Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Yazı Boyutu:
Hülya Yıldırım

ANNELER, SÖZLERE DİKKAT!


Çocukken o kadar sık bademcilerim şişerdi ki… Sık sık boğaz ağrısı, yüksek ateş ve buna eşlik eden kusma ile yatak döşek oluverirdim. Çektiğim ıstırap bir yana, okula gidemez, üstelik de anne ve babamın üzüntüsüne şahit olup bir kez daha kahrolurdum. Babam, annesini 4 yaşında zatürreden kaybettiğinden olsa gerek, isilik olsak biz çocuklarını anında doktora götürürdü. “Hastalık şakaya gelmez” derdi. Her bademcik enfeksiyonumda da aynı şekilde önce bir yüzü buruşur, sonra kucakladığı gibi hastaneye… Annem de ne yapsın, hemen nane-limon kaynatır, çorbalar yapar, bana içirmeye çalışırdı. Terlemem için üstüm örtülür, ateşim düşsün diye gözümün içine bakarlardı. Annem, “Sen hasta olacağına ben olayım” diye dua ederdi çoğu kez… Bademcik enfeksiyonu deyip geçmeyin, bendeki gibi yüksek ateşlisi çocukları bitiriyor…

Doktorlar, bademciklerimin büyük olduğunu ve alınması gerektiğini bile söylemişlerdi. Fakat ben bademciklerimin alınmasına ikna olmadım, sanırım ailem de olmadı. Ve yıllar sonra, ki o da hamileliğime rastlar, neredeyse bademcik enfeksiyonuna hiç yakalanmayan bir insan olup çıktım.

KÜÇÜKKEN ÖĞRENDİĞİMİZ YANLIŞLAR!
Sanırım bademciklerimin hastalanmasını önlemede, yanlış öğretileri değiştirmemin ve bağışıklık sistemimi güçlendirmemin payı büyük. Bir kere büyüklerimiz hala üst solunum yolu enfeksiyonlarının üşümekten-üşütmekten olduğunu sanıyor. Öyle ki, bu yüzden neredeyse yaz aylarında bile bana dondurma yedirmeye çekinirlerdi. Sonra hep çok kalın giydirildim. Ayrıca, ne zaman üzülsem bademciğim şişerdi! Çok sonra anladım ki, ben üşüttüğüm ya da soğuk yiyip içtiğim için değil, üzülüp sıkılıp stres sonucu bağışıklık sistemimi düşürdüğüm için ya da bir şeyleri ifade edemeyip içime attığım için mikropların etkisine açık hale geliyorum. Ve sonuçta da hastalanıyorum.

“ANNE, KÖTÜ SÖYLEME!”
Kızım Duru mesela, ilk 2 yıl içinde sadece bir kez hastalandı. O da benden bademcik enfeksiyonu kaptığı için, aman ne üzülmüş, ne kederlenmiştim.

Hastalıkların bünyeye yerleşip yerleşmemesinde, anne sütüyle beslenme ve sonrasında yeterli ve dengeli beslenme, yeterli ve kaliteli uyku ve düzenli fiziksel aktivite o kadar önemli ki…

Ve en az bunlar kadar çocuğu hastalıklardan korumaya çalışırken, çocukla olan iletişimimizde nasıl bir dil kullandığımız çok önemli! Bir kere cümlelerimizin olumsuz olmamasına özen gösterelim lütfen. “Şunu yapma yoksa hastalanırsın, terlersen üşütürsün, ince giyersen bademciklerin şişer” demeyelim. “Şunu şöyle yaparsan iyi olur” şeklinde olumlu kuralım cümlelerimizi…

Duru daha küçücüktü, beni uyardı, “Anne olumsuz söyleme, çünkü anneler ne derse o oluyor” diye… Gerçekten de öyle! İşte kocaman kadınlar olduk, annelerimizin “Ben söylemiştim” laflarını az işitmedik, ya da kendi kendimize “Annem söylemişti” diye az annemizi anmadık. Çocukla anne arasında öyle derin bir bağ var ki, annenin ağzından çıkan söz çocukta adeta majik bir etki yaratıyor ve bilinçaltı bu olumsuzlamayı anında hayata geçirmekte gecikmiyor. Koşma düşersin, dediğiniz anda, çocuğun tökezlenip düşmesinde de, dondurma yeme dediğiniz günün akşamında çocuğun ateşlenmesinde de bu olumsuz anne cümlelerinin etkisi yadsınamaz.

