Kendi deneyimimden biliyorum ki, doğum kendi başlamalıdır! Sezaryen bile olacaksanız, bu böyle olmalıdır! Örneğin, benim bebeğim tersti, 2 gün ilk faz doğum sancılarını evde kendi kendime güle oynaya yaşadım. Çünkü biliyorum ki hastaneye gitsem, hemen sezaryene alınacağım ve doğal doğumun aşamalarını yaşayamayacağım.
Doğum konusunda bilinçlenen ya da benim gibi içgüdülerini dinleyen anneler, doğumun tıbbi bir sebep yokken tetiklenmesi konusunda çelişkiler yaşıyor. Bu uygulamalar gerçekten gerekli mi? Doğumun kendi kendine başlamasını beklemenin avantajları nelerdir? Doğumun başlatılması için gerçek tıbbi sebepler nelerdir? Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı, Lamaze ve HypnoBirthing Hamile Eğitim Uzmanı Op. Dr. Hakan Çoker, "Doğumda nelerin bebeğiniz ve sizin için iyi olacağından emin olmalı, doğum anında zamanın akışını lehinize çevirmelisiniz" diyerek sorularımıza cevap veriyor...
SEZARYEN MASUM DEĞİLDİR! Doğum ve doğum yöntemleri günümüzün en çok tartışılan konularından biri. Son günlerde artan sezaryen oranları doğum yöntemlerini yeniden sorgulatıyor. Dünya Sağlık Örgütü kabul edilebilir sezaryen oranının yüzde 15 olması gerektiğini savunuyor. Ancak ülkemize baktığımızda sezaryen oranlarının devlet kurumlarında yüzde 50, özel kurumlarda yüzde 80 sınırlarına geldiğini görüyoruz. Bu durum, bir şeylerin yanlış yapıldığının bir göstergesi. Çünkü gerekli tıbbi nedenler oluşmadan yapılan sezaryenler masum değildir ve gerek anne gerekse bebek için birçok olumsuzluğu beraberinde getirir.
SAĞLIKLI BİR DOĞUM İÇİN GEREKEN HER ŞEY BEDENİMİZDE Normal doğumlara bakıldığında, doğuma artık yönetilmesi ve müdahale edilmesi gereken tıbbi bir olay gibi yaklaşılıyor. Doğumlar, artık ilaçlar ve müdahalelerle anılıyor. Oysa doğum bedenimizin sağlıklı bir şekilde gerçekleştirdiği tamamen doğal bir fonksiyon, bedenimizin salgıladığı hormonların yönetiminde yapılan fizyolojik bir olaydır. Bu yönetime bedenimizdeki birçok hormon aynı anda katılır. İzin verildiği takdirde bedenimiz ve bebeğimiz sağlıklı bir doğumu gerçekleştirmek için ihtiyacı olan bilgeliğe ve güce sahiptir.
Doğum normal, doğal ve sağlıklıdır. Doğuma yapılacak her türlü müdahale doğumun işleyişini bozar. Bu yüzden hamilelere doğumlarında rehberlik ederken buna çok dikkat etmek gerekir. Eğer hamilelere doğum için gerekli güven ortamı sağlanırsa birçok doğum kendiliğinden gerçekleşir.
HERKESE TIBBİ MÜDAHALE YAPILIYOR Son yıllarda hastanelerdeki tıbbi imkanlar yüz güldürücü ve güven verici. Ters gidebilecek durumlarda, sağlık teknolojilerdeki gelişmeler sayesinde birçok anne ve bebeğinin hayatı kurtuluyor. Ancak teknolojiklerdeki ilerlemeler doğal ve müdahalesiz doğum oranlarını da azaltıyor. Gerekli olduğunda uygulanması gereken müdahaleler her hamileye uygulanıyor ve bu da ister istemez doğumların doğal işleyişini bozuyor. Yapılması gereken; riskli hamilelere gerekli tıbbi müdahaleler uygulanırken, riskli olmayan hamilelere sağlıklı ve güvenli doğum ortamlarının sunularak, bu hamilelerin doğumda duygusal ve fiziksel olarak desteklenmeleridir.
