Çocuğu ilk önce odasını toplamaya davet etmek, sonrasında da bu sorumluluğu tümüyle çocuğa devretmek gerekiyormuş! Nasıl mı? Psikiyatri Uzmanı Dr. Orhan Karaca, oda toplamanın oyun ile eğlenceli bir hale getirilebileceğinin ipuçlarını veriyor...
Günümüzde pek çok anne baba, çocuklarının odalarını dağıtıp toplamamasından şikayet ediyor. Hatta bu konuda çocuklarına kızanlar, çocuklarının oda toplama alışkanlığı kazanamamasını anlamayanlar bile olabiliyor. Ancak çocuklar, zihinsel ve psikolojik açıdan sürekli bir gelişim içinde olduklarından, oda toplama alışkanlığının gereğini ve önemini kavrayamamalarını anlayışla karşılamak gerekiyor.
Çocuğu ilk etapta oda toplamaya davet etmek, sonrasında da bu sorumluluğu tümüyle çocuğa devretmek gerekiyor.
ODA TOPLAMA ALIŞKANLIĞINI OYUNLA KAZANSIN Oda toplama zor ve sıkıcı bir görevden, keyifli bir oyuna dönüştürülebilir. Bunun için oyuncak avcısı oyunu, oyuncakları gruplama oyunu, yarışma gibi oyunlar oynanabilir. Çocuk bu oyunlara katıldığı için, hoşnutluğun belirtilmesi ve bir takvime gülen bebek çıkartması yapıştırmak, onu motive edecektir. Odası dağınık ve tertipliyken çekilen fotoğrafların karşılaştırılarak, hangisinin daha güzel olduğunun ve arkadaşını hangi fotoğraftaki odaya davet etmek isteyeceğinin sorulması, dağınık odada hareket alanının kısıtlı iken düzenli odada daha rahat oyun oynanabileceğinin gösterilmesi de oda toplamanın gerekliliğini çocuğa öğretir.
Çocuktan oda dağınıkken bazı oyuncaklarını bulması da istenebilir. Bulamadığında oda toparlamanın önemi vurgulanabilir. Bunun dışında, dağınık olan odada yürürken ayağının takılıp düşebileceği söylenebilir. Çocuğa oyuncak toplama zamanı için seçenek sunmak, bu zamanı belirten şekilde saat kurmak, saat çaldığında odasını toplamasını sağlamak çocuğun zorlanmasını engelleyecektir.
ÇOCUKLAR NEDEN ODA TOPLAMA SORUNU YAŞAR? Çocuklar, odalarını yeterince benimsememiş olmalarına bir tür tepki olarak veya düzenli olmanın önemini kavrayacak olgunlukta olmamaları gibi nedenlerle odalarını toplamakta çeşitli zorluklar yaşar. Sürekli anne babalarının çocuk odasını topladığını görmek de çocuklarda oda toplama alışkanlığının daha geç, hatta bazen de hiç gelişmemesine neden olur. O yüzden, oda toplama alışkanlığı çocuklara mutlaka kazandırılmalı, çocuklar bu yönde sorumluluk sahibi olmalıdır.
ÇOCUKLARA ODA TOPLAMA ALIŞKANLIĞI KAZANDIRMAK İÇİN: -Çocukların oda toplama alışkanlığı kazanma sorunu yaşamalarının nedenlerinden olan odayı benimsememe durumuna karşı, odaya yeni eşya veya oyuncaklar çocuk ile birlikte alınıp yerleştirilebilir. Böylece çocuğa kendisinin de odasında söz sahibi olduğu gösterilmiş olur.
-Çocuklar oda toplamanın önemi konusunda yeterli bilgiye sahip olmadığından, yardımcı olmak için, çok zorlu olmayan kurallar geliştirin. Örneğin, yatmadan önce her gün oyuncakların toplanmasını sağlayın ya da belli günleri oda toplama günü olarak belirleyin. Bu uygulamaları düzenli olarak mutlaka takip edin ve hiçbir şekilde taviz vermeyin. Böylece, çocuğunuz sorumluluklarının bilincine varacak, odasını toplamaya başlayacaktır.
-Çocuğunuz odasını topladığında onu taktir edin. Bu sayede çocuğunuz sorumluluklarını aksatmadan yerine getirme konusunda daha olumlu bir tavır içine girecektir.
-Çocuk odasında hangi oyuncakların hangi kutuya, hangi renk eşyaların hangi rafa konulması gerektiğini çocuğunuza anlatarak gösterin. Bunu yaparken, anlaşılır ve basit bir anlatımı tercih edin. Oyuncak ve benzeri eşya kutularının üzerine isim veya resim etiketleri koyarak, çocuğunuzun işini kolaylaştırın.
