ÇOCUĞUNUZ SAĞLIKLI BÜYÜSÜN İSTİYORSANIZ: 52-10 FORMÜLÜNÜ HAYATA GEÇİRİN!
Uzmanlar, çocukların sağlıklı büyümeleri için yapılması gerekenler konusunda hem fikirler. Ve sağlıklı olmanın şartlarını bir formülle açıklıyorlar. Formülün adı: 52-10
Kiminle konuşsam, bu ister bir ebeveyn, ister bir uzman olsun, çocukların her geçen gün daha da sağlıksız büyüdüğünden yakınıyor. Modern çağ, bizi ve yavrularımızı adeta solduruyor. Görünüşe baktığımızda her şeyimiz son model, evlerimiz akıllı, kullandığımız alet edevat son teknolojinin ürünü, her şeyi biliyoruz, bilgi her an elimizin altında... Fakat, modern yaşam dengeli ve bilinçli kullanılmadığında büyük-küçük sağlıklı ve mutlu bireyler olmamızın da önündeki en büyük engel haline geliyor.
Geçtiğimiz günlerde Prof. Dr. Muazzez Garipağaoğlu (Beslenme ve Diyetetik Uzmanı) ile bir aradaydım. Garipağaoğlu, yıllarını beslenme konusuna adamış ve çocukların sağlıklı büyümesi konusunda önemli çalışmalar yapan bir uzman. Son yıllarda çocukların giderek daha sağlıksız büyüdüğünü, şişman çocukların arttığını, bunlarla birlikte mutsuz çocukların da giderek yaygınlaştığını söylüyor. Peki, ne yapmak gerekiyor, sorumun cevabını ise Prof. Dr. Muazzez Garipağaoğlu bir formülle açıkladı. Formülün adı: 52-10...
10 yaşında bir kız çocuk annesi olarak, doğrusu "52-10 da ne?" diye ben de çok merak ettim. İşin aslını öğrenince, "İnsan aaa, bunlar mıymış, ben bunları biliyorum, çok basit" diyor. Fakat, çocuklarımızın hayatlarında bu kuralların ne kadarını uygulanabilir kıldığımızın cevabını açık yüreklilikle vermemiz gerekiyor. Bakın bakalım, sizin çocuğunuz 52-10 kuralına ne kadar uygun yaşıyor?!
İŞTE 52-10 FORMÜLÜ: 5: GÜNDE TOPLAM 5 ÖĞÜN SEBZE VE MEYVE TÜKETMEK... Ve mümkünse bu beş öğünün üçünü sebzeden yana kullanmak. Çünkü malum, meyveler şeker içerdiklerinden daha çok kalori almamızı sağlıyorlar.
Durun, hemen gözünüz korkmasın! Günde 5 öğün sebze-meyve nasıl tükettiririm ben çocuğa, 1 öğün tüketse razıyım, dediğinizi duyar gibiyim. Fakat, zaman içinde alışkanlık kazandıkça olmayacak bir şey de değil. Ayrıca 1 elma, 1 muz, 1avuç kiraz, 1 havuç bir öğün yerine geçiyor, haberiniz olsun. Yani öğün deyince, öyle kilolarca sebze-meyve tüketmek kastedilmiyor. Çocuğun sevdiği sebze ve meyveleri ona uygun bir sunumla her gün bıkıp usanmadan önüne koymak ve bu meyve ve sebze öğünlerini sizin de tüketerek ona örnek olmanız işinizi kolaylaştıracaktır. Her seferinde küçük bir adımla, bir bakmışsınız, ailece 5 öğün sebze ve meyve tüketiyorsunuz. Özellikle sıcak yaz günlerinde bundan kolayı yok!
2: GÜNDE 2 SAATTEN FAZLA TV, BİLGİSAYAR, CEP TELEFONU VB.'LERİNİ KULLANMAMAK... Artık, maalesef 3 yaşındaki bebekler dahil, çocuklar günde ortalama 4 saatlerini ekran karşısında geçiriyorlar. Dizileri bizimle birlikte seyrediyor, yaşlarına uygun olsun olmasın bilgisayar oyunlarının hepsini biliyorlar. iPad ve cep telefonu kullanımı ise çocuklar arasında had safhada. Sonuçta, çocuklarımız ekran bağımlısı olup çıktı ve bu durum onların sağlıksız büyümelerinin en önemli nedenlerinden biri.
3 yaşına kadar asla ekran karşısında olması önerilmeyen, 6 yaşına kadar da ancak çok kısıtlı sürelerle; örneğin günde 1 çizgi film gibi, ekran karşısında oturması uygun olan çocuklarımızın, 6 yaşından sonra ise yaşları kaç olursa olsun, 2 saatten fazla ekran karşısında kalması fiziksel ve zihinsel gelişimlerinin önündeki en büyük engel olarak görülüyor uzmanlarca...
Fakat, 6 aylık bebeklerin eline oynasın diye cep telefonu veriyoruz, 3 yaşındakilerin elinde ipad'ler var, ilkokul çağı ve üstündekilere ise büyümüş de koca insanlar olmuş gibi davranıyoruz, bizim teknolojiyi kullanmamızdan aşağı kalmıyorlar. Üstelik bununla övünüyoruz da, "benim ki, bir bilgisayar kullanıyor aklın durur, ödevlerini de oradan yapıyor, İngilizcesini de oradan öğreniyor" diyoruz. Fakat, çocuklarımız teknolojiye ne kadar yakınlarsa, duygusal gelişimleri de bundan o kadar olumsuz etkileniyor işte... Bizler bunu bilmek ve bu durumu engellemek zorundayız! Teknoloji büyük insana bile ölçüsüz kullanıldığında zarar verirken körpe beyinlere, bedenlere ve ruhlara neler yapıyor, görmeliyiz.
