Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Yazı Boyutu:

AĞUSTOS 2018
BÜYÜK DEĞİŞİM

BÜYÜK DEĞİŞİM

2 Ağustos Perşembe Mars- Uranüs Karesi "özgürlüğün dev dalgaları" Gerçeklerin bizi sınırlandırdığını düşünürüz. Özgürlüğün, gerçeklerden özgürleştiğimizde olduğunu... Gerçekler, nasıl özgürleşebileceğimizi anlatır. Gerçeklerden kaçarak değil, onları anlayarak, onlar üzerine bir temel kurarak ve bu temelin üzerine bir hayat inşa ederek... Gerçekler değil, düşüncelerdir bizi sınırlayan... Gerçekler esnektir, aralıkları vardır, çatlaklardır bu aralıklar ve buralardan içeriye ışık sızar, özgürlüğün ışığı... Özgürlük, gerçeklerle barışarak, onları olduğu haliyle kabul edip onların içinde başlattığımız dansta, yarına uzanarak, onların üstüne çıkarak olur. Özgürlük, disiplin ve sorumluluk gerektirir. Özgürlük, "çarşı herkese karşı" olmak değil, kendine meydan okuyup içinde olduğun hayatın bir adım ötesine geçerek daha derindeki bir gerçekliği fark edebilmekle olur. İşte bu yolculuktur özgürlük! Keyifli, anlamlı, değerli olan, bunun farkında olmaktır. Fırtına tam da burada kopuyor. Bazen sadece durmak ve bakmak gerekir. Bunu başardığında dengeyi kurup dev dalgalarda sörf yapmak mümkün olabilmektir. Hayatın dalgaları, düşünce dalgaları; insan olmanın, insanlaşmanın biri


4 Ağustos Cumartesi Son Dördün (21:17) (12⁰ Boğa 19’) "büyük planı fark etmek"
"Bilinçte kriz" dediğimiz aşamaya geçiyoruz. Bizi büyütecek deneyimler... Neye karşı koymak, neyin ötesine geçmek, neyi anlamak, neyi hatırlamak için buradayız? Bizi silkeleyen şey bizdeki bir şeyi görünür kılar, üstünden kalkan tozun bir kitabı okunur kılması gibi... Rafa kaldırdığın, uzun zamandır senin onu hatırlamanı bekleyen bir parça, şimdi ona dokunma ve onu hatırlama zamanı... Bu seni bir şeye hazırlıyor, sahip olduğun çok değerli bir potansiyelin farkına varma... Onu uyandıracak olanı bul, her şey o zaman anlamını bulur.  O zaman engel olarak gördüklerin, büyümenin ve kendine erişmenin basamakları olur.