Bakın bademcik meselesinden nerelere geldik… Hayata hep olumlu yanından bakalım ve çocuklarımızı sağlıklı bilgilerle büyütelim. www.anneoluncaanladim.com bu yüzden, 195 ülkede milyonlarca annenin yanında… Sizin de…

BÜYÜK BADEMCİK ÇOCUĞUN DAVRANIŞLARINI BİLE OLUMSUZ ETKİLİYOR!

Çocuklarda bademciklerin normalden büyük olması, uyku problemlerinden geçici solunum durmasına, gelişim ve davranış bozukluklarına kadar birçok ciddi soruna yol açabiliyor. Kulak Burun Boğaz Uzmanı Op. Dr. Gökhan Güvener konu ile ilgili bilgiler verdi.

Bademcikler ve geniz eti bağışıklık sistemimizin önemli yapılarıdır. Solunum yoluyla alınan mikropları karşılayan ve onlara karşı verilecek mücadeleyi başlatan ilk bariyerlerdir. Yaşamın ilk 10 yılında daha aktif olarak görev yaparlar. Daha sonraki dönemde fonksiyonları ve önemleri göreceli olarak azalır. Bademcikler varlıklarını sürdürürken, geniz eti genellikle 10 yaş sonrası ve ergenlik dönemi başlangıcıyla kendiliğinden gerileyerek küçük bir lenfoid dokuya dönüşür.

Bademcikler boğazın arka kısmında yumuşak damağın her iki yan tarafında yerleşmiş, ağız açıkken kolayca gözlemlenebilen oval şekilli dokulardır. Geniz eti ise burnun arka kısmında, yumuşak damağın gerisinde boğaz boşluğunun kubbesi olarak tanımlayabileceğimiz geniz bölgesinde yerleşmiştir. Direkt olarak görülemez, ayna veya endoskopla görüntülenebilir. Parmakla muayene ile veya röntgen filmleriyle boyutu değerlendirilebilir.

BADEMCİK AMELİYATI OLSUN MU?
Bağışıklık sistemimizdeki değerli işlevlerine rağmen bademcikler, kimi zaman önemli enfeksiyonların ve sağlık sorunlarının kaynağı da olabilirler. Böylesi durumlarda ameliyatla alınmaları gerekebilir. Bademcik ameliyatları çocukluk çağındaki en sık uygulanan ameliyatlardandır.

Geçmişte streptokok kökenli bademcik enfeksiyonlarının yol açabileceği glomerülonefrit, romatizmal ateş ve kalp kapak hastalıkları gibi komplikasyonların önlenmesi, ameliyat kararı vermede öncelikli kriterdi. Son 10-15 yıllık sürede, gerek hekime ve ilaç tedavilerine daha rahat ulaşabilme, gerek bakım ve korunma şartlarındaki iyileşme ve bilinçlenmeler bu tarz komplikasyonların göreceli olarak azalmasına neden olmuştur. Bu durum, enfeksiyon nedenli bademcik ameliyatlarında da göreceli bir azalmayı beraberinde getirmiştir.

