1 Ağustos Perşembe Merkür Geri Hareketi Bitiyor (06:57) ve
8⁰ 36’ Aslan Burcunda Yeniayı (06:11)
"yaratıcılık"
Aynı filmi ikinci kez
izlemek, aynı hikâyeye şahit olmak değildir. Aynı resme bir kez daha baktığınızda, aynı hisler
uyanmaz içinizde! Aynı yollardan her yürüdüğünüzde başka yapraklardır eteklerinizin sürüklediği…
Evinize gidebilecek olsa olsa birkaç farklı yol vardır, nihayetinde aynı sokaktır. Kimi
hiddetli geçersiniz o sokaklardan, kimi aceleniz vardır, kimi mutlusunuzdur, kimi hüzünlü, kimi
küskün, kimi huzurlu, kimi umutlu, kimi heyecanlı…
Evinize kucağınız başka başka şeylerle
dolu gelirsiniz, hayatın size sunduğudur bu! Eviniz sizin atölyenizdir, başka başka şeylere
dönüştürürsünüz bu malzemeleri yaratıcılığınızı kullanarak, işte bunun adı yaşamdır ve bu,
kucağınızda biriktirdiğiniz bütün taşları değerli kılandır.
Bir şeyi ilk tadına baktığınızda
beğenmemiş olabilirsiniz, hatta bir şekilde tadına bile bakmak istemiyor olabilirsiniz. Yine de
denemeye açın kendinizi, farklı deneyimlere açın! Muhteşem olduğu için değil, farklı olduğu için,
bakmadığınız bir yerden bakmanıza yardımcı olacağı, bunun size daha farklı bakış açıları
kazandıracağı için!
Bildiğiniz tanıdığınız insanlar hep daha güvenlidir, tanımadığınız
bilmediğiniz insanlarsa size ilham verir. İletişim kurmaktan korkmayın! İletişim kurduğunuz, bir
başkası olmaktan çok kendi içinizde, varlığının çok da farkında olmadığınız bir parçanızdır. İşte bu
insanı zenginleştirir.
Sizden öte bir siz var içinizde ve o herkeste, her şeyde… İnsanın en
büyük keşfi aşktır. Aşk, birleşen parçaların oluşturduğu o büyük resmi görmeye başlamakla
alakalıdır. Düşürün gardınızı, kimse canınızı yakmaya gelmiş değil! Can yanması dediğimiz,
dışarıdaki bir kişiyle ilgili değil!
2 Ağustos Cuma Venüs- Uranüs Karesi
(13:00)
"aşmak"
Aşk demişken… Aşk bizi şaşırtan değil midir? Ters köşe yapan! Aşk,
daha büyük bir keşfe kendini açmak, bunun için cesaret etmek, kalbinden geçene kulak
vermektir.
Kalp, kırılmak, küsmek bilmez. Onu çok iyi bilen incinmiş egomuzdur. Buluttan nem
kapar ve homur homur bir köşeye çekilir, çoktan kötü kötü senaryolar yazmaya başlamıştır bile! Şuydu
da buydu da bilmem ne!
Kimsenin bizimle bir derdi yoktur aslında! Bizim kiminle bir derdimiz
var ki? Herkesin süreci kendiyle! Herkesin alakadar olduğu aynada gördüğüyle… Kimse suyu görmüyor,
herkes suya düşen aksinin peşinde! Ya daha yakından bakmak isterken suyun içinde buluyor kendini,
hazırlıksız yakalanıyor, yüzme bilmiyor ya da suyu yumruklamaya ya da suya bir şeyler atmaya
başlıyor, görüntünün değişmesi için ki nasıl göle maya çalınmazsa görüntü de değişmiyor.
Ne
zaman suyla daha yapıcı bir ilişki kurmanın ne demek olduğu biraz daha anlaşılır oluyor, işte orada
insan büyüyor. Suyun derinliklerindeki hazineler, onun bizi arındırması ve onda yüzmek… İşte bunlar
tüm sürprizleriyle kabul edildiğinde insan kendini aşıyor. Aşkın, aşmak ve aşkın olmakla ilişkisi
sizin de dikkatinizi çekmiyor mu?
