Muhteşem Yüzyıl dizisiyle tanıyıp sevdiğimiz oyuncu Meryem Uzerli, iş adamı Can Ateş ile olan 11 aylık ilişkisinden kazara hamile kalınca, doğurmaya karar verdi. Ve kararını da Ayşe Arman’a verdiği röportajda şöyle açıkladı:
İlla “Sen baba olacaksın!” denmez, demedim. Mesele, Can istemedi, Meryem istedi değil… Dünyaya gelmek isteyen bu bebek. Ben bu bebeği bir hediye olarak kabul ediyorum. Ama şunu da biliyorum, bir erkek istemiyorsa, “İlla sen baba olacaksın!” denmez. Ben de demedim.
Sonuç: Bir adam sevdim aslında yoktu, diyerek özetlendi.
Kazara hamile olduğunu öğrenip bebeğini doğurmaya karar veren Uzerli şimdilerde babasız çocuk büyütmeye hazırlanıyor. Tabii ki bu O’nun seçimi ve seçimlerinden dolayı bir diğerini yargılamak hiç birimizin haddi değil.
Fakat, insan O bebeğin yerine kendini koyunca iyi de hissetmiyor işte! Babasız bir çocuk dünyaya getirmeye karar vermek çok radikal bir karar… Belki Meryem, Almanya gibi sosyal destekleri gelişmiş bir ülkede yaşadığı için, ailesi ve arkadaşları orada O’na destek olduğu için böyle bir karar verebildi. Yani, baba yok ama sosyal desteklerim var, altından kalkabilirim, diye düşündü.
İtiraf etmeliyim ki, ben asla bu cesareti gösteremezdim! Çünkü her çocuğun bir anne ve bir babayla hayata başlama hakkı olduğuna inanıyorum.
Evet, babası ölmüş çocuklar var bu dünyada, anne-babanın ayrılığı nedeniyle genellikle babasına doyamadan büyüyen çocuklar var, hatta aynı evin içinde “var yok baba”ya sahip olup da baba yoksunluğu çeken çok sayıda çocuk var! Ama bir çocuğun babasızlığına karar vermek, o başka, çok başka…
“O çocuk benim çocuğum olsaydı ve bana babasını sorsaydı ne derdim?” diye düşünmeden edemiyor insan… “Ben sana kazara hamile kaldım, baban çocuk sahibi olmak istemiyordu, (çünkü 2 çocuğa vardı); seni dünyaya getirmemi istemedi, ben ise seni doğurmak istedim.” Babası (ya da annesi) tarafından istenmediğini bilmek bir çocuğa nasıl anlatılır?!. Babasızlık nasıl anlatılır bir çocuğa…
Hep anne daha önemli sanılıyor bir çocuk için… Anne şüphesiz çok önemli ama baba, anneden daha az önemli değil ki… Bir elmanın yarısı anne ise, diğer yarısı da baba! Ve çocuk büyürken annenin çocuğa kattıklarıyla, babanın çocuğa kattıkları o kadar farklı ki, olmak için ikisine de ihtiyacı var. Yani, kimse ne bir annenin ve ne de bir babanın yerini tutamaz. Anne ve baba bir tanedir çocuk için, biriciktir, benzersizdir. Ne anne babanın yerini doldurabilir, ne de baba, annenin yerini doldurabilir.
Ve dileyelim ki, her çocuk daha rahme düşmeden önce anne ve babasının O’nu istemesiyle, çok istemesiyle ve anne ve baba olmanın sorumluluğunu sevgiyle almasıyla bu dünyaya gelsin. Çünkü dünyaya analı babalı gelmek, annesinin-babasının sevgisiyle, güveniyle, bakımıyla gelmek her çocuğun hakkıdır!
Baba anneden daha az önemli değil! BİR ELMANIN YARISI ANNE İSE DİĞER YARISI DA BABA!..
Bebeği anne doğruyor, anne emziriyor, canıyla, kanıyla, sütüyle besleyip büyütüyor olabilir. Fakat, baba da bir çocuğun gelişiminde anne kadar büyük önem taşıyor! O nedenle her çocuk hem annesinin hem de babasının sevgisine, ilgisine ve bakımına muhtaç!..
