Doğum, ilişkide de milattır!
Dikkat ettiyseniz, hayat boyu kadın cinsi “çıtayı” hep yükseğe koyar ve hedeflere ulaşıldıkça da, daha yüksek hedefler belirlenir. Ve tabii, hayat arkadaşlarımız da çıtanın hep en yüksekte olmasından nasibini alır. Öyle ki, hamilelik ve doğum gibi özel durumlarda bile kadınların çıtaları, hayal ettiklerinin bi gıdım altına inmez. Hatta katlanarak yükselir… Bebekle birlikte, çift ilişkisinde boy gösteren kabuk değiştirme sürecinde, erkek eski yaşantıya ek olarak, bir de iyi baba olmaya çalışır. Ama kadın, eski yaşantısına ek olarak sadece iyi bir anne olmayı hedeflemez! Eşinin iyi bir baba ve aynı zamanda kendisine ilk günkü gibi aşık bir sevgili, evin sorumluluklarını kaldırabilecek bir koca, hayatı her yönüyle paylaşacak bir dost ve bu süreçte onun duygusal, hormonal, sosyal, ekonomik vs. vs. değişimlerini en iyi anlayabilecek ve bu yeni süreçle ilgili her türlü ihtiyaca yönelik çözüm üretebilecek bir varlık olmasını bekler. Kadınlar hamileyken biraz da bu nedenlerle (küçük antremanlar niteliğinde), aş eriyor olabilirler örneğin! Canım gecenin bir vakti kestaneli pasta istediğinde, bir koşu bu isteğimi gerçekleştirme deneyinde bile bulunmamış eşime karşı duyduğum öfke dün gibi hatırımdadır mesela… Sonra, 7 aylık hamileyken, hafta sonunda Büyükada’da yürüyüş yapmaya söz verdiği halde, bilgisayar oyunu oynayan eşime duyduğum hayal kırıklığını anlatamam. Ya, anneliğimin ilk gecesinde hastanede refakatçim sıfatıyla kalırken horul horul uyumasına ne demeli? Evet, insana dair şeyler diyebiliriz pekala… Fakat, biz kadınlar en çok da yeni bir canlıyı var etme sürecinde, karşımızdaki adamdan insan üstü olmasını bekleyebiliriz! Onu çocuğumuzun babası sıfatıyla taçlandırdığımıza göre, bunda şaşıracak ne var?..
| ANNEYİ KAYIRAN KÖŞE | DOĞUMA EŞİNİZ DE GİRSİN! Brezilya’da Santa Catarina Üniversitesi’nde yapılan araştırmaya göre, yanlarında eşleri varken doğum yapan kadınlar, tek başlarına doğum yapan kadınlara oranla “8 ila 6 kat daha fazla mutlu”! Üstelik, doğum sırasında eşlerinin ellerini tutan kadınların amniyotik sıvısında, bebeğe zararlı olabilecek mekonyum maddesine yüzde 49 oranında daha az rastlanmış! Uzmanlar, bu durumu eşlerinden destek gören kadınların daha az endişeli ve korkulu olmasına bağlıyor. |
| BABA, YENİ ANNEYİ MUTLU ETMELİ, SARIP SARMALAMALI!
Hamilelik sürecinden başlayarak, bebeğin sağlığı ve mutluluğu için elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışan annenin en çok eşinin ilgisine desteğine ihtiyacı oluyor. Yeni nesil anne ve babalar, artık genellikle planlı hamileliklerle çocuk sahibi olmayı tercih ediyorlar. Çiftin çocuk sahibi olmak üzere verdiği bu kararın ardından, baba adayları da tıpkı anne adayları gibi aileye yeni katılacak bireye hazırlanıyor ve hamileliğin başından itibaren eşleri her ihtiyaç duyduğunda destek veriyorlar. Böylelikle, hayata dair krizler sadece kadının çözmek durumunda kaldığı sorunlar olmaktan çıkıyor. Ev işlerini, evin bakımını ve sorumluluğunu o dönem için daha fazla üstlenmek olası krizleri engellemek için önemli desteklerden sadece bazıları... Üstelik artık babalar, doğumhanenin kapısında volta atmayı tercih etmiyor; bizzat doğuma girerek mucize ana tanıklık da ediyorlar. Tabii, doğum öncesinde de eşleri ile birlikte ana-baba okullarındaki eğitimlere ve hamile eğitim merkezlerindeki nefes egzersizlerine katılan babaların sayısı da her geçen gün artıyor. Bitmedi! Günümüzde, parklarda, yollarda, alışveriş merkezlerinde bebeği kucağında babalara daha sık rastlıyoruz. Sonuçta ne sevindirici ki, bütün bu paylaşımlar, hamileliği ve doğumu sadece annenin yaşadığı zorlu bir süreç olmaktan çıkartıp, çiftlerin ortaklaşa harmanladığı çok özel bir döneme dönüştürüyor.