7 Ağustos Çarşamba Güneş- Jüpiter Üçgeni (10:31) ve
14⁰ 55’ Akrep Burcunda İlkdördün (20:30)
"armağan"
İnsanın kendini keşfi
içindir tüm yaşam deneyimi! Oturduğumuz yerden olmuyor ki! Kapalı kapılar ardında mümkün mü? Hayata
karışmak gerek! Anlayarak bakmak gerek! Görmek istemek gerek! Sormak gerek! Dinlemek gerek! Duymak
gerek!
Daha derinde ne olduğunu bulmak gerek! Neyin nerden beslendiğinin peşine düşmek!
Düşmekten korkmamak gerek! Ben korkuyor muyum? Korkuyorum! Olsun, buna rağmen yola çıkmak, yolda
olmaktır hayat!
Armağan mı almak istiyorsun? Öyleyse bir armağan ver! Kime? Kendine! Bu ne
demektir? Birine verdiğin armağan, kendine verdiğin armağandır. Birinin sana verdiği armağan, bunu
almak, senin ona verdiğin armağandır. Bunu anladığımızda yol açılır.
8 Ağustos Perşembe
Venüs- Jüpiter üçgeni (23:27)
"sevginin sırrı"
Sizden farklı biri mi olduğunu
düşünüyorsunuz? Öyleyse ona yaklaşın! Farklılığın altındaki aynılığa şahit olmaya kendinizi açın! Ne
kadar farklı yollar seçmiş olsak da bunun için, hepimiz önce hayatta kalmak sonra da bu hayatı
anlamlı kılmak üzerine bir arayış içindeyizdir.
Bunun kendi köşemize çekilerek olmayacağı
kesindir! Yeryüzünün en zengin deneyimi, bir sürü farklılık içinde kendi bütünlüğümüzü tanıma şansı
kazanmamızdır. Çok farklıyız; bununla birlikte bir tek özde buluşma şansına sahibiz. Yaşamın bizim
için değeri bunun ne kadar farkında olduğumuzla ilgilidir. Tüm parçalar birbirine geçer ve resmin
tamamının adı sevgi olur. Sevgi, onun sırrı, o sırda buluşmak, sırrın kendisi olmak; işte bu en
kutsal deneyimdir.
11 Ağustos Pazar Jüpiter Geri Hareketi Bitiyor (16:37) Merkür Aslan
Burcuna Geçiyor (22:45)
"doğrunuzun ne olduğu"
Mart ayından bu yana
anlayacaklarımızı anladık mı dersiniz? Yaşam amacımızın ne olduğunu kesti mi aklımız? Ne olmadığını?
Yoldan mı çıktık yoksa yola mı girdik? Her türlü abartıyla, kaçışla, gerçeği görmemekte ısrar
edişimizle sınandık mı? Jüpiter bize sağ gösterip sol vurabilecek bir planettir. Tanrı mizahı sever.
Bazen iyi bir teklif alırız. Vay be deriz, yıllardır böyle bir şeydir beklediğimiz! Halbuki
bu teklifi kabul etmek bir süredir üzerinde çalıştığımız işi, buradaki tüm emeğimizi, amaç
edindiğimizi bir kenara fırlatıp atmak olacaktır. Şimdi idealist mi davranacağız yoksa yağlı kaymak
dediğimiz teklifin üzerine mi atlayacağız? Şu daha doğrudur demiyorum, değerlendiriyoruz!
Günü kurtarmak başkadır, hayatın bizim için anlamının farkında olmak başka! Parlak ışıklar
bazen kandırır. Neon ışıklarla büyülenen gözlerimiz ve içeride sunulan hizmet, gecenin sonunda
içimize oturacak bir şeylerle ilgili olabilir.
Özgürüz! Seçimimizi yapar, bu yolda
ilerleriz. Kavisler yoldan çıkmak demek değildir. Bununla birlikte seçimimiz doğamızla uyumlu
değilse bir yerde yolda kalacağımız kesindir. Bizi beslemeyen her şey bir yerde bizi yere
vuracaktır. Çok şey değildir ihtiyacımız olan, doğru şeydir ve bundan yeteri kadar! Siz doğrunuzu
keşfettiniz mi?
