ŞU SIRA URANÜS’ÜN
ETKİSİNDEYİZ
Uranüs, ani değişimlerin, başkaldırının, özgürlüğün, yaratıcılığın,
teknolojinin ve aykırılığın gezegeni. Olumsuz kullanımında inatçılık, huzursuzluk, sabırsızlık,
sürekli ve amaçsız değişim ihtiyacı, bencillik ve sırf öyle istediği için uçuk kaçıklık yapabilmeyi
de getiriyor. Vücutta sinir sistemi ve gerilimi sembolize ediyor. Şu sıralar hepimiz
Kova burcunun Uranyen yani elektriksel, güçlü enerjisini üstümüzde hissediyoruz.
Uranüs’ün felsefe, din ve inançları sembolize eden Jüpiter
ile yaptığı kare açıda, hepimizi şok edici bir olay olan Hrant Dink’in öldürülüşüyle
sarsıldık. Savaşın, vahşetin, hareketin, dürtüselliğin gezegeni Mars’ın,
Oğlak’taki katı, kontrollü, hedefine odaklı ilerlerken yoluna çıkan her şeyi
ezip geçen serinkanlı enerjisi 27 Şubat’a kadar etkisini sürdürecek.
Karamsarlığa kapılmadan, zorluklar karşısında yılmadan, sağduyuyla, azim, sabır ve disiplini
geliştirmek gibi olumlu Oğlak özelliklerini Mars’ın hareket
enerjisine katmak en doğrusu.
Kova’nın bir diğer yönetici gezegeni
olan Satürn ise sıra dışı, birden bire akla gelen, orijinal fikirleri hayata
uygulama şansı veriyor. Bu bağlamda, aykırı ve geleneksel olmayanı temsil eden Uranyen tarafını
kaybetmiş, oldukça tutucu Kova burçlarına da rastlamak mümkün.
HEPİMİZ FARKLIYIZ, HEPİMİZ ÖZELİZ!
Kova burçları,
bir grup içerisinde kendi bireyselliğini ve özgünlüğünü, farklılığını koruyarak var olmalı ve
kimsenin ne düşüneceğine aldırmaksızın, kendi düşüncelerini isyan etmeden, sakin bir şekilde ortaya
koymalı. Bütün bunları yaparken elbette herkesin özel, herkesin farklı olduğunu da kabul etmek
gerekiyor. Her burcun yapıcı ve yıkıcı kullanımları var. Kovalar da özelliklerini
yıkıcı olarak kullandıklarında, içinde bulundukları sosyal çevrede, kabul ve onay görmek adına
kendilerinden ödün verip, “İnsanlar ne der?” düşüncesiyle
bireyselliklerini bozabiliyor, içlerindeki bu aykırılık duygusunu tuhaf davranışlar, sıra dışı giyim
tarzı şeklinde sergileyebiliyorlar. Beklenmedik zamanlarda ani çıkışlarla çevresindekileri
şaşırtabilecekleri gibi, kendilerini hiç de ait hissetmedikleri bir grupta, giderek soyutlanarak
mesafeli bir yaşama mahkum edebiliyorlar. Oysa, kendilerini tanımaları ve bu farkındalıkla
toplumdaki yerlerini almaları gerekiyor. Bazen gölge yönüyle bir Kova’yı
karşıt burcu olan Aslan’a özgü bir çeşit üstü örtülü narsisizm ve egoizm
içersinde görmek de söz konusu olabiliyor.
İÇ SESİMİZİ DUYMANIN TAM
ZAMANI!
Merkür Kova’da ilerlerken, olaylara ve durumlara tarafsız
yaklaşabileceğimize, iletişimde hızlılık ve heyecana, sabırsızlık nedeniyle dinlemede sıkıntılar
yaşayabileceğimize işaret ediyor. 2 Şubat itibariyle iletişimin gezegeni,
Tanrılar’ın habercisi Merkür, Balık burcuna giriyor. Düşüncelerin hayal ve
özlemlerden etkilenmesi, dinlediklerimizden kendimize göre anlamlar çıkartmak, inanmak istediğimize
inanmak gibi bizi nesnellikten uzaklaştıracak tutumlar içersinde olma ihtimalimiz var. Üstelik,
14 Şubat itibariyle geri gitme hareketine başlayacak. Zihin içe yönelerek, derin
düşünceler içinde analiz ve özeleştiri yapma sürecine girerken, iç dünyamızdaki hassas noktaların
farkına varacağız.Yanlış anlaşıldığımız ya da iletişim kuramadığımız hissine kapılabilir, o nedenle
susup düşüncelerimizi kendimize saklama eğiliminde olabiliriz. Merkür geri giderken
yeni başlangıçlar yapmak ve bunu sorunsuz bir şekilde geliştirmek pek kolay olmaz. Bu süreçte
zihnimiz daha ayrıntıcı bir biçimde çalışacağından, üzerinde çalıştığımız bir proje varsa gözden
geçirmek ve tamamlamak için idealdir. Yaşamın yorucu temposu içersinde koşuşmaktan kendi kendimize
kalıp iç sesimizi duyamadığımızdan yakınıyorsak, şimdi tam zamanı. Sevgililer
Günü’yle başlayan bu süreçte kendimizi analiz ederken, “Gerçekte kendimizle
ilişkimiz nasıl, nasıl bir sevgi ve sevgilimizle nasıl bir iletişim içerİsinde olmak istiyoruz,
çatışmalarımız varsa nasıl çözeriz?” sorularına kafa yormalıyız. Önemli girişimleri ve
anlaşmaları ise 8 Mart’tan sonraya bırakmamız daha iyi olur.
BİREY OLMAYI ÖĞRENMEK
29 Ocak tarihine kadar Kova
burcunda kalacak olan Venüs, ilişkilerimizi değerlendirirken daha özgürlükçü,
duygusal taahhütlerde bulunmaktan kaçınan, mesafeli, arkadaşça bir yaklaşım içersinde olacağımıza
işaret ediyordu. Açıkçası çok da romantik olmayan bir dönemden sonra, Balık’a
geçecek olan Venüs; sevgi, uyum, işbirliği ve paylaşımları en önemli konu haline
getirecek. Sevgiye ve aşka büyük bir özlem duyabilir, bizi en derinlerde kurtaracak bir sevgili
beklentisi içerisine girebiliriz. Daha hassas, sevecen ve kolay etkilenir olacağımız bu süreçte; çok
beklentili olmamak, sevgiliyi idealize etmemek ve eğer bir birlikteliğimiz varsa o kişiyi olduğu
gibi kabullenmek hayal kırıklığına uğramamak için şart. Kendi değerimizi başkalarının bize
gösterdiği değere bağlamak, kendimizi adarcasına o kişi için var olmak, aşırı özverili olmak; bu
konumun yıkıcı yönleri.
Kova’nın özgürlük, eşitlik, herkesin özel ve farklı olduğu söyleminden yola çıkarak bir ilişki içinde kendimizi kaybetmeden, kendi kendimizi kandırmadan, bireyselliğimize sahip çıkarak bir duruş sergilemeliyiz. Bireysellik, bir bölümü ondan alındığında bütünlüğünü kaybeden, yani bölünemez olan demektir. Bu anlamda, kendimize, bizi biz yapan özelliklerimize sahip çıkalım, bir birey olarak birbirimize alan açalım ki, uzun ömürlü ve sağlam bir beraberliğimiz olsun. İçimizde ne varsa onu yansıtır, hayatımıza onu çekeriz. Gelin, bulmayı istediğimiz insan olalım!
|