Koç burcunda Uranüs, "savaşçı" arketipini canlandırdı ve
içimizdeki savaşçıyı uyandırdı. Koç, döngünün başladığı yerdir. Koç burcu Yunan mitolojisinde "Zeus
(akıl) tarafından gökyüzüne yerleştirilen altın postlu koç" sembolizmiyle karşımıza çıkar. Selma
Mine, buradaki "altın post"un "nefsaniyette saflaşmış, merhametli, salih görevli varlık" anlamına
geldiğinden bahseder. Demek ki içimizdeki "savaşçı"nın "savaş"ında; yaktığı ateş (başlayan döngü)
içinde saflaşması, merhamet etmesi ve görevinin ne olduğunu hatırlayarak onun için harekete geçmesi
gerekiyor. Bu yolculuğun sonuna doğru ilerliyoruz.
16 Mayıs 2018 tarihinde Uranüs boğa
burcuna geçiyor. Boğa "benimseme ve vazgeçme" aşamasıdır. Sahip ol, ona dokun, onu hisset ve yeni
bir boyuta ilerleyebilmek için ona teşekkür ederek onu bırak. Aksi halde sahip olma gerçeğin, sahip
olduğun şeyin sana sahip olması halini alır. Selma Mine, boğanın Latince karşılığının "taurus"
olduğundan ve "kılık değiştirmiş zeus" anlamına geldiğinden bahseder. Zeus, güzelliğinden
etkilendiği Europa’ya sahip olmak için beyaz bir boğa kılığına girer. Dikkatleri üzerine çeken beyaz
boğa, Europa’nın önünde diz çöker. Europa’nın üzerine çıkmasını sağlar ve beyaz boğa (taurus, kılık
değiştirmiş Zeus, akıl) onu kaçırarak onunla birlikte olur. Akıl aklın harı, akıl aklın tuzağı...
Aklın "ukl" kökünden geldiğinden bahsetmiştik. Ukl, kervanlarda develerin birbirine bağlanmasını
sağlayan halkadır. Bu durumda akıl, "bağlantı kuran" oluyor ya da "bağlantıda tutan"? Bu bağlantı ne
olabilir?
Ateşten toprağa geçiyoruz. Boğanın arketipi "çiftçi"dir. Uranüs’ün deha, zeka
olduğunu düşünürsek bizim bu ışığa daha hakim olmamız ve ondan ürün almamızı sağlayacak yolculuğu
başlatmamız gerekiyor. Yerleşik hayata geçilen aşamadır "boğa", artık avcılık ve toplayıcılık dönemi
(koç) geride kalmıştır. Uranüs’ün "gizli bilgi" olduğundan bahsetmiştik. Toprak elementine geçişi,
toprağın altındaki sırların uyanışı olabilir mi?
Akrep burcundaki Jüpiter (geniş ufuklar)
ile sekstil yaparken yöneticisi konumunda olduğu oğlak burcundaki Satürn (zaman, karma) ile üçgen
yapacak. Hem de Satürn, Pluto (ölüm, dönüşüm, küllerinden doğma, en değerli özün tüm kıyafetlerinden
soyunarak ortaya çıkışı) ile kavuşum halindeyken! Buna benzer bir etkileşim, en son milattan önce
yaşanmış gibi gözüküyor. Göbeklitepe gibi dünya tarihini değiştirecek keşiflerden bahsetmek mümkün
olabilir mi? Bu sadece gelecek olanın ayak sesleri miydi?
Uranüs, "gökyüzü"yse ve
"uzaylılar" diye bir şey söz konusu ise, toprağın altında saklı bir kitabın açılışıyla önemli sırlar
açığa çıkacak olabilir mi? Şu kesin ki birileri toprak altında kalmaya, ölü olmaya devam edecek yani
saf bilgi akışının dışında kalarak buradan beslenme ve bu alana katkı sağlama gerçeğinden uzak
kalacak. Birileriyse yıldız sırrını uyandıracak (Bu sır ne olabilir?) ve bunun somut hayata,
fiziksel bedene (toprak) büyük etkisi olacak.
Satürn yay transitinde "içsel bilgi" uyandı.