12 Ağustos Pazartesi Uranüs Geri Hareketi Başlıyor
(05:26)
"değişim çağrısı"
Değişimi gerçekleştirememenin dezavantajları nelerdir? O
güçlü isteği bastırmak, kaderin bize yaptığı vurguya gözlerimizi kapamak! Hep aslında kaderin seni
bir şekilde oraya çağırdığının farkında olmak ve hiç oraya doğru yol alamamak…
Bazen çok da
seçim şansımız yoktur. Öyle bir şeydir ki olan başka çaremiz kalmamıştır. İşte her şey şimdi gerçeğe
doğru yol alacaktır. Oyun bitmiştir. Yaşanan deprem ne kadar acıysa, ne kadar taş taş üzerinde
kalmamışsa, nasıl sudan çıkmış balığa dönmüşsek de açılan yeni bir kapıdır ve ruhumuzun bu kapıdan
geçmeye ihtiyacı vardır.
Ne bize bu değişimi yaşatmıştır? Ne değişmiştir? Bu değişimin
avantajları neler olabilir? Fırtına sonrası doğan güneş ve her gün tepemizde olan güneş! Her gün
tepemizde olandan şikâyet bile edebiliriz, of be ne sıcak diye; bununla birlikte bir anda ortalıktan
kaybolup yerine çöken karanlık sonrası ortalık birbirine girdiğinde bir an önce dinse fırtına, güneş
görünse deriz.
Güneş değerlidir. Güneş canlılık demektir. Canlı kalmanın yolu deri
değiştirmektir. Ya siz değişim çağrısına kulak verirsiniz ki bu yaşama istekli olmak olur ya da ya
da değişmek zorunda kalırsınız bu da yaşamın yolculuğunuza devam edebilmeniz için duran kalbinize
elektroşok vermesi olur.
14 Ağustos Çarşamba Güneş- Venüs kavuşumu
(09:07)
"içeri süzülen ışık"
Sevgi yaratıcılık gerektirir. Güzellik bununla
ilgilidir. Bir şeyi çekici kılan budur. Kendine ait renklerinin olması! Kalbinin renkleri!
Samimiyet! Parlaklık! Özgünlük!
Herkes gibi sevme, bu sevgi değil ezberdir. Kendin gibi sev!
Sertliğiyle yumuşaklığıyla ilgili değildir sevgi, gerçekliğiyle ve bu gerçekliğin uyandırdıklarıyla
ilgilidir.
Kalbinden neler geçiyor, bu sana nasıl hissettiriyor? Gülümseyebiliyor musun,
şükredebiliyor musun? Her şeye rağmen diyebiliyor musun? Engeli aştıran nedir? Kalbin gücü! Sevgi
senin kendi sonsuzluğunu hatırladığın yerdir. O sonsuzluktan uzan yaşama, ışık ancak o zaman
araladığın perdelerden içeri süzülebilir.
15 Ağustos Perşembe 22⁰ 24’ Kova Burcunda
Dolunay (15:29)
"Aklına çılgınlıklar gelince beni ara"
Eski bir şarkının sözleri…
Aklınıza çılgınlıklar gelince arayabileceğiniz biri var mı hayatınızda? Çılgınlıklar yapabilecek
cesaretiniz? Sonucuna katlanabilir misiniz? Yoksa sonuçtan kime ne mi dersiniz? Her çılgınlık,
aklınızın başına geleceği an karşınıza dikilir, o zaman ne yapacaksınız? İyi melek dur der, kötü
melek hadi! Siz ne durun ne de acele edin! İşte bunun adı görmektir.
Tek başına yapılan
çılgınlıklar gibi bir de birlikte yapılan çılgınlıklar vardır. Hani gülmekten kırıldığımız, bir
türlü susamadığımız, karnımızın etlerinin acıdığı… Bir de sonrasında neler yaptık, aman Tanrım deyip
şaşkınlıkla memnuniyet arasında gidip geldiğimiz…
Bana sorarsanız hiçbir çılgınlık hiç
çıldıramamış olmak kadar kötü değildir. Bununla birlikte çılgınlığı aptallık olarak yorumlayanlara
da açıklama yapmaya kalkışmayacağım! Çılgınlık zekâ işidir.
Mademki çıldıracak kadar dayandı
bıçak kemiğe, derin bir nefes alın! Çok şanslısınız da bunu şu an size nasıl açıklarım bilemedim!
Şimdi bu şansı kullanalım! Hani hep hayalini kurup da yok canım daha neler dediğiniz o şey vardı ya!
Bu güçle, onu yapın! Üstüne bir de aklınızı kullanarak! Sırtınız yere gelmeyecek, bana
güvenin!
