Çocuğunuza “Hayır” demekte zorlanıyor musunuz? O’na hayır derseniz kalbinin kırılacağını, üzüleceğini, sevilmediğini düşüneceğini, size olan güvenini kaybedeceğini mi düşünüyorsunuz?
Peki, ya çocuğunuz dışındaki insanlara “Hayır” demek konusunda nasılsınız? Yine mi zorlanıyorsunuz. Yoksa sadece çocuğunuza ya da çocuklara mı “Hayır” demek size zor geliyor.
Aslında hayır’ın evet kelimesinden farkı yok! Nasıl gece oluyorsa ve gece nasıl karanlıksa; nasıl gündüz oluyorsa ve gündüz nasıl aydınlıksa; aynı şekilde uygun bulduklarımıza evet, uygun bulmadıklarımıza ise hayır dememiz o kadar doğal…
SINIR KOYMANIN DENGESİ Biz Türk anne babalar, yurt dışında çocukların nasıl da mum gibi yetiştirildiklerini; kendi başlarına yemek yeme, kendi başına uyuma konusunda nasıl da başarılı olduklarını, düştüklerinde nasıl da kendi kendilerine kalktıklarından sıklıkla söz ederiz. Oysa, çocuğa “Hayır” demenin ona sınırlar koymanın da bir ölçüsü-dengesi olmalıdır. Konulan sınırlar, ağızdan dökülen hayırlar çocuğun benliğini-kişiliğini değil, davranışını hedef almalı ve çocuk kendisine hayır dendiğinde bile sevildiğini hissedip bilebilmelidir.
Bizler Türk ebeveynler ise, doğduğundan itibaren çocuklarımıza beslenme ve uyku düzeni yaratmakta zorlanırız. Öte yandan, bebeği sık kucağa alırsak şımaracağını, yere düştüğünde yardım edersek güçlü bir kişilik geliştiremeyeceğini düşünürüz. İlkokul çağına gelen çocuklarımız arasında beslenme ve uyku rutini geliştirememiş olanlar çoktur; ama aynı çocuklar çoğu kez şımartılmamak üzere pek de kucağa alınmamışlardır.
Ve çocuk ergenlik çağına geldiğinde ve iyice söz dinlememeye başladığında, onca yıl boyunca kafamızın nasıl da bir sürü çöp bilgiyle dolu olduğunu, çoğu kez de kararsızlıklar ve gel-gitler içinde bocaladığımızı unutup, kendi kendimize sorarız. “Nerede hata yaptım?”
AYNI HATALARI SÜRDÜRDÜĞÜNÜZDE… Her ebeveyn hata yapar, bu kaçınılmazdır. Önemli olan hatanın sürdürülmemesidir! Bir kez çocuğa gereken yerde hayır, demediniz diye çocukta davranış sorunu gelişmez. Ama benzer olaylar karşısında bir evet, bir hayır dediğinizde; ya da siz bir olaya evet derken baba hayır dediğinde veya çocuğa önerdiğiniz davranışın tam tersini günlük yaşamınızda kendiniz uyguladığınızda çocuğun da kafası karışır. Size olan güveni sarsılır. Dolayısıyla, öğretmek istediğiniz sağlıklı davranış modellerini öğretemezsiniz. Ve çocuk söz dinlemez olur.
Sorun bakalım kendinize, hangi sözünüzü dinlesin istersiniz?!.
Dolayısıyla, evet demek ya da hayır demek sorumluluk almaktır! Evet dediğinizde ya da hayır dediğinizde bunun arkasında davranışlarınızla da durabildiğinizde çocuğunuz da sizin evet ya da hayırlarınızdan incinmeyecek. Bunun kendisiyle değil, yaşamı daha sağlıklı, daha kaliteli yaşamakla ilgili olduğunu inanın daha bebekken içinde bilecek; çünkü size güvenecek…
SEVGİNİZİ GÖSTERİN! Bu arada, 0-6 yaş döneminde çocuğa ne kadar çok sevginizi gösterir, belli temel (beslenme-uyku) konular dışında ona ne kadar az “Hayır” kelimesini kullanırsanız, ileriki yıllarda da disiplin oluşturmakta, yani sağlıklı davranış modellerini çocuğa aşılamakta zorlanmazsınız. Çünkü mesele çocuğa hayır demek değil; ona sağlıklı, yaşam kalitesi yüksek bir hayatı örnekleyebilmek…
Çocuğa sen değerlisin, bilgisini davranışlarınızla verdiğinizde kendisini değerli ve sevilen hisseden çocuk, sizin ona önerdiğiniz davranışları da kendi biricik mizacını da ortaya koyarak ortaya koymakta gecikmeyecektir. Yeter ki, sağlıklı rol model olun, yeter ki çocuğunuza çifte mesajlar vermeyin, yeter ki çocuğunuza koşulsuz sevginizi hissettirebilin…
Kolay mı?!.
Kolay değil, hayat…
ÇOCUĞUN TERBİYE EDİLMEYE İHTİYACI YOK! Aslında hiçbir çocuğun “terbiye edilmeye” ihtiyacı yok! Çünkü her çocuk doğuştan harika! Çocuğun ihtiyacı, koşulsuz sevgi ve güven içinde ona sağlıklı örnekler oluşturan ve biricik var oluşunu ortaya koyması için onu destekleyen ebeveynler… Hepsi bu!
