Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Yazı Boyutu:
Hülya Yıldırım

NASIL GEÇTİ HABERSİZ?


Onun rahmimize düştüğünü öğrendiğimiz an, annelik serüvenimiz de başlar ve her geçen gün bu serüvene - belki de öğretiye - yeni halkalar eklenir.

İçimizdeki kelebekler artık durmaksızın uçar, onun için yaşanan kalp çarpıntısı artık hep vardır. Bir doğursam, dediğimiz 9 ayın sonunda, doğurunca; bir 40'ı çıksa, bir 3 aylık olsa, bir 6 aylık olsa, 1 yaşını kutlasak… Derken, bebeğimizle ilgili beklentilerimizin de - başka hiçbirİLK YIL NEDEN ÇOK ÖNEMLİ? şeye benzemeksizin - sonsuza uzadığını anlamak çok uzun sürmez. En fazla bir yıl…

İlk bir yıl her yönden öyle benzersiz, hızlı, önemli ve yoğundur ki… Yepyeni bir yaşamın temellerini attığımızın, çoğu zaman içinde bulunduğumuz telaş günlerinde farkına bile varmayız. Fakat, annelik içgüdülerimiz her ihtiyacımız olduğunda bize yardım eder. Bu arada sadece bebeğimiz hayata alışmaya çalışmaz, biz de ailece yeni hayatımıza alışmaya çalışırız. Arada, ilk badireler de ister istemez yaşanır. Meleklerin hep onunla olduğunu düşünmek içimize su serpse de, yüreğimizin bir yeri artık hep rahatsızdır. Anne olunca anlarız…

En çok da sevgiyi ve güveni…
Örneğin; ben; Duru'yu ilk kucakladığım anı hiç unutmuyorum… Emzirişimi, hastanede kaldığımız üç gün boyunca neredeyse ağlayışının nasıl olduğunu anlamadığımız bebeğimizin, eve girer girmez ortalığı yıkışını ve "koşu başladı" diye start verişini, 5 günlükken bize güldü diye tutturmalarımızı, 3 aylıkken "agu" deyişini, yine 3 aylıkken emziğini eliyle ağzına sokmasını, sanki dünyanın en üstesinden gelinmez işini becerdiğini sanan hallerini, tabii benim de öyle sanmamı… 3,5 aylıkken, çift kişilik yatakta yüzü koyun yatarken tahta kovanın içine kafa üstü çakılmasını ve her yeri inleten çığlıklarını, korkumu, paniğimi, doktorunu inandıramayışımı… 5 aylıkken kucağımda ayaklarının ağırlığını dizlerimde hissedişimi, 7 aylıkken çıktığımız ilk tatilde ilk dişini çıkarmasını, 9 aylıkken baba demesini (anne demesi gerekirken), 10 aylıkken ilk ateşlenmesini, ilk doğum gününde parka yürüyerek gidip gelişimizi, doğum günü pastasına dünyanın en iğrenç tadıymış muamelesi çekmesini… Ve her şeyini ve hiçbirşeyini unutmuyorum.

Sadece onu mu? İlk bir yıl kendi - kah acemi, kah 40 yıldır anneymiş - hallerimi ve kızkıza kurduğumuz en özel ilişkiyi de hiç unutmuyorum. Sıfır bir bilgisayara program yüklercesine ona her şeyi öğreten kişi olmanın zevkini ve ihtişamını… En çok da sevgiyi ve güveni öğretebilmenin hazzını…

ANNEYİ KAYIRAN KÖŞE
 "Beni kucağına al anne!
Yeni doğum yapmış annelere konu komşu ve büyüklerden asla sekmeden gelen öğütlerden biri de, "Bebeği fazla kucağına alma, alışmasın!" ültimatomudur. "Emzir, yatağına yatır" derler…

Zaten, eğer emziren bir anneyseniz, emzirmenizle yatağa yatırmanız arasındaki süre, özellikle ilk 3 ay yarım saat ile bir saat arasındadır. Bu süre 10 dakikaya kadar düşebilir, inanın bebeğinizde ve sizde hiçbir anormallik yoktur. (Hatırlıyorum da ben, emzir, altını değiştir, yatır, seromonisini, ilk üç ay 10 dakikada bir falan yapıyordum, geceleri de şanslıysam, iki saatte bir.)