Eskiden annenin çocuk için babadan çok daha önemli olduğu sanılırdı. Aslında baba dölü veren kişiydi, bir de evine ekmek getiriyorsa ne alaydı!.. Fakat, çağ değişti!.. Artık, bebeğin rahme düşmesinden itibaren babaların da en az anneler kadar önemli bir rol oynadığını ve hayat boyu da etkilerinin devam ettiğini biliyoruz.
ARAŞTIRMALAR NE DİYOR? Yapılan çalışmalar, çocuğun zihinsel gelişimi ve akademik başarısında babanın önemli bir faktör olduğuna dikkat çekiyorlar. Baba örneğinin kötü olması ve babasızlık özellikle erkek çocuklarının zekasını ve okul başarısını olumsuz etkiliyor.
Baba modeli çocuğun ahlaki gelişimi için de çok önemli! Araştırmalar davranış ve uyum sorunları olan çocukların babaları tarafından dışlandıklarını ve kötü baba modelinin çocuğu suç, madde bağımlılığı gibi tehlikeli noktalara sürüklediğini söylüyor.
BEBEKLER BABALARINI DOĞMADAN TANIYOR! “Çocuk daha doğmadan kişilik sahibi olmaya başlar” diyen Dr. Catherine Dolto-Tolitch, hamilelik sırasında biriken birçok duygu ve anının geleceği hazırladığını, dolayısıyla ebeveynlerin bu dönemde bebekle, bebeğin de onlarla ilişki kurarak sevgi ve güvenin temelinin atılması gerektiğini söylüyor.
Dr. Veldman, hamileliğin son 3 ayında yaptığı araştırmalarda, ultrason imajlarında, şu görüntüyü defalarca yakalamış: Baba, annenin çıplak karnına dokunduğunda, bunu bir davet olarak algılayan bebek, sokulmak istercesine babanın eline yaklaşıyormuş! El çekildiğinde, bebek de uzaklaşıyormuş ve bu da, bebeğin iletişim kurma arzusundan ileri geliyormuş...
Sonuçta, anne ile kurulan bağ dışında baba ile kurulan bağ da bebeklerin büyüme ve güven duymaları için gerekli. Bu nedenle, babalar, doğumdan sonra tüm bakımı annelere bırakmamalılar. Onlar da emzirmek hariç, her türlü bakımı bebeklerine vermeli; altlarını değiştirmeli, uykuya geçmelerine eşlik etmeliler... Öyle ki araştırmalar, bebeğin bakımında aktif rol olan babaların olmayanlara göre, bebekle daha çabuk ve köklü bir bağ kurduğunu kanıtlıyor.
BABA OLMAK KALP KRİZİ RİSKİNİ DÜŞÜRÜYOR Öte yandan, bebekler de babalarına iyi geliyor. Stanford Üniversitesi’nin araştırmasına göre, çocuksuz erkeklerin kalp krizi riskinin babalara oranla yüzde 17 daha fazla olduğu saptandı. Yaklaşık 138 bin erkeğin üreme ve ölüm oranları üzerinde yapılan araştırmada, babaların, kalp rahatsızlarından ölme olasılıklarının baba olmayan erkeklere oranla daha düşük olduğu belirlendi. Daha önce yapılan araştırmalar da, evlilik, çok sayıda arkadaş ve hatta köpek sahibi olmanın, kalp rahatsızlıkları ve bu rahatsızlıklardan ölme olasılığını azalttığını ortaya koymuştu.