7 Ağustos Salı Güneş- Jüpiter Karesi, Venüs Terazi Burcuna Geçiyor ve Uranüs Geri Hareketi "Kaynaklar, Hayatın Dansı ve İçsel Devrim"
İnsan birçok potansiyele sahiptir. Kimse neler yapabileceğinin ya da neleri yapamayacağının, nelerin onu aşacağının çok da farkında değildir. Öğrenme aşamaları şu şekildedir: bilinçsiz yetersizlik, bilinçli yetersizlik, bilinçli yeterlilik, bilinçsiz yeterlilik. Son aşama, ustalık aşamasıdır. İlk aşamaysa kişinin konfor alanıdır. "Bilgi suç, bilgi ceza!" sözü buradan geliyor olsa gerek. Bir kez bir konudaki yetersizliğinizin farkına vardığınızda artık bunun hiç farkında değilmişsiniz gibi yaşayamazsınız. Ya bu durumu böylece kabul ederek boşluğu dolduracak başka çözümler bulmanız ya da bu konuda gerekli yeterliliği sağlamanız gerekir. Bir gündem size bunu fark ettirir. Bu gündemler çok kez hayatın kriz diye isimlendirdiğimiz dönemeçleridir. Ya harekete geçemeyişinizle, ya kendinizi sağlama alamayışınızla, ya konu hakkında çok da bilgi sahibi olmayışınızla ya da iç dünyanızdaki çalkantılarla yüzleşirsiniz. Burası ya sizi tutsak eder ya da sizi burayı aşarken geliştirdiğiniz yeterlilikle parlamaya götürür. Bir hamle yapıp duruşunuzu bularak belli bir perspektif sağlarsınız. Daha farklı hissetmeye başlarsınız. Bu hisler yeni bir sürecin başlangıcıdır. Çamura yatmayı da seçebilirsiniz. O zaman benzer döngüler birbirini takip eder. Kaynaklarınızı kullanmak ya da varlığının farkında bile olmadan hatta bunu reddederek yaşamak... Hayatın dansı, hayatın içindeki herkes, her şeyledir. Birliktelikler bize kendi karanlığımıza, kendi bilinmeyenimize bakma şansı verir. Farklı düşünceler, bakış açıları ufkumuzu genişletir. Kendi merkezimizi koruyarak seçici geçirgen olduğumuz bu renklilik bizim paletimizi zenginleştirir. Bu daha canlı bir yaşam demektir. İçsel devrim, insanın kendi kalıplarının dışına çıkabilişidir. Bunu başarmadan hayatımızda bir şeylerin değişmesini beklemek çok da gerçekçi değildir.

8 Ağustos Çarşamba Venüs- Mars Üçgeni "özgürlüğün elli tonu"
Aşk neydi? Tutku neydi? İnsana ne kendini özgür hissettirirdi? Özgürlük neydi? Ne için bir araya gelirdi iki insan? Onları birbirine yakınlaştıran neydi? Birbirinden uzaklaştıran neydi? Nasıl severdik? Bu sevgide kanatlarını açabilmesi için ne kadar alana ihtiyacı olurdu bir insanın? Buna özel alan mı deniliyordu? Ne kadarında birlikte, ne kadarında herkes kendi halinde... "Özgürlüğün elli tonu" filmini hatırlıyor musunuz? "Grinin elli tonu" filmiyle başlıyordu seri, "karanlığın elli tonu" ile devam ediyordu. Kahramanımız ilk filmde tutsaktı. İkinci filmde bunun artık farkındaydı ve tutsaklığı devam ettiren kabukları kırıyordu. Bu karanlığı kabul ediyor, kalbini sevgiye açıyordu. Burada bir şeyler kötü, bir lanet olmaktan çıkıp bir hal oluyordu, bir fantezi, çocukça bir şey... Siz de seri katillerin içinde bile aslında sadece canı çok yanmış bir çocuk olduğunu düşünür müsünüz? Acımasızlığın yerini şimdi sevginin şefkatli suları alıyordu. Birine kendini olduğun halinle açmayı deneyimliyorlardı. Üçüncü filmdeyse artık her ikisi de kendi kararlarını alabilen, birlikteliği derinleştirmiş, burada yeni korkularla burun buruna iki yetişkin olarak kendilerine ve birbirlerine karşı kazandıkları güvenle yolculuklarını devam ettiriyorlardı. Korku, son değildir. Yükseldiği an, yeni bir döngünün başlangıcına çağrıdır. Korktuğunuz şeyden kaçmayın, sadece ona ilerleyin ve kalbinizin aslında ne için çarptığını, sizi hayatta tutanın ne olduğunu hatırlayın.