Teorik değil yaşanmış, açılmış ve kişisel bir boyut kazanmış bilgi! Şimdi herkes açtığı kendi
kapısında, kendi bilgeliğinin tohumlarını, kendi minerallerince zengin/ zenginleşmiş topraklara
ekecek. Bakın ayetlerde ne deniyor:
29.Ne zaman ki tek bir çığlık attılar (idrak ederek yeniden
doğdular), o zaman hamd eden oldular (gerçeği gördüler). (Ya.Sin Sûresi) (Dünya ve Evrenimiz, Selma
Mine)
Satürn mitolojide Pan’a karşılık gelir. Pan’ın attığı çığlık ile insanlar "panik"
içinde kalırlar. Buradaki yeniden doğma, bu paniğin ötesine geçip daha derin bir gerçeği fark
etmektir. O zaman belki Kehf Sûresi’nde geçen bu ayet çok daha anlaşılır olur:
31.Onların
önderleri; altın bileziklerle süslenerek, ince ve kalın ipekliden yeşil elbiseler giyerek,
ırmakların altlarından yudumlanan Adn cennetlerindeki tahtlarına kurulacaklar, o ne güzel doğruluk
ve ne güzel kalma yeridir. (Kehf Sûresi)
Altın bilezik nedir? Sizin yaşam programındaki
hizmetiniz, göreviniz! İnce ve kalın ipekli? Saflaşışınız! Saflaştığınız, geliştiğiniz,
ustalaştığınız bir yolculukta karmalarınızı eriterek bütünleşişiniz. Neden yeşil? Yeşil, kalp
çakrasının rengi değil midir? Kalbe erişmek, kalpte buluşmak; sevgi! Irmakların altlarından
yudumlanan? Irmağın yatağı mıdır bu? Su bilgi midir? Bilgi nereden gelir? Ona açtığınız yoldan...
Satürn’ün temsil ettiği "ilham ve vahiy" boyutu bu olabilir mi?
Adn cenneti, Satürn’dür.
Erzurumlu İbrahim Hakkı’nın Marifetname’sinde "cennet’ül-adn" olarak geçer. Taht, kaynaktır. Oraya
kurulmak, o kaynağın kendisi olan parçayı uyandırmaktır. Öğrenme basamaklarında "bilinçsizlik
yeterlilik" aşamasına denk gelir bu! Ustalığımızı konuşturmamız isteniyor, bunun bugüne kadar hangi
alanda sağlamış, hangi alanda buna en çok yaklaşmışsak... Doğruluk ve kalma yeri? Dürüstlük,
açıklık, samimiyet, gerçeklik ve çabanın ötesine geçmek, içinde büyümek, demlenmek; ürün, hizmet
vermek.
2 Ocak Salı günü yengeç dolunayı gerçekleşiyor. İkinci (benim dediklerimiz, sahip
olduklarımız, potansiyeller, değerler) ve sekizinci (dönüşüm, vazgeçilenler, krizler, kabukların
kırılışı) ev aksında gerçekleşen dolunay sırasında yay burcu yükseliyor. Bir rota belirlememiz
isteniyor. Düzenleyici Jüpiter on ikinci evde (ruhsal büyüme, teslimiyet, altı üstüne gelenlerle
açılan yeni kapılar) Mars ile kavuşum, içimizdeki "savaşçı", aklın ve deneyimin süzgecinden geçiyor,
sezgiler güçleniyor. Gerçeklikten kopmadan, kendimizi duygu denizinde boğmadan, süreci iyi yöneterek
en değerli öze ulaşmamız! Giden ve kalanın ötesinde bir yer var. Cevap orada! Venüs yanık! "Sevgi
neydi? Sevgi emekti." Hatta sevgi, bizi bir araya getiren programın, onun sayfalarının,
basamaklarının, aşamalarının kendisiydi.
Neptün devrede! Neptün koruyucu bir etkidir; bununla
birlikte fazla kaçtığında uyuşturabilir, hissizleştirebilir. Alkol kötü değildir. Bir kısmı
faydalıdır; bununla birlikte aşırıya kaçtığında insanı karanlık bir odaya kilitleyebilir. Orada
hayaller ve gerçekler birbirine karışır. İnsan nerede olduğunu ve ne için burada olduğunu unutur.