BABANIN İLGİSİ ÇOCUĞU SOSYALLEŞTİRİYOR • İlk aylarda baba tarafından yoğun ilgi ve bakım gören bebeklerin çevreleriyle iletişim kurmada daha istekli olduğu biliniyor. • Babanın çocuğun bakımıyla yakından ilgili olması özellikle erkek çocuklarda, ileriki yaşlarda karşı cinse şiddet uygulama eğilimini düşürüyor. Tek başına bir anne tarafından yetiştirilen çocuklar büyüme süreçlerinde sadece anneyle beraber oldukları için en ufak mutsuzluklarını ya da sorunlarını bile direk anneye bağlayabilir ve ileriki yaşlarda anneye, dolayısıyla karşı cinse karşı olumsuz tepkiler geliştirebilirler. Babanın çocuğun büyüme sürecindeki aktif rolü ise bu olasılığı düşürmektedir. • Yapılan araştırmalar babalarının yakın ilgisiyle büyüyen çocukların genelde kendilerini ifade etme ve iletişim kurabilme konusunda daha becerikli olduğunu gösteriyor. • Babanın, çocuğun bireyselleşmeyi öğrenmesi üzerindeki rolü büyüktür. Çünkü anneler çocuk bakımında çok daha korumacı, denetleyici bir yaklaşım sergilerken babalar çocuğun çevreyi ve hayatı keşfetme aşamasında ona daha fazla özgür alan bırakmayı tercih eder. • Yetişme sürecinde babanın aktif rol oynadığı çocukların içgüdülerini kontrol etmede ve sosyal adaptasyonda daha başarılı oldukları da biliniyor.
Ece Akın Bakanay (Uzman Psikolojik Danışman): “BABANIN ÇOCUĞUN GELİŞİMİNDE ROLÜ ÇOK BÜYÜK” Uzun yıllar boyunca yapılan araştırmalar, anne-çocuk arasındaki ilişkiyi incelemiş, çocuğun gelişiminde annenin rolünü ve önemini vurgulamış, çoğu zaman babaların, yardımcı oyuncu rolünün altını çiziyordu. Bu araştırmalar genel olarak babanın, çocuğun gelişimi üzerinde dolaylı bir etkisi olduğu; anneyi duygusal olarak desteklediği, ailenin geçimini sağladığı yönünde yorumlanırdı. Oysa artık biliyoruz ki, çocuğun hem bilişsel, hem sosyal, hem de duygusal gelişiminde babanın rolü çok önemli. Çocuk ile baba arasındaki kaliteli ilişkinin, çocuğun bilişsel, sosyal, duygusal ve cinsel gelişimi üzerinde hayat boyu olumlu etkileri mevcut.”
Dr. Zafer Atasoy (Psikiyatri Uzmanı): “BABA GÜVEN DEMEKTİR!” “Baba olmak, sadece biyolojik babalık değildir, bununla yetinilemez. Önemli olan çocuklarla iyi, verimli, doyurucu zaman geçirmek ve onlarla hayatı paylaşabilmektir. Çocuk büyütmekte babanın çok önemli bir rolü var. Bu rol ve sorumluluk tek başına annelere verilmemelidir. İyi baba çocuğa sahip çıkan, arka olan, destek olan, ihtiyacı olduğunda yanında olan kişidir. Baba demek güven demektir. Güven duygusu ise kişiliğin oluşması ve oturmasında çok etkilidir. Çocuklarınızla iletişim kurmanız ve her ne yaşta ve her ne konumda olursanız olun. Onlara zaman ayırmanız, hayatı onlarla paylaşmanız çok önemlidir.”
ÖRNEK BABA KİMDİR? - Çocuğuna sevgi verebilmelidir. Bu duygunun yaşanacağı yer olan aile içi ilişkilerin sevgi içermesi gerekir. Eşlerin birbirlerine karşı sergiledikleri tutum, sevgi paylaşımları ve mutluluk ilk adım olacaktır. - Çocuğuna güven verebilmelidir. Çocuğun her türlü zorlandığı durumda yanında olabilmelidir. Varlığını hissettirmelidir. Çocuk babasına kolayca ulaşabilmelidir. - Çocuğuna destek verebilmelidir. Çocukların yaş ve cinsiyetlerine göre farklılık gösterebilen destekler ihtiyaçları olur. Bunların önemli kısmı, öncelikle manevi olanlardır. Duygusal destek en çok gereksinim duyulan destek türüdür, maddi destek aileden aileye farklılıklar gösterebilir. - Çocuğuna hoşgörülü olabilmelidir. Baba sert, otoriter, cezalandırıcı ve kısıtlayıcı gibi özellikler taşıyabilir. Ancak çocuğunun yanında hoşgörü sergilemesini bilmelidir. Gerektiği zaman çocuğun neden olduğu eksiklik ve hataları hoşgörüsü ile örtebilmelidir. - Çocuğu ile ortak zevkler paylaşabilmelidir. İster kız ister erkek çocuk olsun babanın çocuğu ile paylaşabildiği, çocuğuna aktarabildiği kültürel ya da bireysel zevkler olabilmelidir. Beraber hoş ve keyifli zaman geçirebilmelidir. - Çocuğun yaşamını kolaylaştırıcı olabilmelidir. Çocuğun karşısına çıkacak her türlü sıkıntı ve zor durumlarda bunları yenebilmesi için çaba sergilemeli, çözümler üretebilmelidir.