Disiplin kavramından pek hoşlanmıyoruz. Çocuğa disiplin uygulamanın, sağlıklı davranış modellerini çocuğa öğretmek, daha doğrusu örneklemek olduğunu gözden kaçırabiliyoruz. Uzm. Dr. Mehmet Yavuz (Nöroloji Uzmanı) konuyla ilgili olarak anne babalara önerilerde bulundu.
-Pek de sevdiğimiz bir kavram değil… Disiplin nedir? Disiplin; çocuğun fiziksel, duygusal ve sosyal gelişiminde yol haritası olmaktır aslında. Davranışların sınırlarını belirleyen ve benliğin zeminini oluşturan disiplin, çocuklara istenen doğru davranış biçimlerinin kazandırılmasını amaçlayan bir yetiştirme anlayışı olmasıyla dikkat çeker. Disiplin, çocukların kendi kendilerini doğru bir şekilde denetleyebilmesini sağlaması açısından, çocuk yetiştirmede anne babaların önemsemeleri gereken bir konudur. Etkili ve doğru bir disiplin anlayışı çocuklarda kendini kontrol mekanizmasını geliştirir, sorumluluk alma yetisine olumlu katkı sağlar.
YAŞINA UYGUN BİR DİL KULLANIN! -O halde, çocuğa disiplin verilirken, çocuğun akıl yürütme becerisi kazanması amaçlanmalı? Evet. Çocukluk döneminde doğruyla yanlışı ayırt etme ve akıl yürütme becerisi yeterince gelişmediğinden, anne baba bu becerileri belli bir disiplin ile çocuğa öğretebilir. Anne babalar çocuklarına disiplin verirken öncelikli olarak, çocuğa akıl yürütme becerisi kazandırmayı amaçlamalıdır. Yetişkin davranışlarıyla çocuğun kendi davranışları arasında bir bütünlük sağlamak, doğru bir disiplin açısından çok önemlidir. Disiplin kuralları uygulanırken, yetişkinin çocuğun seviyesine inmesi ve çocuğu dikkatle dinlemesi gerekir. Yetişkinler ayrıca, çocuğun yaptığı seçimden sorumlu olmasını ve çocukların problem ortaya çıktığında çözüm odaklı düşünmelerini de çocuğa öğretmelidirler.
ÇOCUK DA BİR BİREY! -Doğru şeyler öğreteyim, diyen anne babalar tüm bunları yaparken nasıl bir tutum izlemeli? Disiplin sürecinde anne babanın çocuğa karşı tutumları demokratik olmalı. Çünkü, çocuğun da katılacağı bir ortamda çözüm üretmek büyük önem taşır. Kural tanımayan, her istediğini yapan, söz dinlemeyen çocuklar hem kolay mutlu olamazlar hem de davranışlarındaki benmerkezci tutum nedeniyle sosyal çevreleri tarafından dışlanma riskiyle karşı karşıya kalırlar. Bu nedenle, anne babaların çocuklarına bazı toplumsal kuralları ve sağlıklı davranış modellerini öğretmeleri gerekir.
ÇOCUĞU İNCİTMEYİN! -Sağlıklı davranış modellerini çocuğa öğretme sürecinde anne babalara neler önerirsiniz? Öncelikle, sürekli anne baba tarafından korunmak, çocukların sıkıntılı durumları kendi deneyimleriyle çözmeyi öğrenmelerine engel olur. Disiplin kazanma sürecince çocuklar, davranışlarının sonuçlarını görmeli ve davranışlarıyla ilgili ufak tefek de olsa sorumluluk almaya başlamalıdır. Anne babalar baskıcı olmayan bir disiplin tekniğini benimsemelidir. Çocuğun davranışlarının altında yatan nedenin araştırılması ve çocuğun sorununun çözülmesi için ona yardımcı olunması da bu süreçte yapılması gerekenler arasında yer alır. Çocuğa yapılacak işle ilgili yetkinin önce ebeveynlerde olduğu hissettirilmelidir. Ancak, çocuğa emir verilmemeli ve yapılması gereken uygun seçenekler halinde sunularak, çocuğa seçme hakkı da tanınmalıdır. Çocuğun seçenekler arasında seçim yapması, onun kendine olan güvenini arttıracaktır. Çocuklara yanlışlarının nedenleri mutlaka açıklanmalıdır. Çünkü çocukların zihinsel işlevleri yetişkinlerde olduğu kadar gelişmemiştir ve bazı davranışların neden yapılmaması gerektiğini anlamakta zorlanabilirler. Çocuğu psikolojik ve fiziksel olarak incitmemek gerekir. Çünkü, incinme çocukta olumsuz benmerkezci duyguları pekiştireceğinden, yanlış davranışın tekrarlanma olasılığı da artacaktır. Çocuk hatalı bir davranışı sonrasında hatasını anlarsa affedildiği hissettirilmelidir. Çocuğa gerektiği durumlarda “Hayır” denilmelidir. Çocuğa bu şekilde konulacak sınır onu incitmeyecek, aksine ona güven verecektir.