Ayrıca, en kötü ihtimalle, ihtiyaçlarını karşılamak üzere saat başı kucaklamak zorunda olduğunuz bebeğiniz, kucağınıza alışsa ne olur? "Aman alışmasın, zira kucağından inmez" diye cevaplayan tecrübeler olabilir. Hayır, bebeğin anne kucağından inmeme süresi, 9 ay, hadi bilemediniz bir yıldır! Emeklemeye ve yürümeye başlayan bebek bir daha isteseniz de kucağınızı tercih etmez. Artık, birey olmaya başlar. O yüzden, anne rahminden gelip de, hayata alışmanın en güvenli yolu olan anne kucağını yavrunuzdan esirgemeyin. İlk günler, ilk 3 ay, hatta ilk bir yıl, bebeğinizi kucağınıza alın. Alın ki, bebeğiniz yaşama yumuşak bir geçiş yapsın. Kokunuz ve teninizle, şefkatiniz ve ilginizle, bakışlarınız ve sesinizle sevgiyi ve güveni öğrensin…

Unutmadan, günde 2 saatten fazla kanguruda taşınan bebeklerin daha az ağladıkları da araştırmaların ortaya koyduğu bir başka gerçek…

YAVRUMDAN İNCİLER
 3,5 yaşındaki kızımla dün akşam aramızda geçen diyalog aynen şöyleydi:
- "Yavrum benim… Maaşallah… Kim doğurdu?
- "Sen doğurmadın, beni babam doğurdu!

İLK YIL NEDEN ÇOK ÖNEMLİ?

Bebeğinizi kucağınıza aldığınız andan itibaren kafanızı kurcalayacak pek çok sorunun cevabı, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Şule Yazgan ile yaptığımız bu röportajda…

“Araştırmalara göre, Türkiye’de her yıl 38 bin bebek 1 yaşına gelmeden ölüyor. Bu kayıpların 23 bini yenidoğan döneminde yaşanıyor” gerçeğini hatırlatarak konuya girmek istiyorum.

Böylece: “İlk bir yıl sağlıklı bir bebeğin doktor tarafından takibi neden önemli? Doktor seçimi yaparken hangi konulara dikkat etmek gerekiyor? İlk bir yıl en çok yaşanan sorunlar ve çözümleri?” gibi sorular ve cevaplarının bebekler için ne kadar hayati olduğunu sanırım daha iyi anlatabilirim…

İlk bir yıl içinde, bebekler sağlıklı olsalar bile, doğumdan itibaren doktor takibinde olmalılar. Sağlam çocuk kontrolleri, çocukların daha sağlıklı büyümesini, olası sorunların erken tanı ve tedavisini, ailelerin çocuk bakımı konusunda bilgilendirilmelerini ve aşılamanın gecikmeden yapılmasını sağlar. Nasıl anne adayları, hamilelik boyunca belirli aralarla doktora gidiyorsa- doğumdan sonra da aynı uygulamanın çocuklarla ilgili olarak sürdürülmesi gerekiyor. Pek çok hastanede doğuma çocuk doktorları da girer, bebeğin sağlığını baştan tespit ederler, apgar skoru denilen değerlendirme yapılır örneğin. Ayrıca, bebeğin sadece o anki sağlığı değil; ailenin sağlık hikayesi, annenin hamileliğinin nasıl geçtiği, annenin beslenme durumu gibi gibi pek çok konu, aslında bebeğin ileride sağlığını etkileyebilecek konulardır. Bütün bunlar da gözönünde bulundurularak, her çocuğun doğumdan itibaren takip edilmesi gerekir.

 

- Sağlıklı bir çocuğun takibi için doktor seçimi nasıl olmalı?
Çocuk doktorunu seçerken ailelerin birçok hususa dikkat etmesi gerekir. Çocuğun sağlık takibi yapılırken aile ile doktor arasında yakın bir ilişki gerekiyor. Takip açısından doktor ve aile arasında işbirliği ve güven olması çok önemli. Doktorun sürekli değişen bir kişi olmamasında yarar var. O yüzden ailelerin doğumdan önce bir çocuk doktoru seçmeleri yerinde olur. Doktor seçimi yaparken de herkesin kendi tarzına uygun, iyi iletişim ve güven ilişkisi kurabileceği birini seçmesi lazım ki; anne-baba ve doktor, çocuk için işbirliği kurabilsin. Birbirini anlayabilmek ve aynı şeyleri uygulayabilmek, kendine yakın hissetmek çok önemli.