Doç. Dr. Oya Güngörmüş Özkardeş: “BABA SORUMLULUK ALMALI” “Babalığa aday olan erkekler her şeyden önce hayatlarının bebek sonrası kısmında yaşayacakları birtakım farklılıkların bilincinde olmalılar. Baba olmadan önceki yaşantılarında daha pervasızca davranılabilirken, çocuk sahibi olduktan sonra kendisine bağlı ve bağımlı olan bir canlının sorumluluğunu almaya da aday olmaları gerekir. Her ne kadar çocuk sahibi olmanın bir sürü güzel yanı olsa da bir o kadar da çileli bir tarafı vardır. Çiftler gönüllülükle anne baba olmaya karar vermezlerse uykusuz geceler, bebeklerin öz bakımı, bebeklerini doyurmak, temizlemek gibi işlemler külfet olarak algılanabilir. Oysa, çocuk sahibi olmaya karar vererek bu yola giren çiftler başkaları için sevimsiz görülen bu işleri büyük bir keyifle yürütürler, bu işler gündelik hayatlarının bir parçası oluverir ve ağırlıklarını hissetmezler. Erkekler tıpkı kadınlar gibi bebekleriyle nasıl ilgilenebileceklerini düşünmelidir. Eğer bebek sahibi olmanın olumsuz olarak addedilen tarafları kişiye yük olarak görünmüyorsa, kişi baba olmaya hazır demektir. Bu dönemde erkeklerin daha önce baba olan arkadaşlarından fikir almaları da mümkündür.
Vaktinin büyük kısmını evin dışında, işyerinde ya da toplantılarda geçiren babalar çocukla ilişkilerini güçlendirecek kadar birlikte olamayabiliyor. Bu durumda iş babaya düşüyor. Daha etkin bir ilişki için çocuğunuza zaman ayırmanız şart! Ancak çoğu baba bu konuda büyük sıkıntı yaşıyor.”
BABA-ÇOCUK İLİŞKİSİNDE BUNLARA DİKKAT! * Çocuğa sevgi, ilgi göstermeli ve zaman ayırmalıdır. * Bebeğin sağlığı, beslenmesi, temizliği gibi ihtiyaçlarını karşılaması önemlidir. Bu ilişki daha gelecekteki sağlıklı ilişkinin önemli bir parçasıdır. * Çocuğu olduğu gibi kabul edin, başkalarıyla kıyaslamayın. * Çocuğun çabalarını, olumlu davranışlarını destekleyin, başarısızlıkları karşısında sabırlı, sakin ve yapıcı olun. * Tüm davranışlarınızla çocuğa iyi bir model olun. *Çocuğunuz ile ilişki kurmak için büyümesini beklemeyin. Birlikte zaman geçirmeye ne kadar çabuk başlarsanız aradaki ilişki o kadar güçlenecektir. *Gün içinde birlikte olmak için, kısa da olsa mutlaka zaman ayırmaya çalışın. * Baba-oğul, baba-kız olarak etkinliklere katılın; sinemaya gitmek, alışveriş yapmak, bisiklete binmek, tamir yapmak, top oynamak, yüzmek, kitap okumak gibi. * Söylediklerinizden çok davranışlarınızla çocuğunuza örnek olduğunuzu unutmayın. Çocuklar güçlü gözlemcilerdir ve gördüklerini asla unutmazlar.