9 Ağustos Perşembe Güneş- Merkür Kavuşumu "kendini anlamak, hayatı anlamak"
Neyi kendim olarak tanımlarım? Kendimden bahsederken nelerle doldururum bunun içini? Neler beni gururlandırır? Neleri saklama ya da maskeleme ihtiyaç duyarım? Nerelerde sabırsızken nerelerde hep bir erteleme içindeyimdir? Kendime bakmak, hayata bakmak; hayata bakmak, kendime bakmak gibi midir? Ben de, hayat da mükemmel değiliz ve olma şansımız da yok mudur? Benim de, hayatın da varlığını devam ettirmesi mi gerekir? Bunun için ne yapılabilir? Hangi potansiyellere sahibiz? Görmezden geldiğimiz nedir? Nasıl bir üstünlük kurmak için neleri es geçeriz? Kaç defa pirince giderken eldeki bulgurdan oluruz? Hem de bulgur besin değerince daha zenginken... Nerede durduğumuzu, bunun ne anlama geldiğini, kim olduğumuzu, kim olarak, kim olmak için yaşadığımızı, bunun bize ne kadar mutluluk verip ne kadar mutluluğumuzdan çaldığını, tüm bunlara değip değmediğini sorguluyoruz.

10 Ağustos Cuma Venüs- Satürn Karesi "seçenekler ve gereklilikler"Seçim yapmak ne zaman anlam taşır? Seçim şansı, seçeneklerin varlığıyla mümkün olur. Biz bu seçeneklerin ne kadar farkındayız? Ne bizim için değerli? Önceliklerimiz neler? Bir seçim yapmış olmanın beraberinde getirdiği sorumluluğun ne kadar farkındayız? Sadakat bizim için nedir? Nerede, kim ile nasıl bir mesafede durmak onunla kurduğumuz ilişkiyi daha akışkan bir boyuta taşır? Sevmek, her şeye evet demek midir yoksa nerede, neye hayır diyeceğini bilmek midir?

11 Ağustos Cumartesi Parçalı Güneş tutulması (12:57) (18⁰ Aslan 41’) "kaderin kapıları"
Kader, bir potansiyeldir. Soyut bir şeydir kader, onu somutlaştıracak olan çabadır. "Biz kaderlerini onların çabalarına bağlı kıldık." Toplum, insanı zincirler. Bu zincirler, doğrular ve yanlışlardır. Bunların bir kısmı hayatı kolaylaştırıyorsa da bir kısmı her şeyi zorlaştırıyordur. Nasıl ki insan değişime direnen bir parçaya sahiptir; çünkü bu konfor alanından çıkmak anlamına gelir, toplum da değişime direnen bir parçaya sahiptir. Var olanı korumak ister. Tıpkı bireyler gibi, toplumların da karmaları vardır. Onlar da bir çemberin dışına çıkma arzusundadır. Bu sayede fikri hür, vicdanı hür bir toplum oluşacaktır. Çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşmak budur. Böylelikle "yurtta sulh" olur, karma kapanır ve o toplum tek bir beden olarak yarına uzanır. Bu da bizi "cihanda sulh"a taşır. Her birimiz küçük bir dünyayız. Ailemiz, daha geniş bir dünya, içinde yaşadığımız toplum daha da geniş ve bu toplumları bir araya getiren dünya... Daha kim bilir nice kapsayıcı boyutlar var, uzay boşluğunda... Biz bu boşlukta yol alıyoruz. Her neyse kendimize kattığımız, onu hayata katıyoruz. Benimle yaşıyor her şey, ben her şeyle yaşıyorum. Kader, bize sorulan soru ve bu sorunun, sorunun sorulduğu insan sayısı kadar cevabı olabilir. Benim çocukluğumda üzerinde "serüvenini kendin yarat" yazan kitaplar vardı, bilmem hatırlar mısınız? Hala var mı bilmiyorum. Kitaba başlıyordun ve bir yerde eğer böyle diyorsan bu sayfaya böyle diyorsan şu sayfaya geç diyordu. Aynı kitap içinde bir sürü başka hikaye okuyabiliyor, daha farklı ilerleyen bir sürecin kahramanı olabiliyordun. Bir seçim yapıyordun, bu seçimin seni nereye götürebileceğini çok da bilmeden... İçin durmuyordu, sonra bir daha başlıyordun kitaba, bu kez diğer seçenekten ilerliyordun, iki yeni seçenek çıkıyordu sonrasında önüne ve sonrasında, iki yeni seçenek daha... Bazen daha önce okuduğun bir sayfada buluyordun kendini, bu kez denemediğin bir seçenekten ilerlemek istiyordun. Derken bir bakıyordun son yazıyordu, farklı bir son; bununla birlikte yine bir son... Hayat da böyle bir şey olsa gerek... Herkes seçimler yapıyor, birbirimize dışarıdan bakıyoruz ve onun yerinde olup olmamız bazen birkaç saniyeye bağlı oluyor. İnsan sevmeyi ve kabul etmeyi tam da burada öğreniyor. Doğru ya da yanlış olmaktan öte, sadece bir şeysin ve bu seni tam da çizdiğin yolca bir yere taşıyor. Geri dönebilirsin, daha farklı bir yöne dümen kırabilir, her şeyi geride bırakabilirsin. İşin büyüsü, ne olduğumuz, ne olmadığımız olsa gerek. İşin gerçeğiyse, nasıl olduğumuz, nasıl olamadığımız... İşte bize anlatılmak istenen bu!