16 Ağustos Cuma Merkür- Uranüs karesi (20:07)
"zafer
peşinde"
İnsan aklı, türlü türlü işler becerebilecek güce sahiptir. Başka bir deyişle kendi
sonsuzluğundan bihaberdir. Öyle çok olasılık vardır ki! Varmak istediğiniz yere varamama şansınız
yoktur.
Önce zamana karşı bir zafer kazanmanız gerekir. Zaman, iki ucu keskin kılıç gibidir.
Elinizi de kesebilir sizi zafere de götürebilir. Kılıcın sembolik anlamı düşüncedir. Bir savaşta
kılıç düşünceniz, kalkan size doğrultulmuş düşünceler karşısındaki duruşunuz… Ortalığı karıştırmak
isteyenlerin neden düşüncelerinizi hedef aldığını anladınız mı? Çünkü kafanız karıştığında ortalık
karışır.
Savaş, yaşamdır. Zafer, yaşamı anlamlı kılmaktır. Ne için savaştığını yani ne
için yaşadığını bilmeyenin atmosferdeki oksijeni tüketmesine gerek var mıdır? Kim bilir bu soruyu
kaç değişik şekilde ele alırız. İyi yolculuklar dilerim!
18 Ağustos Pazar Mars Başak
Burcuna Geçiyor (08:18)
"incelik"
Nasıl savaşmak bizi güçlü nasıl savaşmak yani
nasıl yaşamak bizi güçlü nasıl yaşamak bizi güçsüz kılar? Detaylar önemlidir; bununla birlikte
detaylarda da boğulmamak gerekir.
Detaylar büyük resmin farkında olduğumuzda önemlidir. Yoksa
elimizde ne işe yaradığını bilmediğimiz bir sürü şeyle kalakalmış oluruz. Bir şeyin değerini bilmek,
onun ne işe yaradığını ve bunu nasıl yapabileceğinizi bilmekle mümkündür.
Deneme yanılma
yöntiminden daha değerlidir gerekli araştırmayı yaparak fikir edinme ve bu bilgiler ışığında daha
dikkatli bir şekilde süreci başlatma seçeneği! İncelik önemlidir. İşin inceliğini öğrenmek için daha
ince düşünmek gerekir. Yetenekten çok daha değerli olan, var olanı geliştirmeye cesaret ve bunun
için harcanan emektir.
21 Ağustos Çarşamba Venüs Başak Burcuna Geçiyor (12:06) ve Merkür-
Jüpiter Üçgeni (13:04)
"sevgi sandığımız sevgisizlik çığlığı"
"Yemedim yedirdim,
içmedim içirdim!"
"Neden, seni sevmemi mi istedin? Çok mu ihtiyacın vardı buna?"
"Evet, böyle
yaptığımda beni seversin diye düşündüm. Hem sevgi bu değil mi zaten?"
"Sevgi bu değil! Seni
seviyordum ben zaten! Senin de beni sevdiğinden emindim! Bu yaptıklarının seni mutlu ettiğini
düşündüm, hevesini kırmak istemedim; bununla birlikte anlıyorum ki sen sevginden yaptığını sandığın
şeyi aslında sevgisizliğinden yapmışsın. Üzüldüm senin için! Keşke açıkça söyleseydin, bana seçme
hakkı verseydin!"
"Neyi seçme hakkı?"
"Benim için yaptıkların karşılığında senin için yapmamı
isteyeceklerini yapmayı!"
23 Ağustos Cuma Güneş Başak Burcuna Geçiyor ve 0⁰ 11’
İkizler Burcunda Son dördün (17:55)
"daha ileriye bakmak"
Ne olup bittiği hakkında
daha dikkatli olmalı insan! Olduğuna inandıklarımız ve aslında olanlar… Herkesin kendince kabulleri
vardır. Kendine ispatlamaya çalıştıkları… Bunu yapmaya çalışırken tarafsız bir bakış açısından bir
hayli uzaklaştığı anları…
Her zaman en az iki seçeneğimiz vardır. Seçmek ya da seçmemek… Çok
daha fazla olabilir. Daha dikkatli olmak gerekir. Zihnimizin sınırlarını aşmadığımız müddetçe her
şey ezberlerimizden ibarettir.
Daha ileriye bakmak gerekir. İçimizdeki çocuğu özgür
bırakmak! Hayat düşünmeden yapılanların ödettiği bedellerle dolu olduğu kadar düşünmeden
yapılanların düşündürdüklerinin açtığı kapılarla da doludur. Vazgeçme yeter! Işık, yolun sonundadır.