Bir kere radyasyon alıyorlar ki, gelişmekte olan beyine önemli bir zarar. Sonra ekran karşısındaki çocuk hareketsiz kaldığından şişmanlık riski artıyor. Uzun süre ekran karşısında kalan çocuklar öğün atladığından ve atıştırmalıklara yöneldiğinden sağlıklı beslenemiyor, fast-food alışkanlığı yerleşiyor. Araştırmalar, haftada 18 saat televizyon izleyen bir çocuğun 10 yaşına geldiğinde bel kalınlığının yaşıtlarına oranla 7 milim daha kalın olduğunu ortaya koyuyor. Üstüne sosyalleşememeleri ve çocukluklarını yaşayamamaları da cabası... Tüm dünyada dikkat eksikliği ve hiperaktivite sorunları, otizm vakaları ve davranış bozuklukları artış gösteriyor ve ekran kullanımı bu artışı kesinlikle tetikliyor!
1: GÜNDE BİR SAAT DÜZENLİ FİZİKSEL AKTİVİTEDE BULUNMAK... Her çocuğun günde 1 saat yaz-kış demeden düzenli fiziksel bir aktivitede bulunmasının sağlıklı büyümesine çok önemli katkıları var. Hareket her derdin devası... "Bunun için imkanımız yok ki" diyebilirsiniz; çocuğunuzun yüzme, tenis, basketbol, jimnastik gibi, etkinliklerde bulunmasını sağlayamıyor olabilirsiniz. Fakat her gün çocuğunuzla birlikte yürüyebilirsiniz! Bir saat size uzun geliyorsa, bu yürüyüşleri ikiye bölüp yarım saat sabah, yarım saat de akşamları yürüyebilirsiniz.
Hatırlayın, bizler çocukken nasıl da hareketliydik, bütün bir gün atlaya zıplaya oynardık. Çocuk dediğin hareket demektir zaten! Oysa, modern çağın çocuklarının böyle atlaya zıplaya oynayabilecekleri imkanlar çok kısıtlı, bizim bu imkanları onlara bir şekilde sunmamıza ihtiyaç duyuyorlar. Hareket ihtiyacı karşılanmayan çocuk da ne yapsın, kendini ölçüsüzce yemeğe, bilgisayar ve televizyon karşısına vuruyor ve bunu körükleyen de biz ebeveynleriyiz. Öyleyse çocuklarımızın çocukluklarını yaşamasına fırsat vermeliyiz. Ki, çocuklarımız güle oynaya, atlaya zıplaya büyüsünler. Düzenli fizikse aktivitede bulunan çocukların beden ve ruh sağlıklarının, hatta akademik başarılarının diğerlerinden önde olduğunu araştırmalar da bize kanıtlıyor zaten. Ne demiş atalarımız işleyen demir ışıldar! Öte yandan, yapılan araştırmalar da 8 ila 18 yaş arasındaki çocukların günde en az 4 saatlerini teknolojiye ayırdığını ortaya koyuyor. 2006 ila 2010 arasında dışarıda zaman geçiren çocuk oranı yüzde 15 azalmış. Doğada geçirilen zaman ise çocuklarda beyin fonksiyonlarında geliştirici, yenileyici, yaratıcı, sinirleri gevşetici ve odaklanmayı arttırıcı işlev gösteriyor.
0: ŞEKER TÜKETİMİNİ SIFIRA İNDİRMEK... Sanırım, 52-10 formülünün en zor maddesi bu! Hele de söz konusu çocuklar olunca, bir çocuk nasıl hiç şeker tüketmeden büyür ki, diye geçiyor insanın aklından. Fakat, şeker zamanla bağımlılık yapıyor! Dolayısıyla, özellikle 0-1 yaş arasında bebeklerin zaten hiç şeker tüketmemesi gerekiyor ki, hücreler sağlıklı kodlanabilsin. Zaten bebekken anne sütü, sonra da yediğimiz sebze ve özellikle de meyveler ihtiyacımız olan şekeri karşılıyorlar. Bal ve pekmez de şeker yerine kullanılabilecek besinler...
Ve çocuklar alışmadıklarında şekeri aramıyorlar inanın, çünkü insan bilmediği bir şeyi istemiyor. Mesela, ben kızım Duru'ya 3 yaşına kadar çikolata bile yedirmemiştim. Şekeri şeker olarak hala ne yer, ne içeceklerinde kullanır, sütü şekersiz içer mesela... Şekeri ve şekerli gıdaları hiç aramaz.
Şekeri sıfır kullanmak çok zor gibi görünse de, en aza indirmek mümkün! Kendimize şekerin bir bağımlılık aracı olduğunu, şekerin kemiklerimize, eklemlerimize ve hücrelerimize zarar verdiğini, şeker tüketiminin şişmanlığın en önemli nedenlerinden biri olduğunu hiç unutmamalıyız. "Ne kadar doğal, o kadar sağlıklı" ilkesini çocuklarımıza kazandırmalıyız. Şekeri de mümkün doğal yollardan vücutlarına almalılar.