13 Ağustos Pazartesi Mars Oğlak Burcuna Geçiyor "su akar yolunu bulur"
Hayat, akan su gibidir. Hayatı zamanla sınırlandırabilirsiniz. Zamanı saatlerle, günlerle, haftalarla, aylarla, yıllarla... Ne zaman, bundan ibarettir ne de hayat... Bir güne, ayları sığdırabilir bazen insan, ne çok şey anlatabilir bir gün boyunca gördükleriyle, yaşadıklarıyla, hissettikleriyle ilgili... Ve bu deneyim, ne çok şeye daha farklı bakmak anlamına gelir. Bir gün, bazen hayatın tüm akışını değiştirir. "O gün ki gördüm seni, yaktın ah yaktın beni" Bizim su gibi akıp giden zamanın besleyip büyüteceği bir şeyler ekmemiz gerekir. Ekilen şey köklenir, gelişir ve meyve verir. Tüm bu aşamaları izlerken, dolu doludur geçirilen zaman, akıp gidiyordur, tatlı bir telaş... Değilse geçmek bilmez, sırtımıza binmiştir sanki dünya... Hayat bizden akışkanlık, sorumluluk, eylem ve sadakat bekler. Sadakat, ne güzel bir kelimedir. Kökü sıdk, sıddık, doğruluk, dürüstlük olan... Çok sevdiğim bir deyimdir, tam da buna karşılık gelen açık yüreklilik... İşte bunu anladığımızda, akıp gidiyor bir şeyler... Biz içinde bir duruş sahibi oluyoruz. Su bizi sürüklemiyor da biz onunla akıyoruz; duru, coşkulu... Besleniyoruz bu yolculukta, görebiliyoruz az çok ne var önümüzde, ne yok, ne ne kadar önemli, nerede durmalı, neyi nasıl aşmalı, burada neyi fark etmeli... Taşı delen suyun gücü değil, damlaların sürekliliğidir.  

18 Ağustos Cumartesi Merkür- Venüs Sekstili "iletişim zarafet gerektirir"
İletişim, kendine ve karşında olan kişiye bir an için bile olsa dışarıdan baktığında, daha mı akışkanlık kazanır, daha mı samimi olur, daha mı güçlenir dersin? Çok masum bir arzu sizi bir araya getirmiştir, kendini ifade etmek... İnsan sosyal bir varlıktır, malum! İletmek, iletişim, karşılıklı iletim, kablonun elektriği iletmesi gibi mi dersiniz? Beynin ürettiği elektriğin, kedi girmeyen bir trafodan geçerek kablo aracılığıyla karşı tarafa iletilmesi! Bu trafo olmazsa karşı taraf infilak! Burada trafo anlayış ve uygun bir dile karşılık geliyor. Nedir ilettiğimiz? Bilgi, düşünce, duygu... Ne ile iletiyoruz? Kelimeler, ses tonu, jest ve mimikler... Bu iletişimi ne kolaylaştırabilir? Uzlaşmacı bir tavır? Ne istediğinden emin olmak; bununla birlikte bu isteği karşı tarafın sağladığı veriler ışığında bir kez daha masaya yatırmaktan da kaçınmayarak son durumda zihnimizde belireni uygun bir dille ifade etmek? Orta bir noktada buluşmak ya da buluşamama haline saygı duymak... Bunun karşımızdakinin hala değerli biri olduğu gerçeğini değiştirmemesi... "Yaratılanı sev yaratandan ötürü..."