Bir de bir söz vardır: "Biz üzüm icat edilmeden önce de sarhoştuk." İşte buraya geldiğimizde açar
Neptün kanatlarını ve o kanatlar, kanatlarımız olur. Uyanış ve canlı kalış burada başlar. Canlılık,
bu kanatların çırpılmaya devam edişidir yani "düşünce okyanusu"nda birbirini tetikleyen fark
edişlerdir.
9 Ocak Salı günü Güneş (bilinç), Venüs (sevgi, barış, yansıma) ve Pluto
(maddenin üzerine çıkarak oluşan sezginin yarattığı yeni dünya gözü) oğlak burcunda cazimi dediğimiz
çok güçlü bir kavuşum içinde olacak. Dünya çok önemli bir eşikten geçiyor. Anlayanlar ve
anlamayanlar, bilenler ve bilmeyenler, görenler ve görmeyenler olmak üzere ikiye ayrılıyor dünya,
dünya yaşamı...
11 Ocak Perşembe günü Merkür yaydaki yolculuğunu tamamlayarak oğlağa
geçiyor. Satürn etkisine giriyor. Bizden yaklaşık bir buçuk aydır içinden geçtiğimiz yolculuğun
bizde uyandırdıklarını belli bir zemine oturtup bu bilinçle ortaya koymamız isteniyor. Oğlak, saygı
ve otorite yeridir. Katı kurallar, bastırılmış duygular ve sınırlandırılma yeri de olabilir.
Anlamak, zaman içinde güç kazanan bir eylemdir ve zaman onu yeni eklentilerle canlı tutar. Sonu
olmayan bir yolculuk... Hiçbir şeyde çok olmayın, az ve eksik kalmayın. Bizden istenen budur.
17 Ocak Çarşamba günü oğlak yeniayı gerçekleşiyor. İkinci evde gerçekleşiyor ve yay
yükseliyor. Benim dediklerimiz, emeklerimizin bizi getirdiği yer, özgürleştiklerimiz ve geride
bıraktıklarımız, sorumluluğumuz olarak kabul ettiklerimiz, gerçekten öyle olanlar ve aslında öyle
olmayanlar, kendimizi zorladıklarımız, gereksiz yüklendiklerimiz ve bu yüklerle karman çorman
olduklarımız...
Venüs yine yanık! Sevgi kendi merkezimizde olmadığımız müddetçe kaçıştır ve
bu kaçışın bizi eninde sonunda içine sürükleyeceği yalnızlıktır. Kimsenin üzerinden yükselemezsiniz,
kendi yükselişinizin kapısını açtığınızda orada onunla buluşabilirsiniz, hatta bunu önemsemezsiniz;
çünkü yükseliş aşağı ve yukarının birleşip herkesin varlığının anlamını bulduğu yerdir. Orada
ayrılık yoktur, buluşmalar vardır.
Düzenleyici Satürn birinci evde ve bize şunu söylüyor:
"Yaşam, tek kişilik bir gösteri! Herkes kendi planından sorumlu ve herkes, herkesten sorumlu;
bununla birlikte kimse kendi planını gerçekleştirme aşamasına gelmeden büyük planda söz sahibi
olamıyor." İstikrarlı olanlar, net sınırlar koyanlar, kendi alanlarını koruyanlar ve orada bilinçli
geçişlerle buluşanlar kazanır. Kraldan çok kralcı olma zamanı değil! Kimsenin kurtarıcısı olmaya
soyunmayın! Siz kimsiniz ki? Bir kişinin yaşamında, asla kendi gücünden daha yukarıda olamazsınız.
Olabileceğinizi düşünmek kibrin kendisi değil mi?