30 yaşında, odasını toplamıyor! Geçen gün 60 yaşında, evli, 30 yaşına bir erkek annesi olan danışanımla çalışırken, birden “0ğlum da bana hiç yardımcı olmuyor” deyiverdi. “Oğlunuzdan nasıl bir yardım bekliyorsunuz?” diye sordum. “Hiç olmazsa odasını toplasa” dedi… “Zaten evlenmedi de…” Bu hanım, kocasının mükemmeliyetçiliğinden öylesine yorulmuştu ki, kendi evinde rahat edemez durumdaydı. Koca, aman tencerenin kapağı yana kaymış, gibi bahanelerle köpürebiliyordu. Çalışmalarımızın sonucunda danışanım, kocasına kendisini ben diliyle ifade etmeyi öğrendi, ne hissettiğini anlatabilmeye başladı; kocada da küçük küçük ama önemli değişimler başladı. Çünkü danışanım, ne istediğine ve ne istemediğine karar vermeye başlamış, yani önceliklerini belirlemişti.
Sonra, biraz da oğluyla ilişkisine baktık. Oğlundan pek memnun görünmüyordu, hatta onunla ilgili hayal kırıklığı yaşıyor ve bu hayal kırıklığını ister istemez kendisine mal ediyordu. 30 yaşında odasını toplamayan, kız arkadaşı olmayan bir adamdı bahsettiği…
Aklıma Nasrettin Hoca’nın bir fıkrası geldi, size bu fıkrayı hatırlatayım istiyorum. Çünkü, bizler eşlerimizden, çocuklarımızdan şikayet ederken, bu fıkrayı hep aklımıza getirmeliyiz…
Bir gün Nasreddin Hoca'nın eşeği çalınmış. Can sıkıntısı içinde durumu komşularına anlatınca her kafadan bir ses çıkmaya başlamış. Birisi : - Hocam demiş niye ahırın kapısına iyi bir kilit takmadın sanki?
Bir başkası : - Evine hırsız giriyor da senin nasıl haberin olmuyor? diye konuşmuş.
Bir diğeri de : - Hocam demiş, kusura bakma ama eşeğin çalınmasına en büyük sebep yine sensin. Çünkü doğru dürüst bir ahırın bile yok. Nerden baksan dökülüyor. Hoca kızmış :
- Yahu demiş, iyi, güzel de kabahatin hepsi benim mi? Hırsızın hiç mi suçu yok?
ÇOCUĞUN HİÇ Mİ KABAHATİ YOK? Evet, çocuk odasını toplamıyor, çocuğun hiç mi kabahati yok, diyebilirsiniz… Çok da haklısınız? Fakat, çocuklarımıza bebeklik yaşlarından itibaren ayına-yaşına uygun sorumluluk vermeyen, her işi kendisi gören de biz anneleriz… Ona, Odanı topla diyene kadar, ben odayı toplayıp çıkıyorum, derseniz, -her şey tam da istediğiniz gibi kontrolünüzde olur, daha doğrusu siz öyle sanırsınız- fakat çocuk 30 yaşına geliverir, koca ile 40 yıllık evliliğiniz olur ama, kendinizi evinizde çocuğunuzun, 40 yıllık eşinizin yanında değerli, önemsenir, hatta sevilir hissetmezsiniz… Çünkü onca yıl siz kendinize sevgiyle yaklaşmamış; iş-güç, ev düzeni yürüsün, aman ha aksamasın, her şey yerli yerinde olsun diyerek; ilişkileri, ilişkilerdeki sorumlulukları, ben diliyle kendini-hissini ifade etmenin önemini ve güzelliğini çoktan unutmuşsunuzdur.
60 yaşındaki bu danışanım, kendini yeniden hatırlamaya niyet etti, çok da kararlı ilerliyor; siz de adım atın!.. Kendini hatırlamak ve kendini, isteklerini, istemediklerini ifade etmek gibisi yok!..
Öte yandan, tabii ki, herkes kendi sorumluluğunu almalı, çocuklarımız da; ve bunu doğumdan itibaren ancak bizden öğrenebilirler… Sorumluluk alan anne ve babalarından…
ANNEYİ KAYIRAN KÖŞE HAYDİ, İLİŞKİLERİMİZİ YENİLEYELİM! Çocuklarımız, birinci dönem karnelerini aldı, hepsine geçmiş olsun. Yeni döneme dinlenerek, eğlenerek, eksiklerin tamamlayarak gireceklerdir hiç şüphesiz… Gelin, biz anneler de çocuklarımızın sorumluluklarını üstlenmekten artık vazgeçelim! “Bu karne benim karnem değil, bu oda benim odam değil, ben senin annenim, annelik görevlerimi de en iyi şekilde yapıyorum” deyin bakalım, önce kendi kendinize, ne hissedeceksiniz. Siz sadece çocuğunuza destek olabilirsiniz; ona ait sorumlulukları onun yerine gerçekleştirerek ise ona destek değil, ancak köstek olabilirsiniz! Çünkü çocuklarımız sorumluluklarını almayı er-geç öğrenmezse, sorumluluklarını hep başkalarının üstüne yıkmaya çalışan ve dolayısıyla da hep bağımlı ilişkilere ihtiyaç duyan birer yetişkin olma ihtimalleri kaçınılmaz olarak büyür!
Haydi, bu sömestr daha çok eğlenelim… Birbirinden harika etkinliklere gidelim çocuklarımızla… Üstümüzdeki yükleri atalım, ilişkilerimizi yenileyelim. www.anneoluncaanladim.com ‘un Bilgili Çocuk&Süper Anne - Küçüklere Etkinlik sayfalarında birbirinden farklı sömestr etkinliklerini bulabilirsiniz.