MADALYONUN ÖBÜR YÜZÜ Tabii, işler ve eşler (babalar) her zaman böyle gitmiyor! Yeni anne; hamilelik, doğum ve doğum sonrası dönemde ihtiyaç duyduğu ilgi ve desteği göremediğinde madalyonun öteki yüzü, yani doğum sonrası depresyon riski artıyor. Zaten, bebeğiniz kucağınızda hastaneden evinize geldikten sonra, babalar işine, yakın çevre de evlerine dönüyor. Yeni anne ise kucağında bebeğiyle ve inişli çıkışlı duygu durumuyla baş etmek zorunda kalıyor. Sonuçta da, doğum sonrası kadınların yaklaşık yüzde 80’i doğum sonrası endişesi (baby blues) denen durumu yaşıyor. Genelde doğumdan 3-5 gün sonra görülen duygusal değişiklikler hormonal değişimlerle de açıklanıyor. Ve, uykusuzluk, ağlama nöbetleri, sıkıntı, mutsuzluk, çabuk sinirlenme ve dikkat dağınıklığı şeklinde kendini belli ediyor. Eğer bu belirtiler 2 haftadan uzun devam ederse, siz de doğum sonrası depresyon ile karşı karşıya olabilirsiniz. İşte, tam da bu noktada babanın sabır ve anlayışla, depresyondaki anneye destek vermesi gerekiyor. Nasıl mı?
BABADAN ANNEYE DESTEK • Anne ile kaygıları ve korkuları üzerine konuşun. Duygularını ifade etmesi için onu teşvik edin. • Kendisine zaman ayırması ve sosyalleşmesi için yardımcı olun. • İş bölümü yapın, ağır işleri planlayın. • Yaptığı eleştirileri kişisel algılamayın. • Annenin olumsuz davranışlarının içinde bulunduğu duruma özgü olduğunu bilerek, davranın. Öfkenizi, onun kişiliğine yöneltmeyin. Unutmayın ki, o da elinden geleni yapmakta… • Annenin psikolojik destek almasını sağlayın. Kendiniz de depresif duygular yaşıyorsanız, çevrenizle ya da bir uzmanla duygularınızı paylaşın.
DEPRESYON ŞAKAYA GELMEZ! Doğum sonrası depresyon, bebeğin doğumuyla başlayıp birkaç aya kadar sürebilen bir durum ve doğum yapan kadınların yüzde 10-20’sinde görülüyor. Önceden depresyon geçirmiş, psikososyal stres veya adet öncesi sıkıntılar yaşayan kadınlar risk grubunda. Eğer önceden geçirilmiş depresyon hikayesi söz konusu ise, doğum sonrası depresyon ihtimali artıyor. Bu durumda geçici bir süre antidepresif tedavi gerekiyor. Eğer bu depresyon hali 2 haftadan uzun sürerse, doktora danışılması şart.
Öte yandan, doğum sonrası (loğusalık) psikozu ise, doğumdan sonra başlayan ve nadir olmasına rağmen ağır bir tablo. Halisünasyonlar, garip sesler ve düşünce bozuklukları ile birlikte seyrediyor. Uykusuzluk, depresyon ve ajitasyon gibi belirtileri var. Bu durumda, babanın, aile yakınlarının ve arkadaşların anneye vereceği destek daha da önemli hale geliyor.
|
|