18 Ocak Perşembe günü Venüs oğlaktaki
ciddiyetini koruyan, soğuk ve mesafeli duruşunu tamamlayarak kovadaki insancıl, idealist, yol
birliğini önemseyen, asi, çılgın, orijinal duruşuna geçiyor. Böylelikle oğlak yoğunluğundan kova
boyutuna geçişin ilk adımı gerçekleşiyor. Gökyüzü bizi hep bir şeylere hazırlar. Bu hazırlayış ve
hazırlanış makro ve mikro düzeyde deneyimlenir. Sınırları aşabilmeniz için önce sınırların ne
olduğunun farkına varabilmeniz gerekir ve taşı delen suyun gücü değil damlaların sürekliliğidir.
İşte bunu "oğlak" aşamasında öğreniriz ve "kova" aşamasında bunun üzerinden yükseliriz.
20
Ocak Cumartesi günü Güneş oğlaktaki yolculuğunu tamamlayarak zararlı konumda olduğu kova burcuna
geçiyor. Güneş aslanda parlar. "Ben buradayım!" der. Değerli, özel, zengin olanın farkındadır. Kova
burcundaysa bir potansiyel vardır; bununla birlikte o tek başına ortaya çıkarılamayacaktır. Biz
olmayı anlamamız gereken aşamadır. Bir elin nesi var, iki elin sesi var! Hangi ortak idealde bir
araya gelerek hayata ne katabiliriz? Ekip olmak nedir? Bu ekip bize nasıl bir şans
kazandırır?
26 Ocak Cuma günü Mars akrepteki yönetici konumda olduğu yolculuğunu tamamlayarak
yay burcuna geçiyor. Derin bir savaş geride kalıyor. 9 Aralık Cumartesi günü başlamıştı bu yolculuk!
Bizi harekete geçiren içsel enerji! İçinden geçerken bir şeylerin eriyip dönüştüğü! Burada bir şey
öğrendik! Belki geride bırakmayı, belki nokta koymayı, belki vazgeçmeyi... Gücü nasıl
kullanabileceğimizi... Kontrolsüz bir gücün neler yapabileceğini... Güce hakim olduğumuzda nelerin
önünü açabileceğimizi... Şimdi yay burcu ile burada kazandığımız bilinç ile belirginleşen rotamız
dahilinde ilerlememiz gerekiyor. Nereye yol almak istediğini bilmeyen birisine hiçbir rüzgar
yardımcı olamayacaktır.
31 Ocak Çarşamba günü Merkür oğlaktaki yolculuğunu tamamlayarak kova
burcuna geçiyor. Özgürlük neydi? Her şey aslında neyi gerçekleştirmek içindi? Bu yolculuk bizi
nereye götürüyor? Neye karşı gelmek? Neye izin vermek? Nerede birleşmek? Birlikte neyin içinden
geçmek? Neyi ifade edebilmek? Neyi göz önünde bulundurarak? Önemli kararlar! Bugüne kadar
yaptıklarımızdan biraz daha farklı bir şeyler yapma zamanının geldiği kesin! "Ben çözdüm bu işleri!"
moduna girmeyin yeter! Hala öğrenecek, fark edecek çok şey var.
2018’in hayırlara vesile
olmasını dilerim.
Yüreğe selam olsun,
Hüseyin Akdağ
Kaynak: www.anneoluncaanladim.com
Bireysel Doğum Haritası Analiziniz için bizimle
iletişime geçebilirsiniz:
0212 274 08 47 / 0544 798 52 07
www.heraakademi.com
Doğum haritası
analizimiz ile kim olduğunuzu, dışarıdaki kişinin sizi nasıl gördüğünü, neyin size iyi geldiğini,
bunların bir araya geldiklerinde birbirlerini nasıl etkilediğini, sahip olduğunuz potansiyelleri,
yakın çevrenizi, ailenizi, iç dünyanızı, aşkın sizin için ne olduğunu, yaşama nasıl hizmet
edebileceğinizi, partnerinizden aslında ne beklediğinizi, onunla olmanın size sağladığı fırsatları
ve bu durumun sizi karşı karşıya bıraktığı sınavları, yaşamda sizi neye çağırdığını, neyin sizin
ufkunuzu genişletebileceğini, iş ve kariyer hayatınızın önemli sırlarını, arkadaşlık ilişkilerinizi,
neye teslim olmanız gerektiğini ve ruhsal olarak nereden nereye ilerlemenin önemini
bulabilirsiniz.
|