Doktor seçerken konuşulması gereken şeyler de var tabii: Çalıştığı ofis saat kaçta açılıp kapanır, telefonlar nasıl idare edilir, gerektiğinde doktora nasıl ulaşılır, doktor tatilde olduğunda yerine kim bakar, gibi konuları konuşmak iyi olur.

Ayrıca, doğum öncesi, doğumun hemen arkasından yaşanabilecek sorun ya da zorluklarla ilgili bilgi almak da gerekir. Örneğin; bebeğin muayenesi nasıl yapılacak, nasıl beslenecek, hangi aşılar yapılacak, hangi kan testleri yapılacak, erkek bebekse sünnet olacak mı, emzirme nasıl başlatılacak gibi. Doğum öncesi bu soruların yanıtlarını öğrenmek, anne-babaya yakın zamanda başlarına gelebilecekler hakkında güç verecektir.

- Doğumdan sonra, hangi sıklıkla bebek muayeneye getirilmeli?
İlk doğumsa, anne emziriyorsa, ilk 6 ayda bebeği ayda bir görmek yerinde olur. Ancak anne tecrübeliyse, bebek iyi büyüyorsa, bebek iki ay arayla da görülebilir. 6. aydan itibaren doktor muayenesi sıklığı azalabilir. Daha sonra 3 ila 6 ayda bir görmekte yarar var. Sonuçta, ilk bir yıl çocukların en sık doktora geldikleri zaman dilimidir. Çünkü gelişimleri çok hızlıdır. Bu gelişimin yakından takibi, olası sorunları önceden tespit etmek ve bu arada çocuğun normal beslendiğinden, büyüdüğünden emin olmak, aşılarının zamanında ve eksiksiz yapılması açısından çok önemli.

 

- Yeni doğan bebeklerin nasıl beslenmesini öneriyorsunuz?
İlk 6 ay boyunca iyi kilo alan bebeklerin anne sütü ile, anne sütü verilemiyorsa formül mamalarla beslenmelerini öneriyoruz. Emzirmek bir yandan son derece doğal bir süreç, diğer yandan da anne ilk kez emziriyorsa, emzirme yeni öğrenilen bir süreç ve bu süreçte zorluklar yaşanabiliyor. Emzirmenin başlangıcı, anne için de bebek için de en zor dönemde gerçekleşiyor, bu dönemde annenin bilgilendirilmeye ve motivasyona ihtiyacı oluyor. Uygun danışmanlık alındığında bu zorluklar aşılıyor. Bu nedenle doğum öncesi, ailenin çocuk doktoru ile yaptığı görüşmede emzirmeyle ilgili bilgi alması çok yararlı.

 

- Doğumdan sonra en çok karşılaşılan sorunlar neler?
Genellikle emzirme konusunda sorun yaşanıyor. Ama tabii bunlar uygun yardım ile atlatılabilecek sorunlar. Bir bebek için anne sütü en iyi besin. Bazı yenidoğanlarda sarılık, solunum sıkıntısı gibi sorunlar görülebiliyor. Ailesinde kalça çıkığı olan, kundak yapılan ve ters gelen bebeklerde ise kalça çıkığı görülebiliyor. Gaz sorunu ve uyku sorunları da ailelerin en çok zorluk çektikleri konuların başında geliyor.

- Gelişimle ilgili bir problemi olduğunu düşündüğünüz bir bebeği nasıl yönlendiriyorsunuz?
Yeni doğan bir bebeğin bile gelişimsel olarak yapması gereken şeyler var. Bebeğin gelişiminin yolunda gidip gitmediğini hem muayene sırasında hem de aileye sorduğumuz sorularla anlıyoruz. Bazen ufak tefek aksaklıklar aile tutumlarından bile kaynaklanabiliyor. Örneğin; bebeği gün içinde uyanıkken hiç yüzüstü yatırmazsanız, başını tutmak için çok çaba sarfetmeyecektir. Yine konuşma geriliği olan bir çocuğun fazla televizyon seyretmemesini öneriyoruz. Böylece, küçük önerilerle çocukların potansiyellerini daha iyi kullanabilmelerine yardım etmeye çalışıyoruz. Gelişim geriliği belirtileri olan çocukların gecikmeden ayrıntılı değerlendirmeden geçmeleri, soruna yönelik tedavi almaları önemli.