DOĞUM NASIL BAŞLAR? Hamileliğin son haftalarında bedeniniz ve bebeğiniz sağlıklı bir doğum için son hazırlıklarını yapar. Özellikle ilk kez doğum yapacaklarda doğuma birkaç hafta kala bebek pelvise girer. Halk arasında bebeğin doğum kanalına girmesi olarak bilinen bu eylemi anne adayları da hissederler. Bu yerleşme sonrasında rahim ağzı yavaş yavaş yumuşayarak öne doğru değişime geçer. Son haftalarda hazırlık dalgaları olarak tanımlayabileceğimiz rahim hareketleri bu değişimi hızlandırır. "Braxton-Hicks" olarak bilinen bu dalgalar ile rahminiz artık ısınma hareketlerine başlamıştır. Bu hareketler sayesinde rahim ağzı gittikçe incelir, hatta bazılarında 1-2 santim açıklık oluşur.
Son haftalarda bebeğinizin akciğer gelişimi için süreç hızlanır. Salgılanan bazı maddelerle bebeğinizin doğum sonrasında rahatça nefes alabilmesi için gerekli hazırlıklar tamamlanır. Bebeğiniz koruyucu bir yağ tabakası ile kaplanır.
Doğumun nasıl başladığı hala tam olarak açıklığa kavuşturulamamıştır. Ancak çalışmalar, bebek dış dünyada yaşamak için gelişimini tamamladığında, bedeninden salgıladığı bazı maddelerle, annesinde doğum için gerekli hormonların salınmasını tetiklediği yönündedir. Birçok durumda doğumunuz, sadece siz ve bebeğiniz tam olarak hazır olduğunuzda başlar.
DOĞUMUN TETİKLENMESİ İÇİN TIBBİ SEBEPLER Bazı tıbbi sebeplerle doğumunuzun gerçekten erken tetiklenmesi gerekebilir. Bebeğinizin anne karnında kalması, dış dünya ile buluşmasından daha riskli olduğu durumlarda doğumunuz başlatılabilir. Amerikan Kadın Doğum Uzmanları Birliği’nin önerileri aşağıdaki gibidir: - Suların erken gelmesi ve uzun süre doğum eyleminin başlamaması, - 42 haftayı geçen miat aşımı, - Hamileliğin sebep olduğu yüksek tansiyon, - Şeker hastalığı gibi anneye ait bazı hastalıklar, - Rahim içi enfeksiyonlar, - Bebekte gelişim bozukluğu.
ÖNEMLİ NOT: Yukarıda sıralanan bu sebepler, sezaryen nedenleri değildir. Bunlar doğumun yapay olarak başlatılması için gerekli tıbbi nedenlerdir. Bu aşamada "miyat aşımı" tanımının doğru belirlenmesi çok önemlidir. Miyat aşımı, beklenen ortalama doğum tarihinin 2 hafta geçmesidir. Tüm doğum kitapları normal doğum tanımlamasını, 38-42 hafta süren hamilelik dönemi olarak tanımlar. Yani miyat aşımı, 42 hafta ve sonrasını tanımlar. 42 hafta dolmadan, tıbbi bir sebep yoksa, doğumun tetiklenmesi önerilmez.
İRİ BEBEK VE KORDON DOLANMASI PLANLI SEZARYEN NEDENİ DEĞİLDİR Önemli durumlardan biri de, "iri bebek" konusunun sezaryen nedeni olmamasıdır. Çalışmalar, iri bebek nedeniyle tetiklenen doğumlarda sezaryen oranının, bebeğin sağlığında herhangi bir iyileşme yapmadan, 2 kat arttığını gösteriyor. Ayrıca "iri bebek" tanısını gerçek anlamda bebek doğmadan koymak mümkün değildir. Çünkü ultrasonografi, bu konuda güvenilir bir test aracı değildir. İri bebek tanısı konulan hamilelerden yüzde 70 gibi yüksek bir oranının, normal ağırlıkta bebekler taşıdığı ortaya konmuştur. Sağlık Bakanlığı'nın yayınladığı Doğum Eylemi Yönetim Planı’nda 4000-4500 gram arası tahmin edilen bebeklerde, normal doğum önerilir. Hatta gerekli tıbbi nedenler oluşursa doğumun tetiklenebileceği bilgisi verilir. Yani iri bebek tanısı tartışılan bir kavramdır ve planlı sezaryen nedeni değildir.