Bunun yanı sıra bademciklerin ve geniz etinin çok büyük yapıda olmasının neden olduğu solunum problemleri, sürekli horlama ve solunum durmasına yol açabilen uyku bozuklukları da ameliyat kararına neden olabilmektedir. Yapılan birçok araştırma bu tarz çocuklarda gelişim ve davranış bozukluklarının gelişebildiğini ve öğrenme-okul performanslarının olumsuz etkilendiğini göstermiştir. Her hastanın durumunu ayrı olarak değerlendirmek gerekir. Ancak genel olarak; bademcik ameliyatı kararını vermek için kullanılan kriterler şöyledir:

BADEMCİK AMELİYATI KARARINI VERİRKEN BUNLARA DİKKAT!
-Tekrarlayan bademcik enfeksiyonu atakları. Son 3 yıl içinde yılda 3’ten fazla; son 2 yıl içinde yılda 5’ten fazla veya bir yılda 6-7’den fazla atak. (Diğer üst solunum yolu enfeksiyonlarından ayırmak için; ataklar esnasında boğaz ağrısının yanı sıra 38,3 üzerinde yüksek ateş ve-veya ağrılı büyümüş boyun lenf bezleri ve-veya bademcikler üzerinde görünür iltihabi tabakalar gözlenmelidir. Bunun yanı sıra yapıldıysa kan tetkiklerinde ve boğaz kültüründe bakteriyel enfeksiyon lehinde bulgular kaydedilir.
-Bademcik enfeksiyonlarıyla birlikte görülen ateşli havale atakları.
-Bademcik enfeksiyonlarıyla birlikte görülen bademcik çevresi dokularda abse oluşumu.
-Sürekli ağız solunumuna ve horlamaya yol açan bademcik ve geniz eti büyümeleri.
-Yüz, çene ve diş gelişim bozukluklarına yol açan bademcik ve geniz eti büyümeleri.
-Yutma güçlüğü ve konuşma bozukluğuna yol açan bademcik ve geniz eti büyümeleri.
-Uyku apnesi gibi uyku bozukluklarına yol açan bademcik ve geniz eti büyümeleri.
-Tek taraflı asimetrik büyümede tümör şüphesiyle biyopsi amaçlı.
-Bademcik taşı diye adlandırılan birikimlerin, tüm önlemlere rağmen sürekli tekrarı ve sosyal hayatı etkileyen bir ağız kokusuna yol açması.


“ÇOCUĞUM İLAÇ İÇMİYOR” DİYORSANIZ
-Küçük bebekler için içine ilaç koyulabilen emziklerden alarak emmesini sağlayabilirsiniz…
- Daha büyük çocuklarda ilaç enjektöre çekilerek, ağzına sıkılabilir ya da çocuk ikna olursa ilacı kendi sıkabilir.
-İlaç acı geliyorsa, ialçtan sonra su ya da meyve suyu içirebilirsiniz.
-Çocuğa ilacı içerse iyileşeceğini söyleyebilirsiniz ve iyileştiğind eyapılacak aktiviteler (parka gitmek, oyun oynamak, sevdiği bir arkadaşının ziyareti vb.) için onu motive edebilirsiniz.


ÜST SOLUNUM YOLU HASTALIKLARI NEDEN ÇOCUKLARDA DAHA SIK GÖRÜLÜYOR?
Prof. Dr. Fazilet Karakoç (Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı):

