncaklara binen, kaydıraktan kayan çocuklar mutlu, neşeli, sosyal, hantal olmayan, çabuk hareket eden ve hızlı düşünen bir yapıya sahip olurlar. Oyun eğiticidir. Çocuk oyunla şekilleri, renkleri, materyalleri öğrenir. Oyun, çocuğun biriken enerjisini dışarı atmasını sağlar ki, bu önemlidir. Dışarı atılmayan enerji saldırganlık veya içe kapanıklık şeklinde çocuğa zarar verebilir. Oyunla soru sormayı ve öğrenmeyi öğrenir, dil kullanım ve iletişim becerisi gelişir. Hareket eden çocuğun dikkati ve gözlem yeteneği artar.” |
|