24 Ağustos Cumartesi Venüs- Mars Kavuşumu (20:04)
"yaşamak için
ölmek"
Sevmeni istiyorum beni! Tüm savaşım bunun için! Sevsene beni! Hadi sev! Biraz sev!
Biraz da mı sevmeyeceksin? Neden bu kadar kötüsün? Azıcık? Azıcık be! Sevemiyorum ben kendimi!
Öğretmemişler bana bunun nasıl yapıldığını! Birisi biraz sevince yetiyor bu bana! Öyle açgözlü de
değilim! Ne istersen yaparım! Birazcık? Hadi!
Sevmek dediğin ne ki? Sevmek uzlaşmak değil mi?
Barışmak… Kendinle, yaşamla, hikayenle, o hikayeyi var eden, edenlerle… Sen fark ettin mi sana
verilen hediyeyi? Sarıldın mı ona? Parlattın mı tüylerini? Kanat açtın mı gökyüzüne? Bırakabildin mi
geride her şeyi?
Öyle bir yol seç ki! O yol sende öyle bir şey uyandırsın ki! Öyle
heyecanlandırsın ki bu seni! Kendiliğinden gelsin cesaret! Kalbin bununla çarpsın! Ölüm korkutmasın!
Bu yolda ilerleyememek korkutsun! Yol yaşam olsun, bu yolda olamamak ölüm! Yaşamak için öl
gerekirse; çünkü ölmek için yaşamak, herkese haksızlık!
26 Ağustos Pazartesi Venüs-
Uranüs Üçgeni (18:38)
"ruhun kabukları"
Sevmek, seni şaşırtacak olana kendini
açabilmek demektir. Görünmeyeni görmek, bilinmeyeni bilmek, üzeri örtüleni açmaya cesaret etmek!
Kalbinle düşünmek, ruhunla bilmek! Duygunun ve sefil gururun ötesine geçmek!
Gururunu mu
incitti? Kim bilir seni ne ile yüzleştirdi. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, benzeri olsa da
kimi zaman, asla eskisi gibi olmayacak; çünkü artık orada değilsin, bunu biliyorsun değil mi? Aşk,
hayrete düşürür insanı, kendinize geldiğinizde çoktan kırılmıştır ruhunuzun kabukları!
28
Ağustos Çarşamba Mars- Uranüs Üçgeni (13:52)
"canlı kılan"
Savaş zekâ işidir,
tıpkı yaşamın da zekâ işi olması gibi! Kimi yaşamı şölene kimiyse yaşamı tutsaklığa dönüştürür. Bir
şeyi kutlamak için kendi kutsalını keşfedebilmelidir bir insan! İş bununla da bitmez! O kutsalı
defalarca kez yıkmalı ve yeniden yapmalıdır. Daha farklı, daha doğru, daha gerçek…
Bir kez
yükselmiş olana sıkışıp kalmış olan, tutsaktır. Kendini yenileyen bir kutsala yaşamında yer açmış
olansa canlıdır. Can vermek gerekir. Can bulamayana da yol vermek…
Cansızlık nedir? Cansızlık,
yaşamın dokunamadığıdır. Bana eşyanın cansız olduğundan değil onu canlı kılanın ne olduğundan
bahsedin! İşte bizi de canlı kılan budur! El değiştirmekten korkmayın, yaşam sizi hep ihtiyacınız
olan ve ihtiyacı olanla buluşturur.
29 Ağustos Perşembe Merkür Başak Burcuna Geçiyor
(10:47)
"nereye gidiyoruz?"
Hesap kitap zamanı! Gideceğimiz yeri biliyorsak iş
oraya nasıl gideceğimizi bulmaya kalır! Bunun için iz sürmek gerekliliği doğar! Hemen bir
yapılacaklar listesi! Nelere ihtiyacımız olacak? Çanta hazır mı? Ne zaman yola çıkıyoruz? Kim kim?
Harika, öyleyse her şey tamam!