19 Ağustos Pazar Jüpiter- Neptün Üçgeni ve Merkür Geri Hareketi Bitiyor "anlamak ve anlamamak"
Bazen içinde olduğumuz şey, ölüm gibi bir şeydir. Onu sevemezsiniz, o çok değerli bir şeyi yitirmenize sebep olmuştur. Bir parçanızsa onunla ilgili olan her şeyden kurtulmuştur. Bilinçaltı çok karmaşık bir yapı... Onun sırrına inmek, haddimi aşmak olur. Ben sadece sürecin akışındaki temel vurguya dikkat çekmek istiyorum, kendi küçük penceremden gözlemlediğim. Ölüm, yani son, bazen tam da gelmesini beklediğimiz şeydir. İçinde olamadığımızda, kalkıp gitmek isteriz. Bazen bunun için bir bahane ararız ya da sessizce oradan ayrılırız. Bazen kıra döke olur bu ayrılış, bazen son derece zarif... Bu bir bitiştir. "Ne hasta bekler sabahı, ne taze ölüyü mezar, ne de şeytan bir günahı, seni beklediğim kadar..." Beklediğimiz o şey, eninde sonunda gelir. Bir şey yapmak gerekir bunun için muhakkak; bununla birlikte yapacağınız şeyler sınırlıdır. Bir yerden sonra, sadece beklemeniz gerekir. Düşünmeniz... Hayatın gözünüzün önünden bir film şeridi gibi geçmesi... İşte burada bir karar verilir. Kalmak ya da gitmek... "Bu nasıl ayrılık bu nasıl veda, gözlerin kal diyor dudakların git, bakışın anahtar gözlerin kilit, ellerin aç diyor dudakların git!" Bazen böyle bir çıkmazın içinde bulursunuz kendinizi... "Sussam olmuyor, susmasam olmaz." Durmak ve düşünmek, parçaları bir araya getirip resmi görmek gerekir. Bunu başardığımızda, su da akıp yolunu bulabilecektir.

23 Ağustos Perşembe Güneş Başak Burcuna Geçiyor "sapla samanı ayırmak"
Bir şeyde ne kadar iyi olduğun çok da önemli değildir aslında! Çünkü ne kadar iyi olduğun sınırlı bir şeydir ve bir yerden sonra yetersiz kalacaktır. Bir şeyde kendini ne kadar geliştirmekte olduğun ve buradaki istekliliğin önemlidir. Bu seni sınırları aşabileceğin bir noktaya getirir. Eninde sonunda... Hiç değilse, kendi sınırlarını ki daha önemli bir şey var mı, tartışmaya açık bir konu... Hayat bizim önümüze bir sürü şey getiriyor. Bunlar kimileri tarafından fırsat kimileri tarafından zorluk olarak kabul ediliyor. Her şey bizim popomuzu kaldırmaya üşenen yanımızı devre dışı bırakmak için! Verimlilik, önceliklerin bilincinde olmayı gerektirir. Öncelikler, yaşam kalitesini belirler. Her emek, karşılığını alır. Yeter ki içinde samimiyet, dürüstlük olsun. Yalancının mumu yatsıya kadar... Hiç olmadı, işleyen demir ışıldar! Bunun adı sağlık, sağlam kafanın, sağlam vücutta olması! Buna bile değer.  