Bebeklik ve çocukluk çağının değişmeyen hastalıklarının başında üst solunum yolu enfeksiyonları gelir. Öyleki çocukların 10 yaşına gelene kadar ortalama 100 kez üst solunum yolu hastalığı geçirdiği yapılan araştırmalarla ispatlandı.  Bunun temel sebebi vücudun bağışıklık sistemidir. Vücudumuza giren mikropları, kanımızdaki bazı hücreler tanır ve hafızasına yerleştirirler. Bu mikroplar tekrar vücudumuza girdiğinde bu koruyucu hücrelerin salgıladıkları antikor denilen maddeler tarafından etkisiz hale getirilirler. (Bazı mikropların yaptıkları bu koruyucu etki ömür boyudur: Kızamık, Suçiçeği, Hepatit A, Hepatit B, Kabakulak gibi.) Bazı mikroplara karşı ise koruyucu etki daha kısa sürelidir (Üst solunum yolu enfeksiyonları 200 den fazla virüs yaptığından her birine karşı uzun süreli bağışıklık olmayabilir). İşte, 20 yaşlarına gelen ve birçok mikroba karşı vücudunda antikorlar (bağışıklık maddeleri) oluşmuş bir kadın, doğum yaptığında bu koruyucu maddeler, kan yoluyla bebeğe geçer ve bebek de annesi gibi, ilk 6-9 ayda sık hastalanmaz. Ancak bu koruyucu maddeler 6-9. aylardan itibaren azalmaya başlar. Bebek hastalandıkça koruyucu maddeleri kendisi yapmaya başlar. Bu temel sebebin yanında anne sütünün de koruyucu etkisinin kalkmasıyla, bebekler 1 yaşından itibaren 5-6 yaşlarına kadar yılda 3-8 kez üst solunum yolu hastalıklarına yakalanabilirler.

BU HASTALIKLARIN SEBEPLERİ NELER?
Değişik mikroplar; virüsler ve bakteriler bu hastalıklara sebep olurlar. Bütün dünyada yapılan araştırmalarda etkenlerin yüzde 70-80 vakada değişik virüslerin olduğu saptanmıştır (200’den fazla değişik virüs). Virüsler çok küçük mikroplardır, normal mikroskoplarla görülemezler ve virüsleri öldüren bir antibiyotik henüz bulunamamıştır. Vakaların yüzde 20-30’unda etkenlerin bakteriler (en sık A gurubu beta hemolitik streptokok) olduğu saptanmıştır. Bakteriler virüslerden daha büyük mikroplardır, normal mikroskoplarla görülebilirler ve antibiyotiklerle öldürülebilirler.”

ÜST SOLUNUM YOLLARI HASTALIKLARINDAN KORUNMAK İÇİN:
-Öksürürken ya da hapşırırken yüzünüzü kolunuzun içiyle kapatın.
-Hapşırırken ya da öksürürken ağzınızı elinizle değil; kağıt bir mendille kapatın ve mendili hemen çöpe atın.
-Ellerinizi gözlerinize, burnunuza ve ağzına götürmeyin. Bu vücuda giren mikropları önler.
-Ellerinizi sık sık yıkayın. Eğer suya erişiminiz yoksa alkol bazlı bir dezenfektan kullanın.
-Çevrenizdekilere doğru öksürmeyin, kafanızı başka bir yöne çevirin.
-Telefon, klavye gibi ortak kullandığınız yüzeyleri dezenfekte edin. Virüsler bu yüzeylerde 8 saat yaşayabilirler.
-Soğuk algınlığı ve grip sezonunda kalabalıktan uzak durun.
-Her yıl grip aşısı olsun. Aşılar size yüzde 100 koruma vermez; ancak hastalığı önlemenin en iyi yoludur.
-Bağışıklık sistemini besleyen koyu yeşil, kırmızı, sarı sebze ve meyveler tüketin.
-Kaliteli ve yeterli uyuduğunuzdan emin olun.


DİĞER YAZILAR
- HER ÇOCUK YALANSIZ BÜYÜMEYİ HAK EDER!
- ANNE DUYGUDUR!..
- HAYIR DEMEYİ BİLİYOR MUSUNUZ?
- KEK YAPAR GİBİ ÇOCUK YAPAMAZSIN!
- MAHREMİYETE SAYGI!
- ÇOCUKLAR ÖLMESİN!
- ÇOCUĞUNUZDAN VAZGEÇMEYİN!
- ANNE BABAYI PAYLAŞMAK!
- SÜT DİŞİ, DEYİP GEÇMEYİN!
- Sadece 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'n değil... HER GÜNÜN KUTLU OLSUN KADIN!..
Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.