Eleştirel bakış pek geçer akçe değildir de bizim gibi
duygusal toplumlar için, işe yarar yanı olduğu da inkar edilemez işte! Saptamaların doğruluğu, bir
dahakine daha güçlü bir ışıkla sahneye çıkmamızı sağlar ve bu değerlidir. Bir şeyi yapıyorsak
yaptığımız şeyi tüm varlığımızla yapmak, bir şey yapıyor olmak değil de yaptığımız şey olmak ve
böylelikle Tanrının nasıl da yarattığında yaratıldığının farkına varmak!
Bizim için anlam
taşıyan bir şeyi günlük hayatımızın bir parçası haline getirmediğimiz müddetçe o henüz varlığımızı
onurlandırmış değildir. Pratikleşemediğimiz hiçbir şey, henüz anlaşılmış değildir. Ancak temelinin
ne olduğunu anladığımız bir şeyin üzerine bir şeyler koymak mümkün olabilir ve bunu yapamadığı
müddetçe kimse iyi iş çıkarmış değildir.
30 Ağustos Cuma Güneş- Uranüs Üçgeni (06:14) ve
6⁰ 46’ Başak Burcunda Yeniay (13:37)
"Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden…"
(Ahmet Haşim)
Hepiniz hatırlasınız bu şiiri… Günümüzde her şey epey hızlı! Aşklar hızlı,
sevmeler hızlı, sevişmeler hızlı, kararlar hızlı, çıkışlar hızlı, inişler hızlı… Herkes kolay yoldan
zengin olmak istiyor mesela, ünlü olmak istiyor, işinde en iyi olsun istiyor, iş yaparak değil,
herkes öyle olduğuna inandırılarak…
Ucuz etin yahnisi pek oluyor tabii! Hızlı koşan çabuk
yoruluyor. Çabuk elde edilenin değeri bilinmiyor. Altı dolu olmayınca da silinip gidiyor. Tüketme
çılgınlığı! Çabuk tüketiliyor insanlar, yaşamlar, değerler…
Kimsenin bir şeyin filizlenip
büyümesine tahammülü yok! Hemen büyüyor, hemen meyve veriyor. Türlü hilelerle… Bu hileler bizden
çalıyor, gerçeği çalıyor. Her şeyin sahtesi üretiliyor. Emeğin bile! Hayatımızın her yerine giriyor
bu sahtelik!
Sahte gülüşler, sahte öpüşler, "sahte hayatlar"… Sahip olmasına ne gerek var,
sahipmiş gibi görünsün yeter, bir fotoğrafa bakar, sonrası Allah kerim! Zengin sevgili peşinde
koşanlar, hile hurda türlü teranelere başvuranlar… Eline yüzüne bulaştırıp yüzsüzlükten de geri
kalmayanlar… Böyle gider sanılıyor! Halbuki yıldızlar, güneş battığında görünür.
"Ağır
ağır çıkacaksın bu merdivenlerden,
Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak,
Ve bir zaman
bakacaksın semaya ağlayarak…
Sular sarardı, yüzün perde perde solmakta,
Kızıl havaları
seyret ki akşam olmakta…
Eğilmiş arza, kanar, muttasıl (yan yana bulunan) kanar
güller;
Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller,
Sular mı yandı? Neden tunca benziyor
mermer?
Bu bir lisan-ı hafidir (gizli dil) ki ruha dolmakta,
Kızıl havaları seyret ki
akşam olmakta…"
Dosta selam olsun,
Hüseyin Akdağ
Bireysel Doğum Haritası
Analiziniz için bizimle iletişime geçebilirsiniz:
0212 274 08 47 / 0542 353 90 83
www.heraakademi.com
Doğum haritası
analizimiz ile kim olduğunuzu, dışarıdaki kişinin sizi nasıl gördüğünü, neyin size iyi geldiğini,
bunların bir araya geldiklerinde birbirlerini nasıl etkilediğini, sahip olduğunuz potansiyelleri,
yakın çevrenizi, ailenizi, iç dünyanızı, aşkın sizin için ne olduğunu, yaşama nasıl hizmet
edebileceğinizi, partnerinizden aslında ne beklediğinizi, onunla olmanın size sağladığı fırsatları
ve bu durumun sizi karşı karşıya bıraktığı sınavları, yaşamda sizi neye çağırdığını, neyin sizin
ufkunuzu genişletebileceğini, iş ve kariyer hayatınızın önemli sırlarını, arkadaşlık
ilişkilerinizi, neye teslim olmanız gerektiğini ve ruhsal olarak nereden nereye ilerlemenin önemini
bulabilirsiniz.
|