 

- Bebeklerin en çok ağladıkları dönem hangisi?
Genelikle ilk üç ay. Özellikle 1. aydan 2. aya kadar daha yoğun ağlıyorlar. Bunu bilen aileler kendilerini çaresiz hissetmiyor. Bebeklerin ilk üç ay ağlamasının en önemli sebebi ise, milyonlarca beyin hücresinin yapılanıyor olmasıyla ilgili. Bu sürede beyin hücreleri arasındaki ağlar kuruluyor, hiç kullanılmayan hücreler küçülüp kaybolup gidiyorlar. İlk üç ayda bu organizasyonlar olurken, aynı zamanda bağırsaklar da düzene giriyor. Sonuçta bir değil, birçok faktör söz konusu. Fakat, bu dönemin bir yerde biteceğini bilmek ya da normal olduğunu bilmek bile anne-babaya güç veriyor. Yine de ağlamaların fiziksel bir nedeni olup olmadığının anlaşılması için doktor muayenesi şart.

 

- Anneler bebeklerini nasıl yatırmalı?
- Geçmişte, bebeklerin yüzüstü yatırılması önerilirdi ancak, yapılan araştırmalar yüzüstü yatırılan bebeklerde ani beşik ölümlerine daha fazla rastlandığını gösterdi. Bu durum genellikle iki ila beş aylık çocuklarda görülmekte. Günümüzde önerilen, bebeklerin sırtüstü yatırılmasıdır. Yan yatırılan bebeklerin yüzüstü dönerek boğulma riski yaşayabilecekleri görüldüğünden, artık yan yatırmak da önerilmemekte. Ayrıca, sert bir yatakta, etraflarında içine gömülüp nefessiz kalabileceği bir cisim olmaksızın ve ayak ucuna daha yakın bir şekilde yatırmak gerekiyor.

- Ailelerde görülen bakış açısı yanlışlıkları…
Geleneksel pek çok inanış var bebek bakımı konusunda. Bu inanışların bir kısmı artık bilimsel olarak kabul görmemekte. Örneğin; bazı yörelerimizde bebeğe ilk gelen sarımsı süt verilmez ya da ilk üç ezan boyunca bebek emzirilmez. Bu tutum, bebeğin çok gereksinim duyduğu ağız sütünü almasına engel oluyor. Bir diğer yanlış da, bebeklerin bacaklarında eğrilik olacak kaygısıyla sıkı sıkı kundak yapılmaları. Kundak yaygın inanışın aksine bacakları düzeltmiyor, tam tersine kalça çıkığına zemin hazırlıyor. Yenidoğan bebeğin ağlamasının açlığa yorulması ve doktor kontrolü olmadan anne sütüne mama ile takviye yapılması ise, hem emzirmeyi zora sokuyor, hem de annenin kendisinden şüphe duymasına neden oluyor. Böyle durumlarda bebeği tartıyoruz; bebek yeterli kilo alıyorsa ağlamaların nedeni açlık değil demektir. Bebek, meme verildiğinde sussa bile, bu ağlamanın gelişimsel bir nedeni olabilir.

DİĞER YAZILAR
- HER ÇOCUK YALANSIZ BÜYÜMEYİ HAK EDER!
- ANNE DUYGUDUR!..
- HAYIR DEMEYİ BİLİYOR MUSUNUZ?
- KEK YAPAR GİBİ ÇOCUK YAPAMAZSIN!
- MAHREMİYETE SAYGI!
- ÇOCUKLAR ÖLMESİN!
- ÇOCUĞUNUZDAN VAZGEÇMEYİN!
- ANNE BABAYI PAYLAŞMAK!
- SÜT DİŞİ, DEYİP GEÇMEYİN!
- Sadece 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'n değil... HER GÜNÜN KUTLU OLSUN KADIN!..
Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.