EVCİL HAYVANLAR VE ÇOCUKLAR
Kedi, köpek, kuş, balık gibi evcil hayvanlarla yaşarken, nelere dikkat etmemiz gerektiğini ve çocuklarla evcil hayvanların birarada yaşamasının nasıl da olumlu sonuçları olduğunu Acıbadem Bursa Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Bülent Öztürk ile konuştuk.
Kedi, köpek ya da kuş farketmez, çocukların sosyal, zihinsel ve duygusal gelişimlerinde evcil hayvanların katkısı sanıldığından daha çok. Nasıl ki oyuncak bir bebek ya da bir ayı, çocuğun annesinden sonra en yakın arkadaşı oluyorsa; bu oyuncak ayı veya bebek çocuğun sırlarını paylaşıyor, kızgınlığına katlanıyor, huzursuzluğunu gideriyorsa; evcil hayvanlar da, tıpkı bu oyuncaklar gibi çocuğun yaşamında çok etkililer. Çocuk, bir evcil hayvan sayesinde, insanlarla nasıl sosyalleşileceğinin provalarını yapabilir, mutluluğunu veya mutsuzluğunu paylaşabilir, öfkesini ona bağırarak giderebilir. Evcil bir hayvanla birlikte yaşayan ve bu konuda sorumluluk alma şansına sahip olan çocuk; birine bir şeyler vermenin, yardım etmenin zevkini tadabilir, onu sahiplenerek bağlılık duygusunun farkına varabilir. Çocuk, evindeki kedisine-köpeğine-kuşuna bir şeyler öğreterek, kendisi de bir şeyler öğrenir, korkularını onun üzerinde deneyerek yenebilir ve de insan ilişkisinin temelini oluşturan sevmeyi, vermeyi, korumayı, bağımsız bir kişi olmayı öğrenir. Çocuğun evcil bir hayvanla ilişkisi, engelli çocuklarda çok daha büyük anlamlar ifade eder. Tüm bu olumlu gelişmelere rağmen, toplumumuzda çoğu anne ve baba, evde hayvan beslemenin çocukların sağlığı açısından sakıncalı olacağını düşünerek, çocuklarını hayvanlardan uzak tutuyor.
Bir açıdan bakıldığında, ailelerin evcil hayvanlar konusundaki endişeleri çok da yersiz sayılmaz. Çünkü, hayvanlardan insanlara bazı hastalıklar bulaşabilir. Bu bulaşma; doğrudan temas sırasındaki sıyrık-ısırık ile, solunum yolu ile (hayvanların bulunduğu ortamda nefes almak), hayvanların idrar ya da dışkısıyla temas ile, kene- örümcek vb. ara konaklarla temas ile, hayvanların kendilerinin ya da idrar ve dışkılarının bulaştığı yiyecek ve içeceklerin alınması ile gerçekleşebilir. Hayvanlar, bazı mikropları ve parazitleri taşır, fakat bunları kirli su ve gıdalardan alma olasılığımız, hayvanlardan alma olasılığımızdan daha fazladır. Bebek bekleyen anne adayları veya bebek-küçük çocuk ile evcil hayvan aynı evde yaşıyorsa, olası enfeksiyonlardan korunmayı bilmek çok önemli ve de gereklidir. Veteriner hekime danışarak yapılacak olan hayvanların rutin sağlık kontrolleri ve aşıları, çocukları hayvanlardan geçebilecek hastalıklardan korumak konusunda atılması gereken ilk ve en önemli adımdır.
KÖPEKLE YAŞARKEN Örneğin köpeklerin, çocuklar ve hamile kadınlar için eğer aşı ve kontrolleri düzenli olarak yapılıyorsa yaratabilecekleri en önemli sağlık sorunu fiziksel travmadır. Bu tür travmalarda mutlaka bir hekime başvurulmalıdır. Köpeklerden oluşabilecek diğer sağlık sorunları ise; ısırma ve tırnaklama sonucu yara yeri enfeksiyonu, tetanoz, ve kuduz gibi hastalıklardır. Yavru köpekler 6 haftalık olduklarında parazit mücadelesi yapılmalı, 8. haftada karma aşı uygulanmalı ve 11. haftada aynı aşı tekrar edilmelidir. 12. haftada kuduz aşısı uygulanmalı ve bu aşılar daha sonra bir yıl aralıklarla tekrar uygulanmalıdır. İç ve dış parazitlere karşı da, 3-4 ay aralıklarla ilaçlama yapılmalıdır. 1-2 ay aralıklarla köpeklere banyo yaptırılabilir, ancak bundan daha sık yıkamanın hayvanın sağlığı açısından sakınca oluşturabilir. Bu nedenle, uygun bir fırça ve tarakla düzenli olarak tüylerinin bakımı yapılmalıdır. Evlerinde köpek besleyenler, hayvanın eğitimine mümkün olduğu kadar erken başlamalıdır.