Yine ülkemizde çok sık sezaryen nedeni olarak öne sürülen, kordon dolanması da sezaryen nedeni değildir. Normal doğumlarda bebeğin boynunun etrafında kordon dolanmasını çok sık görürüz ve bu durum ne bebeğin doğumu için bir engeldir ne de doğumun erken başlatılması için bir nedendir. Kordon dolanmasının en çok görülen etkisi, kasılmalar sırasında bebeğin kalp atışlarının bozulmasıdır. Bu durumda gerekli müdahalelerle devreye girilerek sağlıklı bir doğum gerçekleşir.
DOĞUMUN TETİKLENMESİ HAKKINDAKİ ÇALIŞMALAR Risksiz ve normal bir hamileliği olan kadında, tıbbi sebepler dışında uygulanacak doğum tetiklenmesinde aşağıdaki sorunlar daha fazla görülüyor: - Vakum veya forseps ile müdahaleli doğumlar, - Sezaryen ameliyatı, - Ateş, bebek kalp atışlarında bozulma, omuz takılması gibi problemler, - Düşük doğum ağırlıklı bebekler, - Bebeklerin yenidoğan bakım merkezinde yatırılması, - Sarılık, - Hastane yatış süresinin uzaması.
ULTRASON YANILTICIDIR! Ayrıca tetiklenen doğumlarda kadınların, epidural anestezi veya ağrı kesici ilaçlara daha çok ihtiyaç duydukları saptanmıştır. Yine, bebeklerin düşük doğum ağırlıklı doğması ve sarılık olma risklerinin yüksek olmasının en büyük sebebi, bebeklerin bazen zamanından önce alınmalarıdır (38 haftalıktan önce). Bunun sebebi, beklenen doğum tarihlerinin çoğu zaman kesin olmamasıdır. Beklenen doğum tarihinin tespitinde ultrasonografi yanıltıcıdır. Ultrasonografinin 20 haftalık hamilelikten önce 7 gün, 20-30 haftalık dönemde 14 gün yanılma payı vardır. Hatta son haftalara girildiğinde bu yanılma payı 21 güne kadar uzar. Yani 38 haftalıkken planlı olarak doğurtulmak istenen bir kadının bebeğinin 36 haftalık olma ihtimali her zaman vardır. Bu yüzden 38 haftalık planlı sezaryenler veya erken tetiklenen doğumlarda bebeklerde solunum sıkıntısı olma ihtimali yaklaşık yüzde 20 artar. Yine çalışmalar gösterir ki, doğumun tetiklenmesi, sezaryen ihtimalini 2 kat arttırır. Sezaryen olma şansı ilk doğumlarda daha da fazladır. Rahim ağzını yumuşatıcı ilaçlar kullanıldığında sezaryen ihtimali daha da artar. Ayrıca hayatı tehdit eden bir komplikasyon olan "amniyotik sıvı embolisi" doğumu tetiklenmiş hamilelerde 2 kat fazla görülür.
BUNLARI UNUTMAYIN! - Doğum, çoğunlukla bedeniniz ve bebeğiniz gerçekten hazır olduğunda başlar. - Doğumun tetiklenmesi sezaryen ihtimalini 2 kat arttırır. - Ultrasonografide büyük bebek ihtimali, doğumun erken başlatılması nedeni değildir. - Doğumun doğal olarak kendiliğinden başlaması, doğumu destekleyen diğer uygulamaları da yaşayabilmenize imkan verir.