25 Ağustos Cumartesi Güneş- Uranüs Üçgeni "özgürlüğün matematiği"
İnsan ya içindedir çemberin ya dışında! Çemberin dışına çıkmak, çemberin matematiğini çözmeyi gerektirir. İnsan bir konuda bilgi sahibi olur, beceri geliştirir ve deneyim kazanarak ustalaşır. İnsanı özgür kılan, geliştirdiği ustalıktır. Eskiler buna altın bilezik demişler. Bu insana kendi ayakları üzerinde durarak saygınlık kazanmayı sağlar. Böylelikle hayatında seçenekler oluşur. Değilse tüm vasıfsızlığıyla birilerinin seçimi olmayı bekler. Bu var olamamaktır. Özgürleşmek, sistemin matematiğini anlayarak kendi yaratıcı potansiyelini ortaya koyabileceğin denklemi kurmaktır. "Başkası olma kendin ol, böyle çok daha güzelsin."

26 Ağustos Pazar Güneş- Satürn Üçgeni, Venüs- Pluto Karesi ve Balık Dolunayı (14:56) (3⁰ 12’) "gerçekleştirmek, dönüştürmek ve büyük resimde kendine bakmak"
Ne yapmam gerekiyor? Bu gerekliliği yaratan nedir? Sorumluluğum olarak kabul ettiğim nedir? Bu sorumluluğu ne kadar yerine getiriyorum? Bunun ne için yapıyorum? Sorumluluğum kime karşı? Tüm bunlar kimin için? Bu noktada önceliklerimin ne kadar farkındayım? Neyin üzerine gitmek istiyorum? Bu bana ne kazandırır? Tüm bunların içinde gerçekten mutlu muyum? Neyi değiştirmek istiyorum? Nerede neyi fark ediyorum? Büyük resme baktığımda gördüğüm nedir? Ne beni zorluyor? Nerede adil olamadığımı hissediyorum? Kendime yaptığım haksızlık nedir? Nerede fazlaca katı ve sertim? Neye kalbimi açmam, bir şeylerin değişmesini sağlayabilir? Neyden korkuyorum? Neye takılıp kalıyorum? Nerede kendimi sağlama almaya çalışırken ne gibi fırsatları gözden kaçırıyorum? Büyümeye, deneyimlemeye, yaşayıp görmeye kendimi açamadığım yer neresi? Neyden vazgeçmenin vakti gelmiş olabilir? Bu vazgeçiş bana nasıl bir alan açar? Ben bu alanı yaşamımı çok daha zenginleştirecek ne için değerlendirebilirim? Hayatın bana sağladığı bilgi akışının farkına varmak, rüyalarımın iç sesim, algımın bir uzantısı olduğunu anlamak, geleceği yaratanın bugün aştıklarım olduğunu hatırlamak, yapabiliyorsam yapmak, değilse anlamak için kendime zaman tanımak, gerçek potansiyelimin farkına varmak, bu değişimi tutkuyla hayatıma katmak... Kabuklarımızı kırılmasına, bir yılan gibi derimizin değişmesine izin vermek...