KEDİYLE YAŞARKEN Kediler de köpekler gibi tırnaklama-ısırma ile yaralanma ve yara yeri enfeksiyonu oluşturabilirler. Yavru kediler, 6 haftalık olduklarında parazit mücadelesi yapılmalı, 8. haftada lösemi aşısı ve karma uygulanmalı, 11. haftada karma aşı tekrar edilmeli, 12. haftada kuduz aşısı uygulanmalıdır. Bu aşılar, daha sonra bir yıl aralıklarla tekrar uygulanır. İç ve dış parazitlere karşı 3-4 ay aralıklarla ilaçlama yapılır. Kediler tüylerini yalayarak temizledikleri için çok sık banyo yaptırılmalarına gerek yoktur. Fırça ve tarakla düzenli olarak tüylerinin bakımı yapılmalıdır.
KUŞLAR VE BALIKLAR... Kuşlar ise, klamidya (zatürre yapabilir) ve salmonella gibi mikropları taşır, veteriner tarafından kontrol ettirilmelidirler. Kafese veya kuşa dokunulunca eller sabunlu su ile yıkanmalıdır. Süs kuşlarında ve akvaryum balıklarında bu hayvanlara rutin olarak uygulanan bir aşı yoktur. Kafes altlıkları ve tünekler sık aralıklarla temizlenmeli, önlerinde taze yem ve su bulundurulmalıdır. Akvaryumlarda su değişimi düzenli olarak yapılmalı, özellikle mantar hastalıklarına karşı gerekli önlem alınmalıdır.
ALERJİ RİSKİ! İsveç’te yapılan bir araştırmaya göre; çocukların erken yaşlarda evcil hayvanla teması halinde alerji riskinin artmadığı, tam tersi hayvanlarla içli dışlı olan çocukların alerjik sinüzit ve astıma yakalanma oranının daha düşük olduğunu söylemektedir. Ancak, İngiltere'de alerjiye en sık yol açan alerjenler arasında hayvan kepeği (deri döküntüsü ve tüy) olduğu gösterilmiştir. Kürklü hayvanların çoğu alerjiye neden olabilir. Alerjenler hayvanların pullanmış derisinde, tüylerinde ve bazen tükürüklerinde bulunur. Bunlar sadece hayvanlar yoluyla değil, giysi, terlik ve ayakkabılarımızla da evimizin her yanına yayılabilir. İngiltere'de her on evin yedisinde bir evcil hayvan bulunur ve evcil hayvanlardaki alerjenler, çocukluk çağı astımlarının yüzde 40'ının nedeni olabilir. Evcil hayvanlara karşı alerjiye, sanıldığı gibi sadece hayvan sahiplerinde rastlanmaz. Alerjenler öyle güçlü ve uzun etkilidir ki, kolayca etrafa yayılır ve hayvan beslemeyenler dahi günlük yaşamlarında alerjik olmalarına yetecek miktarda alerjenle temas edebilirler.
Alerji riski taşıyan bebekleri olan anne babalar, evde evcil hayvan bulundurmamalıdır. Evcil hayvanların tüy, salya ve göz sıvılarından oluşan mikroskopik protein parçacıkları tozlarla birleşerek solunum yollarına ulaşabiliyor. Bu nedenle bebekler, hayvanlarla temas etmemelidir, ayrıca yastık ve yorganlar da kuş tüyünden yapılmış olmamalıdır. HAMİLELER DİKKAT!
Kedilerin hamilelikte oluşturabileceği en önemli hastalık formu Toksoplazmozis’tir. Toksoplazma enfeksiyonu ilk kez hamilelik sırasında ve hamileliğin hemen öncesinde ortaya çıkarsa, enfeksiyon annede hiçbir belirti olmadan bebeğe geçecektir. Annelerinde hiçbir belirti olmayan pek çok bebekte, başlangıçta hiçbir bulgu yokken, ilerleyen yıllarda zeka geriliği ve körlük gibi ciddi belirtiler ortaya çıkabilir.
Toksoplazmozis, kedilerden insanlara şöyle bulaşır: Kedilerin parazit taşıyan kemirgenler, kuşlar ve diğer küçük hayvanları yemesi sonucu parazit kediye bulaşır, daha sonra kedinin dışkısında parazit kistleri çıkmaya başlar. Yavru kedilerin dışkısında enfeksiyondan 3 hafta sonrasına kadar kistler bulunabilir, erişkin kedilerin dışkısından toksoplazma bulaşma ihtimali daha düşüktür. Kedi dışkısı ile kirlenen materyallere temas eden eller ve yiyecekler eğer uygun şekilde yıkanmazsa, (bir de çiğ et yenirse) insana bulaşma gerçekleşebilir. Bu vb. nedenlerle hiçbir hayvanın barındığı yer, hamile kadınlar tarafından temizlenmemelidir. Ayrıca, hamile olsun olmasın herkesin, pastörize edilmemiş süt ve süt ürünlerinden, çiğ etten, çiğ deniz ürünleri, önceden hazırlanıp bekletilmiş salatalardan brucella, leptospiroz gibi hastalıklar bulaşacağından, çiğ gıda yenilmemeli, temizlik ve hijyene dikkat edilmelidir. |
|