27 Ağustos Pazartesi Mars Geri Hareketi Bitiyor "ateşin yaktığı yerler"
Hayatta her şeyin azı karar çoğu zarar. Aşırıya kaçılan her şey insanı diğer uca yaklaştırır. Çok sevmek, çok iyi olmak, çok çalışmak, çok ense yapmak... Çok seven, kendini nefret ederken bulabilir. "Çok sevmeyeceksin mesela, o daha az severse kırılırsın ve zaten genellikle o daha az sever seni, senin onu sevdiğinden..." Sevmek yeterlidir. Onda kendini sevmek... Bu onun için değil, en çok kendimiz içindir. Çok iyi olma çabası, çok kötü olmaya sürükleyebilir. Çok çalışan, çok yorulup işin sonunu getiremeyebilir. Çok ense yapan, sonrasında depar atmak zorunda kalabilir. Tüm bunlar nasıl hareket ettiğimizle ilgilidir. Hareket, ateş elementine karşılık gelir. Ateş sizi ısıtabilir, beslenmenizi sağlayabilir, sizi yakabilir. Ateş, hırs, öfke şeklinde de kendini gösterebilir. İşte burası ateşin sizi yaktığı yerdir. Sizi ısıtıp beslediği yer tutku ve anlayıştır. Şöyle bir bakın hayatınıza, sürecinize hırs ve öfke mi hakim yoksa tutku ve anlayış mı? Ateş sizi yakıyor mu yoksa siz ateşten faydalanıyor musunuz? Bu şekilde ilerlemek insanları gerçek potansiyeline ulaştırır. Dans ettiğinizde, koştuğunuzda, yürüdüğünüzde, yoga yaptığınızda, seviştiğinizde hafiflemiş hissedersiniz, terleyerek toksin atar bedeniniz ve bu arınma, sağlıktır. Ateş insanı saflaştırır, parlatır. İşleyen demir ışıldar ve nerede hareket orada bereket der eskiler; bununla birlikte şunu unutmamak gerek, bedeninizin sınırlarını zorlarsanız, ertesi gün ağrıyla uyanırsınız ve bu hareket kabiliyetinizi sınırlar. Kendinizi bilerek gerçekleştirdiğiniz eylem, sizin kapasitenizi artırır. Burası strateji aşamasıdır, eylem ile bilgiyi birleştirerek hareket etmek! Bilgi havadır. Hava, ateşin yanmasını sağlar. İçgüdü ile entelektin uyumu, işte güç bu!

28 Ağustos Salı Merkür- Jüpiter Karesi "bilmek ve yapabilmek"
Bilmek bir boyut, o bilgiyi yaşamak ayrı bir boyuttur. Bilgi, anahtardır ve bir anahtar ancak bir kapı olduğunda değerlidir. Bir kapının önünde kendimizi bulduğumuzdaysa doğru anahtarı bulma gerekliliği devreye girer. Bilgi, bir şeye daha dikkatli bakmamızı sağlar. Bu çok kez bize kendimizi bir ikiliğin içinde buldurur. Bu mu, bu mu? O zaman şunu düşünmeye başlarız: Neyi anlamak, neyi bırakmak, neye devam etmek, neyi başlatmak? Yenilenme başlar. Bilgi akışı, amaç ve değerleri şekillendirir. Bazen bir yanımız bir şeye yönelirken bir yanımız daha derindeki bir şey tarafından durdurulur ve onu aşmadan devam etme şansı yoktur. İşte dönüşüm burada başlar. Derler ya istediğiniz değil hazır olduğunuz gerçekleşir. Niyetlerimiz, hazırlıkları başlatır. Ne dilediğinizi ve neye hazırlandığınızı fark edin. Evren yorulmak bilmeden çalışır. Tüm deneyim ve buna imkan veren her şey mutlak hizmettir.

Dosta selam olsun,

Hüseyin Akdağ

Bireysel Doğum Haritası Analiziniz için bizimle iletişime geçebilirsiniz:

0212 274 08 47 / 0544 798 52 07
www.heraakademi.com

Doğum haritası analizimiz ile kim olduğunuzu, dışarıdaki kişinin sizi nasıl gördüğünü, neyin size iyi geldiğini, bunların bir araya geldiklerinde birbirlerini nasıl etkilediğini, sahip olduğunuz potansiyelleri, yakın çevrenizi, ailenizi, iç dünyanızı, aşkın sizin için ne olduğunu, yaşama nasıl hizmet edebileceğinizi, partnerinizden aslında ne beklediğinizi, onunla olmanın size sağladığı fırsatları ve bu durumun sizi karşı karşıya bıraktığı sınavları, yaşamda sizi neye çağırdığını, neyin sizin ufkunuzu genişletebileceğini, iş ve kariyer hayatınızın önemli sırlarını, arkadaşlık ilişkilerinizi, neye teslim olmanız gerektiğini ve ruhsal olarak nereden nereye ilerlemenin önemini bulabilirsiniz.

ASTROLOJİ BÖLÜMÜNÜN DİĞER KONULARI

Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.